Bakirköy ÇOCUK Gelişim Merkezi

Bakirköy ÇOCUK Gelişim Merkezi Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Bakirköy ÇOCUK Gelişim Merkezi, Child Development, İstasyon Caddesi, Hallaç Hüseyin Sokak. Tatsu Pasajı, NO:4/57 Cevizlik Mahallesi Bakırköy, Istanbul.

Bazı çocuklar konuşmaya erken başlar… kelimeler ardı ardına gelir, aile gururlanır, “Bizimki çok zeki!” diye sevinir. Am...
29/11/2025

Bazı çocuklar konuşmaya erken başlar… kelimeler ardı ardına gelir, aile gururlanır, “Bizimki çok zeki!” diye sevinir. Ama sonra bir şey olur, sessizlik başlar.
Bugün anlattığım bu vakadaki çocuk da 1 yaşında bıcır bıcır konuşuyordu. Taklit ediyordu, iletişime açıktı, ismiyle seslenince koşarak dönüyordu. Ama 30. aya geldiğinde kelimeler durdu, göz teması azaldı, ismine tepki zayıfladı. Aile kaygıyla geldi çünkü çocuk artık sadece ekrana dönüyordu.
Ekran, 0–3 yaş döneminde çocuğun beynini gerçek iletişimden uzaklaştırır. Hızlı görüntü, parlak renkler, hareketli sahneler… çocuğun beynine “dış dünya gereksiz, burası daha kolay” mesajını veriyor. Bu yüzden çocuk konuşmayı durdurabiliyor, takliti kaybedebiliyor, ortak dikkat zayıflayabiliyor. Bu durum geri dönüşü olmayan bir tablo değil. Ekranı bıraktığınızda, çocuğu oyunla doyurduğunuzda, göz teması kurduğunuzda, birlikte hareket ettiğinizde, sesinizi ritimle verdiğinizde… beyin yeniden canlanmaya başlıyor. Çünkü sorun çocuğun kapasitesinde değil; maruz kaldığı uyaranda.
Ekranın “oyuncak” değil “uyaran kesici” olduğunu unutmayın.. Ve her annenin, her babanın bilmesi gereken bir gerçek var: Çocuklar sessizleşmez, çocuklar susturulur. Ve susturan şey çoğu zaman niyet değil; ekrandır.
Doğru müdahale, doğru oyun ve doğru etkileşimle bu çocuklar yeniden açılır. Yeter ki ekran kapatılsın, iletişim yeniden başlasın.

Evde bir ebeveyn “hayır”, diğeri “evet” dediğinde…Aslında sorun çocukta değil; çocuğun kafasında oluşan karışıklıkta baş...
27/11/2025

Evde bir ebeveyn “hayır”, diğeri “evet” dediğinde…
Aslında sorun çocukta değil; çocuğun kafasında oluşan karışıklıkta başlıyor. Bir çocuk için en zor şey belirsizliktir.
Anne bir şey söylüyor, Baba tam tersini söylüyor, Çocuk hangisine uyacağını bilemiyor.
Ve ne oluyor?
Sınırı test ediyor…
Birinin sözüne uymuyor…
Kriz çıkartıyor…
Anneye meydan okuyor…
Babayı kullanmaya başlıyor…
Bunların hiçbiri “yaramazlık” değil.
Çocuğun iki farklı yönetim arasında sıkışması.
Bir çocuk evde kim karar veriyor anlayamazsa, gün boyu sınır test eder. Çünkü çocuk dünyasında sınır = güven demektir.
Tutarsızlık = kaos demektir.
Bu yüzden:
✔ Anne “hayır” dediyse baba desteklemeli.
✔ Baba sınır koyduysa anne arkasında durmalı.
✔ Karar ne olacaksa çocuğun önünde tartışılmamalı.
✔ Evde iki ayrı ses değil, tek ortak dil olmalı.
Çocuk en çok anne-babanın aynı yerde durduğu evlerde sakinleşir. Tutarsızlık ortadan kalktığında, davranış problemi de büyük oranda ortadan kalkar.
Kısacası…
Sorun çocuk değil, iki ayrı komut sistemidir.
Anne-baba aynı dili konuştuğunda çocuk kendiliğinden toparlanır.

Öğreten, yol gösteren…Bir bakışıyla dünyanı genişleten, sana yeni bir perspektif kazandıran…En küçük sıkıntıda “acaba o ...
24/11/2025

Öğreten, yol gösteren…
Bir bakışıyla dünyanı genişleten, sana yeni bir perspektif kazandıran…
En küçük sıkıntıda “acaba o ne düşünürdü?” diye merak ettiğin kişi…
Ben sağlık fakültesi mezunuyum.
O dönem herkes formasyon alma telaşındaydı.
Ben ise “Ben öğretmen değilim ki, neden formasyon alayım?” diye düşünüyordum.
Cahillikmiş…
İnsanın henüz kim olacağını bilmediği zamanların cahilliği.
Yıllar geçti…
Öğreten oldum.
Yol gösteren oldum.
Ve anladım ki öğretmenlik sadece sınıfta ders anlatmak değil; bazen bir çocuğun dünyasına girip orada bir ışık yakmak, bazen ailesine umut olmak, bazen de kimsenin göremediğini görüp ona el uzatmaktır.
Seanslara girip çıkarken, her çaba birikti içimde.
Bir çocuğun yüzündeki küçük bir değişim bile bazen tüm yorgunluğu alıp götürdü.
Ve bir gün o cümleyi duydum:
“Her şey sizin sayenizde…”
Bir çocukta tanı vardı, zorluk vardı, mücadele vardı.
Ama senin emeğinle, sabrınla, öğretmenliğinle birlikte o tanı eridi, kayboldu.
Çünkü ortada kocaman bir çaba, kocaman bir öğretme aşkı vardı.
Bugün buradaysam…
Bu mesleğin beni ben yapan tarafı, bir çocuğun kalbine dokunabilmiş olmaktır.
Unvanım ne olursa olsun;
ben bir öğretenim.
Ve tüm bu yolculuk için kendime, çocuklara ve bana “hocam” diyen herkese minnet doluyum.
Öğretmenler Günüm kutlu olsun…
Ve bu yola gönül koymuş herkesin ❤️

Bu postta verdiğim örnekler her ailede birebir olacak diye bir şey yok. Kimisi pijamada zorlanır, kimisi kahvaltıda, kim...
21/11/2025

Bu postta verdiğim örnekler her ailede birebir olacak diye bir şey yok. Kimisi pijamada zorlanır, kimisi kahvaltıda, kimisi tuvalet kapatmada… Yani konu örneklerde değil.
Benim anlatmaya çalıştığım şey başka bir şey:
Bazen farkında olmadan çocuğa gereğinden fazla kural yüklüyoruz. Ve o kuralı neden istediğimizi bile açıklamadan yapmasını bekliyoruz. Çocuk bu kuralları anlamlandıramayınca da bize “davranış problemi” gibi geliyor.
Halbuki çoğu zaman davranış problemi değil;
çocuğun kapasitesini aşan beklentiler.
Çocuk,
– Hem düzenli olsun,
– Hem dökmeden yesin,
– Hem zamanında kalksın,
– Hem sakin otursun,
– Hem tuvalet kapağını kapatsın,
– Hem pijamasını giysin…
gibi küçük küçük yüzlerce kuralın altında kalınca doğal olarak sinirleniyor, direniyor, yavaşlıyor.
Bu “karşı gelme” değil; yük altında zorlanma.
Çocukların çoğu yaramaz değil.
Çocukların çoğu istediklerimizi yapamayacak kadar küçük.
Bazen çözüm, yeni bir kural koymak değil,
var olan kuralları sadeleştirmektir.
Çocuk rahatlayınca davranış da rahatlar.

Bunu yaşayan aile sayısı inanın ki sandığınızdan çok daha fazla ve bu durum çocuğun “inat etmesi” değil, çoğu zaman kork...
18/11/2025

Bunu yaşayan aile sayısı inanın ki sandığınızdan çok daha fazla ve bu durum çocuğun “inat etmesi” değil, çoğu zaman korku yaşamasıyla ilgilidir.
Çünkü çocuk için kaka, sadece bir atık değil…
Vücudundan çıkan bir parça.
Onu bırakmak, kontrolü kaybetmek gibi gelir.
Klozet ise çocuk gözüyle bakınca:
Çok büyük,
Altı boş,
Kaygan,
Geniş bir alan.
Bu yüzden “Düşeceğim!” diye korkabilir.
Yani mesele tuvalet eğitimi değil, alanın güvenli gelmemesi.
Peki ne yapacağız?
Çocuk korkuyorsa onu korkunun içine itmeyeceğiz; alanı daraltarak güveni artıracağız.
Nasıl?
👉 Kakasını bezine yapıyorsa, sorun değil.
Ama mutlaka tuvaletin içinde olsun.
Önemli olan nasıl yaptığı değil, nerede bıraktığıdır.
👉 Bir süre sonra bezi lazımlığa taşıyoruz.
Alan hala dar, hala güvenli.
👉 Sonraki adım lazımlığı duşakabine almak.
Bu kapalı alan, çocuk için daha güven vericidir.
👉 En son lazımlığı oturaklı klozetin üstüne taşıyoruz.
Artık yere düşme korkusu yok, yüzey dar ve kontrollü.

Bu süreç bazen 1 hafta sürer, bazen 1 ay.
Ama her aşamada çocuk “Burası güvenli” mesajını aldıkça adım adım ilerler.

Kısacası;
Çocuk kaka yapmıyorsa, cezaya, zorlamaya, baskıya değil, güvenle , adım adım alışmaya ihtiyacı vardır.

Bazı ailelerde sıkça duyduğumuz bir cümle vardır: “Amcası da geç konuştu, halası da geç konuştu… o yüzden normal.”Aslınd...
16/11/2025

Bazı ailelerde sıkça duyduğumuz bir cümle vardır: “Amcası da geç konuştu, halası da geç konuştu… o yüzden normal.”
Aslında durum tam tersidir. Evet, genetik faktörler gelişimi etkiler. Hatta bilimsel olarak gelişimsel gecikmelerde %60 oranında genetik etki olduğu bilinir.
Bu ne demek?
-Eğer ailede geç konuşma, geç yürüme, geç öğrenme gibi durumlar varsa Ali için beklemek değil, daha erken harekete geçmek gerekir.
Çünkü konuşma gecikmesi sadece “zamanı gelmedi” demek değildir. Öncesinde bakma, işaret etme, ortak dikkat kurma, taklit etme gibi birçok basamak vardır. Bu basamaklarda zorlanma varsa, konuşma da otomatik olarak gecikir.
Aile büyükleri çoğu zaman iyi niyetle “Geçer” der…
Ama erken destek, bir çocuğun gelişim yolculuğunda en güçlü anahtardır.
Geç kalmak yerine, doğru değerlendirme ve doğru yönlendirme ile çocuklar çok daha hızlı yol alır.
Kısacası;
“Ailede var, normaldir” değil, “Ailede var, o yüzden daha dikkatli olalım” demek gerekir.
Erken fark etmek, erken müdahale etmek = Gelişimi hızlandırmak.

Bazı anneler vardır…Çocuğu bir davranış sergilediğinde hemen diz çöker, göz hizasına iner ve konferans başlar: “Bak canı...
14/11/2025

Bazı anneler vardır…
Çocuğu bir davranış sergilediğinde hemen diz çöker, göz hizasına iner ve konferans başlar: “Bak canım, şimdi sen böyle yapınca annen üzülüyor, çünkü duygular… sınırlar… sorumluluk… empati…” Çocuk ise? Kollar bağlı, kaşlar çatık, gözler devrede… Beşinci saniyeden sonra zihinsel olarak çoktan oyuncağına, mutfağa ya da pencereden geçen kuşa gitmiş durumda.
Gerçek: Çocuklar açıklama değil, deneyimle öğrenir. 3-7 yaş arası bir çocuğun beyni, yetişkin mantığıyla işleyen uzun konuşmaları işlemek için hazır değildir.
İ Biz konuya ruhumuzu, kalbimizi, tüm yetişkin bilgeliğimizi koyarız ama çocuk için bu:
-Uzun bir gürültü,
-Anlam bulanık bir bilgi,
-Ve çoğu zaman bir “sıkıldım” hissinden ibarettir.
Peki neden bu kadar uzun konuşuyoruz?
Çünkü anne olarak iyi niyetliyiz.
“Anlasın, öğrensin, bir daha yapmasın” isteriz.
Ama bazen uzun açıklamalar: Çocuğu daha çok gerer, direnci artırır, hatta davranışı daha da tekrarlamasına sebep olur. Kısa, net, davranış odaklı cümleler daha etkilidir. Çocuk duygu analizini değil, yapılacak davranışı anlamaya ihtiyaç duyar. Mesela:

❌ “Böyle yapınca annen çok kırılıyor, bak ben çocukken böyle yapmazdım…”
✔️ “Şu an bağırıyorsun. Konuşmak istersen seni dinlerim.”

❌ “Ama neden arkadaşını ittin, onun da bir kalbi var…”
✔️ “İtmek yok. Elleri sakin tutuyoruz.”

Çocuğun anlamadığı şey ‘duygu uzunluğu’; çocuğun anladığı şey ‘sınırın netliği’dir.
Birçok anne “Uzun uzun anlatıyorum, yine yapıyor” diye yakınıyor.Doğru, çünkü uzun açıklama davranış değiştirmez, sadece annenin içini rahatlatır. Aslında çocukların ihtiyacı:Net sınır, Sakin bir ton, Kısa yönlendirme, Davranış sonrası modelleme ve en önemlisi: tutarlılık
Çocuğunu anlamaya çalışmak çok değerli…
Ama çocukları yetişkin muamelesi yaparak uzun konuşmalarla “ikna etmeye” çalışmak, çoğu zaman ters teper.
Bazen en etkili iletişim:
“Az konuş, çok göster.”

Sevgili Aileler,Boşanma durumu ile yanıma gelen birçok ailem var. Genel olarak gördüğüm bir durum var ki; anneler çocukl...
10/11/2025

Sevgili Aileler,
Boşanma durumu ile yanıma gelen birçok ailem var. Genel olarak gördüğüm bir durum var ki; anneler çocuklarına kendi duygularını işliyorlar. Babalar ise gözlemlediğim şeylerin başında, boşanınca çocuklardan uzaklaşma oluyor.
Bazı anneler bana öyle olaylar anlatıyor ki, o anlatım bende bile yara açıyor. Bunlar yaşanmaması gereken durumlar olsa da maalesef yaşanıyor. Ama bunun vebali hep çocuğa yükleniyor. İki tarafın birbirine olan öfkesini genelde çocuk ödüyor. Bir taraf çocuğu daha daha daha içine sokuyor, diğer taraf çocuktan daha daha uzaklaşıyor.
Eş olma durumu ile ebeveyn olma durumunu lütfen birbirinden uzak tutun.

Siz evlatlarınıza iyiyi yaşatmak ile yükümlüsünüz. Kötü olanı yaşatıp, o kötü olan mevcut durumu uzatmanız çocukta travma yaratacaktır.

Peki çocuğu kötüden hep koruyacak mıyız? Tabii ki hayır!
Kötüyü de görecek, kötüyü de tanıyacak. Hayat bu.
Ama bu “kötü durum” ebeveynden kaynaklı ise, ebeveynler sonrasında bu durumu iyileştirmeye odaklanmalılar…
dahada içinden çıkmaz bir duruma sokmamalıdırlar.

NOT: Bu postta farklı bir vaka olarak anlatsam da, çocuğunu babası ile görüştürmek isteyen anneler ama babanın umrunda olmayan birçok çocuk var. Çocuk ORTAK yapılan bir şeyse, bir çocuğun sorumluluğu komple tek ebeveyne yıkılamaz!

Bazen kendini yorgun, bazen de yetersiz hissediyor…Oysa elinden gelenin en iyisini yapıyor.Sabah uykusuz kalkıyor, kahve...
08/11/2025

Bazen kendini yorgun, bazen de yetersiz hissediyor…
Oysa elinden gelenin en iyisini yapıyor.
Sabah uykusuz kalkıyor, kahvesini bile soğumuş halde içiyor ama çocuğunun bir gülümsemesiyle yeniden güç buluyor.
Gün içinde yüz kere sabrını sınıyor hayat; bazen başarıyor, bazen başaramıyor.
Sonra akşam oluyor, bir iç ses başlıyor:
“Bugün yeterince iyi bir anne miydim?”
Aslında o kadar farkında değil ama…
Çocuğu için zaten her şeyin en güzelini yapıyor.
Onun gözünde süper güçleri olan biri gibi.
Sarılmasıyla güven, sesiyle huzur veriyor.
Çünkü çocuklar mükemmel anne istemiyor, gerçek anne istiyor.
Kızdığında da sarıldığında da aynı sevgiyi hissedebildikleri bir anne.
Ve o da tam olarak öyle biri.
Kendini zaman zaman sorgulasa da, unutmaması gereken bir şey var: Sevgiyle emek veren her anne zaten “yeterince iyi”dir.

İki katlı bir ev.Alt katı tamamen hazır. Hem de mutfağı, banyosu yani temel ihtiyaçlarımız alt kattadır. Fakat ikinci ka...
05/11/2025

İki katlı bir ev.
Alt katı tamamen hazır. Hem de mutfağı, banyosu yani temel ihtiyaçlarımız alt kattadır. Fakat ikinci kat hâlâ inşaat! Ustalar o kadar yavaş çalışıyor ki, siz aşağı katta yaşam kurmuşsunuz ama üst kat hâlâ yapım aşamasında. Bitmesi yıllaaaaaar alıyor.
Şimdiii
Alt katta bizim nefes alma, göz kırpma gibi temel fonksiyonlarımızın yanında aynı zamanda doğuştan gelen vurma, kaçma gibi dürtüler ve öfke, korku gibi duygular bulunuyor. 2.katımızda ise empati kurma, düşünme, hayal kurma, plan yapma, karar verme becerilerimiz bulunuyor. Bu tarz davranışları yaşamın bu yıllarında tam olarak beklemeyiz Yapım aşaması yılllaaaarrr yılllaaaar alır! Hiç mi olmaz? Tabii ki olur! Ama bizim beklentimiz gibi olmaz. Örneğin bu yaşta bir çocuk bir gün paylaşırken, diğer gün paylaşmaz. İşte bu sürecin tamamlanması tam 20 yıl sürmektedir!Bu yüzden biz 2,5–3 yaşında olan bir çocuğun sağlıklı karar vermesini, mantıklı hareket etmesini, empati kurmasını bekleyemeyiz. Çocuk bunları sürekli yapmadığından kaynaklı, ilkel davranışları gerçekleştiriyor. İlkel davranışları gerçekleştiren çocuk, “problemli çocuk” değildir.

Hatırlıyor musunuz çocuğa fazla fazla bilgi yüklemeyi eleştirmiştim bir postumda. ‘Yarış atı yetiştirmediğinizin farkına...
04/11/2025

Hatırlıyor musunuz çocuğa fazla fazla bilgi yüklemeyi eleştirmiştim bir postumda. ‘Yarış atı yetiştirmediğinizin farkına varın’ demiştim.
Ve orda bir örnek vermiştim.
“Üstün zekalı çocuklar genelde davranış problemi düşüncesi ile uzmanlara yönlendirilir. Sizce neden? Çünkü sıkılıyorlar, akranları ile o dört duvar içinde ortak noktayı bulamıyorlar” demiştim.
Burda da bu durumun tam tersinden bahsettim.
Akranlarından GERİ kalmak…
Ne kadar önemli değil mi düzeyin dengede olması?
İyisi de kötüsü de çocuğun kayıp gitmesine sebep oluyor.
Burda çocuğunuzun anaokuluna gidip gitmemesi değil olay.
Lütfen yaşına uygun bilgileri yaşına uygun zamanda verin.
Ne daha küçük yaşta bilgi yüklemesine maruz bırakın, ne de ‘aman eninde sonunda öğrenecek zaten ben sıkmayım’ düşüncesi ile tamamen boş bırakın…

Tahammülsüz ve ne yapacağını bilemeyen ebeveynlerin, sürekli sınırları zorlamak için çabalayan çocukları…Sizce bu tablo ...
01/11/2025

Tahammülsüz ve ne yapacağını bilemeyen ebeveynlerin, sürekli sınırları zorlamak için çabalayan çocukları…
Sizce bu tablo neden çok fazla?
‘Eski anneler babalar gibi olmayacağız!’ derken kendimizi hep ‘biz böyle değildik, söz dinlerdik. Bizim çocuklarımız neden böyle değil?’ diye sorguluyoruz.
‘Yaptırım’ ve ‘ceza’ farkını bir örnekle anlatalım madem;
Eskiler bizlere bir davranışı öğretmek için bizi bastırır, yok sayarlardı. Ceza verilirdi. “BU BÖYLE OLACAK!” denirdi. Sebebi anlatılmazdı, biz de ayak uydurmak zorunda kalırdık.
Modern ebeveynlik dediğimiz ise şuna döndü:
“Çocuğum tarafından cezalandırılmaktan korkuyorum!”
Sevgili ebeveynler, ceza vermek çocuğun kendisini tanımasını engelleyen, bastıran ve güvensiz hale getiren bir güçtür.
Çocuklarınıza ceza vermeyin.
Ama ‘5 dakika sonra süren bitiyor, tableti alacağım’ dediğinizde ve 5 dk sonra gerçekten tableti aldığınızda, çocuğunuz size tableti vermiyorsa onu elinden almanız onu yaralamaz, bastırmaz.
Onu güvensiz hale getirmez.
4–5 gün boyunca kararlı şekilde aynı tutumu sürdürdüğünüzde göreceksiniz ki çocuğunuz artık tableti kendisi teslim edecektir. Çünkü siz netliğinizle sınır koymayı öğretmiş olacaksınız.
‘5 dk bitti, tableti veriyorsun’ dediğinizde çocuğunuzu alıp odaya kilitlemeyin, ‘yemeğini yemezsen aç kalırsın’ demeyin. Bu tarz ifadeler çocuğu yaralar.
Lütfen ayrımı güzel bir şekilde yapın.
Ve biraz sabredin.
Siz değişimi istedikten sonra kimse size engel olamaz.
Yeter ki siz isteyin.
Değişimi gördükçe ‘iyi ki’ diyen ailelerden olun.

Address

İstasyon Caddesi, Hallaç Hüseyin Sokak. Tatsu Pasajı, NO:4/57 Cevizlik Mahallesi Bakırköy
Istanbul
34142

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Bakirköy ÇOCUK Gelişim Merkezi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram