https://doktortakvimi.com/bengu-celebi

Uzm Klnk Psk Bengü Çelebi, Izmir (2025)

11/11/2025

Her ilişki, iki farklı dünyayı bir araya getirir. Bu farklılıkların biri de cinsel isteğin yoğunluğu, sıklığı veya zamanlaması olabilir.
Cinsel istekte farklılık, sanıldığı gibi “uyumsuzluk” demek değildir; aslında partnerlerin birbirini anlaması ve ortak bir dengede buluşması için doğal bir süreçtir.

💭 Neden oluşur?

Biyolojik farklılıklar (hormon düzeyleri)
Psikolojik durum (stres, depresyon, anksiyete)
İlişki dinamikleri (iletişim, çözülmemiş çatışmalar)
Yaşam koşulları (yorgunluk, iş temposu, çocuk sorumluluğu)

🔍 Baş etme yolları:

İletişimi açık ve yargısız kurmak (“Sen istemiyorsun” yerine “Ne zaman daha istekli hissediyorsun?”)
Ortak planlama ve karşılıklı esneklik
Bireysel ve çift terapileri ile engelleri anlamak
Farklılıkları savaşa değil oyuna çevirmek: yeni deneyimler, ortak keşifler

💭 Cinsel istekte farklılık, çatışma değil, birbirinizi daha iyi anlamak için bir fırsattır. Önemli olan bu farkı konuşabilmek ve birlikte çözüm üretmektir.

06/11/2025

“Hep güçlü olmalıyım.”
Bu cümle, ilk duyulduğunda motive edici gibi gelir. Ama sürekli güçlü kalmaya çalışmak, insan doğasına aykırıdır.

⭐ Neden problem olur?
Güçlü olma inancı, çoğu zaman “zayıflık göstermeyeceğim, kimseye yük olmayacağım” şeklinde gelişir.
Bu inanç, kendinize yardım isteme izni vermemenize, duygularınızı paylaşmamaya ve ihtiyaçlarınızı bastırmaya yol açar. Sonuç? Yalnızlık, tükenmişlik ve içten içe kırılgan bir benlik.

⭐ Psikolojik arka plan:

Çocuklukta “ağlama, güçlü ol” mesajlarının sık verilmesi
Ailede veya çevrede güçsüzlüğün eleştirilmesi
Travmalar sonrası kendi kendine “bir daha asla kırılmam” sözü vermek

⭐Güçlü olmak, her zaman ayakta kalmak değil; bazen yorgun olduğunda destek istemek demektir.
Zayıflık göstermek, değersiz olmak değil; insani olmak demektir. Asıl güç, kırıldığında tekrar toparlanabilme kapasitesinde gizlidir.

30/10/2025

Duygusal bağ kurmak, insan olmanın temelidir. Ama bu bağ, bazen bağımlılığa dönüşebilir.

Bağımlılık, diğer kişinin varlığını kendi bütünlüğünü korumak için şart görmektir.
Sağlıklı bağ ise, ilişkinin varlığında gelişmek ama yokluğunda da kimliğini koruyabilmektir.

🌱 Duygusal bağımlılığın işaretleri:

Onay almadan karar verememek
Ayrılık ihtimalinde aşırı korku ve panik
Kendi ihtiyaçlarını geri plana atmaktan dolayı tükenmişlik
Tek başına vakit geçirmekten huzursuzluk

🔍 Sağlıklı bağın özellikleri:

Bağımsızlıkla birlikte yakınlık
Sınırların korunması
İlişkide destek, ama kimliği ve özgürlüğü kaybetmemek
Güvenin karşılıklı olması

🌱 Bağ, sevgiyi ve desteği güçlendirmek içindir; bağımlılık ise deplasmanda oynanan bir mücadele gibidir, sürekli “kaybetme korkusu” taşır. Kendi kimliğinizi koruyarak bağ kurmak, hem ilişkinizi hem sizi besler.

23/10/2025

Cinsellik, insanın en doğal ihtiyaçlarından biridir, ama kültürel, dini ya da ailevi etkilerle bazen üzerine “utanç” gölgesi düşer.

Utanma duygusu, aslında sosyal bir rehber gibi tasarlanmıştır: Toplumda kabul gören sınırları korumak.

Fakat bu duygu, bilinçsizce çok erken yaşlarda ve yanlış mesajlarla yerleşirse, yetişkin cinsel yaşamında keyfi, yakınlığı ve özgüveni kısıtlayabilir.

💭 Neden oluşur?

Çocuklukta cinsellik konusunda negatif ya da yasaklayıcı söylemler duymak

Kendi bedeniyle ilgili olumlu temas ve bilgilendirme eksikliği

Travmatik deneyimler

Yanlış inançlar (“Cinsellik ayıptır”, “Bedenimi göstermek yanlış” vb.)

🔍 Psikolojik etkiler:

Sürekli “yanlış yapıyor olabilirim” duygusu, bedene ve partnere yabancılaşma yaratır.

Beden farkındalığı ve güven, cinsel yakınlığın temelidir; bunlar zarar gördüğünde hem haz hem iletişim düşer.

🌱 Utanmayı anlamak, onun kökenini görmek ve sağlıklı bir cinsel benlik inşa etmek demektir. Utanç hissi sizin düşmanınız değil; doğru yerlerde koruyucu, yanlış yerlerde ise dönüştürülmesi gereken bir sinyaldir.

02/10/2025

Cinsel tatmin sadece fiziksel uyarılma ile sınırlı değildir; duygusal yakınlık ve güven hissi, haz kapasitesini ciddi şekilde etkiler.

🧠 Bowlby’nin bağlanma teorisine göre, güvenli bağlanma hem cinsel hem duygusal doyumu artırır, çünkü birey kendini partnerine açabilir ve rahatça ifade edebilir.

💡 Empati, anlayış ve duygusal paylaşım, cinsel deneyimi daha derin, anlamlı ve doyurucu hâle getirir; cinsellik artık yalnızca bedensel bir aktivite değil, bir bağ deneyimidir.

💬 Duygusal yakınlığı eksik ilişkilerde cinsel tatmin kısa vadeli olabilir ve uzun vadede doyumsuzluk yaratabilir; çünkü kişi yalnızca fiziksel haz ile tatmin olmaya çalışır.

🌱 Öz-farkındalık ve açık iletişim, bu yakınlığı besleyen en temel araçlardır; partnerler arası güvenin güçlenmesi, cinsel tatmini artırır.

📌 Ayrıca araştırmalar, duygusal yakınlığı yüksek çiftlerde cinsel tatminin daha kalıcı ve ilişkilerin daha sağlıklı olduğunu gösteriyor.

🌟 Cinsel tatmin ve duygusal yakınlık, birbirini besleyen iki boyuttur; biri eksikse diğeri de tam anlamıyla işlevsel olamaz.

18/09/2025

💛 İnsan ilişkilerinde “fazla iyi olmak”, çoğu zaman bir erdem gibi görünür; ama bilinçli farkındalık olmadan bu davranış, bireyin kendi ihtiyaçlarını sürekli ikinci plana atmasına yol açar.

🧠 Adler’in bireysel psikoloji yaklaşımına göre, aşırı uyum sağlama ve başkalarını memnun etme çabası, erken yaşta yaşanan aşağılık duygularının telafisi olarak ortaya çıkabilir.

💭 Bu durum, kişi farkında olmadan kendi sınırlarını ihmal eder ve zamanla ilişkide görünmez hale gelir; “ben yokum, sen varsın” döngüsüne girilir.

🌱 Sternberg’in yakınlık teorisi ise dengeli ilişkilerin, her iki tarafın duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını eşit ölçüde karşılaması gerektiğini vurgular.

📝 Fazla iyi olmanın ardında sıklıkla reddedilme korkusu, kaygı veya onaylanma ihtiyacı yatar; bu da kişinin kendi özsaygısını ve karar alma yetisini gölgeleyebilir.

💬 Psikodinamik bakış açısı, erken çocuklukta onaylanmayan duyguların yetişkinlikte fazla uyum sağlama ve fedakârlık olarak tekrarlandığını gösterir.

🌟 Bu görünmeyen yükü fark etmek ve sınır koymayı öğrenmek, hem duygusal sağlığı hem de ilişkilerin kalitesini artırır.

11/09/2025

Toplum ve medya, cinsellikle ilgili normları dayatır; “normal” veya “olması gereken” kalıplar bireyin kendi arzularını görmesini engelleyebilir.

🧠 Freud’un libido ve haz ilkesi yaklaşımı, cinsel enerjinin bastırılması veya yanlış yönlendirilmesinin hem psikolojik hem fiziksel sorunlara yol açabileceğini gösterir.

💡 Modern araştırmalar, kişinin kendi gerçek ihtiyaçlarını keşfetmesinin, sağlıklı ve doyurucu bir cinsel yaşam için kritik olduğunu vurgular.

💭 Normlara göre hareket etmek yerine, partner ile açık iletişim ve öz-farkındalık cinsel tatmini artırır; çünkü tatmin, sadece fiziksel haz değil, duygusal bağ ile de şekillenir.

📝 Toplumsal baskılar, bazen “normal” olmayanı bastırırken, birey kendi bedenini ve arzusunu sorgulamaktan kaçınır; bu da kaygı ve suçluluk duygusuna yol açabilir.

💬 Kendi bedensel ve duygusal sınırlarını tanımak, özgürleşmenin ilk adımıdır; Simone de Beauvoir’un dediği gibi: “Özgür olmak, cesaretle kendi gerçeğini yaşamaktır.”

🌟 Cinsellik, sadece fizyolojik değil, psikolojik ve duygusal bir deneyimdir; gerçek ihtiyaçları tanımak, hem ilişki kalitesini hem de bireysel mutluluğu artırır.

28/08/2025

🎯 Mükemmeliyetçilik... Kimine göre motivasyon kaynağı, kimine göre ise içsel bir zincir. “Her şeyi en iyi şekilde yapmalıyım!” derken kendini yıpratmak, aslında çok yaygın bir psikolojik durum.

🧠 Psikolog Brené Brown’un dediği gibi, “Mükemmeliyetçilik utanç ve korkudan beslenir.” Çünkü bazen, yaptığımız her şeyin mükemmel olması gerektiğini düşündüğümüzde, hata yapma korkusuyla hareket ederiz.

💭 İçsel eleştirmen dediğimiz o ses, kimi zaman bize yol gösterir gibi görünür ama aslında çoğu zaman özgüvenimizi baltalar. Bu sesin kaynağı, çocuklukta alınan mesajlar, aile, okul, toplum beklentileridir.

🌿 Kendinle barışmanın yolu ise “mükemmel olmayan ben”i kabul etmekten geçer. Kristin Neff’in “öz-şefkat” kavramı burada devreye girer: Kendine tıpkı yakın bir dostuna davrandığın gibi nazik olmak, yargılamadan kabul etmek.

💡 Ayrıca, “işin iyi olması yeterli” diyebilmek, ilerlemeye odaklanmak, sürecin tadını çıkarmak bu savaşı hafifletir. Çünkü hayat mükemmellik değil, büyüme yolculuğudur.

21/08/2025

💖 Hep sorarız: “Aşk biter mi?” Aşk bitmez, şekil değiştirir. Sternberg’in Üçgen Aşk Kuramı’na göre aşk; tutku, yakınlık ve bağlılık olmak üzere üç temel bileşenden oluşur. Ve zamanla bu oran değişir. 🎭

🧩 İlk zamanlar tutku ön plandadır: Dopamin fışkırır, uykular kaçar. 😍 Ama beyin bu hali sürdüremez, yorulur. Sonra sahneye "yakınlık" girer: Dostluk, sırdaşlık, yoldaşlık. En son “bağlılık” gelir; karar verme aşaması.

🔍 Gottman çifti (ilişki araştırmacıları) der ki: Kalıcı ilişkilerde ‘dostluk’ aşkın temelidir. Bazen yakınlık eksilir, tutku artar. Bazen bağlılık zayıflar. İşte aşkın evrimi böyle olur. Tek tip bir aşk yok!

💡 Terapist Esther Perel der ki: “Aşk hem özgürlük hem aidiyet ister. İlişkinizde her ikisine yer açabiliyor musunuz?” sorusu çok kıymetli.

🌿 O yüzden; “Eskisi gibi değil” diye korkmayın. Belki aşkın başka bir boyutuna geçiyorsunuzdur. Ve bu da çok değerli!

11/08/2025

Modern ilişkilerde en çok kafa karıştıran kavramlardan biri: rıza (consent). Ama "evet" demek gerçekten özgür bir seçim mi yoksa içsel baskıların, öğretilerin ya da korkuların ürünü mü?

📖 Michel Foucault der ki: “Bedenler iktidarın sahasıdır.” Yani bazen dilimiz 'evet' der ama bedenimiz 'hayır' diye bağırır. İletişim uzmanı Esther Perel ise şöyle söyler: “Gerçek rıza, gönüllü, bilgilendirilmiş ve baskısız olur.”

🔍 Rızanın psikolojisinde toplumsal cinsiyet rolleri, çocukluktan gelen onaylanma ihtiyacı, suçluluk duygusu ve utanç çok etkin. Özellikle kadınlar, bazen “kırmamak”, “ayıp olmasın” diye istemediği şeylere rıza gösterir.

🧩 Psikoterapi süreci, kişinin "Ben ne istiyorum?" sorusuyla tanışmasına izin verir. Jungçu psikoloji burada “Persona” kavramını hatırlatır: Maske takmak. Rıza bazen bu maskeler yüzünden sahte olur.

🌸 Ama unutmayın: Gerçek rıza; anda, bedende, zihinde "tamamım" demektir. Ve bunu öğrenmek bir süreçtir.

07/08/2025

Bazen her şey "yolunda" gibi görünür… Ortam uygundur, partner sevdiğimiz kişidir, fiziksel bir engel yoktur. Ama bedenimiz "hayır" der. Kasılır, uzaklaşır ya da hiç yanıt vermez. İşte tam bu noktada devreye performans kaygısı ve zihinsel bariyerler girer.

Cinsellik, yalnızca fiziksel bir eylem değil; zihinsel, duygusal ve nörobiyolojik bir süreçtir. Özellikle “başarılı olmalıyım”, “karşı taraf memnun kalmazsa?” gibi düşünceler zihni ele geçirdiğinde, beyin tehditle karşılaştığını zannederek savunmaya geçer. Ve bu savunma, genital bölgede kan akışını engellemekten tut, vajinal kuruluğa, ereksiyon sorunlarına kadar farklı şekillerde kendini gösterebilir.

👉 Bilişsel davranışçı terapi (BDT), bu otomatik düşünceleri fark etmek ve dönüştürmek konusunda oldukça etkili.
👉 Mindfulness çalışmaları ise "o an"da kalmayı ve kaygının yarattığı bedensel tepkileri düzenlemeyi destekler.
👉 En önemlisi ise: Cinsellikte başarıya değil, temasa, güvene ve rahatlığa odaklanmak gerekir.

Unutmayın; cinsel işlev, gevşemiş bir zihin ve güvende hisseden bir bedenle mümkündür. 🌿

Uzm Klnk Psk Bengü Çelebi

11/11/2025

06/11/2025

30/10/2025

23/10/2025

02/10/2025

18/09/2025

11/09/2025

28/08/2025

21/08/2025

11/08/2025

07/08/2025

Address

Website

Alerts

Contact The Practice

Shortcuts

Share

Category