18/11/2025
İnsan ilişkileri, özellikle de romantik ilişkiler, bireylerin yalnızca duygusal değil, aynı zamanda kültürel geçmişlerini de beraberinde getirdiği dinamik bir süreçtir. Aile kavramı, aile içindeki kurallar, bağlılık düzeyi ve hiyerarşik yapı gibi unsurlar, kişilerin doğup büyüdüğü kültürel ortamdan doğrudan etkilenir. Bu durum, farklı kültürel yapılarda yetişmiş bireylerin bir araya geldiği ilişkilerde zaman zaman uyum sorunlarına yol açabilirken, aynı zamanda karşılıklı anlayış ve öğrenmeyle çok daha güçlü bağların kurulmasına da olanak sağlayabilir.
Daha birliktelik odaklı aile yapısında yetişen bireyler, ilişkilerinde aile bağlarının kuvvetine, onaylanmaya ve birlikte hareket etmeye daha fazla önem verebilir.
Daha bireysellik odaklı ailelerde yetişen bireylerde ise kişisel alan ihtiyacı, bağımsız karar alma ve sınırların daha net olması daha doğal kabul edilir.
Bu iki kültür bir araya geldiğinde zaman zaman şu tür farklılıklar ortaya çıkabilir:
• Bir taraf için “birlikte hareket etmek” yakınlığın göstergesiyken, diğer taraf için bu, sınır ihlali gibi algılanabilir.
• Bir taraf kararlarını ailesiyle paylaşmayı “bağlılık” olarak görürken, diğer taraf bunu ilişkiye dış müdahale gibi algılayabilir.
• Biri duygusal yakınlığı sohbet ve paylaşım üzerinden kurarken, diğeri sakinlik, mesafe ve bireysel alanla güven hissedebilir.
• Bir taraf ilişkide sürekli iletişim hâlinde olmayı “ilgi” olarak görürken, diğer taraf için bu durum baskı veya kontrol hissi yaratabilir.
• Bir taraf çatışmaları anında konuşarak çözmeye alışkınken, diğer taraf duygularını toparlayıp sakinleştikten sonra ifade etmeyi daha sağlıklı bulabilir.
• Bir taraf için aile üyelerinin özel günlerde bir araya gelmesi doğal bir ritüelken, diğer taraf bu yoğun aile temasını yorucu veya müdahaleci hissedebilir.
(Bu farklılıklar çoğu zaman kişisel niyetlerden değil, ailede öğrenilen ilişki kalıplarından kaynaklanır.)
Bu farklılıkları tehdit olarak görmek yerine, ilişkiyi zenginleştiren bir çeşitlilik olarak ele almak, çiftlerin uyum sürecini büyük ölçüde kolaylaştırır.
İlişkilerde en önemli unsur, karşılıklı anlayış ve saygıdır. Tarafların birbirlerinin yetiştiriliş tarzlarını, aile değerlerini ve ihtiyaçlarını yargılamadan tanımaya çalışması, kültürel farklılıkların yol açabileceği yanlış anlamaları önleyebilir. Aynı zamanda iletişimde şeffaflık, beklentilerin açıkça ifade edilmesi ve sınırların sevgiyle belirlenmesi, farklı aile düzenlerinden gelen bireylerin sağlıklı bir ortak zemin oluşturmasını sağlar.
Her birey kendi aile ve kültür mirasından izler taşır; bu izler yok edilecek ya da bastırılacak şeyler değildir. Aksine doğru iletişimle birleştiğinde ilişkiye derinlik, çeşitlilik ve olgunluk kazandırabilir.
Çiftler birbirlerinin geçmişini merakla ve empatiyle anlamaya çalıştığında, çok daha sağlam ve güvenli ilişkiler inşa etmek mümkündür.
⸻
✨ Psikoterapi için bana ulaşın
0531 937 79 54ozkanyigit
Kaynakça
Bowen, M. (1978). Family Therapy in Clinical Practice.
Kagitcibasi, Ç. (2007). Family, Self, and Human Development Across Cultures.
Johnson, S. (2004). The Practice of Emotionally Focused Couple Therapy.
Minuchin, S. (1974). Families and Family Therapy.
Fonagy, P., & Target, M. (2003). Attachment and Reflective Function.
Gottman, J. (2015). The Seven Principles for Making Marriage Work.