01/12/2025
Kaygı, bazen açıklaması güç bir tedirginlik hissi olarak gelir.
İnsanı uyarır, hareket ettirir, “şöyle olur mu” düşüncesiyle kapsamlı senaryolar kurdurur.
Kısa süreli olduğunda faydalı olabilir; dikkat artar, planlar yapılır. Ama kaygı sürekli ve yoğun hale geldiğinde zihinde ve bedende yorgunluk hissi oluşur.
📌 Kaygıyı yönetebilmek, onu yok etmek demek değildir; amaç, etkisini azaltarak yaşamın ritmine uyumlu bir hale getirmek.
Bunun için şu farkındalık temelli yaklaşımlar işe yarar:
Nefesin gücünden faydalanmak: Diyaframdan alınan yavaş nefes, sinir sistemine “her şey yolunda” mesajı gönderir.
Örneğin 4 saniye nefes al, 4 saniye tut, 6 saniye ver… bu ritim zihni ve bedeni dengeler.
Günlük düzen yaratmak: Düzenli uyku, dengeli beslenme ve yeterli hareket, stres hormonu seviyesini dengeler. Bedende denge oluştuğunda zihin daha rahat hissetmeye başlar.
Düşünceleri gözlemlemek: Kaygı duygusunu yaratan düşünceler, çoğu zaman “olasılık”tır, kesin gerçek değildir. Düşünceleri fark etmek ve “Bunlar sadece zihnimden geçenler” diyebilmek yükü azaltır.
Anda kalma alışkanlıkları: Şu anda görülen, duyulan, hissedilen şeylere odaklanmak — örneğin yürürken adımların ritmini fark etmek — gelecekteki senaryoların gürültüsünü azaltır.
🌿 Kaygı ile yaşamayı öğrenmek, hayatın zorlayıcı anlarını daha dengeli karşılamayı sağlar.