Psk.Özge Pekter

Psk.Özge Pekter Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Psk.Özge Pekter, Psychologist, Yeniköy mahallesi Atatürk Caddesi no:492 Döşemealtı, Antalya.

Kaygı, bazen açıklaması güç bir tedirginlik hissi olarak gelir.İnsanı uyarır, hareket ettirir, “şöyle olur mu” düşüncesi...
01/12/2025

Kaygı, bazen açıklaması güç bir tedirginlik hissi olarak gelir.
İnsanı uyarır, hareket ettirir, “şöyle olur mu” düşüncesiyle kapsamlı senaryolar kurdurur.
Kısa süreli olduğunda faydalı olabilir; dikkat artar, planlar yapılır. Ama kaygı sürekli ve yoğun hale geldiğinde zihinde ve bedende yorgunluk hissi oluşur.

📌 Kaygıyı yönetebilmek, onu yok etmek demek değildir; amaç, etkisini azaltarak yaşamın ritmine uyumlu bir hale getirmek.

Bunun için şu farkındalık temelli yaklaşımlar işe yarar:

Nefesin gücünden faydalanmak: Diyaframdan alınan yavaş nefes, sinir sistemine “her şey yolunda” mesajı gönderir.
Örneğin 4 saniye nefes al, 4 saniye tut, 6 saniye ver… bu ritim zihni ve bedeni dengeler.

Günlük düzen yaratmak: Düzenli uyku, dengeli beslenme ve yeterli hareket, stres hormonu seviyesini dengeler. Bedende denge oluştuğunda zihin daha rahat hissetmeye başlar.

Düşünceleri gözlemlemek: Kaygı duygusunu yaratan düşünceler, çoğu zaman “olasılık”tır, kesin gerçek değildir. Düşünceleri fark etmek ve “Bunlar sadece zihnimden geçenler” diyebilmek yükü azaltır.

Anda kalma alışkanlıkları: Şu anda görülen, duyulan, hissedilen şeylere odaklanmak — örneğin yürürken adımların ritmini fark etmek — gelecekteki senaryoların gürültüsünü azaltır.

🌿 Kaygı ile yaşamayı öğrenmek, hayatın zorlayıcı anlarını daha dengeli karşılamayı sağlar.

Güvenli bağlanma, bir ilişkide hem yakınlık hem bağımsızlık ihtiyaçlarının dengeli şekilde karşılandığı bağ kurma biçimi...
13/11/2025

Güvenli bağlanma, bir ilişkide hem yakınlık hem bağımsızlık ihtiyaçlarının dengeli şekilde karşılandığı bağ kurma biçimidir. Bu tarz bağlanmaya sahip olan çiftler, ilişkilerinde daha açık iletişim, karşılıklı saygı ve destek unsurlarını koruyabilir.

🤝Sağlıklı ilişkilerde güvenli bağlanma şu şekilde hissedilir: Partnerinizin size destek olacağına inanırsınız, sorun yaşandığında çözüm ararsınız, duygularınızı ifade etmekten çekinmezsiniz. Aynı zamanda kendi bireyselliğinizi koruyarak ortak yaşamın içinde var olursunuz.

🤝Güvensiz bağlanma tiplerinde ise iki yaygın sorun görülür: Kaygılı bağlanma ile aşırı onay arayışı ve terk edilme korkusu; Kaçınmacı bağlanma ile duygusal mesafe ve bağ kurmaktan kaçınma. Bu bağlanma tarzları, iletişimde çatışmalara ve duygusal kopukluklara yol açabilir.

🤝Koruyucu yaklaşım, çiftlerin bağlanma dinamiklerini fark etmelerini sağlar. Partnerin hangi bağlanma stiline sahip olduğunu anlamak, ilişkide zorlukların nereden kaynaklandığını göstermenin yanı sıra çözüm yollarını da kolaylaştırır. Ortak iletişim dili geliştirmek, güvenli bağın oluşmasına yardımcı olur.

🤝Güvenli bağlanma yalnızca romantik ilişkilerde değil, aile, dostluk ve iş ilişkilerinde de huzurlu bağlar kurmanın anahtarıdır. Çünkü güven, tüm ilişkilerin temelinde yer alan ve uzun vadede sürdürülebilirliğini sağlayan güçtür.

Duygusal zekâ, yalnızca duygularımızı tanımakla sınırlı değildir; aynı zamanda o duyguları yönetebilmek, başkalarının hi...
30/10/2025

Duygusal zekâ, yalnızca duygularımızı tanımakla sınırlı değildir; aynı zamanda o duyguları yönetebilmek, başkalarının hislerini anlamak ve ilişkilerimizi bu farkındalıkla yönlendirebilmektir. Günlük yaşamda karşılaştığımız her iletişim anı, duygusal zekâ becerilerimizi kullanmamız için bir fırsattır.

🌿Kendini anlamak, duygusal zekânın ilk basamağıdır. Ne hissettiğini bilmeyen biri, tepkilerini yönetmekte zorlanır. Örneğin, öfkelendiğinizde bu öfkenin hangi düşünceden beslendiğini fark etmek, tepkinizi yumuşatabilir veya daha yapıcı şekilde aktarmanızı sağlayabilir.

🌿Başkalarını anlamak ise empati kurma yeteneğiyle ilgilidir. Empati, karşınızdaki kişinin yaşadığı duyguyu hem hissetmek hem de onun bakış açısını kavrayabilmektir. Bu, ilişkilerde güveni artırır ve çatışmaları çözmeyi kolaylaştırır.

🌿Duygusal zekâ geliştikçe; iş hayatında ekip uyumu, aile içi iletişim, arkadaşlık ilişkileri daha sağlam hale gelir. Bunun için günlük hayatta “duygu kontrolü”, “aktif dinleme” ve “karşımızdakine dönüt verme” gibi becerileri bilinçli şekilde uygulamak, koruyucu bir psikolojik alışkanlık yaratır. Çünkü güçlü duygusal zekâ, yalnızca bugün değil, hayatın her aşamasında sağlıklı ilişkiler kurmanın temelidir.

Eğitim, yalnızca akademik bilgi aktarımı değildir; aynı zamanda çocuğun kişisel gelişimini, özgüvenini ve duygusal dayan...
28/10/2025

Eğitim, yalnızca akademik bilgi aktarımı değildir; aynı zamanda çocuğun kişisel gelişimini, özgüvenini ve duygusal dayanıklılığını besleyen bir süreçtir. Çocuğun okulda başarılı olabilmesi için psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması, onun öğrenmeye karşı olumlu tutum geliştirmesini sağlar.

📚Çocukların eğitim sürecinde en temel ihtiyaçlarından biri güven duygusudur. Güven, hem öğretmenle hem sınıf ortamı ile kurulan sıcak ve tutarlı ilişkiler sayesinde yerleşir. Kendini değerli hisseden çocuk, hata yapmaktan korkmaz ve öğrenme sürecine daha istekli katılır.

📚Bir diğer ihtiyaç ise bağlanmadır. Çocuğun kendini okul topluluğunun bir parçası olarak görmesi, sosyal uyumu ve sınıf içindeki iş birliğini artırır. Bu bağ, öğretmenlerin öğrenciyi birey olarak tanıması, fikirlerine önem vermesi ve açık iletişim dili kullanmasıyla güçlenir.

📚Çocukların aynı zamanda özgürlük ve ifade alanına da ihtiyacı vardır. Kendi fikirlerini, sorularını ve merak ettiklerini rahatça dile getirebileceği ortamlar, öğrenmeyi heyecan verici bir deneyime dönüştürür. Merak duygusunun desteklenmesi, çocukta keşfetme isteğini canlı tutar.

📚Bu ihtiyaçlar karşılandığında, çocuk hem akademik becerilerini hem de sosyal-duygusal kapasitesini artırır. Uzun vadede ise özgüvenli, empatik ve kendini ifade edebilen yetişkinler olarak topluma katkı sağlarlar.

Ergenlik dönemi, bireyin hem kendi benliğini oluşturduğu hem de sosyal ilişkilerde daha bağımsız bir rol kazandığı kriti...
23/10/2025

Ergenlik dönemi, bireyin hem kendi benliğini oluşturduğu hem de sosyal ilişkilerde daha bağımsız bir rol kazandığı kritik bir aşamadır. Bu süreçte duygusal zekâ ve iletişim becerileri, sağlıklı gelişimin temel taşlarıdır. Duygusal zekâ yalnızca hisleri anlamak değil; bu duyguları yönetebilmek, başkalarının dünyasına empati ile yaklaşabilmek ve karşılıklı saygı çerçevesinde iletişim kurabilmektir.

🌱Ergenlikte duygular yoğun, bazen karmaşık ve değişken olabilir. Birey, bu duyguları tanımakta ve ifade etmekte zorlandığında arkadaş ilişkilerinde kırgınlıklar, aile ile çatışmalar veya okul hayatında uyum problemleri yaşayabilir. İşte bu noktada önleyici çalışmanın değeri ortaya çıkar: Ergenin duygularına güvenli bir ortamda alan tanınması, onun kendi hislerini sağlıklı şekilde keşfetmesine ve adlandırmasına yardımcı olur.

🌱İletişim becerilerinin gelişmesi ise duygusal zekânın en somut yansımasıdır. Ergenler, kendilerini ifade edebilme pratiği kazandıkça dinleme, anlama ve karşılıklı çözüm üretme konusunda daha bilinçli adımlar atar. Grup etkinlikleri, rol canlandırma çalışmaları ve günlük tutma gibi yöntemler, hem kendini hem karşısındakini anlamaya yönelik doğal beceriler kazandırır.

🌱Bu beceriler yalnızca gençlik yıllarında değil, bireyin tüm yaşamında daha güçlü sosyal bağlar ve psikolojik dayanıklılık oluşturur. Duygusal zekâsı yüksek bir genç, geleceğe daha sağlam adımlarla yürür.

Evinizdeki ses tonu, bakışlar, küçük jestler… Aslında çocuğun hayatındaki ilk ‘dünya’ bunlar.Psikolojide özellikle bağla...
14/10/2025

Evinizdeki ses tonu, bakışlar, küçük jestler… Aslında çocuğun hayatındaki ilk ‘dünya’ bunlar.
Psikolojide özellikle bağlanma teorisi (John Bowlby) bize der ki: Çocuk, dünyayı ilk olarak ailesinin gözlerinden görür.

🌱 Evin duygusal iklimi ne demek?
Bu; evde konuşulan ton, duyguları ifade etme biçimi, çatışmaları çözme yolu ve sevgiyi sunma şeklidir. Çocuğun zihninde “Dünya güvenli mi, insanlar güvenilir mi?” sorularının cevabı, evde oluşturulur.

🪞 Çocuk, gördüğünü kopyalar.
Evde sabır, empati ve karşılıklı saygı hâkimse çocuk dış dünyada da bu kalıpları taşır. Ama evde gerginlik, bastırma veya duyguların küçümsenmesi varsa, çocuk kendini savunmaya ya da uzak tutmaya meyilli olur.

💡 Aile içindeki sağlıklı duygusal iklim, çocuğun sosyal ilişkilerde empatik, problem çözebilen ve kendine güvenen biri olmasını sağlar.

📚 Dan Siegel'ın nöropsikoloji çalışmalarında bir cümlesi vardır: “İlişkiler beyni şekillendirir.”
Çocuğun beynindeki sinir bağlantıları, güvenli bağ sayesinde daha esnek ve sağlıklı gelişir.

🌤️ Evet, hiçbir ev sürekli pembe bulutlarla kaplı olamaz. Ama önemli olan, fırtınalardan sonra gökkuşağı gösterebilmektir.
Çünkü çocuk, çatışmadan çok çatışma sonrası onarımı öğrenir.

🌸 Hayatta hep en iyisini, en düzgününü yapmaya çalışmak yorar, değil mi?Bazen öyle bir tuzağa düşüyoruz ki; “İyi hissetm...
30/09/2025

🌸 Hayatta hep en iyisini, en düzgününü yapmaya çalışmak yorar, değil mi?
Bazen öyle bir tuzağa düşüyoruz ki; “İyi hissetmem için her şeyin kusursuz olması lazım” diye düşünüyoruz. Oysa bu, bilimin de söylediği gibi bir yanılgı. Pozitif psikoloji (Martin Seligman) bize gösteriyor ki iyilik hâli; kusursuz sonuçlara değil, “denge”ye dayanır.

🌿 Denge dediğimiz şey, inişlerin ve çıkışların ortasında kalabilme becerisi.
Hayatta her şey yolunda giderken değil, işler karıştığında da nefes alabiliyorsak orada gerçek iyilik var.

⚖️ Bilişsel-davranışçı terapi bize şunu öğretir: Kusursuzluk beklentisi, zihinsel yükünüzü ağırlaştırır. Çünkü dünya sürekli değişir ve “her şey yolunda” anları kısa sürelidir. Mutluluk; tüm şartların mükemmel olması değil, mükemmel olmayan hâllerde de yaşamı sürdürebilmektir.

🌙 Kimi günler gökyüzü masmavi, kimi günler gri…
Kendi iç gökyüzümüz de öyle. Hedefiniz, gri günleri yok etmek değil, gri ile de yaşamayı öğrenmek olabilir.

🎯 Küçük hedefler koymak ve kendinize şefkatli davranmak, dengeyi korur.
Kusursuzluk baskısı yerine, “Bu gün elimden gelen bu, ve bu da yeterli” diyebilmek ruh sağlığının ilacıdır.

📖 “İyi yaşam, sabit bir duruma ulaşmak değil, akışa katılmaktır.”
Yani denge, sürekli değişen koşullarda var olma becerisidir.

💡 Denge, kusursuzluktan çok daha insani, çok daha mümkün ve çok daha huzurludur.

🌙 Bazen yatağa giriyorsunuz ama sabah hâlâ yorgun uyanıyorsunuz, değil mi?Bu durumun sadece fiziksel uyku eksikliğinden ...
25/09/2025

🌙 Bazen yatağa giriyorsunuz ama sabah hâlâ yorgun uyanıyorsunuz, değil mi?
Bu durumun sadece fiziksel uyku eksikliğinden kaynaklanmadığını bilmek rahatlatabilir. Psikolojide, özellikle Hümanistik yaklaşım (Carl Rogers, Abraham Maslow) ruhsal ihtiyaçların karşılanmamasının kişide kronik yorgunluk hissi yarattığını vurgular.

🌱 Ruh yorgunluğu; duygularınıza yeterince alan tanımadığınızda ortaya çıkıyor.
Gün içinde sürekli koşturan, sorumluluk yüklenen, başkalarını memnun etmeye çalışan bir “siz” var. Ancak “içinizdeki siz” belki sadece biraz sessizlik, biraz da içten bir gülümseme istiyor.

💡 Özellikle Viktor Frankl’ın logoterapisinde anlam ihtiyacı vurgulanır. Anlamdan kopmuş bir yaşam, en dinlendirici uykuların ardından bile yorgun hissettirir çünkü zihin sürekli “Neden buradayım?” sorusunun cevabını arar.

🌊 Bazen yorgunluk, bedenin değil ruhun alarmıdır.
Tıpkı denizde dibi görünmeyen koylarda suyun derinleştiğini bilmek gibi… İçimizde görülmeyen, konuşulmayan, bastırılan hisler dibe çöker. Ve dibe çöken şey, yüzeyden görünen dinginliği bozar.

🍃 Dinlenmek sadece uyumak değil.
Dinlenmek; telefonunuzu kapatıp sessizlikte oturmak, bir gün hiçbir plan yapmamak veya sadece sevdiğiniz bir şarkıyı başa sarıp dinlemek olabilir. Psikolojide buna “Bilişsel off-mode” (zihnin dinlenme modu) denir. Beyin sadece o anı yaşayıp, sürekli bir sonraki adımı planlamadığında gerçekten yenilenir.

📖 Nietzsche’nin dediği gibi: “Bazen en üretken şey, hiçbir şey yapmamaktır.”
Çünkü bu ‘hiçbir şey’ halinin içinde, yenilenme başlar.

🕊️ Ruhunuza küçücük tatiller verin.
Bir hafta sonu için değil, her gün 10 dakikalık nefeslik molalar… Kendinizle konuşun. “Bugün nasıl hissediyorum?” diye sorun. Yorgunluk, bazen ilgi isteyen bir çocuk gibidir; fark edilmeden geçmez.

💬 Akşam yatmadan önce gün boyu sizi en çok ne yordu ve sizi en çok ne mutlu etti diye yazın. Farkı gördükçe, ruhunuzun hangi alanlarda yük taşıdığını anlayacaksınız.

✨Dinlenen ruh, dinç bir beden yaratır. Tersi pek mümkün değildir.

Belki fark ettiniz; havalar soğumaya başladığında, günler kısaldığında kendinizi daha halsiz, isteksiz hissediyorsunuz.S...
23/09/2025

Belki fark ettiniz; havalar soğumaya başladığında, günler kısaldığında kendinizi daha halsiz, isteksiz hissediyorsunuz.
Sabah yataktan kalkmak zor geliyor, canınız daha çok tatlı çekiyor, evden çıkma isteğiniz azalıyor…
Eğer bu hisler size tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz. Bu, mevsimsel duygudurum değişikliğinin bir yansıması olabilir.

☀️ Neden Oluyor?
Güneş ışığı azaldığında beyniniz, uyku hormonu melatonini biraz daha fazla, mutluluk hormonu serotonini ise daha az üretmeye başlar. Bu değişim, ruh hâlinizi doğrudan etkiler.
Ayrıca kışın daha az hareket etmek, daha çok evde kalmak, sosyal etkileşimin azalması da morali düşüren etkenlerdendir.

🌿 Size İyi Gelecek Adımlar
Gün içinde olabildiğince gün ışığı alın. Sabah kısa bir yürüyüş bile fark yaratır.
Hava soğuk olsa da hareket edin. Düzenli egzersiz, beyninizde mutluluk hormonunu artırır.
Düzenli uyku saatleri belirleyin, gece çok geç yatmamaya dikkat edin.
Canınız istemese bile sevdiğiniz insanlarla iletişimde kalın.
Şikâyetleriniz uzun sürerse mutlaka bir uzmandan destek alın.

💬 Güneş bulutların arkasında olsa bile hayatınıza ışık eklemenin yolları vardır.


Romantik ilişkiler, hayatımızdaki en derin ve karmaşık bağlardır; bazen profesyonel destek almak, ilişkilerinizi güçlend...
10/09/2025

Romantik ilişkiler, hayatımızdaki en derin ve karmaşık bağlardır; bazen profesyonel destek almak, ilişkilerinizi güçlendirmek için en akıllıca adım olabilir. 💞

🧠 Duygu Odaklı Çift Terapisi (Emotion-Focused Therapy), duygulara odaklanır ve partnerlerin birbirlerini daha derinlemesine anlamalarını sağlar. Burada amaç, çatışmaların sadece çözülmesi değil, duygusal bağların güçlenmesidir. Geçmişteki duygularımızı mevcut ilişkilere taşıma eğilimimizi anlamamıza yardımcı olur. Böylece eski yaralar, farkındalıkla ele alınabilir. 🌱

🔄 Sistematik Bilişsel Davranışçı Cinsel Terapi yaklaşımları, cinsel yaşamda ortaya çıkan sorunları bilimsel ve yapılandırılmış bir yaklaşımla ele alır. Özgüven, yakınlık ve tatmin artırılırken, bireysel düşünce kalıpları ve ilişki dinamikleri de gözden geçirilir.

💬 Partnerler:

Birbirlerini daha iyi anlar,

Empati kurmayı öğrenir,

Duygusal ve cinsel ihtiyaçlarını keşfeder.

🛑 Çünkü cinsel problemler çoğu zaman sadece fiziksel değil; ilişki dinamikleri ve bireysel psikolojiyle iç içedir.

📚 Danışmanlık süreci, utanma ve damgalanma olmadan güvenli bir alan sağlar.
💡 Sağlıklı iletişim ve sağlıklı cinsellik, mutlu bir ilişkinin temel taşlarıdır.
🤝 Destek süreci, partnerlerin sorunları birlikte aşmasını ve bağlarını derinleştirmesini mümkün kılar.

🧠 Kendini tanımak, aslında kendi zihninin, duygularının ve ihtiyaçlarının farkına varmaktır.🌱 Carl Rogers’ın “öz-farkınd...
03/09/2025

🧠 Kendini tanımak, aslında kendi zihninin, duygularının ve ihtiyaçlarının farkına varmaktır.
🌱 Carl Rogers’ın “öz-farkındalık” kavramı, sağlıklı psikolojik gelişimin temelidir.
🔍 Kendini tanıyan kişi, yaşamdaki seçimlerini bilinçle yapar, dış koşullardan daha az etkilenir.
💬 Bu farkındalık, hayatla olan bağını derinleştirir, çünkü yaşamda “etkin varlık” haline gelirsin.
🌀 Psikodinamik teoride ise, kendini tanımak, bilinçdışındaki çatışmaları çözerek ruh sağlığını güçlendirir.
🌟 Viktor Frankl’ın dediği gibi, “Hayatın anlamı kendini bulmaktır.”
💡 Kendi değerlerini, sınırlarını ve arzularını keşfetmek, ilişkilerinde ve hedeflerinde sağlam bir temel sağlar.
🛤️ Bu yolculuk, kimi zaman zor olsa da özgürlük ve tatminin kapılarını aralar.
🤝 Terapide bu sürece eşlik etmek, senin kendi özüne ulaşman için en kıymetli desteklerden biridir.
💖 Kendini tanımak, hayatla olan bağını sevgiyle güçlendirmektir; çünkü orada gerçek sen varsın.

🧠 Affetmek, psikolojide bağışlama ve iyileşmenin önemli bir parçası olarak görülür; ancak sürekli ve zorunlu kılındığınd...
27/08/2025

🧠 Affetmek, psikolojide bağışlama ve iyileşmenin önemli bir parçası olarak görülür; ancak sürekli ve zorunlu kılındığında, kişi kendini yok sayabilir.
⚠️ Dr. Harriet Lerner’in de vurguladığı gibi, “Affetmek” her zaman sınır koymamak demek değildir.
🚫 Sürekli affetmek, kişisel sınırları ihlal etmek ve ruh sağlığını tüketmek anlamına gelebilir.
📚 Psikodinamik yaklaşıma göre, affetme süreci sağlıklı ancak kontrollü ve bilinçli olmalıdır.
💡 Affetmek, karşındakinin davranışını onaylamak değil, kendi iç huzurun için yükü bırakmaktır.
🛡️ Eğer affetmek zorunda hissediyorsan, bu durum “travmatik bağlanma” ve “duygusal tükenmişlik” yaratabilir.
🌿 Bilişsel davranışçı terapi, affetme ve sınır koyma arasında sağlıklı dengeyi bulmanda yardımcı olur.
💬 Kendini korumak, kendine değer vermektir; affetmek zorunluluk değil, özgürlüktür.
🧘 “Affetmek, zincirlerini kırmaktır; ama zincirleri taşıyamayan da özgür olmalıdır.”
💖 Ruh sağlığın, başkalarının davranışlarından önce gelir. Kendini koru, sev.

Address

Yeniköy Mahallesi Atatürk Caddesi No:492 Döşemealtı
Antalya
07190

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Psk.Özge Pekter posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category