03/10/2025
Anne Sütü ve Normal Doğumun Sessiz Kahramanları
Ekim ayının ilk haftası…
Hastanenin koridorlarında tatlı bir telaş vardı. Yeni doğan bebeklerin ağlayışları, annelerin heyecanla karışık sevinç gözyaşları yankılanıyordu.
Ayşe, ilk bebeğini kucağına almak üzereydi. Doktoru ona doğumun doğal akışını anlatmış, sabırla beklemenin mucizevi bir deneyim olduğunu söylemişti. O an kalbi hızla çarptı; sancılarla birlikte içinden geçen tek şey şuydu:
“Ben bunu yapabilirim, çünkü içimde bir hayatı dünyaya getirecek güç var.”
Ve bir anda, saatler süren emekten sonra bebeğinin ağlamasıyla odanın içi aydınlandı. İlk nefes, ilk ağlayış, ilk dokunuş… O mucizevi temas, annenin tüm yorgunluğunu aldı götürdü.
Ayşe bebeğini göğsüne koyduğunda hem kendisi hem de bebeği için yeni bir yolculuk başladı...
Bebeğinin dudaklarının minik minik hareket edişini izlerken, kalbinin içindeki sıcaklık gittikçe arttı...
Anne sütü, yalnızca bir besin değil; güven, sevgi, şefkat ve bağışıklığın ilk hediyesiydi. O ilk damla, bebeğin hayat boyu taşıyacağı bir zırh gibiydi.
İşte bu yüzden her yıl 1-7 Ekim Normal Doğum ve Anne Sütü Haftası, annelerin cesaretini, doğallığın güzelliğini ve anne sütünün paha biçilmez değerini hatırlatır.
Bu hafta, annelerin kendi bedenlerine güvenmelerini, doğumun mucizevi gücünü ve anne sütü ile bebekleri arasındaki o görünmez ama en güçlü bağı kutlama zamanıdır.
Ayşe’nin hikâyesi aslında her annenin hikâyesidir. Çünkü her doğum, yeni bir hayatın yanı sıra, yeni bir anne doğurur. Ve her anne sütü damlası, bebeğe verilen en saf hediyedir.
Normal doğum; sabrın, doğallığın ve hayatın akışına güvenmenin adı…
Anne sütü; doğanın mucizesi, ilk gıdanın en kıymetlisi…
Tüm annelerin ve bebeklerin sağlıkla, sevgiyle, şefkatle buluştuğu zamandır ....