Uzm. Dr. Hasan Basri İzgi/Psikiyatri

Uzm. Dr. Hasan Basri İzgi/Psikiyatri Uzm. Dr. Hasan Basri İZGİ/Psikiyatri

Doktor Bilgileri
Adı - Soyadı :
Hasan Basri İzgi
Mezun Olduğu Okul / Yıl :
Erciyes Üniversitesi Tıp Fak. / 1997
Uzman Olduğu Klinik / Yıl :
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri AD / 2005
Yabancı Dil :
İngilizce

Deneyimi 2014-Halen Muayenehane, Psikiyatri uzmanı

Tıbbi İlgi Alanları
Biyolojik psikiyatri, Affektif bozukluklar, Psikofarmakoloji, Kronik yorgunluk sendromu

Mesleki Üyelikler
- Türk Psikiyatri Derneği
- İstanbul Tabipler Birliği

Hâlbuki bilmiyor ki bir kişiyi kendinden başka hiç kimse değiştiremez. Bunun yolu ise ne zaman ki o kişinin içgörüsü kıs...
28/11/2025

Hâlbuki bilmiyor ki bir kişiyi kendinden başka hiç kimse değiştiremez. Bunun yolu ise ne zaman ki o kişinin içgörüsü kısmen de olsa gelişir ve kendini bilen biri olur, o takdirde sorunlu tarzını değiştirmesi mümkün olur. Neredeyse erkeğin eşi olmaktan çıkmış ve annesi rolünü oynamaya başlamış durumda. Erkeğe karşı verdiği tavizlerin haddi hesabı yok. Yeter ki erkek arzuladığı düzeyde bir eş olma yolunda tek bir adım atsın istiyor. Evliliğin ilk gününden beri sabırla zorluklara göğüs germiş olsa da artık tükenme noktasına gelmiş halde. Terapistten beklentisi ise “erkek değişsin ve bir anda evliliğe dört elle sarılıp sorumluluk alsın” ama farkında olmadan hem narsistik ve immatür hem de pasif-agresif yapıdaki bir insanın değişim sürecini basite indirgiyor ve sorunun hemen çözümünü talep ediyor. Kadın bu kadar aktif rol alırken ve var olan evlilik sorunlarının hepsine kısmen de olsa vakıfken erkeğe göre “evlilikte hiçbir sorun yok” ve “kadın meseleyi büyütüyor”. Kendisi mükemmel bir eş. Yeter ki kadın erkeğin taleplerine, yaşantısına ve yaptıklarına hiç karışmasın, hesap sormasın ve onu olduğu gibi kabul etsin. Erkek, bireysel anlamda hiçbir sorununun olmadığına inanıyor. Sorumluluk almaya yanaşmıyor ve hele hesap sorulmasına asla razı değil. Evlilik hayatında kendince fazlasıyla vazifelerini yapıyor ama sırtını kadına dayamış durumda haberi yok. Terapi sürecinden beklentisi yok ki hem fuzuli maddi ve manevi gider kapısı hem de zaman kaybı. Amacı üzüm yemek değil de fırsat bulduğunda bağcıyı dövmek ya kadını ya da terapisti suçlama eğiliminde. Ona göre sorunlu ve hasta olan kadın ya da terapistin bir şeyden anladığı yok veya ticari kaygılarla hareket ediyor. Terapist değerlendirme sonrası bireysel terapi öneriyor ki erkek terapiye açık değil. Maalesef terapi sağlıklı iletişime sahip insanlarla daha iyi sonuç alınabilen bir tedavi alternatifi. Kadının bireysel terapiden fayda görme şansı var ve en azından marital sorunlara bağlı ruhsal tükenmişliğine “dur” diyebilir. Ancak o da medeti erkekteki değişime bağladığı için kendine değil de erkeğe odaklanıyor.
̇le ̇lişkiler

Benzer şekilde erkek için ilk yapı ki gerçekliğidir: yapıcı bir insandır. Kendine göre ki ikinci yapıdır: yetersiz olduğ...
23/11/2025

