Flex&form Sağlıklı Yaşam ve Beslenme Danışmanlık Merkezi

22/09/2021

🔸Greater Omentum'u hiç duydunuz mu?
✅Apron benzeri büyük bir iç organ dokusu kıvrımıdır ve bağırsakların yüzeyinde yüzer gibi görünür.
Mideden bağırsakların üzerinden sarkar ve arka karın duvarına ulaşmadan önce transvers kolona geri döner
✅Adeta kendi kendine yeten bir lenf sistemidir, bu yüzden lenfatik bir organ olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum
✅Gerekirse inflamasyonu veya diğer immünolojik tepkileri tetiklemeden önce hücreleri, antijenleri ve bakterileri toplayan “Sütlü noktalar” içerir
✅Kök hücreler içerir ve ayrıca çok sayıda B ve T lenfositleri ve makrofajlar içerir.
Aslında, B-lenfosit gelişiminin birincil bölgesi gibi görünüyor. Bu dereceye kadar “bağırsak timusu” olarak adlandırılmıştır
🔸Sıvı, büyük ölçüde omentumun lenfatikleri yoluyla periton boşluğundan sürekli olarak boşaltılır
🔺İyileşmeye ihtiyaç duyan vücudun farklı bir bölümünde “bağlantısı kesilebilir” ve “yeniden bağlanabilir”. Bu ölçüde, bir asırdan fazla bir süredir iyileşme kapasitesi için cerrahide kullanılmaktadır
🔺Osteopatik bazı teknikler ile büyük omentumu olumlu yönde etkileyebiliriz. Lenf sistemini ve bağışıklık sistemini regüle
edebiliriz

09/05/2019

Flex&Form'da Verilen Hizmetler :
👉🏽Yalnızca kilo vermenin yanı sıra birtakım hastalıklarda ve obezitede (ki bu da artık dünya sağlık örgütü tarafından kabul görmüş bir hastalıktır) psikonöroimmunolojik yaklaşım ile beslenmenin düzenlenmesi
👉🏽Psikonöroimmunoloji (PNI) kısaca bağışıklık sistemi, sinir sistemi, hormonal sistem ile insan psikolojisi arasındaki bağlantıları inceleyen; kişiyi psikolojik, klinik ve immunolojik yönden değerlendirmeye imkan tanıyan Avrupa'da son 50 yıldır kabul gören bilimsel bir yaklaşımdır.
👉🏽Beslenme önerileri verirken birisinin sağlığının, diyetinin ve genel yaşam tarzının her yönünü göz önünde bulundurmak gerekir
👉🏽Beslenme;
belirtiler, diyet, hastalıklar, ilaçlar, yaşam tarzı faktörleri, toksinlere maruz kalma, antibiyotik kullanımı veya diğer faktörlerle ilişkili olarak şekillenir
👉🏽Beslenme programı;
işlenmiş gıdaları veya glüten- süt ürünleri gibi tüm gıda gruplarını ortadan kaldırmak için öneriler içerebilir (Kronik hastalıklarda Eliminiasyon). Bazen, sindirimi arttırmak veya faydalı bakterilerin oluşumunu teşvik etmek için bir takviye alması önerilir.
👉🏽Burda amaç, tanı koymak, reçete etmek veya tedavi etmek değil, diyetisyen olarak tüm sağlık sorunlarına bütünsel olarak bakmak, hastaları davranışlarının optimal sağlıklarını engelleme yolları konusunda eğitmek ve iyileştirme önerileri sunmaktır

📍Metabolik Sendrom (tiroit hastalıkları, diyabet, insulin direnci, hiperkolesterolemi vb.)
📍Polikistik Over-Migren-Fibromiyalji
📍Bağırsak Rahatsızlıkları (ülseratif kolit, irritabl bağırsak, crohn vb.)
📍Mide Rahatsızlıkları (reflü, ülser, gastrit vb.)
📍Nörolojik Hastalıklar (MS, Otizm, Parkinson, Epilepsi vb.)
📍Kanser

31/01/2019

🔹NOS3 geni, kalp sağlığında önemli bir faktör olan nitrik oksit üretimini etkileyerek kan akışı ve kan damarı oluşumu gibi süreçleri etkiler. NOS3 geni, kalbinizi ve dolaşım sisteminizi sağlıklı tutmak için çok çalışır, bu da dolaşım sistemi tarafından sunulan tüm organları etkiler
🔹Hasarlı bir NOS3'ün yüksek tansiyon, kardiyovasküler sorunlar, kan pıhtıları ve felç, ayrıca depresyona yol açabilir. Diyabet hastaları için komplikasyonlar da üretebilir
👉🏻Hasarlı NOS3 Geni olanlar
▪Yüksek tansiyonum var. ▪Ailemdeki birçok insanın tansiyonu yüksektir.
▪ Ailemde kalp krizi yaygındır. ▪Kalp krizi geçirdim. Diyabetimden dolayı çok fazla dolaşım sorunum var. ▪Sık sık ellerim ve ayaklarımda soğukluk olur. ▪İnme ailemde yaygındır.
▪ Hamile olduğumda preeklampsi tanısı kondu.
▪ Ailemde arteriyel (Atardamar) problem yayındır
🔹 Hasarlı bir NOS3 ile, yeterince nitrik oksit üretmezsiniz. Sonuç olarak, kan damarlarınız yeterince dilate olmaz (genişleme).
🔹Sinüs problemleri, burun akıntısı, soğuk eller ve ayaklar görülür
👉🏻Kalsiyum-Demir- Arjinin (Besinler)- Riboflavin B2👉🏻NOS3 için anahtar besinlerdir. Bu durum için kişiye özel beslenme programı uygulanması gerekir.

28/01/2019

🔹Kontrolsüz kilo alımının başlıca nedenlerinden biri de insülin direnci. Normalde beyin enerji kaynağı olarak glukoz, keton, laktik asit ve yağ kullanır. İnsülin direnci olan kişilerde reseptör bozukluğuna bağlı kullanılamayan insülinin kanda yüksekliği mevcuttur. Bu durum, beyin yağ, keton ve laktik asidi kullanamaz
🔹organizmayı sürekli glukoz alımına sevk eder. Bu durumda insülinin işlevini yerine getirememesine bağlı olarak hücrelerin enerji ihtiyacını karşılayamayan glukoz, yağ olarak vücutta depo edilir bu da kişiyi kısır bir döngüye sokar
🔹Glukozun yanı sıra laktik asit ve keton cisimler de beynin enerji kaynağı olarak kullandığı besin maddeleridir. İnsülin direnci olan kişiler glukoza bağımlı hale geldiklerinden bu durumu kırmanın en iyi yolu kişiyi bağımlısı olduğu glukozdan uzak tutmak olacaktır. Bu da ketojenik beslenme ve üst ekstremite ağırlık egzersizleriyle sağlanır
🔹Bu iki tedavi protokolü direncin kısa sürede kırılmasını sağlayarak dirençli kilo problemi yaşayan kişilerin çok daha iyi kilo vermesine olanak sağlar
🔹Ketojenik beslenmede yağların kullanimindan kaynaklanan keton cisimler, ağırlık egzersizi sırasında da laktik asit açığa çıkar. Bu iki madde beynin ikincil yakıt kaynağı olarak işlev görür böylelikle organizma glukoza bağımlı hale gelmekten kurtulur

25/01/2019

İnsan bağırsağında, Bacteroidetes ve Firmicutes isimli 2 grup bakteri vardır. Son zamanlardaki araştırma, bu grupların dengesi ile obezite arasında bir ilişki olduğunu keşfetmiştir. bakteriler, bir bakıma, ev sahibi organizmadan bağımsız olarak bazı görevler için gelişmiştir.Bu işlevlerden biri de, diyet polisakkaritlerinin enerjiye dönüşümü için parçalanmasıdır

👉🏻Obezite nihayetinde aşırı kalori alımından kaynaklansada, bağırsak florasındaki dengesizliklerde bu duruma katkıda bulunur.
👉🏻Bir Bacteroidet, bağırsaktaki Firmicutes'a göre azalması hem insanlarda hem de deney hayvanlarında önemli bir vücut yağı birikimi ile ilişkilendirilmiştir
👉🏻Spesifik diyetler veya pre ve probiyotik tedavilerin kullanımı yağ depolamasını etkileyen mikrobiyal dengeleri önemli ölçüde etkileyebilir. Özet olarak diyete rağmen verilemeyen kilolarda bağırsak florası göz önünde bulundurulmalıdır.

15/10/2018

Gluten ve gliadin👉🏻buğday içerisinde yer alan ve un öz değerlerini en fazla içeren protein grubudur. Glutenin protein kısmı olan gliadin moleküler yapısı tiroid bezinin yapısına çok benzer ( moleküler mimicri) Gliadin bağırsak duvarlarını geçer, bağırsak florasını bozar (Barsak geçirgenliği) ve beraberinde bağırsaktaki sindirim de bozulur. Bu durumda buğday proteini olan glüten iyi sindirilmeden kana geçer. Bağışıklık sistemi gliadini yok etmek için karşı maddeler oluşturur. Tiroid dokusu bu arada gliadinlerin arasında işlevini yitirir. Bağışıklık sistemi gliadin yerine benzerlikten dolayı Troid TPO saldırır ve Hashimoto troidi ve graves hastalığını geliştirir.
🔹Diğer otoimmün hastalık mekanizmalarındada Bu sistem rol oynar
🔹Gluten, mide asidinin salgılandığı hücreleri atrofiye ugratarak mide asit salgısını azaltır. (Reflü vb. gelişimi)
🔹Gluten, İnce barsaktaki villuslarıda atrofiye ugratır
👉🏻Hashimoto, graves, otoimmün, hipotoridi, cilt hastalıkları, insülin direnci, migren gibi durumlarda gluteni kesmek, gün içerisindeki öğünü azaltmak ( önerilen günde 2, en fazla 3) ve beslenmeyi düzenlemek gerekir
Gluten👉🏻Romatoid artrit, Tip1 diabet, multiple skleroz, addison hastalığı, troid hastalıkları ile bağlantısı vardır.

31/07/2018