Şifa Dünyası

20/05/2022

Diyabet Nedir

Diyabet, vücudunuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumun da gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır.

• Halsizlik ve yorgunluk hissi
• Hızlı ve istemsiz kilo kaybı
• Bulanık görme
• Ayaklarda uyuşma ve karıncalanma şeklinde rahatsızlık hissi
• Yaraların normalden daha geç iyileşmesi
• Ciltte kuruluk ve kaşıntı
• Ağızda aseton benzeri koku oluşumu

19/05/2022

BÖBREK VE BÖBREK ÜSTÜ BEZİ KANSERLERİNİN NEDENLERİ NELERDİR?
Böbrek ve böbrek üstü kanserlerinin gelişiminde rol oynayan etkenler henüz tam olarak tespit edilebilmiş değildir. Fakat bu kanserlerin gelişme olasılığını artıran bazı risk faktörleri vardır. Bunlardan en önemlileri genetik faktörlerdir. Obezite, sigara içme alışkanlığının bulunması, ağrı kesici ilaçların bilinçsizce ve sık olarak kullanımı, kadmiyum ve kurşun gibi ağır metallere maruz kalmak da olarak belirtilebilir. Kanser olguları böbrek ve adrenal bezlerde bulunan hücrelerin DNA'sında meydana gelen değişiklikler (mutasyon) sonucunda ortaya çıkar. Tümörü oluşturan hücreler parçalanarak vücudun diğer doku ve organlarına yayılabilir (metastaz yapabilir). Böbrek kanserlerinde kronik böbrek yetmezliği hastası olmak önemli bir risk faktörüdür. Böbrek parankim kanserleri yetişkinlerde görülen kanser olgularının yaklaşık %3’ünü oluşturur ve erkeklerde kadınlara oranla çok daha sık görülür. Adrenal bez kanserleri ise tam tersi şekilde kadınlarda erkeklere oranla daha sık karşılaşılan bir sağlık sorunudur.

WHAT ARE THE CAUSES OF KIDNEY AND ADRENAL GLAND CANCERS?
The factors that play a role in the development of kidney and adrenal cancer have not yet been fully determined. But there are some risk factors that increase the likelihood of developing these cancers. The most important of these are genetic factors. Obesity, smoking habit, unconscious and frequent use of painkillers, exposure to heavy metals such as cadmium and lead can also be stated. Cancer cases occur as a result of changes (mutations) in the DNA of cells in the kidneys and adrenal glands. The cells that make up the tumor can break down and spread (metastasize) to other tissues and organs of the body. Being a chronic kidney failure patient is an important risk factor in kidney cancers. Renal parenchymal cancers constitute approximately 3% of cancer cases in adults and are much more common in men than in women. On the contrary, adrenal gland cancer is a more common health problem in women than in men.

19/05/2022

SAFRA KESESİ TAŞI OLANLAR NE YEMEMELİ?
Safra kesesinde taş olanlar beslenme düzenlerine dikkat etmek zorundadır.
Bu yüzden diyet ve sağlıklı beslenme hayatlarının bir parçası haline gelmelidir.
Safra kesesi taşı olanların;
🔹Kızarmış yiyecekler (kızarmış tavuk, patates kızartması, patates cipsi, sebze kızartması)
🔹Yağlı süt ürünleri (süt, tereyağı, peynir, dondurma)
🔹Yağlı etler (sığır eti, sakatatlar, kavurmalar vb)
🔹İşlenmiş etler (pastırma, jambon, sosis)
Şarküteri ürünleri
🔹Alkolden uzak durması gerekiyor.
🔹Bitkisel yağlar dahi safra kesesini zorlayabilir bu nedenle zeytinyağının da az tüketilmesinde fayda vardır.