Benzer şekilde erkek için ilk yapı ki gerçekliğidir: yapıcı bir insandır. Kendine göre ki ikinci yapıdır: yetersiz olduğunu düşünen bir eştir. Kadına göre ki üçüncü yapıdır: aşırı müdahil ve baskıcı bir eştir. Kadının idealine göre ki dördüncü yapıdır: kadının babası gibi özgürlüğe hürmet etmesi gerekir. Kısır döngüyü kırmanın yolu şudur: çift terapisinde farkındalık kazanıldıkça hatalı olan ikinci, üçüncü ve dördüncü yapılar uzaklaştırılırsa ve asli unsurlar ki birinci yapılar arasında sağlıklı ilişki kurulursa çözüme ulaşılır. Bu çok bilinmeyenli denklem üzerinde kafa yorarken genel kurala dikkat etmek gerekir: her bir yapı kendi dengiyle işleme tabi tutulur. Sözün özü şu ki eşini kendi idealize ettiğin bir kalıba uydurmaya çalışıp mutsuz olmak yerine onun var olan gerçek kişiliğini bilip olduğu gibi kabullenmeyi başarabilirsen yuvanda huzur içinde yaşayabilirsin”. Zeynep’i dinlerken “Koray ile çift terapisine başlamamız mümkün mü?” diye düşündü Sevda ve derin bir ümitsizlik kapladı içini. Başka bir örnek verdi Zeynep: “evlilikte iletişim sorunları ve kişilik çatışmaları yaşayan bazı çiftler var ki karşımıza bir garip muamma olarak çıkıyorlar: kadın oldukça obsesif kişilik yapısında iken erkek ise hem narsistik hem de immatür veya pasif-agresif kişilik yapılarına sahip. Çift terapisine gelme motivasyonu sadece kadında var. Kadının ısrarı ve tabiri caizse elinden geleni ardına bırakmaksızın sergilediği yoğun çabası ile erkek hem oldukça gönülsüz ve demotive olarak hem de görev savar bir vaziyette görüşmeye geliyor. Obsesif olmanın etkisiyle kadın sürekli şikâyet eder pozisyonda. Evlilik süresince hep verici olan kadın yuvanın hem yapıcı hem de sürükleyici unsuru durumunda. Tüm sorumlulukları üstlendiği için ailevi bütün yük üzerinde. Beklentileri olmadığı gibi hayal kırıklıkları da çok ve bir ümitle erkeğin tarzını değiştirebilme gayreti içinde.
̇le

Bir diğer göz önünde tutulması gereken unsur ise tiroit hastalıkları ve diyabet gibi fiziki sağlık sorunlarının varlığıd...
21/11/2025

Bir diğer göz önünde tutulması gereken unsur ise tiroit hastalıkları ve diyabet gibi fiziki sağlık sorunlarının varlığıdır. Örneğin diyabet hastası olup şeker regülasyonu bozuk olan bir eşin sinirliliği evlilikteki çatışmaya katkı sağlıyor olabilir. Adet öncesi disforik sendromunun belirtileri nedeniyle adet dönemlerinde kadın-erkek arasında çatışmalar yaşanıyor olabilir. Bu üç alanda yapılan değerlendirmeler sonunda belirgin bir patoloji tespit edilirse çift terapisi öncesi bu patolojilerin bireysel düzeyde tedavi edilmesi başarıya ulaşmada elzemdir”.
“Kafanı karıştıracağım ama çok bilinmeyenli bir denklemdir çift terapisi!” dedikten sonra devam etti: “görünürde bir çift vardır lakin bir de görünmeyen unsurlar söz konusudur. Aslında odada dört kadın ve dört erkek yapısı bulunur ki ilk yapı gerçeklikleri yani asli kişilikleridir ve ergenlik sonrası ortaya çıkan şablondur. İkinci yapı ise mevcut biyolojik yaşa uygun ortaya çıkan değişimlerin bulunduğu ve kendinin kendini tanımladığı yapıdır. Üçüncü yapı ise karşılıklı kendi zihinlerinde tanımladıkları ötekidir ki erkeğin tanımladığı kadın ve kadının tanımladığı erkek, kendilerinin kendilerini tanımladıkları yapılardan farklıdır. Dördüncü yapı ise karşılık kendi zihinlerinde idealize ettikleri ötekidir ki genelde kadın için babasından ve erkek için annesinden esintiler olabilir. İkinci ve üçüncü yapılar arasında evlilik çatışmaları yaşanır. Bir taraftan da ikinci yapıların kendi asli yapısı olan ilk yapılardan uzaklaşması ve içgörü eksikliği varsa huzursuzluk daha da artar. Kendi zihinlerinde canlandırdıkları ötekinin ki üçüncü ve dördüncü yapılardır; gerçeklikle ya alakası hiç yoktur ya da hatalı algılar ön plandadır. Örneğin kadın için ilk yapı ki gerçekliğidir: verici bir insandır. Kendine göre ki ikinci yapıdır: çocuğuna yetemeyen bir annedir. Erkeğe göre ki üçüncü yapıdır: bencil bir annedir. Erkeğin idealine göre ki dördüncü yapıdır: erkeğin annesi gibi verici olması gerekir. İlk yapı dışındaki diğer üç yapının gerçeklikle ilişkisi yoktur.
̇le ̇lişkiler

Diğer önemli bir konu ise çift terapisine başlanmadan önce bireylerin yani kadın ve erkeğin kişisel sağlıklarının yerind...
17/11/2025

Diğer önemli bir konu ise çift terapisine başlanmadan önce bireylerin yani kadın ve erkeğin kişisel sağlıklarının yerinde olmasıdır. Terapinin başarısı sağlıklı bireylerle yapılıyor olması ile doğru orantılıdır. Bu nedenle ilk görüşmede hem kadının hem de erkeğin bireysel sağlıkları ele alınmalıdır: “Psikiyatrik hastalık var mı?” sorusuna yanıt aranmalı ve var olan hastalık tedavi edilmelidir. Örneğin eşlerden birisi depresyon bir diğeri de OKB hastası ise çift terapisinde sağlıklı iletişim kurmak imkânsıza yakın olacaktır. Eşlerden biri “canım” dese diğeri “canın çıksın” anlayacaktır. Bir diğer konu ise kişilik özellikleri ve mental kapasite düzeyidir. Kişilik bozukluğu olan bireylerde çift terapisi esnasında empati çalışmak mümkün değildir. Öncesinde kişinin kendisine bireysel terapi yapılması uygun olur. Şayet evlilikte her ikisi de baskın kişiliğe sahip eşler arasında kişilik çatışması varsa ve biri diğerine daha baskın ise yeni bir ilişki düzeyi başlar ki örneğin her ikisi de obsesif yani mükemmeliyetçi ya da biri obsesif diğer narsisist ve ben merkezli olan eşlerden kadın erkeğe göre daha baskın ise ve tüm sorumluluğu üstlenirse erkek kadına karşı pasif-agresif hale gelir de sorumluluk almaz ve sırtını kadına dayar da kadının söylediği her şeye “tamam” derse de hiçbir şey yapmaz, işi yokuşa sürer ve erteler. Sonuçta karı-koca ilişkisinin yerini anne-ergen oğul ilişkisi alır. Kadın yorulur ve tükenir de erkeği değiştirmeye çalıştıkça hayal kırıklığı yaşar. Çift terapisine gelirken de kadın tüm sorumluluğu alır ve kadında evliliği kurtarma adına beklenti yüksek iken erkeğe göre evlilikte herhangi bir sorun yoktur ve terapi gereksizdir. Bu durumda terapi için zoraki gelen erkeğe öncelik verilmez de daha baskın olan ve obsesif kişiliği nedeniyle tüm sorumlulukları üstlenen kadına öncelik verilir ki kendine “dur” diyerek anne olmaktan eş olmaya yeniden dönüş yapması hedeflenir. Psikometrik testler ile değerlendirmeler mutlaka yapılmalıdır.
̇le ̇lişkiler

Evlilik hayatının kangren olması nedeniyle tüm yaşamı etkileniyordu. Özgüveni düşük olduğu için iş hayatında, sosyal yaş...
14/11/2025

Evlilik hayatının kangren olması nedeniyle tüm yaşamı etkileniyordu. Özgüveni düşük olduğu için iş hayatında, sosyal yaşamında ve ikili ilişkilerde hep ezilen ve mağdur edilen oluyordu. Çaresi ne mi? Dokuların kendini besleyen atardamarların herhangi bir sebeple tamamen yetersiz hale gelmesi sonucunda hayatiyetini kaybetmesi durumunu tanımlayan kangren olan doku cerrahi müdahale ile vücuttan ayrılır ve uzaklaştırılır. Şayet bir yakınınızın kangren olmuş ayağına veya koluna kıyamaz da müdahale etmekte gecikirseniz ölümüne neden olabilirsiniz. Karşımdaki biyolojik yaşı kırk beş olan ancak immatür bir tarzda ve oldukça regresif şekilde sanki on yaşında gibi yaşadıklarını bir başkasının yaşantısından bahseder gibi anlatan kadın hastanın kangren olan evlilik hayatının boşanma yani cerrahi müdahale ile sonlandırılması yapılmazsa bir sonraki seferde çekirge sıçramayabilir ve hasta kaybedilebilir. Son bir tespit daha ki ülkemizde kültürel ve inanç olarak evlilik kutsanır ve devamlılığı için şartlar zorlanır. Lakin evlilik krizlerinde eşlerden birinin, ikisinin veya menfi etkilenen çocuğun felaketi söz konusu ise alternatiflerden biri olan boşanmayı düşünmemek insani bir yaklaşım değildir”. Biraz nefeslenip konuşmasını sürdürdü: “şayet çift terapisi sürecine rağmen mevcut hal ki karşılıklı suçlama, iletişim kuramama ve empati yapamama devam ederse ve eşler gerginlik ve kavga içinde travmatize edecek bir boşanma sürecine ilerlerse hem çiftin hem de terapistin verdiği emek boşa gider de terapi sonunda en kötü netice budur. Zannedildiği gibi belirleyici kişi terapist değildir: akıl veren, kendini ön plana çıkartan ve sınırlarını koruyamayan terapistten uzak durulmalıdır. Terapi sürecinin başarıya ulaşması durumunda payeyi terapiste vermek ne kadar hatalı ise olumsuz sonuçlanan terapi sürecinde de terapisti suçlamak o kadar hatalıdır. Terapist arabulucudur, yardımcıdır ve yol göstericidir. En önemli faktör ise erkek ve kadının terapiye yaklaşımındaki samimiyetleri, gayretleri, yapıcı tavırları ve iradeleri kısaca kendilerinin kişisel güzellikleridir. Yeter ki niyetler halis olsun da iyi niyetler eyleme dökülsün.

Sağlıklı boşanmanın başarılmasındaki en önemli anahtar ise çift terapisidir. Maalesef memleketimizde çoğu çift, çift ter...
10/11/2025

