Nusret Yerli (Hipnoterapist)

Nusret Yerli (Hipnoterapist) Dt.

Nusret Yerli, 1 Nisan 1954'de Denizli - Çivrilde doğdu, 1978 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun oldu.Ankara'da Hipnoz eğitimini aldıktan sonra Hipnoterapist ve Diş Hekimi olarak çalışmalarını sürdürmekted

05/12/2022

KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMİŞ İNSAN MODELİ

1- Bu insanlar, yaşamın her yönünü severler, şikâyet etmekle ya da olayların daha değişik olmasını istemekle vakit kaybetmezler.

2- Bağımsızlıklarına çok düşkündürler. Aileye güçlü bir sevgi ve bağlılık duymalarına rağmen, ilişkilerinde bağımsız olmaya özen gösterirler.

3- Sevgi anlayışları, sevdiklerine hiçbir değeri zorla kabul ettirmemeyi gerektirir.

4- Onay aramak gereksinimleri yoktur. Övgü ve ödül talep etmezler.

5- Çok açık ve dürüst konuşurlar, çünkü vermek istedikleri mesajları, başkalarını memnun etmek için dikkatli sözcükler arkasına gizlemezler.

6- Gülmeyi ve başkalarını güldürmeyi iyi bilirler.

7- Kendilerini şikâyet etmeden kabullenirler. Fiziksel benliklerini, sahteliklerle gizlemezler.

8- Doğal yaşamı takdir ederler. Başkalarına eğlenceli gelmeyen şeylerden zevk alma yetenekleri vardır. Gün batımını izlemek, ya da kırlarda küçük bir gezinti yapabilmek, doğum yapan bir kediyi izlemek onlar için mükemmel bir şeydir ve şükran duyarlar.

9- Başka insanları çok iyi anlarlar ve asla şaşırıp şok olmazlar.

10- Gereksiz kavgalarda asla taraf olmazlar.

11- Hastalık hastası değildirler.

12- Dürüsttürler, asla yalan söylemezler, olayları çarpıtmazlar.

13- İnsanlar hakkında konuşmaz, insanlarla konuşurlar.

14- Titizlik ya da düzenlilik gibi dertleri yoktur, verimli yaşamaya bakarlar. Organizasyon nevrozundan bağımsız oldukları için yaratıcıdırlar.

15- Bu insanların müthiş bir enerjileri vardır. Enerjileri doğaüstü değildir, yalnızca yaşamı ve yaşamdaki aktiviteleri sevmelerinin bir sonucudur.

16- Şiddetli bir merak duygusuna sahiptirler. Hep araştırır, yaşamlarının her anını kavramak isterler. Her insan, her varlık ve her olay, daha çok öğrenmek için bir fırsattır.

17- Başarısız olmaktan korkmazlar, hatta onu sevinçle kabul ederler. Bu insanlar, kendilerine zarar verecek duyguları yok etme ve kendilerine verdikleri değeri artıracak olanları doya doya yaşama yeteneğine sahiptirler.

18- Bu mutlu insanlar, asla kendilerini savunma gereksinimi duymazlar. Basitçe 'her şey yolunda, biz yalnızca farklıyız. Anlaşmak zorunda değiliz' derler. Bir tartışmayı, kazanma ve karşısındakini konumunun yanlışlığına ikna etme gereksinimi duymadan, burada keserler.

19- Değerleri dar değildir. Kendilerini tüm insan ırkının bir parçası olarak görürler. Daha çok düşman öldürmekten sevinç duymazlar.

20- Kahramanları ya da putlaştırdıkları insanları yoktur. Herkesi insan olarak görür ve hiç kimseyi kendilerinden önemli konuma getirmezler.

21- Başkalarının yeteneksizliği nedeni ile kazanmak yerine, zaferi kendi çabaları ile elde etmeyi yeğlerler.

22- Komşularının ne yaptığını fark etmezler, çünkü var olmakla meşguldürler.

23- En önemlisi bu insanlar 'KENDİLERİNİ SEVERLER'. Kendilerine acımak, kendilerini reddetmek, kendilerine öfkelenmek için zamanları yoktur. Elbette sorunları vardır, ama sorunların onları duygusal paralizasyona götürmesine izin vermezler. Tökezleyip düştüklerinde, tekrar ayağa kalkar ve sızlanmadan yaşamaya devam ederler.

24- Hatalı alanlardan bağımsız insanlar, mutluluğu kovalamazlar, sadece yaşarlar ve mutluluk onları bulur. Gerçekten nadir bulunan insanlardır, onlar için her gün mükemmeldir.

Dr. Wayne Dyer

20/06/2022

ARTIK FARKINDAYIM 💙💚💛❤️🧡💜

• Artık kendimi kimseye sevdirmeye çalışmıyorum. Sevmeyenin hep bir bahanesi olduğunun farkındayım.

• Artık kimseye olur olmaz beni eleştirme hakkı tanımıyorum. Biliyorum ki ben özel ve değerliyim ve kimseye kendimi kanıtlamak zorunda değilim.

• Artık kendini beğenmişe, ukalaya, kibirliye hayatımda yer vermemem gerektiğinin farkındayım.

• Artık her şeye bir “ama” cevabı verenlere bir şeyler anlatmaktan onlara çözüm üretmemek gerektiğini fark ettim.. Biliyorum ki isteyenin planı istemeyenin “ama”sı var.

• Artık körü körüne eleştirenler ile körü körüne savunanları aynı kefeye koyuyorum. Fanatiklere nefes tüketmemek gerektiğinin farkındayım.

• Artık başkasının dedikodusunu yapanla, sırrımı ve özelimi paylaşmıyorum. Bugün ona yapanın, yarın bana yapacağının farkındayım.

• Artık inatçı insanlara bir şey inandırmaya, ikna etmeye çalışmıyorum. “Bu onların kişiliği” demem gerektiğinin farkındayım.

• Artık affedemeyen, mükemmeliyetçi ve katı insanlardan uzak duruyorum. Hata yapan, özür dilemesini bilen insanlarla hayatı paylaşmam gerektiğinin farkındayım.

• Artık kimseyi mutlu etmek zorunda olmadığımı farkındayım. Beni hayatının merkezine koyanları, benim üzerimden var olanları, benim üzerimden mutlu olmak isteyenleri, istemediğimi fark ettim.

• Artık kendini geri çektiğinde de senin sayende yaşayanların ve mutlu olanların başının çaresine baktığını farkındayım.

• Artık kendini ulaşılmaz gösterenin aslında ambalajdan ibaret olduğunu farkındayım.

• Artık kimseyi hayatında zorla tutamayacağını, gitmek isteyenin bahanesi olduğu gibi kalmak isteyenin de bahane aradığını farkındayım.

• Artık iyi insanlar için daha çok çabalamam gerektiğini farkındayım.

• Artık iyi hissettiren insanlar için, daha çok emek vermem gerektiğini farkındayım.

• Artık iyi bir ilişki için sevgiden çok iyi anlaşmanın önemli olduğunun farkındayım.

• Artık kimin yanında “kendim “isem onun yanında daha mutlu olduğumun farkındayım.

• Artık hırslı insanlardan uzak durmam gerektiğinin farkındayım. Amaçları için herkesi kullanabileceklerinin farkındayım.

• Artık gerçek dostluklarda mesafenin önemli olmadığının farkındayım. Yıllar sonra bile bir araya geldiklerinde kaldıkları yerden devam ettiklerini öğrendim.

İnsaf Kılıç’ tan Alıntı

Hayatının en önemli günü evlendiğin gün değildir.Veya kolejden mezun olduğun veya ilk işe girdiğin zaman değildir.Hayır....
16/06/2022

Hayatının en önemli günü evlendiğin gün değildir.Veya kolejden mezun olduğun veya ilk işe girdiğin zaman değildir.Hayır. Hayatının en önemli günü kendi gerçek değerini anladığın gündür. Yeterli olduğunu anladığın gün. Sadece kendin için değil dünya için de yeterli olduğunu. Kendini sevmenin ne olduğunu anladığın gündür.. Kendi içinde başlayan sonsuz sevgi, seninle başlayan ve başkalarıyla paylaştığın. İçinde zaten her zaman var olmuş olan sevgiyle tanıştığın. İşte hayatının en önemli günü budur. Kendi gerçek değerini anladığın gün. Ve senin yerine başkasının asla konulamayacağını anladığın. Tek ve biricik olduğun gerçeğiyle yüzleştiğin.

Bunun farkına çok az kişi varıyor. Halbuki amacımız kendimizle sarılmayı başlatmak, özümüze inmek, kendi değerimize sahip çıkmak.Her ne olursa olsun.. Zor şartlar altında, haksız şartlar altında,imkansız addedilen şartlar altında.İç gücünü anladığında önem verdiğin, taçlandırdığın çoğu duygu kaybolmaya başlar.İllüzyonun seni sarmalayan sahte çehresi düşmeye ve arkasındaki gerçek ortaya çıkmaya başlar. Sonsuz olduğun gerçeği.Şu an yaşadıklarının sadece oyunun bir parçası olduğunu ve senin hayat yolunda sadece minik mihenk taşları olduğunun farkına varırsın. Menzil bellidir. Sen yine oraya seninle, koskoca yüreğinle,yalnız gideceksin. Etrafını saran kalabalık, seni üzen kalabalık, sana değer veren kalabalık hep birer sembol olarak geride kalacak. Hiçbiri yolun sonunda yanında olmayacak. Sen ve senin ait olduğun sonsuz sevgiyle başbaşa kalacaksın.

O halde daha ne düşünüyorsun? Ne bu değersizlik duygun? Ne bu çaresizliğin? Ne bu kendini bırakma hallerin? Pespembe bulutlara tutunmaya ne dersin? Kapat gözlerini ve yolculuk başlasın..

14/11/2021

Einstein'ın ABD üniversitelerinde konferans verdiğinde öğrencilerin ona sık sık sordukları soru:
-Tanrı'ya inanmıyor musun?...
Einstein hep şu cevabı verirdi:
“Spinoza'nın tanrısına inanıyorum”.
Spinoza'yı okumayan kişi aynı yerde kalır...
Şöyle özetleyebiliriz:
*Baruch de Spinoza*, 17. yüzyıl felsefesinin üç büyük "Rasyonalist"inden biri olarak kabul edilir, Fransız *Descartes* ile birlikte.
*Spinoza'nın tanrısı ya da doğasına göre
Tanrı şöyle derdi:
Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!
Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır.
Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum..
Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun !
Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir..
Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak;
çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu ya da cinselliğinin kötü bir şey olduğunu söylemedim!
O yüzden seni inandırdıkları her şey için beni suçlama..
Benimle hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı da bırak;
Gün doğumunda, bir manzarada, arkadaşlarının dostluğunda, küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan, henüz yazının bilinmediği devirlerde benim adıma yazıldığı iddia edilen hiçbir kitapta beni bulamazsın !
Bana güven, ama önce kendine güven ve herşeyi benden istemeyi bırak;
Bana işimi nasıl yapacağımı sen mi söyleyeceksin?
Benden korkmayı da bırak; Çünkü ben öcü değilim ve seni yargılamıyorum, seni eleştirmiyorum, sana sinirlenmiyor, seni rahatsız etmiyorum, asla seni cezalandırmıyorum. Beni sadece sevmen yeterlidir..
Benden özür dilemeyi de bırak;
çünkü affedilecek bir şey yok. Eğer seni ben yarattıysam... Seni özgür iradenle donattım. Sana verdiğim akıl ve iradeni kullanarak yaşıyorsan seni nasıl suçlayabilirim?
Seni sen olduğun için nasıl cezalandırabilirim?
Bir yaratıcı bunu nasıl yapabilir?
Her türlü emirleri unut, her türlü yasayı unut; bunlar seni manipüle etmek için, seni kontrol etmek için, senin suçluluk hissetmeni isteyenlerin kurgusudur. Bunlara inanma, sadece kendi aklını kullan..
Kendine saygı göster ve kendin için istemediğin şeyi başkalarına da yapma. Senden tek istediğim hayatına dikkat etmen. Çünkü bu hayat ne bir test, ne bir basamak, ne bir adım, ne bir prova ne de cennete giden bir yoldur....
Ben seni tamamen özgür kıldım;
Ödül yok, ceza yok, günahlar yok, erdem yok, kimse skor taşımıyor, kimse kayıt tutmuyor.
SADECE SEVGİ VAR..!!!
Ancak hayatında bir cennet veya cehennem yaratmak için kesinlikle özgürsün.!!
Bu hayattan sonra bir ne olup olmadığını söyleyemem, ama sana bir tavsiye verebilirim ; Bu hayattan sonra bir şey yokmuş gibi yaşa. Düşün ki bu hayat senin zevk alman, sevmen ve var olman için vardır, yani hiçbir şey yoksa, sana verdiğim bu yaşama fırsatından zevk almış olacaksın. Ama eğer bir şey varsa, orada da sana iyi mi kötü mü diye sormayacağım.. Sana soracağım tek şey, beğendin mi? Eğlendin mi? En çok neyi beğendin? Yaşamında ne öğrendin ve hangi güzel işleri yaptın olacaktır..
Bana inanmayı bırak; inanmak tahmin etmek, hayal etmektir. Bana inanmanı istemiyorum, beni kendinde hissetmeni istiyorum. Beni sevmen yeterli..
Övülmekten sıkıldım, teşekkür edilmekten bıktım. Minnettarlık hissediyor musun? Bunu kendine, sağlığına, ilişkilerine ve dünyaya göz kulak olarak ifade et. İzlendiğini mi hissediyorsun?... Neşeni ifade et! Beni övmenin doğru yolları bunlardır..
İşleri zorlaştırmayı bırak ve benim hakkımda birilerinin öğrettiklerini papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç..
Emin olabileceğin tek şey burada olduğun, ve yaşadığındır..Nitekim bu dünya harikalarla doludur.. Etrafına baktığında beni görecek ve hissedeceksin.. Neden daha fazla mucizeye ihtiyacın var ki?
Beni dışarıda ararsan bulamazsın.
Beni sadece kendi içinde bulursun.
SPİNOZA

11/08/2021

DUYGULAR, FREKANSLAR VE SONUÇLARI

▪️Kendinden utanç duyan başkasını aşağılar, eziyet eder 20 Hertz de titreşir.
Sonuç: Yok oluş.

▪️Suçluluk duyan kin tutar, suçlar, 30 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Yıkım.

▪️Duyguları körelen başkalarını kınar, eleştirir, 50 Hertz de titreşir.
Sonuç: Tıkanmak ve çaresizlik.

▪️Yetersizlik duygusu hisseden kibirle örtünür, 75 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Keder ve pişmanlık.

▪️Korkuyla yaşayan cezalandırır, 100 Hertz de titreşir.
Sonuç: Daha fazla korku ve anksiyete.

▪️Doyumsuzluk, ihtiras hisseden muhtaç olur, 125 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Kölelik ve hayal kirikliği.

▪️Öfke hisseden intikam peşine düşer, 150 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Nefret ve saldırganlık

▪️Gururlu olan talep eder, küçümser, 175 Hertz de titreşir.
Sonuç: Balon gibi şişmek.

▪️izin verip, destekleyen cesaret sahibidir, 200-250 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Özgürlük ve güç kazanmak

▪️Umutlu olan ilham vericidir, 310 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Değişime açık olmak.

▪️Kendisiyle barışık olan uyumlu ve merhametlidir, 350 Hertz de titreşir.
Sonuç: Affetmek ve aşmak.

▪️Anlamı gören bilgedir, 400 Hertz de titreşir. Sonuç: Görünenin ötesini idrak etmek.

▪️Seven, sevilendir, 500 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Yaratıcı güç ve ilhamla dolmak.

▪️Bütünlüğüne kavuşan Birliği yaşar, 540 Hertz de titreşir.
Sonuç: Sevinç ve dinginlik bir aradadır.

▪️Tamlığı deneyimleyen mükemmelliği deneyimler, 600 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Aydınlanmak.

▪️Özben'i (Self i) deneyimleyen 700-1000 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Saf bilinç.

▪️En yüksek frekansa (700-1000 Hertz) ulaşmış bir bilinç, düşük frekanslı 70 milyon bilinci dengeleyebilir...

09/08/2021

Einstein'ın ABD üniversitelerinde konferans verdiğinde öğrencilerin ona sık sık sordukları soru:

-Tanrı'ya inanmıyor musun?...

Einstein hep şu cevabı verirdi:

“Spinoza'nın tanrısına inanıyorum”.

Spinoza'yı okumayan kişi aynı yerde kalır...

Şöyle özetleyebiliriz:

*Baruch de Spinoza*, 17. yüzyıl felsefesinin üç büyük "Rasyonalist"inden biri olarak kabul edilir, Fransız *Descartes* ile birlikte.

*Spinoza'nın tanrısı ya da doğasına göre

Tanrı şöyle derdi:

Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!

Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır.

Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum..

Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun !

Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir..

Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak;

çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu ya da cinselliğinin kötü bir şey olduğunu söylemedim!

O yüzden seni inandırdıkları her şey için beni suçlama..

Benimle hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı da bırak;

Gün doğumunda, bir manzarada, arkadaşlarının dostluğunda, küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan, henüz yazının bilinmediği devirlerde benim adıma yazıldığı iddia edilen hiçbir kitapta beni bulamazsın !

Bana güven, ama önce kendine güven ve herşeyi benden istemeyi bırak;

Bana işimi nasıl yapacağımı sen mi söyleyeceksin?

Benden korkmayı da bırak; Çünkü ben öcü değilim ve seni yargılamıyorum, seni eleştirmiyorum, sana sinirlenmiyor, seni rahatsız etmiyorum, asla seni cezalandırmıyorum. Beni sadece sevmen yeterlidir..

Benden özür dilemeyi de bırak;

çünkü affedilecek bir şey yok. Eğer seni ben yarattıysam... Seni özgür iradenle donattım. Sana verdiğim akıl ve iradeni kullanarak yaşıyorsan seni nasıl suçlayabilirim?

Seni sen olduğun için nasıl cezalandırabilirim?

Bir yaratıcı bunu nasıl yapabilir?

Her türlü emirleri unut, her türlü yasayı unut; bunlar seni manipüle etmek için, seni kontrol etmek için, senin suçluluk hissetmeni isteyenlerin kurgusudur. Bunlara inanma, sadece kendi aklını kullan..

Kendine saygı göster ve kendin için istemediğin şeyi başkalarına da yapma. Senden tek istediğim hayatına dikkat etmen. Çünkü bu hayat ne bir test, ne bir basamak, ne bir adım, ne bir prova ne de cennete giden bir yoldur....

Ben seni tamamen özgür kıldım;

Ödül yok, ceza yok, günahlar yok, erdem yok, kimse skor taşımıyor, kimse kayıt tutmuyor.

SADECE SEVGİ VAR..!!!

Ancak hayatında bir cennet veya cehennem yaratmak için kesinlikle özgürsün.!!

Bu hayattan sonra bir ne olup olmadığını söyleyemem, ama sana bir tavsiye verebilirim ; Bu hayattan sonra bir şey yokmuş gibi yaşa. Düşün ki bu hayat senin zevk alman, sevmen ve var olman için vardır, yani hiçbir şey yoksa, sana verdiğim bu yaşama fırsatından zevk almış olacaksın. Ama eğer bir şey varsa, orada da sana iyi mi kötü mü diye sormayacağım.. Sana soracağım tek şey, beğendin mi? Eğlendin mi? En çok neyi beğendin? Yaşamında ne öğrendin ve hangi güzel işleri yaptın olacaktır..

Bana inanmayı bırak; inanmak tahmin etmek, hayal etmektir. Bana inanmanı istemiyorum, beni kendinde hissetmeni istiyorum. Beni sevmen yeterli..

Övülmekten sıkıldım, teşekkür edilmekten bıktım. Minnettarlık hissediyor musun? Bunu kendine, sağlığına, ilişkilerine ve dünyaya göz kulak olarak ifade et. İzlendiğini mi hissediyorsun?... Neşeni ifade et! Beni övmenin doğru yolları bunlardır..

İşleri zorlaştırmayı bırak ve benim hakkımda birilerinin öğrettiklerini papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç..

Emin olabileceğin tek şey burada olduğun, ve yaşadığındır..Nitekim bu dünya harikalarla doludur.. Etrafına baktığında beni görecek ve hissedeceksin.. Neden daha fazla mucizeye ihtiyacın var ki?

Beni dışarıda ararsan bulamazsın.

Beni sadece kendi içinde bulursun.

SPİNOZA

Address

Muhsin Yazicioglu Caddesi 1425 Sok. No. 30
Ankara

Opening Hours

Monday 09:00 - 17:00
Tuesday 09:00 - 17:00
Wednesday 09:00 - 17:00
Thursday 09:00 - 17:00
Friday 09:00 - 17:00
Saturday 09:00 - 17:00
Sunday 09:00 - 17:00

Telephone

+905325796141

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Nusret Yerli (Hipnoterapist) posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Nusret Yerli (Hipnoterapist):

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category