01/12/2020
Otonom sinir sisteminin iki ayrı bölümü vardır. Bunlardan birincisi “sempatik sistem” ikincisi de “parasempatik sistem”dir. Bu iki sistem gün içinde ortaya çıkan ihtiyaçlara göre birbirine zıt olarak, bir uyum içinde ve birbirini dengeleyerek çalışır. Böylece “homeostazis” adını verdiğimiz vücudun iç dengesi ve ahengi sağlanır. Sempatik sinir sistemi mücadele, canlılık, tehlike ile başa çıkma sistemi; kısaca "savaş veya kaç" sistemidir. Kimyasal iletişim molekülü “adrenalin”, hormonu ise “kortizol” dür. Buna karşılık, parasempatik sinir sistemi dinlenme, tamirat ve sindirim işlevlerini yerine getirir. Kimyasal mediyatör olarak asetilkolin (ACh), nitrik oksit (NO) ve siklik guanozin monofosfat (cGMP) adı verilen nörotransmiterleri kullanır. Vücutta denge halinde olan bir çok sistemlerden en önemlilerinden biriside sempatik ve parasempatik sistem dengesidir. Birbirinin zıttı gibi görünen ancak aslında birbirini tamamlayan bu iki sistem vücutta çok etkindir. Kısa süreli stres durumlarında sempatik etki ile salgılanan adrenalin, noradrenalin ve kortizol gibi hormonlar geçici süre etkilerini ortaya çıkarıp sonrasında normal seviyelerine inerler. Yoğun ve uzun süren stres (fizik, psişik) neticesinde bu hormonların uzun süre salgılanmaları dengeyi bozar.Kısa süreli salınımlarda vücuda faydalı olan bu hormonlar uzun süreli salındığında vücutta yıkıcı etki göstermeye başlarlar.Bu yıkıcı hormonların etkisi altında olan vücut, olağan üstü hal dönemi gibi asgari ve hayatta kalacak ana ihtiyaçların dışında tüm fonksiyonları durdurur. (yenilenme, tamirat, büyüme, gelişme)
Sempatik etki altında bu sürecin uzaması yapım-yıkım dengesini yıkım yönünde bozmaktadır. Uzun süreli salınımda yıkıcı etki gösteren adrenalin, noradrenalin ve kortizol gibi hormonların yüksekliğinin devamında yapıcı etki gösteren melatonin, dopamin, serotonin ve vitamin d gibi hormonların seviyelerinin düşüklüğü ile karşı karşıya kalmaktayız.Özetle sempatik etkinin artması yıkımı parasempatik etki ise yapımı temsil eder.Bu denge yıkım lehine bozulduğunda kronik hastalıkların oluşumu sürecine girilmiş olur.