Sağlıklı boşanmanın başarılmasındaki en önemli anahtar ise çift terapisidir. Maalesef memleketimizde çoğu çift, çift terapisini fuzuli bulurlar ve bu anlayışları nedeniyle boşanma öncesi, mahkeme dönemi ve boşanma sonrası dönemde ağır yaralar alırlar ve travmatize olurlar. Çift terapisi kadın ve erkeğin birlikte ele alındığı bir süreçtir. Evlilikteki yaşanan sorunlar ne sadece kadının ne de sadece erkeğin sorunudur. Her iki taraftan da kaynaklanan ve ikisinin birlikte çözmesi gereken sorunlar vardır. Çift terapisine başlanırken hem kadın ve erkeğin hem de terapistin ilk hedefi mevcut evlilik hayatındaki sorunların üzerine gidilmesi, alternatifler üretilmesi ve sonuçta evliliğin tazelenmesi ve yenilenmesi olmalıdır ki en iyi tercihtir. Karşılıklı suçlamalar yerine “ben bu evlilik için ne yapabilirim?” sorusuna cevaplar bulmaya yönelik düşünce paylaşımları, yapıcı yaklaşımlar ve empati yapma ön planda olmalıdır. Şayet tüm gayretlere rağmen çözüm üretilemezse o zaman da sağlıklı bir boşanma ve dostane ayrılma süreci üzerine kafa yorulmalıdır”. Bir danışanından örnek verdi: “bir hafta önce yoğun bakımda iken üç gün yakın takipte yaşam mücadelesi vermişti de ölümün sınırlarında bir süreliğine gezindikten sonra hayata tekrar tutunmuştu. Yirmi yıllık evliliğinde bulunduğu pek çok sayıdaki intihar girişimlerinden sonuncusunu eşiyle yaşadığı bir tartışma sonrası ilaç içerek yapmıştı. Çekirge bu sefer de sıçramıştı. Eşinin evlilik dışı ilişkisi vardı ve her daim borcunun olduğunu söyleyerek evin ve çocukların sorumluluklarını reddediyordu. Tüm geçimi kendisi sağlamak zorundaydı. Buna mukabil evliliği sonlandırmak istese de eşine bağımlıydı. Sürekli onu düşünüyordu ve ambivalansı mevcuttu yani öfke ve acıma bir arada idi. Yaşanan süreçte çocukları boşanmasını destekliyorlardı. Babasının yaklaşımı ise berbattı: “eşi ne isterse yapabilirdi ve erkek aldatabilirdi. Yeter ki evliliğini sürdürmeli ve kaderine razı olmalıydı”. Babası da eşiyle aynı yolun yolcusuydu ve bırakın kızına sahip çıkmayı bir taraftan da o zulmediyordu.

Çağımızda mahalle baskısının ve aile büyüklerinin arabuluculuk yapmasının yok olması veya sosyokültürel ve eğitim düzeyi...
07/11/2025

Çağımızda mahalle baskısının ve aile büyüklerinin arabuluculuk yapmasının yok olması veya sosyokültürel ve eğitim düzeyindeki değişimler gibi nedenlerle boşanma hem kolaylaşmıştır hem de çoğalmıştır. Bazı çift terapistleri de aldıkları eğitimin etkisi ile boşanmayı özendirebilmektedir. Unutulmaması gereken şu ki bir ailenin inşası zor ve yıkımı çok kolaydır. Diğer taraftan boşanmayı bir hak olmaktan çıkarıp aile içi şiddete ve sadakatsizliğe göz yuman zihniyet de diğer uçtadır ve patolojiktir. Boşanma öncesi yaşanan süreç hem kadın-erkek hem de çocuklar için sancılı ve travmatiktir. Diğer bir aşama olan mahkeme sürecinde ise iftiralar, yalancı şahitler, yalanlar ve kara çalmalar zirve yaparlar. Her iki tarafın da hem kirli çorapları hem de gerçek yüzleri ortaya çıkarlar. Son aşama ise mahkeme sürecinin bitimiyle başlayan boşanma sonrası dönemdir ki kara kara düşünmeler, pişmanlıklar ve “eyvah”lar olur. En çok etkilenen çocuktur sonra kadın gelir. Bir kadının boşanma sonrası baba evine dönmesi ciddi bir travmadır ki baba evine sığmak mümkün olmaz da evdekilerin laf etmesi ile komşuların ve mahallelinin dedikodusu bitmez. Kültürel olarak “boşanmış kadın” imajı nedeniyle mahalle baskısı eziyet haline gelir. Peki boşanma her halükârda bu şekilde mi sonuçlanır? Sağlıklı boşanma süreci sonrası kişilerin mutlu olması mümkündür ve aile ile çevre desteği söz konusu olur ki çiftler kalben mutmain olurlar ve “elimizden gelen her bir şeyi yaptık” derler. Dostane, kavgasız-gürültüsüz ayrılırlar ve karşılıklı hukuklarına dikkat ederlerse sağlıklı bir boşanma süreci yaşanmış olur da herkese “hayırlısı olsun” demek düşer.

Boşanma düşüncesi yıllardır var olan Sevda bu konuda da Zeynep’e danıştı. “Boşanma için şiddetli geçimsizlik en sık zikr...
03/11/2025

Boşanma düşüncesi yıllardır var olan Sevda bu konuda da Zeynep’e danıştı. “Boşanma için şiddetli geçimsizlik en sık zikredilen nedendir ki aile bilincinin zayıflaması ve aile büyüklerinin yeterli yardımının olmaması söz konusu olabilir. En çok bedel ödeyenler çocuklardır. Sorunlar karşısında mücadele etme yerine vazgeçme ve sorumluluklardan kaçma ön plandadır. Hâlbuki olması gereken birbirine doğru bir adım atma gayretidir. Karşıdan beklemeden “ben ne yapabilirim?” diye düşünmelidir ki “evliliği kurtarmak için elimden geleni yaptım mı?”, “mutsuzluğumun nedeni evliliğim mi? Yoksa kendimden kaynaklanan sebepler var mı?”, “boşanma sonrası ortaya çıkan sorunlarla baş edebilir miyim?”, “boşanma kararı çocukları nasıl etkileyecek?”, “mahkeme süreci nasıl atlatılacak?”, “boşanma sonrası çevresel baskılara hazır mıyım?” gibi sorulara cevaplar bulmadan boşanmaya kalkışmak hatalı olabilir. Elden gelen her şey yapıldıktan sonra doğru yaklaşım dostça ve tokalaşarak boşanmayı başarmaktır. Çünkü anne ve babalıktan boşanma olmaz. Boşanma arifesinde çiftler bazen kendi istekleri bazen de çevrenin veya mahkemenin zorlaması ile çift terapistine başvururlar. Çiftler ile yapılan görüşmelerde genelde var olan görünüm yapılan karşılıklı şikâyetler ve suçlamaların havada uçuştuğu bir gerilim filmi gibidir. Boşanma bir haktır ancak “köprüden önceki son çıkış” gibi görülmesi daha iyi olan ve en son başvurulması gereken bir alternatif olmalıdır. Boşanma kararı verilirken hem çiftin hem de varsa çocukların hakları gözetilerek karara varılmalı ve tokalaşarak dostane ayrılma sağlanmalıdır. Zira boşanma ile bitirilen karı-koca ilişkisidir ki anne ve babalık bitmez ve hayatın ilerleyen dönemlerinde örneğin çocukların mezuniyeti ve düğünü gibi olaylarda anne ve baba olarak bir araya gelindiğinde yüzü yüze bakılacağı unutulmamalıdır.

Gerçekte insanın mahremiyeti var ki kişi ile Yaradan’ı arasında kalan ve ikinci şahısların bilmediği bilgiler kişinin öz...
31/10/2025

Gerçekte insanın mahremiyeti var ki kişi ile Yaradan’ı arasında kalan ve ikinci şahısların bilmediği bilgiler kişinin özeli olarak zihninde muhafaza altında tutulur. Kul Yaradan’ının her an onu gördüğünü bildiği halde kırmızıçizgileri aşabilir ve hataya tevessül edebilir ki insani bir durum ve kulun hatasız olma lüksü yok. Lakin kul mahcup olur, nedamet getirir ve tövbe eder de Yaradan’ına sığınır. O ki kulunu affeder ve ayıbını gizler. Sanal dünyada şeffaf yaşam var gayri! Zihinde muhafazalı olan her ne varsa sosyal medya hesaplarında ortalıkta sere serpe. Kişi ne kuldan ne de Yaradan’dan utanır. Yüzünün kızarması gereken halde haklılığını ispata uğraşır ve geri adım atmaksızın kendini savunur. Eyvallahı yoktur ve bilinçli yanlış yapar ki bu hata değildir zira hata yapmada kasıt olmaz. Dedektiflik yapan eş ki ne affeder ne de ayıbı örter ve tersine mahremi açık eder, hırslanır da hırslanır ve hem kendini hem de ilişkisini mahveder. Netice ne mi? Hem insanın özeli ortalığa döküldükçe ve zihnin mahremiyeti sosyal medya hesaplarına yenik düştükçe hem de kulun ar damarı çatlayıp yanlışı doğru diye savundukça ve dedektif eş Yaradan’ın isimlerini dikkate almadıkça daha çok ilişkiler bozulur ve yuvalar dağılır”.

“Gel bir minik test yapalım” dedi Zeynep: “şu an zamanı dondur ve her ne yapıyorsan bırak. İlk gördüğün ve eş, sevgili, ...
27/10/2025

“Gel bir minik test yapalım” dedi Zeynep: “şu an zamanı dondur ve her ne yapıyorsan bırak. İlk gördüğün ve eş, sevgili, anne, evlat veya dost kim olursa sevdiğin bir kişiye “seni seviyorum” de. Ve sevdiğin kişinin geri bildirimine dikkat kesil. Tepkisiz mi kaldı? İletişiminizde “seni seviyorum” sözü çoktan unutulmuş, bu ne cimrilik hali? Bugünden sonra daha cömert olmaya bak. Hem şaşırdı hem de gülümsedi mi? Durum çok fena değil lakin cimri olmasan da cömert de değilsin. Gülümsedi ve “ben de seni seviyorum” dedi mi? Maşallah, Allah muhabbetinizi artırsın. Öf çekip kızdı mı? “Seni seviyorum” sözünü yerli yersiz o kadar çok kullanmışsın ki içi boşalmış ve bol sıfırlı eski lira kadar değeri kalmış. Bu anlam kaybı için kendi tutumunu gözden geçir. Buz gibi bir ifadeyle bakıp üstüne küfretmediği mi kaldı? Gerçekten sevginin çift yönlü olup olmadığını ve aranızda bir muhabbetin bulunup bulunmadığını hatta daha kötüsü araya husumetin girip girmediğini sorgula. Unutma! “Seni seviyorum” sözüyle sevginin bildirimi teşvik edilen ve ilişkileri canlı kılan bir güzelliktir. “Doğrudur” diye teyit etti Sevda ve “dijital dünyanın etkisi nedir?” diye sordu. “Bir insanı çok yakından tanımak ve özeline vakıf olmak artık mümkün! Sosyal medya hesaplarını karıştırmak yeterli. Eşlerden biri şüphe halinde dedektiflik yapar da diğerinin tüm gizliliklerini keşfe çıkar ve ne var ne yoksa döküp indirir. Sonrasında öğrendikleri ile üzülür, perişan olur ve ilişkide çatışmalar başlar. Ah bu sosyal medya hesapları!
̇lişkiler

Erkeğin temel psikolojik ihtiyaçlarından biri bağımsız ve özerk olma isteğidir. Eşi yaklaştığında birden bağımsızlığının...
24/10/2025

Erkeğin temel psikolojik ihtiyaçlarından biri bağımsız ve özerk olma isteğidir. Eşi yaklaştığında birden bağımsızlığının gittiğini düşünüp geri çekilebilir. Bu geri çekilişte kadın onun üstüne giderse geri çekilme kovalamacaya dönüşür. Tersine kadın kendisine fırsat tanırsa erkek eşinin sevgi ve saygısını kazanmaya gayret eder. Eşini olduğu gibi kabul eden ve bunu hissettiren kadın eşinde olumsuz duygular uyandırmadığı için aranan eş olur”. Kısa bir duraksamadan sonra geçmişte yaptığı bir çift terapisinden örnek kesit sundu: “çift görüşmesinde her ikisinin sözleri de can acıtıcıydı ki aşağılama, hakaret ve kötü söz eşliğinde gayri insani yaklaşım karşılıklı idi. Onlara sordum: “ilişkinizin sağlıklı düzeyde olmasını ister misiniz? İstemeniz halinde muhatabınız için şu üç aşamayı önemseyiniz ve destek olunuz: en asgari şart olan ilk aşamada insan haklarını gözetiniz ki bunlar; eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkı, kişi dokunulmazlığı, can güvenliği, düşünce ve ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, çalışma, eğitim, sosyal güvenlik, barış ve temiz bir çevre hakları. İkinci aşamada “bir insan tüm insanlığa bedeldir ve tüm insanlığı temsil eder” ilkesini yaşatınız. O bir insana verdiğiniz zarar tüm insanlığa verilmiş gibidir. Şayet zirveyi görmek isterseniz üçüncü aşamada teşvik ediniz ki güzel ahlak; hürmet, yardımseverlik, merhamet, edep, haya, tevazu, iyiliği yaşama ve yaşatma, kötü duygu ve davranışlardan uzak durma gibi unsurlar hayatlarınıza hakim olsun. Bunları başarmanın sırrı ise önce kendiniz bu üç aşamayı geçiniz ve kendiniz kendinizin insan haklarına saygı göstersin, tüm insanlığın temsilcisi olarak kendiniz kendinize hürmet etsin ve kendiniz kendinizin güzel ahlak üzere olmasını sağlasın”.

Daha önce söylediğim gibi evliliğin gereklerinden biri mahremiyettir. Eşler arasında var olan tüm özeller anne, baba, ka...
20/10/2025

Daha önce söylediğim gibi evliliğin gereklerinden biri mahremiyettir. Eşler arasında var olan tüm özeller anne, baba, kardeşler ve arkadaşlar gibi ikinci şahısların dillerinde olursa ve eşler arası çözümlenmesi gereken sorunlara ikinci şahıslar müdahillerse hem evlilik kurumu hem de eşler arası sağlıklı iletişim yara alır. Genel kaide şudur ki yatağa karı-koca girilmelidir ve sülaleler yatak dışında tutulmalıdır”. Hâsılı eşler arasında ara sıra olan iletişim kazaları evliliğin güçlenmesi için rahmet olabilir. Daimî olan kazalar ise eşler için eziyet ve evlilik için de yıkıcı bir faktör olarak görülebilir. Peki sağlıklı iletişim nasıl olmalı? İnsan beynini en çok çalıştıran eylem kelime üretmektir. Sözcüklerin dil ile ilgili özellikleri sol beyin, anlam ile ilgili özellikleri sağ beyin ve duygularla ilgili özellikleri beynin derinlikleri ile ilgilidir. Biyolojik olarak kadınlar konuşmada üstündür. Bu nedenle üzüntülü durumlarda kadın kendini iyi hissetmek için çok konuşurken erkek susar. Kadın yüksek sesle düşünür ve bilgi paylaşımı için detaylı konuşur. Erkek ise sadece bilgiyi aktarmak için direkt konuşur. Telefon görüşmelerinde kadınların çok konuşurken erkeklerin kısa ve net konuşması bu nedenledir. Sağlıklı iletişimde en uygun yol erkek sıkıntılıyken eşinin sessiz kalması ve kadın sıkıntılıyken de eşinin onun konuşmasını dinleyerek anladığını hissettirmesidir.

Address

Bağdat Caddesi No: 465 Seda Apt. D: 8 Suadiye/Kadıköy/
Ataşehir Istanbul

Opening Hours

Tuesday 09:00 - 17:00
Wednesday 09:00 - 17:00
Thursday 09:00 - 17:00
Friday 09:00 - 17:00
Saturday 09:00 - 17:00

Telephone

+902163737733

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Uzm. Dr. Hasan Basri İzgi/Psikiyatri posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram