05/11/2025
Bazen insan içten içe bilir, konuşmaya, anlamaya, çözmeye ihtiyacı vardır. Yine de o ilk adımı atmak, bir terapistin kapısını çalmak hiç kolay değildir. Peki neden?
Belki de en başta, bilinmezlik korkutur bizi. Terapi, tanımadığımız birinin önünde kendi iç dünyamızı açmak anlamına gelir. “Beni yargılar mı?”, “Gerçekten işe yarar mı?”, “Ya anlatırsam ve daha kötü hissedersem?” gibi sorular zihinle kalp arasına bir duvar örer.
Toplumsal olarak da terapiye gitmek hâlâ yanlış anlaşılır. “Deli misin?”, “Ne gerek var, halledersin.” gibi cümleler, farkında olmadan içimizde utanç yaratır. Oysa terapi, “hasta” olmakla değil, insan olmakla ilgilidir.
Ve elbette, kendine bakmak her zaman kolay değildir. Terapi, insanın kendiyle yüzleşmesini ister. Oysa çoğu zaman dış dünyanın gürültüsüyle uğraşmak, içimizdeki sessizliği duymaktan daha kolaydır. Çünkü o sessizlikte, bastırdığımız acılar ve özlemler vardır.
Bazen de engel sadece zaman, para ya da öncelik meselesidir. “Şimdi değil.” deriz. Ama aslında çoğu zaman “Hazır değilim.” demek isteriz.
➡️❗️👉🏻Gerçek şu ki; terapiye gitmek zordur çünkü kendini görmek zordur. Ama tam da bu yüzden, belki de hayatta en çok buna değerdir🫶🏻