WHAT SHOULD PEOPLE WITH GALLSTONES SHOULD NOT BE EAT?
Those with stones in the gallbladder have to pay attention to their diet.
Therefore, diet and healthy eating should become a part of their lives.
Those with gallstones;
🔹Fried foods (fried chicken, French fries, potato chips)
🔹Fatty dairy products (milk, butter, cheese, ice cream)
🔹Fatty meats (beef, offal, roasts, etc.)
Processed meats (bacon, ham, sausage)
🔹Delicatessen products
🔹Alcohol
🔹Even vegetable oils can strain the gallbladder

19/05/2022

PANKREAS KANSERİ HANGİ ORGANLARA YAYILIR?
Pankreas kanseri diğer organlara metastaz yaptığında IV. evre pankreas kanseri olarak adlandırılır. Sıklıkla karaciğere metastaz yapar. Bunun dışında akciğerlere, kemiklere ve beyine metastaz yapabilir.

WHERE DOES PANCREATIC CANCER USUALLY METASTASIZE?
When pancreatic cancer metastasizes to other organs, it is called stage IV pancreatic cancer. It often metastasizes to the liver. Apart from that, it can metastasize to the lungs, bones and brain

19/05/2022

MİDE KANSERİ NEDİR?
Ülkemizde sık rastlanan kanserler arasında yer alan mide kanseri, midenin herhangi bir bölgesine görülebilir ve lenf bezleri, karaciğer, akciğer gibi organlara yayılım gösterebilir. Mide kanseri çeşitli nedenlerden dolayı mide mukozasında kötü huylu tümörlerin gelişmesi sonucunda gerçekleşir. Sigara kullanımı H.Pilori enfeksiyonu ve bazı genetik faktörler mide kanserine sebep olabilirler. Mide kanseri, erkeklerde kadınlara oranla daha sık rastlanır. Son yıllarda teknolojideki gelişmeler sayesinde erken teşhis edilip, doğru tedavi uygulamaları ile kontrol altına alınabilmektedir. Uzman kontrolü ve doğru beslenme ile mide kanserinden korunmak mümkündür.

WHAT IS STOMACH CANCER?
Gastric cancer, which is among the most common cancers in our country, can be seen in any part of the stomach and can spread to organs such as lymph nodes, liver, and lungs. Gastric cancer occurs as a result of the development of malignant tumors in the gastric mucosa due to various reasons. Smoking, H.Pylori infection and some genetic factors can cause stomach cancer. Stomach cancer is more common in men than women. Thanks to the developments in technology in recent years, it can be diagnosed early and taken under control with the right treatment practices. It is possible to prevent stomach cancer with doctor control and proper nutrition.

19/05/2022

Rahim Ağzı Kanseri (Serviks) Nedir?

Rahim ağzı kanseri ya da tıbbi adıyla serviks kanseri, rahmin serviks (boyun) adı verilen alt kısmındaki hücrelerde görülür ve dünyada en sık görülen jinekolojik kanserlerin başında gelir. Kanser çeşitleri arasında en sık görülen 14. kanser türü olup kadınlarda tespit edilen en sık kanser türlerinde ise 4.sıradadır.

Serviks, rahmin va**naya bağlanan boyun şeklindeki kısmıdır. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara neden olan insan papilloma virüsünün (HPV) çeşitli türleri, rahim ağzı kanserine en sık neden olan biyolojik etkendir.

Virüse maruz kalındığında, bağışıklık sistemi vücudun virüsten zarar görmesini engeller. Ancak küçük bir grup kadında virüs, yıllarca hayatta kalır. Bu virüsler, serviksin yüzeyindeki bazı hücrelerin, kanser hücreleri haline gelmesine neden olan süreci başlatabilir.

Belirtileri nelerdir?
Rahim ağzı kanseri belirtileri arasında en yaygın olarak görüleni va**nal kanamadır. Vajinal kanama, adet dönemleri dışında, cinsel ilişkiden sonra ya da menopoz sonrası dönemde görülebilir. Diğer sık görülen belirti disparoni olarak tanımlanan cinsel ilişki sırasında ağrı hissedilmesidir. Normal olmayan aşırı va**nal akıntı, adet döngüsünün anormal şekilde bozulması serviks kanserinin erken belirtilerden bazılarıdır.

İleri evrede ise anormal va**nal kanama nedeniyle kansızlık gelişerek hastalık tablosuna eklenebilir. Alt karında, bacakta ve sırtta geçmeyen ağrı belirtilere eşlik edebilir. Oluşan kitle nedeniyle idrar yollarında tıkanıklık ortaya çıkabilir ve idrar yaparken ağrı ya da sık idrara çıkma gibi sorunlara neden olabilir. Diğer kanserlerde olduğu gibi istemsiz kilo kaybı bu belirtilere eşlik edebilir. Vajinaya oluşan yeni bağlantılar nedeniyle idrar ya da dışkı geçişi meydana gelebilir. Bu kaçak mesane ya da kalın bağırsaklarla va**na arasında oluşan bu bağlantılar fistül olarak isimlendirilir.

19/05/2022

Tedavi için geç kalmayın…
DİYABET KADINLARDA KALP HASTALIKLARI RİSKİNİ ARTTIRIYOR

Erkekler genellikle 40'lı ve 50'li yaşlarda, yani kadınlara göre on yıl önce kalp hastalığına yakalanma riski taşır. Ama diyabetli kadınlar için bu doğru değildir. Diyabet mevcut olduğunda, kadınların normalde östrojenden aldığı kalp hastalığına karşı premenopozal koruma artık etkili değildir. Bu, diyabetli kadınların kalple ilgili komplikasyonlara, diyabetli olmayan kadınlardan daha fazla maruz kaldıkları anlamına gelir ve aslında onları yaşlarındaki erkeklerle aynı riske sokar.

🔵Risk faktörleri
Diyabetli kadınlar için, kalp hastalığı için bir takım risk faktörleri genellikle diyabetli erkeklerde olduğundan daha yaygındır. Diyabetli kadınlar, erkeklere kıyasla yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve dengesiz kan şekeri seviyelerine sahip olma ihtimalini artıran daha yüksek bir abdominal obezite oranına sahiptir.

Diyabetli bazı kadınlar da özellikle kanda östrojen eksikliği olan hipoestrojenemi olanlar gibi kalp hastalığı riski altındadır. Araştırmalar, halihazırda kalp krizi geçiren diyabetli kadınların ikinci bir kalp krizi geçirme riskinin arttığını bulmuştur. Ayrıca kalp yetmezliği riski büyük ölçüde artmıştır.

🔵Belirtiler
Kalp hastalığı belirtileri erkeklere göre kadınlarda farklı gibi görünüyor. Erkekler genellikle göğüs ağrısı, sol kollarında ağrı veya aşırı terleme belirtileri gösterir. Öte yandan kadınlar genellikle bulantı, yorgunluk ve çene ağrısı belirtileri gösterirler.
Uyarı işaretlerindeki bu fark, özellikle göğüs ağrısı, diyabetli kadınların sessiz miyokard enfarktüsüne daha yatkın olduğu anlamına gelebilir.

🔵Stres
Stres ve kalp hastalığı arasındaki korelasyon, kadınlar için erkeklerden farklı olan başka bir konudur. Genel olarak, aile ile ilgili stres kadınlarda kalp hastalığı için daha yüksek bir risk faktörüdür. Kırık kalp sendromu denilen bir durum, sevilen birinin ölümü gibi stresli olaylar tarafından getirilebilecek geçici bir kalp atağı, neredeyse sadece kadınlarda görülür.
Diyabetli bir kadınsanız, stres atmak için mümkün olduğunda zaman ayırmanız önemlidir. Derin nefes egzersizleri, ilerleyici kas gevşeme teknikleri veya meditasyon kullanmayı düşünün.

🔵Teşhis ve tedavi
Genel olarak, kalp hastalığı kadınlarda alarm verici derecede yüksek bir oranda görülüyor. Kalp hastalığı kadınlar arasında önde gelen ölüm nedeni olmasına rağmen, birçok kadın meme kanseri olma konusunda daha fazla endişe duymaktadır. Oysa kalp hastalığı her yıl meme kanserinden altı kat daha fazla kadının hayatını kaybetmesine neden oluyor.
Kalp hastalığı genellikle yaşlı kadınları etkileyen bir şey olarak düşünülür, bu nedenle daha genç olanlar bunu bir tehdit olarak görmeyebilir. Belirtileri panik bozukluğu ya da stres olarak tanı konulur.
Tedavi açısından, kadınların koroner arterleri erkeklerden daha küçüktür, bu da ameliyatı daha zor hale getirebilir. Kadınlar ayrıca erkeklerden daha fazla ameliyat sonrası komplikasyon riski altında olabilir.

🔵Sağlığınız için doktorumuza başvurun
Eğer diyabet ile yaşayan bir kadın iseniz, kalp hastalığı riski hakkında doktorunuzla konuşunuz. Risklerinizi mümkün olduğunca azaltmak için bir plan oluşturabilir, birlikte çalışabilirsiniz. Şeker hastalığınızı etkili bir şekilde yönetmek ve sağlıklı yaşam tarzı için yapacağınız değişiklikler hayatınızda önemli düzelmeler yaratacaktır.

19/05/2022

19/05/2022

ZEYTİN NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ ?
🌳Günde kaç tane zeytin yiyorsunuz? Günde en az 7 zeytin yenmeli.
📌Zeytin: Kalp sağlığı, sindirim sistemi, göz sağlığı ve organ yenilenmesinde önemli rol oynar.
📌Zeytinin besin değerinde; karbonhidrat, yağ, lif, sodyum, protein, kalsiyum, a vitamini, e vitamini ve c vitamini ayrıca demir bulunur

19/05/2022

Bacaklarda bulunan kirli kanı kalbe ve akciğere taşıyan toplardamarların içinde yer alan kapakçıkların işlevini yerine getirememesi ile varis oluşumu başlar.

İç varis, bacak kaslarının içindeki toplardamarın genişlemesi ve yetmezliği ile oluşabilmektedir.

Dış varis, derinin hemen altında, gözle görülebilen ağrı ve şişkinlik vb. belirtileri olan damarsal yapıların oluşmasıdır.

19/05/2022

Diyet listelerinin vazgeçilmezi yaban mersininin 5 müthiş faydası!

Yaban mersini pek çok hastalığa karşı etkisi olan antioksidan deposu bir meyvedir. Kolesterolü düşüren, diyabet riskini azaltan yaban mersini sindirim fonksiyonlarının düzenlenmesine de yardımcı oluyor. Peki yaban mersininin diğer faydaları neler? Yaban mersini nasıl tüketilir? İşte süper meyve yaban mersininin faydaları...

Dr. Mehmet Öz öneriyor... Bu tatlı meyve sağlığınız için oldukça yararlı: Bir antioksidan olan antosiyanidin açısından oldukça zengin. Kan basıncını ve kolesterolü düşürür, demans ve tip 2 diyabet riskini azaltır.

* Daha iyi kardiyovasküler sağlık: Yaklaşık 100 kadar yetişkin üzerinde yapılan bir araştırmaya göre günde 150 gram yaban mersini tüketmek kardiyovasküler bir rahatsızlık riskini yüzde 15 kadar düşürüyor.

* Gelişmiş bilişsellik ve akıl sağlığı: Yaban mersininde bulunan ve flavanoid olarak bilinen antioksidan bileşenleri, demans ve depresyon riskini azaltabiliyor, hafıza ve bilişselliği güçlendiriyor.

* Daha düşük kolesterol: Yaban mersini aynı zamanda karaciğerdeki kan-yağ oranını düşüren bazı genleri aktive ederek kanınızdaki yağ oranını düzenlemesiyle biliniyor.

Bir araştırmaya göre beslenmenize yaban mersinini eklemek kötü kolesterol (LDL) oranımızı yüzde 44 kadar düşürebiliyor.

* Kandaki şeker oranını kontrol eder: Antioksidanlara ek olarak, yaban mersini C, B kompleks, E ve A vitaminlerini içeriyor. Bu nedenle diyabeti veya prediyabeti olan kişiler için yararlı. Günlük yaban mersini tüketimi, insulin hassasiyetini artırarak prediyabeti önlemeye yardımcı oluyor.

* Sindirim fonksiyonlarını düzenler: Normal diyetinize yaban mersini eklemek kabızlığı önlemeye ve bolca lif içerdiği için sindirimi düzenlemeye yardımcı oluyor. Bir porsiyon yaban mersininde 4 gramdan fazla lif var.

Lifler aynı zamanda açlığı azaltıyor, daha uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor ve genel bağırsak sağlığınıza iyi geliyor. Yaban mersini, huzursuz bağırsak sendromu ve divertikülit gibi kronik sindirim hastalıklarının semptomlarından korunmaya yardımcı olur.

Diyetinize eklemek için birkaç harika yol

* Tam tahıllı mısır gevreği veya ılık yulaf yoğurdunuza yabanmersini ekleyin.

* Meyveli smoothie’nize biraz yaban mersini ekleyin. Ayrıca smoothie’nizi dondurabilir ve sağlıklı atıştırmalıklar olarak tatlı öğününüze ekleyebilirsiniz.

* Salatanıza serpiştirin. Yaban mersini, balzamik soslu ıspanak salatasının harika bir parçası olabiliyor.

* Balık veya beyaz etlerinize ekleyeceğiniz acı sos veya tatsız soslarınızda kullanın.

* Sağlıklı bir soda yaratmak için biraz limon sıkıp bir kaç tane de yaban mersini ekleyin.

19/05/2022

En kapsamlı araştırma: Tip 2 diyabet, 57 hastalıkta riski artırıyor

Türünün en kapsamlı araştırması, tip 2 diyabet hastalarında, kanser, böbrek ve nörolojik rahatsızlıklar dahil 57 farklı sağlık sorunu riskinin daha fazla olduğunu gösterdi.

Tip 2 diyabet dünyada milyonlarca insanı etkileyen, en sık görülen diyabet türü. Genetik yatkınlık, obezite ve fiziksel hareketsizlik tip 2 diyabeti tetikleyen faktörler arasında.

Tip 2 diyabetin sağlığın bozulması riskini artırdığı açık şekilde biliniyor. Şimdi Britanya’daki Cambridge Üniversitesi’nin araştırmasıyla tip 2 diyabetin risklerinin boyutu anlaşıldı.

Guardian’ın haberine göre tip 2 diyabet hastası olan ve olmayan orta yaşlı insanların dahil edildiği şimdiye kadarki en kapsamlı çalışmada uzmanlar, bu hastalığın 57 rahatsızlığın daha çok görülmesiyle ilişkili olduğunu ortaya koydu. Diyabetlilerin, olmayanlara kıyasla söz konusu sağlık sorunlarını ortalama beş yıl kadar erken yaşadığı görüldü.

Uyarı niteliğinde

Uzmanlar henüz hakem değerlendirmesi aşamasında olan ve Britanya’da diyabet üzerine bir konferansta sunulan çalışmanın tip 2 diyabete neden olan risklerin acilen azaltılması için bir uyarı niteliğinde olduğunu söyledi.

3 milyon kişinin verileri incelendi

Çalışma için biyomedikal veri bankası UK Biobank ve tıbbi kayıtlardan 3 milyon kişinin verileri ile orta yaşlarda yaygın görülen 116 hastalık incelendi. Bunun sonucunda tip 2 diyabetlilerin 57 hastalık için risklerinin daha fazla olduğu görüldü.

Kanser riski yüzde 9 artıyor

Buna göre kanser riski tip 2 diyabetlilerde yüzde 9 artıyor. Böbrek rahatsızlığı ihtimali 5,2 kat, karaciğer kanseri ihtimaliyse 4,4 kat fazla.

Dolaşımla ilgili rahatsızlıklara bakıldığında tip 2 diyabetliler 31 dolaşım probleminden 23’ü için yüksek risk grubunda.

Nöroloji kategorisindeki hastalıklarda risk 2,6 kat artarken, gözle ilgili sorunlarda risk 2,3 kat daha yüksek.

Tip 2 diyabetliler sindirim sorunlarında 1,9 kat, mental hastalıkta 1,8 kat daha fazla risk taşıyor.

Araştırma 30 yaş ve üstü bireylere odaklandı; 50 yaşından önce tip 2 diyabet teşhisi konulması durumunda söz konusu risklerin arttığı görüldü.

19/05/2022

Kan şekeri düşüklüğü hipogliseminin 6 belirtisi

Gün içinde tekrarlanabilen ve yaygın olarak görülen kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi), özellikle diyabet varlığında çeşitli sağlık sorunlarını tetikleyebiliyor. İşte dikkat edilmesi gereken durumlar.

Hipoglisemi çok düşük (0.7 g/L'nin altında) bir kan şekeri düzeyi demektir. Hipoglisemi atakları riski esas olarak belirli ilaçları kullananlarda vardır. Bazı ilaçlar kan şekeri seviyelerini çok fazla düşürebilir.

Kan şekerinde ani bir düşüş başka durumlarda da meydana gelebilir. Diyabet ilerledikçe ilaç dozları uygunsuz hale gelebilir. Daha çok yaşam tarzındaki bir değişiklikle ilgili olan diğer durumlar da kan şekeri üzerinde aynı sonuçlara sahiptir. Yeme alışkanlıklarında bir değişiklik, bir öğünün olmaması veya geç alınması, normalden daha hafif veya yeterli karbonhidrat içermeyen bir öğün, planlanmamış veya normalden daha yoğun fiziksel aktivite, diyabet tedavisinde bir değişiklik ve belirli alkollerin tüketimi kan şekeri düşüklüğüne yol açabilir.

Kan şekeri düşüklüğü hipogliseminin 6 belirtisi #1

6 HİPOGLİSEMİ BELİRTİSİ
Kan şekeri çok fazla düştüğünde ortaya çıkan en yaygın belirtiler şunlardır:

1. Enerji Eksikliği

Hipoglisemi durumunda hemen bir enerji eksikliği hissedilir. Buna ani ve belirgin bir açlık hissi eşlik edebilir. Bu durum organizmanın daha fazla yakıtı kalmadığı zamanlarda gözlenir. Kan şekeri seviyesini normalleştirmek için 2-3 küp şeker almak yeterlidir. Hipoglisemi yaşanıyor ise mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.

2. Sinirlilik

Hipoglisemik olmak sinirlilik ve hatta titremelere yol açabilir çünkü kan şekeri seviyeleri düştüğünde vücut adrenalin salgılar. Ancak bu madde, merkezi sinir sistemini uyarır, bu da insanları gergin ve huzursuz etme etkisine sahiptir. Tatlı bir atıştırmalık yemek bu gerginliği giderecektir.

3. Göz Problemleri

Şeker eksikliği, çift görme gibi görme sorunlarına yol açabilir. Net görüşü yeniden kazanmak için bir parça şeker alın veya şekerli bir içecek için. Görme bozuklukları genellikle diyabet ile ilişkilidir ve mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.

4. Baş Ağrısı

Hipoglisemi, baş ağrısı ve titreme olarak kendini gösterebilir. Bu durumda şeker tüketilmesi veya şekerli bir içeceğin içilmesi gerekir. Baş ağrıları düzenli hale gelirse ve çok şiddetliyse, bir uzmana danışmak en iyisidir. Diyabetli kişilerde hafife alınmamalıdır çünkü bilinç kaybı, hatta koma olabilir.

5. Çarpıntı

Çarpıntı, taşikardi veya aritmi (ritim bozuklukları) yaşıyorsanız bunun nedeni hipoglisemi olabilir. Kalp çarpıntısı, glikoz eksikliği durumunda salgılanan ve özellikle kalp atış hızını artırarak tüm organizmayı alarma geçiren adrenalinden kaynaklanır.

6. Baş Dönmesi

Baş dönmesi, mide bulantısı veya bacaklarda zayıflık, düşük kan şekerinin belirtileri olabilir. Büyük bir bardak şekerli su hemen içilmelidir. Bu tür bir hissin, aşırı şeker tüketiminden kaynaklanabileceği de unutulmamalıdır.

HİPOGLİSEMİ RİSKİNİ ÖNLEMEK İÇİN İPUÇLARI
Şeker hastalığı tedavisi görüyorsanız veya hipoglisemiye yatkınsanız, her zaman yanınızda şekerli bir şey bulundurun: Yarım kutu şekerli içecek, 1 bardak meyve suyu veya 3 parça şeker, biraz reçel ya da bal... Dikkatli olun, meyveler ve çikolata kan şekerini yeterince hızlı yükseltmediği için hipoglisemide etkili değildir.

Hipoglisemi belirtileri durumunda:

- Kan şekerinizi günlük olarak izliyorsanız, hipoglisemiyi doğrulamak için bir ilk ölçüm yapın.

- Kan şekeriniz 0,7 g/L'nin altındaysa, 15 gr şekere eş değer miktarda alın.

- En az 15 dakika dinlenin ve tüm aktiviteyi durdurun.

- Ardından 15 dakika sonra ikinci bir ölçüm yapın. Kan şekeriniz yükselmediyse, tekrar şekerinizi yükseltin.

- Bir sonraki öğününüzü daha erkene çekin.

- Olası bir nüksetmeyi önlemek için bir atıştırmalık alın (örneğin 1 parça ekmek veya 2 peksimet).

19/05/2022

"By pass ve stend taktıran kalp hastalarının günde en az 7 bin adım atmalı"

Kalp ve damar rahatsızlığı yaşayan insanların kafalarına takılan stent mi taktırsam yoksa by pass ameliyatımı olsam sorularını Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Doğan yanıtladı. Damar sertliğinin sık görülen bir sorun olduğunu belirten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Doğan, damar sertliğinin en tehlikeli sonucunun genellikle kalp krizi ve felç olduğuna dikkat çekerek kalp krizi riskine karşı uygulanan tedavi yöntemlerinin başında stent uygulamasının ve by pass cerrahisinin geldiğini belirtti.

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Doğan, halk arasında "damar sertliği" diye adlandırılan "ateroskleroz" hastalığıyla ilgili önemli bilgiler verdi. Dr. Doğan, "Damarlar esnek yapılardır. Ancak dokulara gerekli olan besin ve oksijenin taşınmasını sağlayan atardamarların duvarlarında, çeşitli nedenlerle plak oluşabilir ve bunlar damarı daraltabilir. Böylece damar esnekliğini kaybeder. Bu tıkanma ve daralma nedeniyle damarlar, ideal düzeyde kan akışı sağlayamaz. Dokulara ihtiyaç duyulan yeterli miktarda kan damarlardan ulaştırılamaz. Damar sertliği olarak tanımlanan bu durumun en tehlikeli iki sonucu vardır; kalp krizi ve beyin kanaması. Araştırmalar, damar sertliğinde ilk belirtinin yüzde 66 oranında kalp krizi ya da ani ölüm olduğunu gösteriyor" dedi.

"DAMAR SERTLİĞİ KALP KRİZİNE YOL AÇABİLİR"

Dr. Doğan, belirtiler hakkında "Terleme, göğüste hissedilen ağrı, omuz-kol-alt çenede oluşan ağrılar, bunalma, nefes darlığı ve bulantı şeklinde olur. Belirtiler genellikle yürüyüş yaparken, koşuda veya çalışma hayatında yani kişinin aktif olduğu zamanlarda görülür" dedi.
Hastalığın seyri sırasında ölümcül kalp krizleriyle karşılaşılabileceğine dikkat çeken Dr. Doğan, "Damar sertliği de belirti vermeyen bir durumdur. Ama zamanla damarlardaki daralma ya da tıkanma nedeniyle az giden kan, kalp krizi gelişmesine neden olur. Bu tip kalp krizlerinin yüzde 70'i sessizce gelir. Yani önceden belirti vermez. Damar sertliğinin tanısında görüntüle yöntemlerinin yol gösterdiğini belirten Dr. Doğan, "Eğer saptanmış bir damar sertliği varsa, tedavide öncelikle medikal yöntemler kullanılmalı, bu yöntemlerden sonuç alınmadığında balon stent veya bypass ile tıkanan ve daralan damarlar açılabilir" dedi.

"STENT Mİ BYPASS MI?"

Dr. Doğan, damar sertliği tedavisinde en çok sorulan sorulardan biri olan "Stent mi bypass mı?" sorusunu ise şöyle yanıtladı; "Bu sorunun yanıtını hastanın durumu belirler. Yöntemi hastanın durumuna göre seçiyoruz. Bazı hastalarda stent bazılarında ise bypass cerrahisi daha iyi sonuçlar verir. Score syntax gibi skorlamalar da hasta için en iyi yöntemi bulmamızda bize yardımcı oluyor. Her damar stentle açılabilir fakat her damara stent işlemi uygulanması gerekir mi sorusuna şöyle yanıt veriyoruz; özellikle çoklu damar tıkanıklığı olan, yakın diyabet hastalığı olan, kalp gücü zayıf uzun darlığı olan hastalarda bypass'ın uzun dönemde daha faydalı olduğunu biliyoruz"

"STENTTEN SONRA BYPASS OLABİLİR"

Stent taktırdıktan sonra tekrar tıkanıklık yaşanma ihtimali olduğuna işaret eden Dr. Doğan, "Bacaktan alınarak yapılan bypass damarlarının 10 yıl içinde aşağı yukarı yüzde 50'si tıkanmaya eğilimlidir. Göğüsten alınan damarının aynı sürede tıkanma ihtimali yüzde 20-25'tir. Günümüzde kullanılan ilaçlı stentlerin tekrar tıkanma ihtimalinin ise 3 yılda yüzde civarında olabileceğini söylememiz mümkündür" diye konuştu. Stent tıkanmaları sonrasında bypass olunabileceğine değinen Dr. Doğan, "Bu mümkündür hatta tam tersi de mümkündür, bypass damarı tıkanan hastalara da stent takılabilir" dedi.

"GÜNDE EN AZ 7 BİN ADIM"

Ameliyat olup stent takılan kişilerin, tekrar yaşam şekillerini bozarak, kilo alarak, egzersiz yapmayarak, tekrar sigaraya başlayarak veya kolesterollerini yükselterek veya ilaçlarını aksatarak damarlarının tekrar tıkanma riskini artırabileceğini vurgulayan Dr. Doğan, "Bunun yaşanmaması için şu önerilerde bulunuyoruz: Kilo kontrolü, düzenli egzersiz, günde en az 7 bin adım atılması, doktorun verdiği ilaçları düzenli kullanılması, şeker, tansiyon, kolesterol gibi hastalıklarınız varsa düzenli kontrol yapılması ve sebze ağırlıklı bir diyet uygulanması gerekir" sözleriyle hastaları uyardı.

18/05/2022

Fitoterapi; bitkilerin çay, şurup veya tablet gibi farmasötik şekillerde sağlığı korumak ve tedavi amacıyla kullanılmasıdır. Fitoterapi alternatif bir tedavi yöntemi değildir. Sağlığın korunması ve tedavi edilmesini hedefleyen bir tamamlayıcı tıp uygulamasıdır. Fitoterapi yüzyıllardır uygulanan doğal tedavi yöntemidir. Fitoterapi Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından onay gören bir tedavi yöntemir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı Fitoterapiyi resmi olarak kabul etmiştir. Bakanlığa bağlı Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Daire Başkanlığı çalışmaları takip etmektedir.