Isparta Şehit Yunus Emre Devlet Hastanesi

Isparta Şehit Yunus Emre Devlet Hastanesi Davraz Mahallesi 104. Cadde 81/A Eğirdir Yolu Üzeri ISPARTA/Merkez

konu linki :https://sehityunusemredh.saglik.gov.tr/TR-1385568/enfeksiyon-hastaliklari-uzmani-dr-ahmet-fakih-aydin-in-1-a...
02/12/2025

konu linki :
https://sehityunusemredh.saglik.gov.tr/TR-1385568/enfeksiyon-hastaliklari-uzmani-dr-ahmet-fakih-aydin-in-1-aralik-dunya-aids--gunu-hakkindaki-bilgilendirmesi.html Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Fakih AYDIN ın 1 ARALIK DÜNYA AİDS GÜNÜ hakkındaki bilgilendirmesi İnsan İmmun Yetmezlik Virüsü (Human immunodeficiency virus; HIV) bağışıklık sisteminin baskılanması sonucunda fırsatçı enfeksiyonlar ile seyreden kronik hastalıktır.
Bu virüs, bağışıklık sistemini zayıflatır ve tedavi edilmediğinde ciddi hastalıklara (enfeksiyonlar, kanserler vb.) ve ölüme neden olur.
HIV ENFEKSİYONUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR?
 Hastalığın evresine göre belirtiler değişkenlik gösterir.
 Bazı kişilerde virüs ile ilk karşılaşmadan 2-4 hafta sonra grip benzeri belirtiler (ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, yoğun kas ve eklem ağrısı, karın ağrısı, ishal, döküntü, lenf bezlerinde şişlik ve ğrı
vb.) görülebilir. Bazı kişilerde ise bu dönemde hiçbir belirti görülmeyebilir.
 Birkaç hafta sürebilen bu dönemden sonra enfeksiyon uzun bir dönem (yaklaşık 5-10 yıl) essiz seyredebilir ve AIDS evresine ilerleyebilir.
BULAŞMA YOLLARI
 Cinsel Temas: (En sık görülen bulaşma yoludur)
 Kan Yolu İle Bulaşma:
 Ortak kullanılan HIV ile kontamine iğne, şırınga ve diğer delici kesici aletler veya steril edilmemiş cerrahi malzemelerin kullanıldığı işlemler (dövme, piercing vb.).
 Enfekte kan ve kan ürünleri nakli (Ülkemizde 1987 yılından itibaren, her kan ve kan ürününe gerekli testler yapıldıktan sonra hastaya verilmektedir.).
 Anneden Bebeğe Geçiş:
 HIV pozitif anneden gebelik dönemi, doğum sırasında ya da doğum sonrasında bebeğe geçiş (emzirme vb.).
VİRÜS HANGİ DURUMLARDA BULAŞMAZ?
 Dokunmak, tokalaşmak ve sarılmakla
 Gözyaşı, ter ve tükürükle
 Aynı yerde oturmak ve aynı havayı solumakla
 Aynı havuzu, tuvaleti, saunayı ve duşu paylaşmakla
 Giysilerin ortak kullanılması ile
 Tabak, çatal, kaşık bıçak ve bardak paylaşmakla
 Telefon kulaklığı ve kapı tokmağı ile
 Sivrisinek, böcek sokması ve hayvan ısırması ile HIV bulaşmamaktadır.
VİRÜSTEN KORUNMA YOLLARI NELERDİR?
Cinsel Yolla Bulaşmanın Önlenmesi
 Tek eşlilik,
 Riskli ve korunmasız cinsel temastan kaçınılması,
 Riskli cinsel ilişki sırasında kondom kullanılması,
 Cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonların tanı ve tedavisi.
Kan Yolu İle Bulaşmanın Önlenmesi
• Dövme ve piercing gibi kesici ve delici işlemler sırasında sterilizasyon kurallarına uyulması,
• Güvenli kan ve kan ürünlerinin kullanılması, (Kan ve kan ürünleri ile olan bulaşmaya karşı korunma amacı ile 1987 yılından beri ülkemizde kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmektedir.
• Organ ve doku nakilleri öncesinde gerekli testlerin yapılması HIV geçiş riskini en aza
İndirmektedir.)
TANI
Enfeksiyona özgü laboratuvar testleri ile tanı konulmaktadır,
Aşısı yoktur.
TEDAVİ Tedaviye erken dönemde başlanması, düzenli takip ve tedavinin sürdürülmesi ile kişinin yaşam süresi ve yaşam kalitesi artmakta, virüsün başkalarına geçişi engellenmektedir.

02/12/2025
02/12/2025

HIV/AIDS

🔴BİLGİLENİN
🔴KORUNUN
🔴TEDAVİ OLUN

01/12/2025

Sağlık hizmeti sunumunda görev alan ve sağlık sisteminin önemli bir parçası olan tıbbi sekreterlerimizin Tıbbi Sekreterler Günü kutlu olsun.

KONU: AKCİĞER KANSERİ FARKINDALIK AYIAkciğer vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan, solunum sistemi organıdır. Her ...
28/11/2025

KONU: AKCİĞER KANSERİ FARKINDALIK AYI

Akciğer vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan, solunum sistemi organıdır. Her organ gibi akciğer de birçok hücreden oluşur. Bu hücreler, akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaç doğrultusunda bölünerek çoğalırlar. Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan oluşan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik, beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir.
Akciğer kanseri, başlıca iki alt türde görülmektedir. Bunlar;
• Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri (KHDAK):
Tüm akciğer kanseri vakalarının yaklaşık %85’ini oluşturur ve küçük hücreli tiplere göre daha yavaş ilerler.
• Küçük Hücreli Akciğer Kanseri (KHAK):
Daha az yaygın olmakla birlikte hızlı seyirli ve agresif bir tümör tipidir. Akciğer çevresindeki dokulara ve dolaşım sistemi yoluyla uzak organlara (karaciğer, kemik, beyin vb.) kısa sürede yayılabilir.
Dünya genelinde akciğer kanseri, erkeklerde en sık görülen, kadınlarda ise ikinci sıklıkta izlenen kanser türüdür. Kanser kaynaklı ölümler arasında ise ilk sırada yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu (IARC) tarafından oluşturulan küresel kanser veri tabanı olan GLOBOCAN 2022 verilerine göre, dünyada bir yıl içerisinde yaklaşık 2,5 milyon yeni akciğer kanseri vakası görülmüş, 1,8 milyon kişi akciğer kanseri nedeniyle yaşamını yitirmiştir.
Akciğer kanseri için risk faktörlerine bakıldığında;

• Sigara, pipo, nargile, puro vb tütün ürünleri kullanmak,
• Sigara dumanına maruz kalmak (pasif içicilik),
• Çevresel ve Mesleki Maruziyetler (Asbest, arsenik, krom vb maruz kalmak),
• Herhangi bir nedenle yoğun radyasyona maruz kalmak,
• Hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde yaşamak,
• Ailede akciğer kanseri öyküsü olması

Tütün dumanı 7.000’den fazla kimyasal madde içermekte olup, bunların en az 70’i kansere yol açtığı bilinen maddelerdir. Sadece sigara değil; puro, pipo ve elektronik sigara gibi yeni nesil ürünler de akciğer kanseri riskini artırmaktadır. Tütün ürünlerinin dumanındaki toksik karışımlar, bronş epitelinde DNA hasarına yol açarak tümör gelişimini tetiklemektedir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl 1,3 milyon kişi pasif tütün dumanına (pasif içicilik) bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. DSÖ, pasif etkilenimin akciğer kanserine yol açtığını ve maruziyetin “güvenli bir düzeyinin” bulunmadığını vurgulamaktadır. Bu nedenle, dumansız hava sahası uygulamaları ve ev içi maruziyetin azaltılmasına yönelik önlemler, aktif tütün kullanımını azaltmanın yanı sıra toplumun kanser yükünü de azaltmaktadır.
Ülkemizde erkeklerde trakea, bronş ve akciğer kanserleri 49,3/100.000 görülme sıklığı ile en sık görülen kanserler arasında ilk sırada yer almakta; kadınlarda ise 10,8/100.000 görülme sıklığı ile dördüncü sırada bulunmaktadır. En güncel verilere göre ülkemizde her yıl yaklaşık 30 bin kişi akciğer kanseri tanısı almakta, 23 bin vatandaşımız bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Vakaların yalnızca %17’si erken evrede saptanabilirken, %24,3’ü bölgesel, %58,6’sı ise uzak organ yayılımı evresinde tanı almaktadır. Tanı alma medyan yaşı 65’tir.
Akciğer kanserinin en sık gözlenen belirtileri şunlardır:

• Geçmeyen veya giderek kötüleşen öksürük
• Öksürükle birlikte kan veya kanlı balgam çıkarmak
• Nefes alırken, öksürürken veya gülerken artan göğüs ağrısı
• İştahsızlık, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı
• Ses kısıklığı
• Nefes darlığı
• Tekrarlayan veya geçmeyen bronşit ve/veya zatürre atakları

Akciğer kanserinin küçükken ve yayılmadan önce, erken bir evrede tespit edilmesi, başarılı bir şekilde tedavi edilme olasılığını arttırır. Ancak genellikle akciğer kanseri belirtileri, hastalık ileri bir evreye gelene kadar ortaya çıkmaz. Akciğer kanseri bazı belirtiler gösterse bile, enfeksiyon ya da sigaradan kaynaklanan etkiler olarak düşünüldüğü için atlanır ve tanı gecikir.
Akciğer kanseri tanı süreci; fizik muayene, akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), bronkoskopi ve biyopsi yöntemlerini kapsar. Ayrıca, genetik mutasyonların ve biyobelirteçlerin belirlenmesine yönelik moleküler testler, doğru tanı koyulması ve kişiye özel tedavi planlanmasında önemli rol oynamaktadır.
Tedavi yaklaşımı; hastalığın evresi, yerleşimi, hastanın yaşı ve eşlik eden sağlık durumlarına göre belirlenmektedir. Multidisipliner bir ekip çalışması gerektiren bu süreçte cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi gibi seçenekler uygulanmaktadır.
Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımına atfedilen akciğer kanseri oranının erkeklerde %89,9 kadınlarda ise %43 olduğu belirtilmektedir. Bu istatistikler dikkate alındığında, ülkemizde bir yıl içerisinde ortaya çıkan yaklaşık 25 bin akciğer kanseri vakasının önlenebilir olduğu söylenebilir. Tütün ürünlerini bırakmak, her yaşta ve her dönemde sağlık açısından önemli faydalar sağlar. Sigaranın bırakılmasından 10 yıl sonra akciğer kanseri riski, içmeye devam eden bir bireye kıyasla yaklaşık %50 oranında azalır.

Tütün ürünü kullanan vatandaşlarımız, bu bağımlılıktan kurtulmak için Bakanlığımız tarafından sunulan hizmetlerden faydalanabilirler:
• ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı
• Sigara Bırakma Polikliniği
• Mobil Sigara Bırakma Polikliniği
Bu birimlerde, bilimsel etkinliği kanıtlanmış ilaç tedavilerine ücretsiz erişim sağlanmaktadır.
Akciğer kanserinde belirtiler genellikle belirsiz seyretmekte, bu durum geç teşhise yol açmaktadır. Farkındalık, erken tanı ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile akciğer kanserinin önlenmesi ve erken evrede saptanması mümkündür.
Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı vesilesiyle vatandaşlarımızın;
• Tütün ve tütün ürünlerini kullanmamaları,
• Dumansız hava sahası uygulamalarına destek vermeleri,
• Sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemeleri,
büyük önem taşımaktadır.
“Kanserde Erken Teşhis Hayat Kurtarır”
“Fark et, geç kalma: Erken tanı hayat kurtarır!”
“Nefes al, fark et, harekete geç!”
“Nefesiniz Dumansız Hayatınız Sağlıklı”

Hastanemizde "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete KarşıUluslararası Mücadele Günü" sebebiyle  personelimize Sosyal Çalışmacı...
25/11/2025

Hastanemizde "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Günü" sebebiyle personelimize Sosyal Çalışmacı Ali Alperen ÖNGE tarafından bilgilendirme eğitimi verilmiştir

Dünya Antimikrobiyal Direnç Farkındalık Haftası
24/11/2025

Dünya Antimikrobiyal Direnç Farkındalık Haftası

24/11/2025

Antimikrobiyal ilaçları akılcı kullanalım, gelecek nesilleri koruyalım.

18-24 Kasım

24/11/2025

Akılcı antibiyotik kullanımı, antibiyotiklerin yalnızca hekim tarafından reçete edildiğinde uygun dozda ve sürede kullanılmasıdır.

• 19 Kasım 2025 Dünya Koah Günü ...19 Kasım 2025 Dünya Koah GünüGüncellenme Tarihi 19 Kasım 2025Kronik Obstrüktif Akciğe...
21/11/2025

• 19 Kasım 2025 Dünya Koah Günü ...
19 Kasım 2025 Dünya Koah Günü
Güncellenme Tarihi 19 Kasım 2025
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH);
- Hava yolu ya da hava keseleri (alveol) anormalliğinden kaynaklanan,
- Nefes darlığı, öksürük ve balgam gibi kronik (süregen) solunum şikayetleri ile karakterize,
- Kalıcı ve sıklıkla ilerleyici olan,
- Hava yollarında tıkanma ile seyreden,
- Erken tanı konulduğunda, önlenebilen ve tedavi edilebilen kronik bir hastalıktır.
Hastalık, tüm dünyada önde gelen ölüm nedenlerinden biri olup bu ölümlerin %90’ı düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana gelmektedir.
KOAH, dünyada, 40 yaş üzeri yetişkinlerde %10 oranında görülmektedir. Bu oran farklı coğrafi bölgelerde, farklı maruziyetlere göre değişiklik gösterir. Ancak, hastaların %60-85’i halen tanı almamış durumdadır. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TUSEB) tarafından yayımlanan 2020 yılı KOAH raporuna göre ülkemizde 4 milyon KOAH hastası olduğu tahmin edilmektedir. 2024 TUİK verilerine göre solunum sistemi hastalıkları, %15 oranıyla Türkiye’de en sık ölüme neden olan hastalıklar arasında 3. sırada yer almaktadır.
Tüm dünyada ve Türkiye’de KOAH gelişiminin temel nedenleri; sosyal eşitsizlik, yoksulluk, yetersiz beslenme, iç ve dış ortam hava kirliliği ile tütün kullanımıdır. KOAH hastalarının yaklaşık %80’inde sigara içme öyküsü vardır ve sigara süresi ile miktarı hastalığın şiddetini artırır. Elektronik sigara, nargile gibi diğer tütün ürünlerinin kullanımı ve pasif içicilik de KOAH gelişiminde aynı şekilde etkilidir. Hava kirliliği, biyokütle yakıtlarının (odun, kömür, tezek vb.) dumanının solunması, yetersiz beslenme, enfeksiyonlar ve/veya iç ve dış ortam kirleticilerine pasif maruz kalmaya bağlı olarak doğumdan önce ve sonra akciğer gelişiminin geri kalması riskini artırır. Ayrıca iş yerinde duman, kimyasal madde ve toza maruz kalma da önemli risk faktörleridir; iş yeri maruziyetine bağlı KOAH gelişme oranı %19,2’dir.
KOAH, ileri yaşlarda daha sık görülse de daha erken dönemde yani 40 yaş civarında başlayabilir. Tanısı ne kadar erken konulabilir ise hastalığın tedavisi de o kadar mümkün olabilmektedir. Bu nedenle hastalığa erken tanı konması çok büyük bir önem taşımaktadır.
KOAH’ta en sık görülen yakınmalar; nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarama ve yorgunluk hissidir. Nefes darlığı, KOAH’ın temel semptomudur ve kısıtlılığın da en önemli nedenidir. Genellikle anksiyete hastalığa eşlik eder. Hastalar “nefes almada güçlük, göğüste ağırlık, hava açlığı veya nefes nefese kalmak” şeklinde kendilerini ifade ederler. Hastanın yakınmaları, hastalığın ilerlemesi ile daha da artarak kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bu nedenle 40 yaş üzerindeolan, sigara ve/veya tütün ürünü kullanan, nefes darlığı hisseden her bireydeKOAH düşünülmeli ve bu bireyler, mutlaka göğüs hastalıkları uzmanına başvurmalıdır!
KOAH’ın ilk semptomu genellikle kronik öksürüktür. Bununla birlikte, sigara ve/veya çevresel maruziyetlere bağlı olduğu düşünüldüğü için hasta tarafından patolojik bir semptom olarak algılanmaz. Öksürük başlangıçta aralıklı olabilir, sonraları gün boyu devam eden ve her gün ortaya çıkan bir karakter alır. Kronik öksürük, balgamlı veya balgamsız olabilir ve balgam mevcut ise süreğendir ve genelde beyaz renktedir. Alevlenme dönemlerinde ise balgam sarı-yeşil renkte olabilir.
KOAH için risk faktörlerini taşıyan bir kişide, sağlık kurum ve kuruluşlarında, basit bir test olan “nefes ölçüm testi (spirometre)” ile tanı kolayca konulabilmektedir. Solunum fonksiyon testi olarak isimlendirilen bu test kullanılarak hava akımında azalmaya yol açan tıkanıklık belirlenebilmekte ve KOAH’ın düzeyi saptanabilmektedir.

İlerleyici nefes darlığınız varsa KOAH olabilirsiniz!
Bu durumda aile hekiminizden danışmanlık alınız!
Göğüs hastalıkları uzmanına başvurunuz!
KOAH tanısı çok kolay bir nefes ölçümü yöntemi ile konulabilmektedir.
KOAH’ın tıbbi tedavisinde ise “inhaler” olarak bilinen ve solunum yoluyla uygulanan nefes açıcı ilaçlar ile hava yollarındaki daralmanın azaltılıp hastanın olabildiğince rahatlatılması ve yaşam kalitesinin arttırılması amaçlanmaktadır. Bu ilaçların düzenli ve doğru kullanılması gerekmektedir.Solunum yetmezliği olan KOAH’lı hastalarda evde oksijen tedavisi ve/veya solunum cihazı tedavisi gibi tedavilere ihtiyaç olabilmektedir.Hastalığın seyrini kötüleştirecek alevlenmelerden ve zatürreden korunmak için her yıl sonbaharda grip ve ömür boyu bir kez olmak üzere zatürre aşılarının yapılması önemlidir.
Nefes darlığınız varsa ve KOAH tanısı aldıysanız tıbbi tedavi yanı sıra solunum rehabilitasyonu programlarına katılabilir veya bireysel olarak egzersiz yapabilirsiniz!
KOAH gelişiminin önlenmesi ve hastalığın Türkiye’de ve tüm dünyada ortadan kaldırılması ancak hastalık nedenlerin ortadan kaldırılması ile mümkün olabilecektir. Çünkü elimizdeki mevcut tedaviler, hastalığı iyileştirmekten çok hastalık semptomlarını ve alevlenmelerini hafifletmeye yöneliktir. Bu nedenle insanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi, hava kirliliği ve tütün kullanımının önlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Bakanlığımız, risk faktörleriyle etkin mücadele edilerek KOAH hastalığının önlenmesi; hasta olanların erken teşhisi, düzenli takibi ve uygun tedavisi için önemli çalışmalar yürütmektedir. Bu doğrultuda; ilgili paydaşlarla birlikte “Türkiye Kronik Hava Yolu Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programını” hazırlayarak uygulamaya koymuş, birinci basamakta çalışan hekimlere yönelik “Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığını Değerlendirme ve İzlem Kılavuzunu” hazırlamış, Hastalık Yönetim Platformu kapsamında oluşturduğu “KOAH” izlem modülünü aile hekimlerimizin kullanımına açmıştır.
Konunun önemi dolayısıyla, dünyada ve ülkemizde, her yılın Kasım ayının üçüncü çarşamba günü “Dünya KOAH Günü” olarak değerlendirilmektedir. Söz konusu günün bu yılki teması “Nefesin Daralıyorsa KOAH’I düşün!” olarak belirlenmiş olup söz konusu tema ile bireylerin solunum yakınmalarını özellikle de kronik öksürük ve nefes darlığını önemseyerek erken dönemde sağlık kuruluşlarına başvurmalarının ve erken tanı almalarının öneminin vurgulanması amaçlanmıştır.
Akciğerlerinizi sağlıklı tutabilmeniz ve sağlıklı nefes alabilmeniz için;

· Sigara ve diğer tütün ürünlerini kullanmayın.
· Soluduğunuz ortamın havasını temiz tutun.
· Düzenli ve dengeli beslenin.
· Düzenli egzersiz yapın, yürüyün, hareketli olun.
· Yaş grubunuza uygun aşınızı olun.
· İklim değişimine duyarsız kalmayın.
· KOAH izleminizi, aile hekiminize başvurarak düzenli bir şekilde yaptırın.
· İlaçlarınızı, doktorunuzun önerdiği şekilde düzenli kullanın.

# Nefesin Daralıyorsa KOAH’ı Düşün!

21/11/2025

Gününüz Mutlulukla Dolsun.
Dünya Çocuk Günü Kutlu Olsun. 🤍

Address

Davraz Mahallesi 104. Cadde 81/A Eğirdir Yolu Üzeri ISPARTA/Merkez
Isparta
32100

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Isparta Şehit Yunus Emre Devlet Hastanesi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Isparta Şehit Yunus Emre Devlet Hastanesi:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram