Klinik Psikolog Sezin Çelikkanat Mısırlı

Klinik Psikolog Sezin Çelikkanat Mısırlı Klinik Psikolog Sezin Çelikkanat Mısırlı Uzman Klinik Psikolog ve Psikoterapist, Blogger Sezin Çelikkanat'ın Facebook sayfasıdır.

Gün içinde güçlü görünmeye devam ederken, içinizde giderek büyüyen bir yorgunluk hissediyor musunuz?Sanki kimsenin fark ...
25/11/2025

Gün içinde güçlü görünmeye devam ederken, içinizde giderek büyüyen bir yorgunluk hissediyor musunuz?
Sanki kimsenin fark etmediği bir ağırlığı tek başınıza taşıyormuşsunuz gibi…
İşte bu, sessiz tükenmişliğin en belirgin işaretidir.

Sessiz tükenmişlikte sizden bir “yardım çağrısı” duyan olmaz. Çünkü siz zaten hep halleder gibi görünürsünüz. Hep sakin, hep kontrollü, hep güçlü…
Ama görünmeyen tarafta, zihniniz sürekli uyanık, duygu dünyanız zorlukla ayakta duruyordur.
Siz bir yandan üretmeye, yetişmeye, beklentileri taşımaya devam ederken, içinizde yavaşça çözülen bir taraf vardır.

Bu süreç çoğu kişide sürekli yorgunluk, dikkat dağınıklığı, ufak şeylere çabuk kırılma, uyku düzeninin bozulması ve “artık hiçbir şeyden keyif almama” ile kendini belli eder.
Ve en acı kısmı şu:
Çevreniz sizi hâlâ güçlü zannederken, siz içinizde sessizce tükenirsiniz.

Oysa tükenmişliği aşmanın temel noktası, önce kendinizi duymaktan geçer.
Durduğunuzu, yorulduğunuzu, zorlandığınızı kendinize söylemek…
“Devam etmek zorundayım” yerine,
“Biraz durmaya hakkım var” diyebilmek.

Unutmayın: Sürekli güçlü görünmek, her şeyi taşımak zorunda olduğunuz anlamına gelmez.
Kendinize izin verdiğinizde, sınırlarınızı koruduğunuzda ve desteği kabul etmeye başladığınızda; tükenmişliğin içten içe sizi tükettiği yer yavaşça iyileşmeye başlar.

Eğer siz de uzun süredir kendinizi sessizce tüketiyormuş gibi hissediyorsanız, bu süreci birlikte anlamlandırmak mümkün.
Duygularınızı konuşmak, yükünüzü hafifletmek ve kendinizle yeniden bağ kurmak için profesyonel destek iyi gelir.

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

Randevu almak ve kendinize alan açmak isterseniz, danışmanlık bağlantısı profilimde.


Gün içinde fark etmeden onlarca, belki yüzlerce kısa video izliyorsunuz. Parmağınız ekran üzerinde kayarken beyin de gör...
24/11/2025

Gün içinde fark etmeden onlarca, belki yüzlerce kısa video izliyorsunuz. Parmağınız ekran üzerinde kayarken beyin de görünmez bir hızlanmaya geçiyor. Her yeni video, küçük bir “anlık keyif kıvılcımı” gibi çalışıyor; beyninizi giderek daha fazla uyaranla besliyor.

Ama bu hızlı akışın göze görünmeyen bir bedeli var.

Aşırı uyarılmış bir beyin, bir süre sonra sakinliği tehdit gibi algılamaya başlıyor. Dinginlik size sıkıcı geliyor, odaklanmak zorlaşıyor, duygularınız daha hızlı yükselip daha hızlı düşüyor. Kendinizi neden bu kadar çabuk yorulduğunuzu, neden aynı anda hem heyecanlı hem boş hissettiğinizi anlamaya çalışırken buluyorsunuz.

Kısa videolar beyninize sürekli “daha fazlasını ver” diyen bir ritim dayatıyor.
Siz fark etmeseniz bile:
• Sabırsızlık artıyor
• Dikkat süresi kısalıyor
• Keyif eşiği yükseliyor
• Sıradan yaşam deneyimleri yetmemeye başlıyor

Bu yüzden bir konuşmayı dinlerken çabuk sıkılıyorsunuz.
Kitap okurken zihniniz hemen kaçıyor.
Ve bazen en basit gündelik anların tadı bile silikleşiyor.

Beyin, maruz kaldığı hızın temposunda yaşamaya çalışıyor. Fakat insan duygusu, bu tempoya dayanacak şekilde evrilmedi. Sakinlik aslında ruhun doğal evi; fakat algoritmaların evimizde kurduğu hızlı akış düzeni, sizi evinizden uzaklaştırdı.

Eğer siz de son zamanlarda “hiçbir şeyden eskisi gibi keyif alamıyorum”, “odaklanmakta zorlanıyorum”, “içim bir tuhaf huzursuz” diyorsanız… bu, beyninizin aşırı uyarılmış hâlinin bir çağrısı olabilir.

Kendinizi suçlamadan, yargılamadan, sadece fark ederek başlayabilirsiniz.
Kısa videoları tamamen bırakmanız gerekmiyor. Ancak beyninize dinlenme aralıkları açtığınızda, duygularınızın yeniden düzenlendiğini, odaklanmanızın güçlendiğini ve içsel ritminizin size geri döndüğünü fark edeceksiniz.

Ruhunuz hız değil; nefes istiyor.
Algoritmalar değil; sizin ritminiz belirlesin.

Eğer bu döngüyü kırmakta zorlanıyorsanız, profesyonel bir rehberlik duygusal dengeyi yeniden kurmanız için güçlü bir başlangıç olur.

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

Wellness, yalnızca spor yapmak, sağlıklı beslenmek ya da bir detoks programına başlamak değildir.Wellness, sizin bir büt...
22/11/2025

Wellness, yalnızca spor yapmak, sağlıklı beslenmek ya da bir detoks programına başlamak değildir.
Wellness, sizin bir bütün olarak iyi olma hâlinizdir.
Bedeninizin, zihninizin, duygularınızın—hepsinin aynı anda denge içinde olmasıdır.

Peki bu denge nasıl kurulur?

Siz, gün içinde kendinizi sürekli yetişmeye çalışırken bulduğunuzda…
enerjiniz tükenmeye başladığında…
bedeniniz sinyal verir.
Zihniniz bulanır.
Duygularınız kabarır.
Çünkü wellness, sürekli “yapmak” değil; kendinizi duymakla başlar.

Gerçek wellness şunları içerir:

• Bedeninizin sınırlarına saygı duymak
Yetersiz uyuduğunuzda durmak, dinlenmek, toparlanmak.
Sizin için yorucuysa “hayır” diyebilmek.

• Zihninizi sadeleştirmek
Kafa karışıklığını azaltmak için gün içinde küçük molalar vermek.
Sürekli meşgul olma hâlinden uzaklaşmak.

• Duygularınızı bastırmamak
Kendinizi zorlamadan, utandırmadan, suçlamadan ifade edebilmek.
Duyguların da bakım istediğini unutmamak.

• İlişkilerinizi filtrelemek
Yanına gittiğinizde yorgun düştüğünüz insanlarla mesafe koymak;
size iyi gelenlerle daha çok bağ kurmak.

• Kendinize küçük ama sürekli iyilikler yapmak
Bazen bir yürüyüş…
Bazen sıcak bir duş…
Bazen yalnızca “Bugünlük bu kadar yeter” demek.

Çünkü wellness, büyük bir değişim değil;
küçük ama sürdürülebilir adımların toplamıdır.

Ve asıl güzellik şudur:
Wellness, mükemmellik istemez.
Sadece, kendinize nazikçe yaklaşmanızı ister.

Siz ne kadar iyi hissederseniz, hayatınızın tüm alanları o kadar dengeli olur.

İyilik hâlinizi kurmak için bir adım atmak isterseniz, psikolojik danışmanlık süreci bu yolculukta size güçlü bir eşlik sunabilir.
Randevu almak için bana ulaşabilirsiniz.

Motivasyonunuzu desteklemek isterseniz sayfamdan “wellness” temalı YouTube kanalıma girerek abone olabilirsiniz.

Gıda zehirlenmesi, çoğu zaman sadece fizyolojik bir durum gibi görünür. Oysa insan beyni, özellikle beslenmeyle ilgili t...
21/11/2025

Gıda zehirlenmesi, çoğu zaman sadece fizyolojik bir durum gibi görünür. Oysa insan beyni, özellikle beslenmeyle ilgili tehlikelere karşı son derece hassas çalışan bir alarm sistemine sahiptir.
Siz de bir yerde zehirlenme söylentisi çıktığında, bir anda midenizin tuhaflaştığını hissettiğiniz oldu mu? İşte bu tepkinin ardında güçlü bir psikolojik mekanizma bulunur.

Tarih boyunca bozuk gıdalar, salgınlar ve toplu hastalıklar yaşandıkça, zihnimizde bir “tehlike hafızası” yerleşmiştir. Bu hafıza, sadece sizi değil, bir grubun tamamını aynı anda tetikleyebilir. Buna psikolojide kitle historian denir.

Bir kişinin mide bulantısı yaşaması, diğerlerinin de kendi bedenini daha dikkatle dinlemesine yol açar.
‘Acaba ben de mi zehirlendim?’
‘Midemde bir şey mi var?’
‘Biraz başım mı döndü?’

Bu düşünceler, bedeninizdeki en küçük duyumu bile büyütür ve sanki bir anda herkes aynı belirtileri yaşıyormuş gibi olur. Oysa çoğu zaman tıbbi bulgular çok sınırlıdır; buna rağmen kaygı bedeninizde gerçek bir fiziksel tepkiye dönüşür.

İnsan beyni, özellikle tehdit içeren durumlarda sosyal olarak bulaşan kaygıya açıktır.
Birinin yüzündeki endişe…
Bir başkasının fenalaşıyor gibi görünmesi…
Kalabalığın panik hâli…
Tüm bunlar, siz fark etmeden biyolojik alarmınızı harekete geçirir.

Bu nedenle gıda zehirlenmesi şüphesi taşıyan ortamlarda, hem tıbbi değerlendirme hem de psikolojik yatıştırma aynı derecede önemlidir. Çünkü kaygı, fiziksel zehir kadar güçlü bir etkiye sahip olabilir.

Ve eğer siz de kaygı anlarında bedeninizi kontrol etmekte zorlanıyorsanız, bunun yalnızca bir ‘hastalık’ değil, öğrenilebilir bir beceri olduğunu bilmenizi isterim.
Güvenli bir alan yaratmak, bedensel duyumları düzenlemek ve kaygı döngüsünü kırmak mümkündür.

📩 Eğer bedeninizin verdiği sinyalleri anlamakta zorlanıyorsanız, randevu alarak profesyonel bir destek sürecine başlayabilirsiniz.

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

Utangaçlık çoğu zaman sadece “çekingenlik” gibi görünür.Oysa siz de biliyorsunuz… Bu his çok daha derindir.Siz, kalabalı...
20/11/2025

Utangaçlık çoğu zaman sadece “çekingenlik” gibi görünür.
Oysa siz de biliyorsunuz… Bu his çok daha derindir.

Siz, kalabalığın içinde sessiz kalmayı seçtiğiniz için değil,
iç dünyanızı korumayı tercih ettiğiniz için geri çekiliyorsunuz.
Çünkü her kelimenin tartıldığı, her davranışın değerlendirildiği ortamlardan geçtiniz.
Ve şimdi zihin, “dikkatli ol” demeyi öğrenmiş durumda.

Belki bir toplantıda fikriniz var ama söylemeden önce kalbiniz hızlanıyor…
Belki birine yaklaşmak istiyorsunuz ama yanlış anlaşılma ihtimali ağır geliyor…
Belki de insanlar sizi “çok sessiz” buluyor,
ama bilseler, zihninizde nasıl zengin bir iç konuşma olduğunu…

Utangaç insanlar aslında çok güçlü bir özelliğe sahiptir:
Gözlem gücü, empati derinliği, incelik ve sezgisel bir duyarlılık.
Sorun, bu güçleri kullanmanıza izin vermeyen içsel bariyerlerinizdir.

Ve bilmenizi isterim:
Utangaçlık bir kusur değildir.
Bir kişilik yapısıdır — üzerinde çalışıldığında özgüvene dönüşen bir potansiyeldir.

Eğer bugünlerde kendinizi geri çektiğinizi, görünmez olduğunuzu ya da düşüncelerinizi ifade etmekte zorlandığınızı hissediyorsanız…
Bu, değiştirilemez bir kader değil.
Tam tersine, işlenebilir bir duygu sistemi.

Adım adım, duygu düzenleme, sosyal güven inşası ve kendini ifade becerileriyle utangaçlığınızı bir avantaja dönüştürebilirsiniz.

Siz kendinizi güçlendirdikçe, dünya da sizi daha net görmeye başlar.

→ Eğer utangaçlığınız artık günlük yaşamınızı, ilişkilerinizi veya iş hayatınızı etkiliyorsa, profesyonel bir destekle bu döngüyü dönüştürebilirsiniz.
Danışmanlık randevusu için iletişime geçebilirsiniz.

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

Hiç sosyal medyada dolaşırken kendinizi bir anda yetersiz, geri kalmış, hatta “benim hayatım neden böyle değil?” diye dü...
19/11/2025

Hiç sosyal medyada dolaşırken kendinizi bir anda yetersiz, geri kalmış, hatta “benim hayatım neden böyle değil?” diye düşünürken buluyor musunuz?
Bu his, sandığınızdan çok daha yaygın ve kesinlikle “abartı” değil.
Çünkü sosyal medya, gerçeğin tamamını değil; düzenlenmiş, seçilmiş ve parlatılmış bir kesitini gösterir.

Fotoğraflar filtreli, videolar kurgulu, yüzler pürüzsüz, hayatlar kusursuz görünür…
Ama bunların hiçbirinin, o kişilerin gerçek gündelik yaşamlarıyla birebir örtüşmediğini bilmek önemlidir.
Siz o anın yalnızca en iyi saniyesini görürsünüz; yorgunluğu, çatışmayı, kaygıyı, endişeyi görmezsiniz.

Zihniniz bu görüntüleri farkında olmadan kıyaslama sistemine atar.
“Onlar böyle, peki ya ben?”
Bu iç ses, zamanla öz-değeri sarsabilir, motivasyonu düşürebilir, hatta değersizlik ve başarısızlık duygularını tetikleyebilir.

Oysa sosyal medyada gördüğünüz şey gerçeklik değil, kurgulanmış bir algıdır.
Ve gerçekte hiçbir insan her gün kusursuz görünmez, her an mutlu değildir.

Kendinize şunu hatırlatın:
Sosyal medya bir vitrin sunar; kimse vitrinin arka tarafını paylaşmak zorunda değildir.

✨ Bugün kendinize küçük bir davranış hedefi belirleyin:
Akışta gördüğünüz her içerikten sonra durup sorun:
“Bu gerçek mi, yoksa seçilmiş bir kesit mi?”
Bu farkındalık, zihninizi kıyaslamanın yükünden büyük ölçüde kurtarır.

Eğer sosyal medya sizi yoruyor, özgüveninizi etkiliyor ya da ruh hâlinizi bozuyorsa, profesyonel destek bu kırılgan alanı yeniden yapılandırmanız için güçlü bir rehberlik sağlar.

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

Son zamanlarda kendinizi sürekli gergin, tetikte veya bir türlü gevşeyemiyormuş gibi mi hissediyorsunuz?Bu his, sadece “...
18/11/2025

Son zamanlarda kendinizi sürekli gergin, tetikte veya bir türlü gevşeyemiyormuş gibi mi hissediyorsunuz?
Bu his, sadece “yorgunluk” değildir. Zihninizin uzun süredir taşıdığı yüklerin artık görünür hâle gelmesidir.

Günlük yaşam, iş, ilişkiler, sorumluluklar…
Bedeniniz yetişir belki, ama zihniniz aynı hızda toparlanamayabilir.
Stres bu yüzden bir anda değil; birikerek, sessizce, ağır ağır gelir.
Ve fark ettiğinizde çoktan odaklanmakta, uyumakta, sakinleşmekte zorlanmaya başlamışsınızdır.

Zihinsel sağlık, sadece “iyi hissetmek” demek değildir.
Kendinizi nasıl dinlediğiniz, nasıl durduğunuz, yorulduğunuzu nasıl fark ettiğinizle ilgilidir.
Ve şunu unutmayın:
Sürekli güçlü durmaya çalışmak, en çok zihni yoran şeydir.

Stres yönetimi;
• duygularınızı inkâr etmek değil, anlamak,
• bedeninizin verdiği sinyalleri yok saymak yerine duymak,
• kendinize nefes alabileceğiniz küçük alanlar açmaktır.

Bazen 5 dakika nefeslenmek, bazen bir yürüyüş, bazen bir “Bu bana fazla geliyor.” diyebilmek…
Dışarıdan küçük görünür ama içeride büyük bir düzenleme yaratır.

✨ Bugün kendinize sorun:
“Ben ne zaman durmayı hak ettiğimi düşünüyorum?”
Cevap genelde şudur:
Durmaya en çok ihtiyaç duyduğunuz anda, durmayı en az kendinize yakıştırırsınız.

Eğer stres, yaşam kalitenizi düşürmeye başladıysa profesyonel destek almak zihinsel yükünüzü hafifletmenin en güvenli yollarından biridir.

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

Kendinizi sık sık yetersiz, eksik ya da bir şeyleri hep “daha iyi yapmalıymışsınız” gibi hissediyor musunuz?Bu his, çoğu...
17/11/2025

Kendinizi sık sık yetersiz, eksik ya da bir şeyleri hep “daha iyi yapmalıymışsınız” gibi hissediyor musunuz?
Bu his, çoğu zaman gerçeği yansıtmaz; zihninizin yıllar içinde biriktirdiği eleştirel seslerin size fısıldadıklarıdır.

Benlik saygısı doğuştan gelmez; kendinizi nasıl gördüğünüze, nerelerde incindiğinize, kimlerin yanında kendinizi var edemediğinize göre şekillenir.
Bazen o kadar uzun süre başkalarını memnun etmeye çalışırsınız ki, kendi ihtiyaçlarınızı duymayı unutursunuz.
Ve bir noktada, “Ben yeterince iyi miyim?” sorusu içinizde yankı olmaya başlar.

Oysa öz-şefkat, kendinize acımak değil; kendinize insan olduğunuzu hatırlatma cesaretidir.
Hata yapabileceğinizi, yorulabileceğinizi, kırılabileceğinizi ve yine de değerli olduğunuzu kabul etmektir.

Kendinize şu soruyu sorun:
“Biri benim yaşadığımı yaşasaydı, ona nasıl davranırdım?”
Çoğu zaman başkasına gösterdiğiniz anlayışı kendinize göstermediğinizi fark edeceksiniz.

Unutmayın…
Öz-şefkat, benlik saygısını büyütür.
Kendinize anlayış gösterdiğiniz her an, zihninizdeki eleştirel sesin etkisi biraz daha azalır.
Ve bir gün fark edersiniz ki:
Siz zaten yeterliydiniz, sadece buna inanmanıza engel olan bir hikâyenin içindeydiniz.

✨ Bugün kendinize küçük bir not yazın:
“Bugün kendime daha nazik davranmayı seçiyorum.”
Küçük bir seçim, büyük bir dönüşümün başlangıcı olabilir.

Eğer benlik saygınız sıklıkla sarsılıyor ya da kendinizi değersiz hissettiğiniz döngüler tekrarlıyorsa, profesyonel destek bu iç sesi yeniden inşa etmenize yardımcı olur.

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

Bir ilişkide kendinizi sürekli açıklamak, üzülmemek için susmak ya da karşınızdakini kırmamak için kendi ihtiyaçlarınızı...
15/11/2025

Bir ilişkide kendinizi sürekli açıklamak, üzülmemek için susmak ya da karşınızdakini kırmamak için kendi ihtiyaçlarınızı geri plana atmak zorunda kalıyor musunuz?
Eğer öyleyse, sorun sizde değil; sınırlarınızın görünmezleştiği bir ilişki dinamiğinin içindesiniz.

Sınır koymak, “mesafe yaratmak” ya da “soğuk olmak” değildir.
Tam tersine, kendinizi koruyarak ilişkiyi sağlıklı bir zemine taşıma becerisidir.
Çünkü sınırın olmadığı yerde, bir süre sonra fedakârlık zorunluluğa, anlayış sessizliğe, sevgi ise tükenmişliğe dönüşür.

Bir düşünün…
Hiç “Onu kırmayayım.” diyerek kendi ihtiyaçlarınızı yok saydığınız oldu mu?
Ya da “Kötü biri gibi görünmek istemiyorum.” diye rahatsız olduğunuz davranışlara göz yumdunuz mu?
İşte tam bu noktada ilişkiler yavaş yavaş yorulmaya başlar.

Sınır koymak;
• “Buna ihtiyacım var.” diyebilmek,
• “Bu bana iyi gelmiyor.” diyebilmek,
• “Buraya kadar.” cesaretini gösterebilmektir.

Ve en önemlisi:
Sınır koymak, karşınızdakiyle çatışmak değil, kendinizi korumaktır.

Unutmayın, sağlıklı ilişkiler karşılıklı netlik, saygı ve güven üzerine kurulur.
Ve siz, ihtiyaçlarınızı ifade etmeyi hak eden birisiniz.

✨ Bugün kendinize sorun:
“Gerçekten nerede durmak istiyorum? Ve bunu söylemekten neden korkuyorum?”
Kendinize dürüstçe verdiğiniz her cevap, sizi daha güçlü bir ilişki kapasitesine yaklaştırır.

Eğer ilişkide kendinizi kaybettiğinizi hissediyorsanız, profesyonel destek bu dinamiği yeniden inşa etmenizde güçlü bir rehberlik sağlar.

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

davranın

Küçük şeylere bile çabuk sinirleniyor, bir anda modunuz düşüyor ya da sebepsiz bir sıkışma hissiyle uyanıyor musunuz?Bu ...
14/11/2025

Küçük şeylere bile çabuk sinirleniyor, bir anda modunuz düşüyor ya da sebepsiz bir sıkışma hissiyle uyanıyor musunuz?
Bu değişimler “zayıflık” değil; bedeninizin ve zihninizin size bir şey anlatmaya çalıştığının işaretidir.

Duygularınızı bastırdığınızda, zamanla daha da yoğunlaştıklarını fark etmiş olabilirsiniz. Çünkü duygu, duyulmak ister.
Bir anlığına durup kalbinizin hızlandığını, nefesinizin sığlaştığını, kaslarınızın gerildiğini fark ediyorsanız; bu sinyaller size şöyle der:
“Bana biraz alan aç.”

Duygu düzenleme, “hiç zorlanmamak” değil…
Tam tersine, zorlandığınız anlarda kendinizi eleştirmek yerine anınızı sahiplenebilme becerisidir.
Bir duygunun içinde kaybolmak yerine, onu tanıyıp yönetebilmektir.

Gün içinde kendinize şu küçük soruları yöneltmeniz bile büyük bir fark yaratır:
• “Şu an ne hissediyorum?”
• “Bu duygu bana ne anlatıyor?”
• “Bedensel olarak nasıl tepki veriyorum?”
• “Bu anı daha nazik bir şekilde karşılasam nasıl olurdu?”

Unutmayın: Duyguların gelmesi doğal, onları yönetmeyi öğrenmek ise bir beceridir.
Bu beceriyi geliştirmek, hem ilişkilerinizi hem kendinizle bağınızı dönüştürür.
Ve siz, bunu öğrenebilecek kapasiteye sahipsiniz.

✨ Bugün kendinize bir iyilik yapın: Duygunuzu bastırmak yerine ona bir isim verin.
İsim verdiğiniz her duygu, etkisini yarı yarıya kaybeder.

Eğer duygusal dalgalanmalar sizi yoruyorsa, profesyonel destek bu süreci çok daha kolay ve güvenli hâle getirir. Bunun için adım atmanız yeterli.

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

davranın

Kumarın cazibesi paradan değil, riskten gelir.Beyin, yasak ve tehlike kelimelerini duyduğunda dopamin salgılar.O yüzden ...
13/11/2025

Kumarın cazibesi paradan değil, riskten gelir.
Beyin, yasak ve tehlike kelimelerini duyduğunda dopamin salgılar.
O yüzden kaybetme ihtimali bile heyecan verir. 🎰

Kumar, bir “ödül arayışı” değil; bir “heyecan döngüsüdür.”
Kaybettikçe daha çok oynamak istemek — mantıksız değil, biyolojik bir tepkidir.
Çünkü her kayıpta dopamin düşer, her yeni ihtimalde yeniden yükselir. ♠️♥️♣️♦️

Yasak olan, kısa süreli bir haz yaratır.
Ama her “bir kez daha” dediğinizde, kontrol biraz daha elinizden gider.
Sonunda kumar, yasaktan çıkıp bağımlılığa dönüşür. 🃏

Gerçek kurtuluş, yasağı değil döngüyü fark etmekle başlar.
Çünkü farkındalık, bağımlılığın karşısındaki en güçlü silahtır.

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

Kendinize “bunu yememeliyim” dediğinizde, o yiyeceği daha çok istediğinizi fark ettiniz mi? 🍔🍟Çünkü yasak, arzuyu büyütü...
12/11/2025

Kendinize “bunu yememeliyim” dediğinizde, o yiyeceği daha çok istediğinizi fark ettiniz mi? 🍔🍟

Çünkü yasak, arzuyu büyütür.
Beyin, ulaşamadığı her şeyi ödül olarak görür. 🥗
Bu yüzden diyetteyken çikolata, pizza veya ekmek bir anda “en çekici” hale gelir. 🍕

Yasaklar arttıkça, kontrol azalır.
Bir süre dayanılır, sonra bir anda taşar: yeme atağı, suçluluk, yeniden yasak…
Ve kısır döngü başlar. 🍧

Bu bir irade eksikliği değil; beynin doğal tepkisidir.
Zihin “yasak” kelimesini duyduğunda, onu sürekli hatırlamaya başlar. 🍫

Gerçek denge, kendinize izin verdiğinizde başlar.
Çünkü özgürlük duygusu, kontrolün değil, farkındalığın ürünüdür. 🍿

Bir şeyi gerçekten bırakmak istiyorsanız, önce onu yasaklamayı bırakın. 🫖

Klinik Psikolog
Sezin Çelikkanat Mısırlı

Address

Bağdat Caddesi (Selamiçeşme) Köşemiz Apt. No:157 Daire:5 Kat:1 Kadıköy-
Istanbul

Opening Hours

Monday 11:00 - 21:00
Tuesday 11:00 - 21:00
Wednesday 11:00 - 21:00
Thursday 11:00 - 21:00
Friday 11:00 - 21:00

Telephone

+905312828397

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Klinik Psikolog Sezin Çelikkanat Mısırlı posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Klinik Psikolog Sezin Çelikkanat Mısırlı:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category