Uzm. Dr. Hasan Basri İzgi/Psikiyatri

Uzm. Dr. Hasan Basri İzgi/Psikiyatri Uzm. Dr. Hasan Basri İZGİ/Psikiyatri

Doktor Bilgileri
Adı - Soyadı :
Hasan Basri İzgi
Mezun Olduğu Okul / Yıl :
Erciyes Üniversitesi Tıp Fak. / 1997
Uzman Olduğu Klinik / Yıl :
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri AD / 2005
Yabancı Dil :
İngilizce

Deneyimi 2014-Halen Muayenehane, Psikiyatri uzmanı

Tıbbi İlgi Alanları
Biyolojik psikiyatri, Affektif bozukluklar, Psikofarmakoloji, Kronik yorgunluk sendromu

Mesleki Üyelikler
- Türk Psikiyatri Derneği
- İstanbul Tabipler Birliği

Çağımızda mahalle baskısının ve aile büyüklerinin arabuluculuk yapmasının yok olması veya sosyokültürel ve eğitim düzeyi...
07/11/2025

Çağımızda mahalle baskısının ve aile büyüklerinin arabuluculuk yapmasının yok olması veya sosyokültürel ve eğitim düzeyindeki değişimler gibi nedenlerle boşanma hem kolaylaşmıştır hem de çoğalmıştır. Bazı çift terapistleri de aldıkları eğitimin etkisi ile boşanmayı özendirebilmektedir. Unutulmaması gereken şu ki bir ailenin inşası zor ve yıkımı çok kolaydır. Diğer taraftan boşanmayı bir hak olmaktan çıkarıp aile içi şiddete ve sadakatsizliğe göz yuman zihniyet de diğer uçtadır ve patolojiktir. Boşanma öncesi yaşanan süreç hem kadın-erkek hem de çocuklar için sancılı ve travmatiktir. Diğer bir aşama olan mahkeme sürecinde ise iftiralar, yalancı şahitler, yalanlar ve kara çalmalar zirve yaparlar. Her iki tarafın da hem kirli çorapları hem de gerçek yüzleri ortaya çıkarlar. Son aşama ise mahkeme sürecinin bitimiyle başlayan boşanma sonrası dönemdir ki kara kara düşünmeler, pişmanlıklar ve “eyvah”lar olur. En çok etkilenen çocuktur sonra kadın gelir. Bir kadının boşanma sonrası baba evine dönmesi ciddi bir travmadır ki baba evine sığmak mümkün olmaz da evdekilerin laf etmesi ile komşuların ve mahallelinin dedikodusu bitmez. Kültürel olarak “boşanmış kadın” imajı nedeniyle mahalle baskısı eziyet haline gelir. Peki boşanma her halükârda bu şekilde mi sonuçlanır? Sağlıklı boşanma süreci sonrası kişilerin mutlu olması mümkündür ve aile ile çevre desteği söz konusu olur ki çiftler kalben mutmain olurlar ve “elimizden gelen her bir şeyi yaptık” derler. Dostane, kavgasız-gürültüsüz ayrılırlar ve karşılıklı hukuklarına dikkat ederlerse sağlıklı bir boşanma süreci yaşanmış olur da herkese “hayırlısı olsun” demek düşer.

Boşanma düşüncesi yıllardır var olan Sevda bu konuda da Zeynep’e danıştı. “Boşanma için şiddetli geçimsizlik en sık zikr...
03/11/2025

Boşanma düşüncesi yıllardır var olan Sevda bu konuda da Zeynep’e danıştı. “Boşanma için şiddetli geçimsizlik en sık zikredilen nedendir ki aile bilincinin zayıflaması ve aile büyüklerinin yeterli yardımının olmaması söz konusu olabilir. En çok bedel ödeyenler çocuklardır. Sorunlar karşısında mücadele etme yerine vazgeçme ve sorumluluklardan kaçma ön plandadır. Hâlbuki olması gereken birbirine doğru bir adım atma gayretidir. Karşıdan beklemeden “ben ne yapabilirim?” diye düşünmelidir ki “evliliği kurtarmak için elimden geleni yaptım mı?”, “mutsuzluğumun nedeni evliliğim mi? Yoksa kendimden kaynaklanan sebepler var mı?”, “boşanma sonrası ortaya çıkan sorunlarla baş edebilir miyim?”, “boşanma kararı çocukları nasıl etkileyecek?”, “mahkeme süreci nasıl atlatılacak?”, “boşanma sonrası çevresel baskılara hazır mıyım?” gibi sorulara cevaplar bulmadan boşanmaya kalkışmak hatalı olabilir. Elden gelen her şey yapıldıktan sonra doğru yaklaşım dostça ve tokalaşarak boşanmayı başarmaktır. Çünkü anne ve babalıktan boşanma olmaz. Boşanma arifesinde çiftler bazen kendi istekleri bazen de çevrenin veya mahkemenin zorlaması ile çift terapistine başvururlar. Çiftler ile yapılan görüşmelerde genelde var olan görünüm yapılan karşılıklı şikâyetler ve suçlamaların havada uçuştuğu bir gerilim filmi gibidir. Boşanma bir haktır ancak “köprüden önceki son çıkış” gibi görülmesi daha iyi olan ve en son başvurulması gereken bir alternatif olmalıdır. Boşanma kararı verilirken hem çiftin hem de varsa çocukların hakları gözetilerek karara varılmalı ve tokalaşarak dostane ayrılma sağlanmalıdır. Zira boşanma ile bitirilen karı-koca ilişkisidir ki anne ve babalık bitmez ve hayatın ilerleyen dönemlerinde örneğin çocukların mezuniyeti ve düğünü gibi olaylarda anne ve baba olarak bir araya gelindiğinde yüzü yüze bakılacağı unutulmamalıdır.

Gerçekte insanın mahremiyeti var ki kişi ile Yaradan’ı arasında kalan ve ikinci şahısların bilmediği bilgiler kişinin öz...
31/10/2025

Gerçekte insanın mahremiyeti var ki kişi ile Yaradan’ı arasında kalan ve ikinci şahısların bilmediği bilgiler kişinin özeli olarak zihninde muhafaza altında tutulur. Kul Yaradan’ının her an onu gördüğünü bildiği halde kırmızıçizgileri aşabilir ve hataya tevessül edebilir ki insani bir durum ve kulun hatasız olma lüksü yok. Lakin kul mahcup olur, nedamet getirir ve tövbe eder de Yaradan’ına sığınır. O ki kulunu affeder ve ayıbını gizler. Sanal dünyada şeffaf yaşam var gayri! Zihinde muhafazalı olan her ne varsa sosyal medya hesaplarında ortalıkta sere serpe. Kişi ne kuldan ne de Yaradan’dan utanır. Yüzünün kızarması gereken halde haklılığını ispata uğraşır ve geri adım atmaksızın kendini savunur. Eyvallahı yoktur ve bilinçli yanlış yapar ki bu hata değildir zira hata yapmada kasıt olmaz. Dedektiflik yapan eş ki ne affeder ne de ayıbı örter ve tersine mahremi açık eder, hırslanır da hırslanır ve hem kendini hem de ilişkisini mahveder. Netice ne mi? Hem insanın özeli ortalığa döküldükçe ve zihnin mahremiyeti sosyal medya hesaplarına yenik düştükçe hem de kulun ar damarı çatlayıp yanlışı doğru diye savundukça ve dedektif eş Yaradan’ın isimlerini dikkate almadıkça daha çok ilişkiler bozulur ve yuvalar dağılır”.

“Gel bir minik test yapalım” dedi Zeynep: “şu an zamanı dondur ve her ne yapıyorsan bırak. İlk gördüğün ve eş, sevgili, ...
27/10/2025

“Gel bir minik test yapalım” dedi Zeynep: “şu an zamanı dondur ve her ne yapıyorsan bırak. İlk gördüğün ve eş, sevgili, anne, evlat veya dost kim olursa sevdiğin bir kişiye “seni seviyorum” de. Ve sevdiğin kişinin geri bildirimine dikkat kesil. Tepkisiz mi kaldı? İletişiminizde “seni seviyorum” sözü çoktan unutulmuş, bu ne cimrilik hali? Bugünden sonra daha cömert olmaya bak. Hem şaşırdı hem de gülümsedi mi? Durum çok fena değil lakin cimri olmasan da cömert de değilsin. Gülümsedi ve “ben de seni seviyorum” dedi mi? Maşallah, Allah muhabbetinizi artırsın. Öf çekip kızdı mı? “Seni seviyorum” sözünü yerli yersiz o kadar çok kullanmışsın ki içi boşalmış ve bol sıfırlı eski lira kadar değeri kalmış. Bu anlam kaybı için kendi tutumunu gözden geçir. Buz gibi bir ifadeyle bakıp üstüne küfretmediği mi kaldı? Gerçekten sevginin çift yönlü olup olmadığını ve aranızda bir muhabbetin bulunup bulunmadığını hatta daha kötüsü araya husumetin girip girmediğini sorgula. Unutma! “Seni seviyorum” sözüyle sevginin bildirimi teşvik edilen ve ilişkileri canlı kılan bir güzelliktir. “Doğrudur” diye teyit etti Sevda ve “dijital dünyanın etkisi nedir?” diye sordu. “Bir insanı çok yakından tanımak ve özeline vakıf olmak artık mümkün! Sosyal medya hesaplarını karıştırmak yeterli. Eşlerden biri şüphe halinde dedektiflik yapar da diğerinin tüm gizliliklerini keşfe çıkar ve ne var ne yoksa döküp indirir. Sonrasında öğrendikleri ile üzülür, perişan olur ve ilişkide çatışmalar başlar. Ah bu sosyal medya hesapları!
̇lişkiler

Erkeğin temel psikolojik ihtiyaçlarından biri bağımsız ve özerk olma isteğidir. Eşi yaklaştığında birden bağımsızlığının...
24/10/2025

Erkeğin temel psikolojik ihtiyaçlarından biri bağımsız ve özerk olma isteğidir. Eşi yaklaştığında birden bağımsızlığının gittiğini düşünüp geri çekilebilir. Bu geri çekilişte kadın onun üstüne giderse geri çekilme kovalamacaya dönüşür. Tersine kadın kendisine fırsat tanırsa erkek eşinin sevgi ve saygısını kazanmaya gayret eder. Eşini olduğu gibi kabul eden ve bunu hissettiren kadın eşinde olumsuz duygular uyandırmadığı için aranan eş olur”. Kısa bir duraksamadan sonra geçmişte yaptığı bir çift terapisinden örnek kesit sundu: “çift görüşmesinde her ikisinin sözleri de can acıtıcıydı ki aşağılama, hakaret ve kötü söz eşliğinde gayri insani yaklaşım karşılıklı idi. Onlara sordum: “ilişkinizin sağlıklı düzeyde olmasını ister misiniz? İstemeniz halinde muhatabınız için şu üç aşamayı önemseyiniz ve destek olunuz: en asgari şart olan ilk aşamada insan haklarını gözetiniz ki bunlar; eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkı, kişi dokunulmazlığı, can güvenliği, düşünce ve ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, çalışma, eğitim, sosyal güvenlik, barış ve temiz bir çevre hakları. İkinci aşamada “bir insan tüm insanlığa bedeldir ve tüm insanlığı temsil eder” ilkesini yaşatınız. O bir insana verdiğiniz zarar tüm insanlığa verilmiş gibidir. Şayet zirveyi görmek isterseniz üçüncü aşamada teşvik ediniz ki güzel ahlak; hürmet, yardımseverlik, merhamet, edep, haya, tevazu, iyiliği yaşama ve yaşatma, kötü duygu ve davranışlardan uzak durma gibi unsurlar hayatlarınıza hakim olsun. Bunları başarmanın sırrı ise önce kendiniz bu üç aşamayı geçiniz ve kendiniz kendinizin insan haklarına saygı göstersin, tüm insanlığın temsilcisi olarak kendiniz kendinize hürmet etsin ve kendiniz kendinizin güzel ahlak üzere olmasını sağlasın”.

Daha önce söylediğim gibi evliliğin gereklerinden biri mahremiyettir. Eşler arasında var olan tüm özeller anne, baba, ka...
20/10/2025

Daha önce söylediğim gibi evliliğin gereklerinden biri mahremiyettir. Eşler arasında var olan tüm özeller anne, baba, kardeşler ve arkadaşlar gibi ikinci şahısların dillerinde olursa ve eşler arası çözümlenmesi gereken sorunlara ikinci şahıslar müdahillerse hem evlilik kurumu hem de eşler arası sağlıklı iletişim yara alır. Genel kaide şudur ki yatağa karı-koca girilmelidir ve sülaleler yatak dışında tutulmalıdır”. Hâsılı eşler arasında ara sıra olan iletişim kazaları evliliğin güçlenmesi için rahmet olabilir. Daimî olan kazalar ise eşler için eziyet ve evlilik için de yıkıcı bir faktör olarak görülebilir. Peki sağlıklı iletişim nasıl olmalı? İnsan beynini en çok çalıştıran eylem kelime üretmektir. Sözcüklerin dil ile ilgili özellikleri sol beyin, anlam ile ilgili özellikleri sağ beyin ve duygularla ilgili özellikleri beynin derinlikleri ile ilgilidir. Biyolojik olarak kadınlar konuşmada üstündür. Bu nedenle üzüntülü durumlarda kadın kendini iyi hissetmek için çok konuşurken erkek susar. Kadın yüksek sesle düşünür ve bilgi paylaşımı için detaylı konuşur. Erkek ise sadece bilgiyi aktarmak için direkt konuşur. Telefon görüşmelerinde kadınların çok konuşurken erkeklerin kısa ve net konuşması bu nedenledir. Sağlıklı iletişimde en uygun yol erkek sıkıntılıyken eşinin sessiz kalması ve kadın sıkıntılıyken de eşinin onun konuşmasını dinleyerek anladığını hissettirmesidir.

Eşler arası iletişim kazalarının yaşanmasına neden olan pek çok faktör sayılabilir. Şahsi görüşüm toplumumuzda ilk üç sı...
17/10/2025

Eşler arası iletişim kazalarının yaşanmasına neden olan pek çok faktör sayılabilir. Şahsi görüşüm toplumumuzda ilk üç sıra şu şekildedir: kişilik çatışmaları, rol karmaşası ve ikinci şahıslar. İki farlı kişilikteki birey tarafından tesis edilen evlilik kurumunda bireylerden her ikisi de narsisistik ya da obsesif kişilik gibi baskın kişiliğe sahipse veya biri çok baskın iken diğeri bağımlı-çekingen kişilik gibi çok çekinik ise iletişim kusurları sık görülür. Bilhassa balayı dönemi denilen ilk yıldan sonra başlayan uzunca bir süreçte kişilik çatışmaları yaşanabilir. Her iki birey de bireysel özellikleri koruyarak ortak noktaları bulabilir ise sağlıklı iletişim kurulabilir. Eşlerden biri eşinin istediği şekilde değişime uğrar ve kendi kişiliğini yok sayar ise bu çare değil günü kurtaran ama uzun vadede evlilik kurumunu çökerten bir yanlış tercih olur. “Benim istediğim gibi olmalı” diyen eş hem eşini hem de evlilik saadetini kaybeder. Karı-koca ilişkisi dâhilinde eşlerin birbiri üzerinde sorumlulukları ve hakları vardır ki bu sorumluluk-hak dengesi hassas bir yapıdadır. Şayet eşlerden biri sorumluluk almadan hak talep ederse ve diğeri de tüm sorumlulukları üstlenip sadece veren olur da haklarını talep etmezse rol karmaşası ve sonucunda da iletişim kazaları ortaya çıkar. Anne, baba-çocuk, büyük-küçük kardeş ilişkisi gibi bir karı-koca ilişkisi varsa iletişim sorunları karmaşık hale gelebilir.
̇lişkiler

Karşılıklı sohbetin hazzına kapıldılar da biri sustu diğeri başladı. “Bedel ödeyen de insandır ki hayat güzergâhında yol...
13/10/2025

Karşılıklı sohbetin hazzına kapıldılar da biri sustu diğeri başladı. “Bedel ödeyen de insandır ki hayat güzergâhında yolcudur ve aldığı hizmete her an bedel öder. Yolda tercih yaparken cüzi iradesini kullansa da kuralı koyan külli iradedir. İyi diplomanın karşılığı olarak yaşanmayan çocukluk geride kalır. Bol paralı işte sorumluluk alınca sağlık ve zaman onunla vedalaşır. Ticari riske ve servete el atarsa daima eşten ve evlattan habersiz kalır. Sadece dünyası için yatıp kalkan hüsrandadır ve Yaradan yanında olmaz. El etek çekip dünyadan uzaklaşırsa ve vazifesini yapmazsa mahlûktan farkı kalmaz”. Zeynep “haklısın” dedikten sonra “evlilikteki krizlerin en sık nedeni nedir?” diye sordu Zeynep’e Sevda. “Hemen her evlilikte görülebilen bir durum olan iletişim kazaları evlilik kurumu için bazen iyiliğe bazen de kötülüğe delalet ediyor olabilir. Şayet bir evlilikte sözel, beden dili ile ve cinsel iletişim hiç yoksa durum gerçekten vahimdir ki eşler birbirinden bihaber yaşamlarını sürdürüyorlardır ve aralarında sağlıklı bir bağ kalmamıştır. Sadece çocuklar için evliliklerini sürdüren ve madden veya manen ayrı odalarda yaşam süren çiftler gibi. Ara ara tartışmaların olması eşler arasında iletişimin var olduğunun göstergesidir. Sürekli “canım-cicim” tarzında olan bir iletişim dışarıdan güzel olarak algılansa da aslında o evlilik kurumunda iletişimin henüz sağlıklı seviyeye ulaşamadığını gösterir.

“Âmin” deyip aldatılan bir kadın olarak söze eşlik etti Sevda: “hata da aldatma da ceza da insan içindir ki hata yapmak ...
10/10/2025

“Âmin” deyip aldatılan bir kadın olarak söze eşlik etti Sevda: “hata da aldatma da ceza da insan içindir ki hata yapmak eksiklik değil insanidir ancak kasıt varsa hata masum olamaz. Akledenin cezai ehliyeti vardır ve verilen cezaya itiraz edilmez de uymak gerekir. Nefse en zor gelen ise ötekini kaybetmektir ki cezanın en beteridir. Bir kez aldatılınca hiç üzülmemeli ki sözlü ve eylemli tepki göstermek yeterlidir. Şayet aldatma tekrarlarsa kalbi kapatmak gerekir ki işin gerçeği kaybeden aldatandır. Enayi yerine koyan da konulan da insanoğludur ki yaşayarak öğrendim ve inandım, gerisini bilmem”. Zeynep ekledi: “ötekini kendim gibi görmek erdemdir. Kötü olamam ve kötülük de beklemem ki ben iyilik düşünürsem o da iyidir. İlk aldanma anı meselem değildir fakat ilişkimiz müphem olur. Mümkünse onu kaybetmeyi istemem ama beni kaybedene de asla “dur” diyemem. Perde önünde çevrem “enayisin” der lakin benim için her dönem Allah rızası önemlidir. Ne de olsa insanın canını yakan da bir insandır ve hâlbuki Yaradan eşrefi mahlûk der. İşinde hile, sözünde ve yemininde yalan bulunanın, tamahkâr ve hain olanın dostu şeytandır. Sahte gülüşü ile pek çok canı yakarken hem aşk ve sevgi nedir bilmez de ilişkisinde acı ve kan ister hem de merhamet ve saygı hak getire, yüzüne tükürsen de utanmaz. Aşağıların aşağısında olan insan her iki âlemde de kayıptadır”.

“İnsan gibi ol ve yaşa”, “annem bir melek”, “aman uzak dursun, şeytan gibi birisi” tanımlamaları neye göre yapılır? Bir ...
06/10/2025

“İnsan gibi ol ve yaşa”, “annem bir melek”, “aman uzak dursun, şeytan gibi birisi” tanımlamaları neye göre yapılır? Bir insanın insan mı? Melek mi? şeytan mı? Olduğunun ölçüsü var mıdır? “İnsan olmak” gerekliliği, “melek olmak” üstünlüğü ve “şeytan olmak” rezilliği anlatır. Peki de ayrımı nasıl yapılabilir? Nerede biri biter de bir diğeri başlar? İnsanın bozguncu olma potansiyeli vardı ve iyilik ile kötülük birlikteliğini bünyesinde barındırıyordu. Buna rağmen Allah’ın emri ile kötülükten muaf olan melek insana secde etti. Aslı melek olan şeytan ise itaat etmedi ve kötülüğün temsilcisi oldu. Kişi ne zaman ki yaradılışına uygun yaşar da Allah’a itaat eder ve iyilik üzere olursa “melek gibi”, ne zaman da yaradılışından sapar da Allah’a isyan eder ve kötülük üzere olursa “şeytan gibi” tanımlamasına maruz kalır. İnsanın yaşamına saygı duyan, faydasına uğraşan, şefkatli ve sevecen bir şekilde hizmet eden kişi “melek gibi” değerlendirilir ki aynen bir anne, bir gönül dostu ve bir dava insanı böyledir. İnsana zulmeden, katleden, aleyhine hareket eden ve zararını isteyen kişi “şeytan gibi” değerlendirilir ki aynen bir zalim, bir kafa kesen katil, bir ikiyüzlü ve bir sahtekâr böyledir. Allah bizleri şeytan gibi olmaktan korusun. Melek gibi olamasak da en azından insan gibi insan olmayı nasip etsin”.
̇lişkiler

Sevda söze devam etti: “bazı kadınlar eşleri için diyorlar ki “dışarıda melek, evde şeytan”. Nasıl oluyor da dışarıda be...
03/10/2025

Sevda söze devam etti: “bazı kadınlar eşleri için diyorlar ki “dışarıda melek, evde şeytan”. Nasıl oluyor da dışarıda beyefendi olan ve sorulduğunda hakkında “mükemmel bir insandır ki naif, düşünceli ve duygusaldır” denilen adam evin kapısı kapandıktan sonra eziyet eden, kötü söz söyleyen ve hakaret eden birisi haline geliyor?”. Cevap verdi Zeynep: “evler sığınılan limanlardır. Dışarıda mecburiyetten yapılan davranışlar ve diğer insanlara karşı takınılan maskeler evde yok sayılır. Kişinin aslı evdeki halidir ki maskesiz ve gösterişten uzaktır. Evde şeytanlaşan erkeği açıklayabilecek alternatif değerlendirmeler şunlar olabilir ki ya erkek evinde asliyetine yani gerçek kişilik yapısına dönüyordur ve içinde var olan neyse onu bilinçdışı olarak ortaya çıkarıyordur. Ya da erkek ikiyüzlü davranıyordur da bilinçli olarak dışarıda menfaati olan kişileri kandırıyor ve evde kahrını çeken eşe karşı insanlık ve hoşgörüde cimrilik yapıyordur. Ya da dışarıda melek olan erkeği evde şeytanlaştıran faktörler vardır ki dışarıda beyefendiliği nedeniyle saygı gören ve takdir edilen erkek evde eşi tarafından aşağılanıyor, eleştiriliyor ve yok sayılıyordur. Sonuç olarak ev ve dışarı arasında farklı görünümlere sahip olan kişilerde bireysel veya çevresel sorunlar vardır.

“Evlilikte mahremiyete dikkat etmeyenlere ne demeli?” diye konuyu değiştirdi Zeynep: “ey eşler en mahrem alanınız olan y...
29/09/2025

“Evlilikte mahremiyete dikkat etmeyenlere ne demeli?” diye konuyu değiştirdi Zeynep: “ey eşler en mahrem alanınız olan yatağınızda iki kişi misiniz? Yoksa yatağınızda anneler, babalar, kardeşler veya iş arkadaşları var da bu yüzden mi siz iki kişilik yatağınıza sığamıyorsunuz? Evlilik hayatında eşler arasındaki ilişkide mahremiyet olmalıdır ve iki kişinin bildiği her şeyi ikinci şahıslar ki anne, baba veya kardeş bilmemelidir. Eşlerden her ikisi de çekirdek ailenin özeline, mahremiyetine ve sırlarına saygı göstermelidir. Şayet eşlerden birinin ağzında bakla ıslanmıyorsa veya evlilik öncesi kendi aile bireyleri ve arkadaşları ile gizli kırmızı telefon hattı bulunuyorsa ve her özel konu ikinci şahısların ağzında geziyorsa evlilik hayatında ciddi sorunlar ortaya çıkar. İlk baş gösteren sorun karşılıklı güven bunalımı olabilir ve sonrasında ise eşler arası iletişim bozulabilir de yatak odasına yani çekirdek ailenin mahremiyetine müdahil olan her kafadan ses çıkmaya başlayabilir. Sonuç olarak söylenmesi gereken söz nikâh merasiminden sonra âdet üzere el öpmeye gittiğimizde bize nasihat eden rahmetli teyzemin sözüdür ki yıllardır kulağımda küpedir: “yatağa iki kişi girin”.

Address

Bağdat Caddesi No: 465 Seda Apt. D: 8 Suadiye/Kadıköy/
Ataşehir Istanbul

Opening Hours

Tuesday 09:00 - 17:00
Wednesday 09:00 - 17:00
Thursday 09:00 - 17:00
Friday 09:00 - 17:00
Saturday 09:00 - 17:00

Telephone

+902163737733

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Uzm. Dr. Hasan Basri İzgi/Psikiyatri posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram