Uzm.Klinik Psikolog Damla Kunt

Uzm.Klinik Psikolog Damla Kunt Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Uzm.Klinik Psikolog Damla Kunt, Mental Health Service, Büyükçekmece.

Öfkeyle Başa Çıkmada Neler Etkili, Neler Değil?“Öfkeliyken konuşmadan önce 10’a kadar; çok öfkeliyken 100’e kadar say!” ...
19/01/2016

Öfkeyle Başa Çıkmada Neler Etkili, Neler Değil?

“Öfkeliyken konuşmadan önce 10’a kadar; çok öfkeliyken 100’e kadar say!” – Thomas Jefferson

“Öfkeliyken 4’e kadar say, çok öfkeliyken küfür et!” – Mark Twain

Yukarıdaki örneklerde de olduğu gibi insanların öfkeyle başa çıkmada çeşitli yöntemleri var. Peki hangileri sağlıklı, hangileri değil?

Öfke, genel olarak tehdit olarak gördüğümüz ya da provoke olduğumuz bir duruma karşı verdiğimiz duygusal bir tepkidir. Öfke genellikle “kötü” olarak bilinir fakat doğru yönlendirildiğinde insanları motive edici, örneğin haksızlıklıklara karşı çıkmada harekete geçirici bir etkisi de olabilir. Önemli olan sonrasında ne tür davranışlar sergilediğimizdir.

Genellikle öfkeli kişiler önce davranışı sergiler, sonrasında düşünür. Bu yüzdendir ki öfkeyi sıklıkla pişmanlık duygusu takip eder.

Olası Başa Çıkma Yöntemleri

• Umursamamak- Bazen öfkeyi bastırmak öfkenin unutulmasına sebep olabildiği gibi bazense öfkenin birikmesine sebep olabilmekte ve bu da sağlık sorunlarını beraberinde getirebilmektedir.

• Sergilemek- Bazı teoriler öfkeyi sergilemenin yararlı olduğunu söylese de genellikle hem kişinin kendisine hem de diğerlerine zarar verme olasılığı çok yüksektir. Özellikle bu yöntemi kullanan kişilerin başkalarına zarar vermeye daha yatkın olduğu da söylenmektedir.

• Kurtulmak- Şüphesiz bu yöntemler arasındaki en sağlıklısıdır çünkü diğer 2 yöntem sizin öfkeli kalmanızı sağlamaktadır aslında. Her duygusal tepkinin bedensel bir yansıması ve zihinsel bir anlamı vardır. Zihindekileri çözebilmek ve bedensel açıdan da rahatlayabilmek önemli oranda çözüm sağlamaktadır.

Kişi bu durumların içinden kendi başına çıkamıyorsa Psikolojik destek alması ona çok büyük kolaylık sağlayacaktır. Unutmayın çoğu zaman öfkeyle kalkan zararla oturur!

AĞRILARINIZ PSİKOLOJİNİZDEN Mİ ETKİLENİYOR?Ağrılar hayatımızın büyük bölümünde karşımıza çıkan, çoğunlukla ağrı kesiciyl...
13/01/2016

AĞRILARINIZ PSİKOLOJİNİZDEN Mİ ETKİLENİYOR?

Ağrılar hayatımızın büyük bölümünde karşımıza çıkan, çoğunlukla ağrı kesiciyle dindirmeye çalıştığımız, bazen sebebini bildiğimiz bazen de bilemediğimiz belirtilerdir aslında. Sebebini bildiğimiz ve ağrı kesiciyle kesebildiğimiz ağrılar dışındaki ağrılarımız neden çözülmüyor veya tekrarlıyor?

Ağrı konusu, milattan önceden itibaren araştırılmaya başlanan ve insanların çözüm bulmaya çalıştığı bir konudur. Ağrı kelimesi aslında Latince’den gelmekte ve bu dilde “ceza, intikam” anlamına gelmektedir. O dönemlerde insanlar ağrısı olduğunda Tanrı tarafından cezalandırıldıklarını düşünmüşlerdir.Yıllar içinde sebebi bulunamayan türde ağrıların kimlerde daha sık görüldüğü araştırılmış ve ortak bir sonuca varılmıştır. Bu sonuç ise “duygularını ifade edemeyen kişilerde” daha sık görüldüğüdür. Peki neden?

Araştırmalar birçok fiziksel hastalık gibi ağrının da psikolojiyle kuvvetli bir bağlantısı olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin, eğer duygularınızı sözle ifade edemiyor, ifade etmekte zorlanıyorsanız bedeniniz buna tepki göstermektedir. Sizin ifade edemediğiniz problemleri o “ağrıyla” ifade etmektedir. Bu aslında bedeninizin “birşeylerin iyi gitmediği” yönündeki uyarısıdır.

Freud ağrıyı analitik perspektive göre araştırmış ve ilginç çıkarımlara varmıştır. Teorisine göre her ağrıyan bölgenin farklı bir anlamı vardır. Örneğin çene ağrısının sevgi ve öfkeyle ilgili problemlerden kaynaklandığını belirten Freud, öfkeli bir insanın “çiğ çiğ yeme isteği”nden dolayı diş sıktığını ve bunun çenede yaklaşık 100 kg’ye eş değer bir basınç yarattığını söylemektedir. Diş sıkma yani “bruksizm” günümüzde çok sık rastlanan bir problemdir.

Bayanlar dikkat!
Psikolojik kökenli ağrının bayanlarda daha sık görüldüğü ve orta yaş ve üzeri kişilerde daha yaygın olduğu saptanmıştır.Eğer sizin de sebepsiz ve çözülmeyen ağrılarınız varsa Psikolojik destekle sorunlarınızdan arınarak ağrılarınızdan kurtulabilirsiniz.

Peki ya siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Gönderiyle ilgili yorumlarınızı okumaktan memnuniyet duyacağız.

24/12/2015

Sevdiğim bir arkadaşımın tezine katkıda bulunmak amacıyla aşağıdaki anketi paylaşıyorum. Ankete katılmak için banka çalışanı olmak gerekiyor. Anketin baştan sona tamamlanması önemli. Katılanlara şimdiden teşekkürler ve herkese Mutlu Günler!

https://qtrial2013.qualtrics.com/SE/?SID=SV_40iKPFXsbV2cHqd

Qualtrics sophisticated online survey software solutions make creating online surveys easy. Learn more about Research Suite and get a free account today.

Herkese Mutlu Günler!Ayrıntılı özgeçmiş ve güncel yazılarıma www.damlakunt.com 'dan ulaşabilirsiniz.
12/11/2015

Herkese Mutlu Günler!

Ayrıntılı özgeçmiş ve güncel yazılarıma www.damlakunt.com 'dan ulaşabilirsiniz.

Uzm.Klinik Damla Kunt resmi web sitesi

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü Saygı ve Özlemle Anıyoruz..
10/11/2015

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü Saygı ve Özlemle Anıyoruz..

Umudunuzu kaybetmeyin” İnsanoğlunun gizli silahı: Adaptasyonİnsanoğlunun en etkileyici özelliklerinden biri adapte olabi...
03/11/2015

Umudunuzu kaybetmeyin”
İnsanoğlunun gizli silahı: Adaptasyon

İnsanoğlunun en etkileyici özelliklerinden biri adapte olabilme yeteneğidir. Fiziksel veya psikolojik olarak yaşanan her tür travmaya adapte olabilir insan. Peki zihnimiz adapte olmaya uğraşırken biz neler yapmalıyız?

Zihninize güvenin!
Bütün insanlarda zihinsel esneklik (toparlanma) kapasitesinin mevcut olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Sinirbilim alanında yapılan araştırmalara göre, beynimiz esnek ve değişime açıktır. Yani gelişim, değişim ve “anlamak” her zaman mümkündür.

Beklentilerinizi düzenleyin!
Bazen bizim için zorlu olan durumlara adaptasyonumuzu kolaylaştırmak için bazı değişiklikler yapmamız gerekebilir. Şüphesiz bunların en başında beklentilerimiz geliyor. Beklentilerimizi çok yüksek tutmak bizi hayalkırıklığına uğratabileceği gibi, beklentilerimizi çok düşürmek de bazen demotive olmamıza sebep olabimekte. Durumlara göre beklentilerimizi düzenlemek, yeni durumlarla başa çıkmada işimizi kolaylaştıracaktır.

Savunma mekanizmalarınızla hemen savaşmayın!
Her birey hayatının bir döneminde kendisi için travmatik olabilecek durumlarla karşılaşmaktadır ve bazılarıyla başa çıkabilmek kişi için çok zor olabilmektedir. Bu tür durumlarda otomatikman beynimiz koruma amaçlı bazı mekanizmaları devreye sokabilir. Bu tür savunma mekanizmaları (örneğin inkar, bastırma) uzun vadede işlevsel olmasa da doğru zaman gelene kadar bizi koruyabilir. Toparlanmak için belli bir süre kendinize zaman tanıyın.

Değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabullenin!
Hayatta değiştiremeyeceğimiz bazı durumlar vardır. Engel olamadığımız ve hoşumuza gitmeyen bazı durumları kabullenmek toparlanmamız açısından bize iyi gelecektir. Böylece sürekli öfkelenmek gibi işlevsel olmayan tepkiler vermek yerine istenmeyen durumlarla başa çıkma gücümüzü arttırabiliriz.

Bunun da geçeceğini hatırlayın!
Geçmişimize baktığımızda atlattığımız ve başa çıkabildiğimiz bir sürü zor durum olduğunu görebiliriz. Tabiiki zamanın iyileştirici etkisini de unutmamak lazım. Önceden atlatabildiysek şimdi neden yapamayalım?

Unutmayın ne kadar güçlü olduğunuzu ancak zor durumlarla karşılaştığınızda farkedebilirsiniz.

Peki ya siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Gönderiyle ilgili yorumlarınızı okumaktan memnuniyet duyacağım.

Yoksa Eşiniz "Kontrol Manyağı" mı ?Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivitesi olan bir Eşle Yaşamanın Altın KurallarıEşinizle i...
20/10/2015

Yoksa Eşiniz "Kontrol Manyağı" mı ?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivitesi olan bir Eşle Yaşamanın Altın Kuralları

Eşinizle ilişkinizi devam ettirmek için ipuçları:
“Kadınlar Venüs’ten erkekler Mars’tan gelir!”

Eşinizle ilişkinizi devam ettirmek için ipuçları: “Kadınlar Venüs’ten erkekler Mars’tan gelir!”

Kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, size ve sevdiklerinize sağlık, huzur ve mutluluk dilerim.
24/09/2015

Kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, size ve sevdiklerinize sağlık, huzur ve mutluluk dilerim.

Kanserde Psikolojik "Dayanıklılık"Kanser tanısı hastayı ve bakım verenleri, fiziksel, bilişsel, duygusal, sosyal, maddi ...
23/09/2015

Kanserde Psikolojik "Dayanıklılık"

Kanser tanısı hastayı ve bakım verenleri, fiziksel, bilişsel, duygusal, sosyal, maddi ve manevi birçok açıdan zorlar. Hasta ve hasta yakınlarının bu zorlayıcı durumla baş edebilmek ve yaşam kalitesini yeniden sağlayabilmek için, kanseri sindirebilmelerine, stres verici koşullara başarılı bir şekilde uyum sağlamalarına dayanıklılık denir. Savaşlar ve doğal felaketler yıkımlar getirir. Yıkımlardan sonra ise çoğu zaman bir toparlanma başlar ve insanlar kayıplarına rağmen yeniden eski hallerine dönmek için çabalarlar. Benzer şekilde bakıldığında, hastalıklarda da yıkım olarak yaşantılanan her durum sonrası, bir “kendine gelme” sürecidir dayanıklılık.

Genetik Dayanıklılık

İnsanoğlu çok karmaşık bir genetik yapıya sahiptir. Bu sebeple durumlar ile genler arasında net ve doğrudan ilişkiler kurmak henüz mümkün olmamaktadır. Ancak çalışmalar bazı gen yapılarındaki değişikliklerin, bazı durumlara yatkınlık sağladığını desteklemektedir. Örneğin, serotonin ile ilişkili bir gendeki farklılaşma (serotonine transporter gene), zorlayıcı durumlarda, bazı insanları diğerlerine göre depresyona ve travma ilişkili bozukluklara karşı daha dayanıklı kılmaktadır. Henüz keşfedilmemiş birçok sürecin stres ve stres tepkisindeki farklılıklara sebep olduğu düşünülmektedir.

Biyokimyasal Dayanıklılık

Vücudumuzda stres yanıtını düzenleyen birçok sistem bulunmakta ve bunlar sıkı etkileşimler ile çalışmaktadır. Özellikle erken çocukluk döneminde, güvenli bağlanma yaşayan, güçlü sosyal etkileşimleri olan, sözel, fiziksel ya da cinsel travmaya maruz kalmamış kişilerde bu sistem sağlıklı stres yanıtları üretmeye yatkındır. Zorlayıcı durumlarda sağlıklı sistem, sağlıklı uyum aşamalarıyla dayanıklılığı sağlar. Oysa erken çocukluk döneminde, anne (bakım veren) – çocuk ilişkisinde güvensiz bağlanması olan, sosyal bağları güçsüz ve özellikle de cinsel tacize maruz kalmış çocuklarda stres yanıtını düzenleyen, sempatik sistem, HPA, kortizol, DHEA, serotonin, dopamin, noradrenalin gibi birçok sistem ve vücut kimyasalının çalışma düzeninde bozulmalar olur. Bu kişiler zorluklar karşısında hızlıca dengeyi ve dayanıklılığı sağlayacak sistemden yoksundur.

Psikolojik Dayanıklılık

İyimserlik (Optimizm): İyimserlik, olumlu sonuçlar almayı ummak, geleceğin iyi şeyler getireceğine inanmaktır. Son 20 yıldır yapılan çalışmalarda iyimserliğin ” daha iyi bir sağlık” ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmalar, iyimser kanser hastalarının, biyopsi, cerrahi gibi girişimsel işlemlerde daha az duygusal dalgalanma yaşadığını ortaya koymuştur. Yine iyimser hastaların, bağışıklık sistemlerinin daha iyi işlev gördüğü, bu kişilerin hastalığı daha kolay kabullendiği, daha aktif baş etme yöntemleri belirleyebildiği, daha katılımcı olduğu, kolay kolay pes etmediği dolayısıyla problemleri daha kolay çözebildiğini vurgulanmıştır. Ancak kolay pes etmemek konusunda önemli bir nokta vardır. Bazen biraz durmak ve bir adım geriye gitmeyi kabullenebilmek de olumlu sonuçlar yaratır. Bazen pes etmemek için çok yoğun uğraş vermek de, pes etmek kadar olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Umut: Gelecek yönelimli bir bakış açısıdır. Olumlu sonuç ummak yönüyle iyimserliğe benzemekle birlikte, zaman zaman iyimserlik yitirildiğinde dahi geleceğe yönelik pozitif düşüncelere sahip olaraktır. Ve umut dayanıklılığı sürdürür. Gidişat ve sonuçtan bağımsız var olan bir olgudur.

Kanser hastaları zaman zaman yaşamış oldukları sıkıntı ve acıları anlamlandırırken, bu durumun kendilerine bir işaret olabileceğini düşünürler. Hayatı başka şekilde, başka önceliklerle yaşamaları gerektiği, kendilerine ve sevdiklerine daha farklı davranmaları gerektiği, yeni hobiler edinmeleri, ilişkilerini düzenlemeleri, sağlıklarına dikkat etmeleri, inançlı olmaları gerektiği gibi çıkarsamalar yaparak, var olan anlamsız acıya bir anlam kazandırırlar. Bu noktadan sonra anlamı olan sıkıntı ve acılar daha kabullenilir, katlanılabilinir ve çözülür olur. Bu sıkıntı ve acıların, neden kendi başına geldiğine takılıp, travmayı kendince anlamlandıramayan her bireyin acısı, daha yoğun ve uzun sürmektedir. Burada kastedilen polyannacılık değildir. Başımıza gelen kötü durumların içinde iyi birşeyler bulmaktan çok daha farklı ve ötedir. Ve dayanıklılığın diğer öğeleri gibi, amaç ve anlam bulabilme, sıkıntıyı, acıyı daha katlanılabilir yapabilme de kişilik ile yakından ilişkilidir. Psikoterapiler bu noktada bireylere destek olabilmektedir.

www.damlakunt.com

Address

Büyükçekmece
34360

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Uzm.Klinik Psikolog Damla Kunt posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Uzm.Klinik Psikolog Damla Kunt:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram