06/10/2025
“Ya olursa?”… İşte bu iki elime, bazen koskoca gününüzün huzurunu bozabilecek kadar güçlüdür. Küçükten büyüğe: “Ya yağmur yağarsa?” ile başlar, “Ya işimi kaybedersem?”e kadar gider.
🧠 Psikolojide bu eğilime olasılık hatası denir. Yani, bir olasılığın gerçekleşme ihtimalini olduğundan çok daha yüksek tahmin etmek. Bu, Bilişsel Terapi’nin kurucusu Aaron Beck’in tanımladığı bilişsel çarpıtmalardan biridir.
📈 Mesela gerçekten düşük bir ihtimal bile, zihinde tehlike senaryosu olarak şişer ve o an sanki %90 ihtimalle olacakmış gibi hissedilir. Bunun nedeni beynin “negatif olaylara karşı seçici dikkat” göstermesi.
🌪 “Ya olursa?” zihni genellikle kontrol ihtiyacımız ile bağlantılıdır. İnsan zihni belirsizlikten hoşlanmaz. Psikodinamik yaklaşımlar der ki: “Belirsizlik, bilinçdışındaki güvensizlik ihtiyaçlarını tetikler.”
🎭 Edebiyatta da bu meseleye değinen çok yazar var. Mesela Dostoyevski, “İnsan çoğu zaman hayali tehlikelerle kendi cezasını verir.” der. Gerçekten de bazen başımıza gelmeyen şeyin acısını şimdiden çekiyoruz.
🌿 Çözümün bir kısmı da “olasılıklar yerine etkiler üzerine düşünmek”te. Yani “Ya olursa?” dediğinizde, o olasılığın gerçekleşme ihtimalini objektif olarak değerlendirmek. Gerçekçi mi, yoksa zihnimin abartısı mı?
🧘♀️ Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) burada devreye girer: “Evet, böyle bir ihtimal var. Ama bu ihtimale rağmen değerlerime uygun yaşamaya devam edeceğim.” demek, kaygılı beyni yatıştırır.
💬 Sizin “ya olursa?” dediğiniz durumların çoğu gerçekleşmez. Hatta psikoloji literatüründe “katastrofik beklentiler”in %85’inin hiçbir zaman yaşanmadığı tespit edilmiş.
🌈 O yüzden belki de kendinize şu karşı soruyu sorabilirsiniz: “Peki ya güzel bir şey olursa?” — Bu cümle beyinde umut hissi yaratan nörotransmitterleri devreye sokar.
📌 Hayat olasılıklar üzerine değil, yaşadığınız şu anın üzerine kuruludur. Seçiminizi o andan yana yapabilirsiniz.