Prof. Dr. Zeki Tunç Göz Hastalıkları Uzmanı

10/11/2025

Atatürk’ü anlamak; sadece geçmişi anmak değil, bugünü sorumlulukla yaşamak, yarını cesaretle kurmaktır.

Saygıyla. Özlemle. Kararlılıkla.

07/11/2025

Retina yırtığı, özellikle orta yaş ve üzerindeki bireylerde göz içi jel dokunun (vitreus) retinadan ayrılması sonucu gelişebilir. Yırtık zamanında fark edilip lazerle tedavi edilirse retina dekolmanı (ayrılması) önlenebilir. Ancak bu tedavi sonrası süreçte en az tedavinin kendisi kadar önemli bir konu vardır: uzun vadeli takip.

👉Retina yırtığı oluşmuş bir göz, ilerleyen dönemde yeni yırtık geliştirme potansiyeli taşır. Ayrıca, bir gözde yırtık oluşmuşsa diğer göz de risk altındadır. Bu nedenle hastanın yalnızca tedavi edilen gözü değil, her iki gözü de düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir.

❗❗İlk tedavi sonrası genellikle 1 hafta, 1 ay ve 3 ay aralıklarla kontrol planlanır. Retina stabil görünüyorsa takip aralığı 6 ayda bire uzatılabilir. Ancak hasta ani ışık çakmaları, uçuşan cisimler (floaters) ya da görme alanında perde inmesi gibi yeni şikayetler yaşarsa bu plan beklenmeden acil değerlendirme gerekir.

Görme takibinde rutin göz dibi muayenesine ek olarak OCT (optik koherens tomografi) gibi görüntüleme yöntemleri de kullanılabilir. Özellikle makula bölgesine yakın yırtıklarda, merkezi görme etkilenmişse bu tetkiklerle sürecin seyri daha hassas şekilde izlenir.

🌸Takibin bir diğer önemli ayağı da hasta eğitimidir. Retina yırtığı geçirmiş hastaların kendi görmelerini günlük olarak test etmeleri, belirtileri tanımaları ve şikayet durumunda hızlıca göz doktoruna ulaşmaları büyük önem taşır.

•••
🩺Prof. Dr. Zeki Tunç
🌐www.zekitunc.com
📞0 (212) 287 01 00
•••

03/11/2025

Katarakt ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı), ileri yaş grubunda sık görülen iki farklı göz hastalığıdır. Her biri tek başına görmeyi etkileyebilirken, bu iki hastalık bir araya geldiğinde tanı ve tedavi süreci daha dikkatli yönetilmelidir.

👉Katarakt, göz merceğinin matlaşmasıyla oluşan bir görme sorunudur ve cerrahiyle net şekilde tedavi edilebilir. Sarı nokta hastalığı ise özellikle merkez görmeyi bozan retina tabakasının yaşlanmasıyla ilişkili bir durumdur.

Tedavisi daha çok süreci yavaşlatmaya ve görmeyi korumaya yöneliktir. İşte bu nedenle her iki hastalık bir arada olduğunda hangi hastalığın görme kaybına ne oranda katkı sağladığını iyi analiz etmek gerekir.

🔷Öncelikle hastanın ayrıntılı retina muayenesi ve göz içi görüntüleme (OCT) ile makula durumu net olarak değerlendirilmelidir. Eğer sarı nokta hastalığı aktifse, yani ödem veya yeni damar oluşumu varsa, katarakt ameliyatı öncesinde anti-VEGF enjeksiyonlarıyla retina stabil hale getirilmelidir. Bu, ameliyat sonrası görme beklentisinin daha doğru yönetilmesini sağlar.

Eğer makula tablosu stabil ancak katarakt görmeyi ciddi şekilde engelliyorsa ameliyat planlanabilir. Bu noktada, göz içi mercek seçimi de dikkatle yapılmalıdır. Örneğin; multifokal mercekler, sarı nokta hastalığı olan bireylerde genellikle önerilmez çünkü kontrast duyarlılığı düşürebilir ve görme kalitesini olumsuz etkileyebilir. Monofokal veya kontrastı artıran özel filtreli mercekler, bu tür hastalar için daha uygun bir tercihtir.

🔷Ameliyat sonrası dönemde, sarı nokta hastalığının düzenli takibi devam etmelidir. Gerekirse enjeksiyon tedavisi sürdürülebilir. Buradaki hedef hem kataraktla ilgili bulanıklığı ortadan kaldırmak hem de makula bölgesindeki hasarı kontrol altında tutarak hastanın en iyi olası görme seviyesine ulaşmasını sağlamaktır.

•••
🩺Prof. Dr. Zeki Tunç
🌐www.zekitunc.com
📞0 (212) 287 01 00
•••

31/10/2025

Katarakt ameliyatı, göz cerrahisinin en sık ve en başarılı uygulamalarından biridir.

🔺Geleneksel yöntemlerde cerrah, küçük kesiler açarak bulanıklaşan merceği ultrason enerjisiyle parçalar ve ardından göz içi mercek yerleştirir. Son yıllarda bu sürece femtosaniye lazer desteği eklenmiş ve “lazer destekli katarakt cerrahisi” gündeme gelmiştir.

Lazer destekli yöntemde, gözün kesileri ve merceğin kapsülünde açılan yuvarlak pencere lazer ile yapılır. Bu sayede işlem daha hassas, standart ve öngörülebilir hale gelir. Özellikle göz içi merceğin tam ortalanması gereken durumlarda bu avantaj önemli olabilir. Ayrıca lazer, merceği daha küçük parçalara ayırdığı için ultrason enerjisi daha az kullanılır; bu da kornea dokusunun korunmasına yardımcı olur.

🔷Peki bu her hastada fark yaratır mı? Her zaman değil. Geleneksel fakoemülsifikasyon yöntemi deneyimli ellerde zaten çok güvenlidir ve başarılı sonuçlar verir. Lazer destekli yöntem, teknik olarak bazı avantajlar sunsa da görsel sonuçlar açısından her zaman belirgin fark oluşturmaz. Yani hastanın ameliyat sonrası görme kalitesi çoğu zaman her iki yöntemde de benzer olabilir.

En doğru seçim, hastanın gözüne ve beklentilerine göre doktoruyla birlikte yapılmalıdır.

•••
🩺Prof. Dr. Zeki Tunç
🌐www.zekitunc.com
📞0 (212) 287 01 00
•••
#

29/10/2025

Gözlerimizle geleceğe güvenle bakabilmemizi sağlayan en büyük ışık Cumhuriyet’tir.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

24/10/2025

Retina ven tıkanıklığı, retina damarlarının tıkanması sonucu ortaya çıkan ve genellikle ani görme kaybıyla fark edilen ciddi bir durumdur.

❗❗Bu tıkanıklık, damar dışına sıvı sızmasına ve retina içinde ödeme (şişmeye) neden olur. Özellikle makula bölgesi etkilenmişse görme ciddi şekilde bozulur. Bu noktada devreye anti-VEGF tedavileri girer.

🔷Anti-VEGF ilaçları, göz içine iğne şeklinde uygulanır ve retinada sızıntıya neden olan damar geçirgenliğini azaltır. VEGF, yani Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü, vücudun damarları onarmak için salgıladığı bir maddedir. Ancak retina ven tıkanıklığı gibi durumlarda bu madde aşırı üretildiği için damarlar zayıflar ve sıvı sızdırmaya başlar. Anti-VEGF ilaçlar, bu etkiyi bloke eder.

✔Tedavi genellikle aylık enjeksiyonlarla başlar. Görme düzeyi, makuladaki sıvı miktarı ve OCT görüntülemeleriyle süreç yakından takip edilir. Tedaviye yanıt alındıkça enjeksiyon aralıkları açılabilir ya da duruma göre devam edilebilir. Ama hastalar şunu bilmelidir: Bu bir süreçtir. Bazen uzun süreli takip ve tekrar dozları gerekebilir.

•••
🩺Prof. Dr. Zeki Tunç
🌐www.zekitunc.com
📞0 (212) 287 01 00
•••
#

24/10/2025

Keratokonus Lazer Tedavisi

Prof. Dr. Zeki Tunç

Keratokonus lazer tedavisi, hastalığın ilerlemesini durdurmaya ve hastanın görme yetisinin kaliteleşmesine yardımcı olur. Lazer ile tedavi sağlanabilir.

22/10/2025

Glokom, halk arasında göz tansiyonu olarak bilinir. Göz içi basıncının görme sinirine zarar vermesiyle ilerleyen genellikle sinsi ve ağrısız bir hastalıktır.

❗❗En can alıcı noktası ise şudur: Glokomda kaybedilen görme geri gelmez. Tedavinin amacı, mevcut görmeyi korumaktır; kaybı geri döndürmek değil.

Bu hastalıkta görme siniri hasar gördükçe görme alanı yavaş yavaş daralır. Genellikle ilk etapta hasta bunu fark etmez. Bu yüzden glokom “sessiz hırsız” olarak da anılır. Ancak bir kez fark edildiğinde tedaviye ne kadar erken başlanırsa görme kaybı o kadar yavaşlatılabilir veya durdurulabilir.

🔺Tedavide kullanılan ilaçlar, lazer uygulamaları ya da cerrahi yöntemler göz içi basıncını kontrol altına almak için uygulanır. Basınç kontrol altına alındığında hastalık yavaşlar. Ancak daha önce sinir üzerinde oluşan hasarı düzeltme ya da kaybedilen görmeyi geri getirme gibi bir etkileri yoktur.

🍀Bu nedenle glokomda en değerli şey erken tanıdır. Rutin göz kontrolleri sırasında fark edilen glokom, henüz görme kaybı oluşmadan tedaviye alınırsa hastanın hayatı boyunca işlevsel görmesini sürdürebilmesi mümkün olur. Ancak geç başvuru yapıldığında tedavi başlasa bile hastalık o zamana kadar aldığı mesafeyi bırakmaz.

•••
🩺Prof. Dr. Zeki Tunç
🌐www.zekitunc.com
📞0 (212) 287 01 00
•••

17/10/2025

Dejeneratif miyopi, yüksek dereceli miyopiyle birlikte retina ve göz yapılarında yapısal bozulmaların görüldüğü, ilerleyici bir göz hastalığıdır.

✔Bu hastalarda göz küresi normalden daha uzun olduğu için hem retina hem de diğer göz dokuları daha hassas ve incelmiştir. Bu durum, cerrahi girişimlerin planlanmasını daha dikkatli hale getirir.

🔹Katarakt ameliyatı, bu hastalarda teknik olarak yapılabilira ancak bazı özel riskler içerir. En önemli risklerden biri retina dekolmanı gelişme olasılığıdır. Çünkü zaten incelmiş olan retina, ameliyat sırasında oluşabilecek vitreus hareketlerinden etkilenebilir. Özellikle göz arkası çekintilere yatkın hastalarda bu risk daha da artar.

🔹Bir diğer önemli konu, görsel beklentilerin gerçekçi olmasıdır. Dejeneratif miyopi hastalarında retina tabakasında atrofi (doku incelmesi), makula bozulması ya da stafilom gibi yapısal problemler varsa katarakt alındıktan sonra görme keskinliği beklenen seviyeye ulaşmayabilir. Bu nedenle ameliyat öncesi detaylı retina değerlendirmesi yapılması şarttır.

🔹Ayrıca bu hastalarda göz içi lens hesaplamaları daha karmaşık olabilir. Gözün yapısı standart ölçümlerden sapmış olduğundan doğru lens gücünü belirlemek için özel hesaplama yöntemlerine ihtiyaç duyulabilir. Bu, ameliyat sonrası kırma kusurlarını minimize etmek açısından kritik bir adımdır.

🌸Tüm bu nedenlerle dejeneratif miyopi hastalarında katarakt ameliyatı daha fazla özen ve deneyim gerektirir. Riskleri tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir ancak iyi bir planlama, doğru hasta seçimi ve titiz cerrahiyle güvenli ve başarılı sonuçlar alınabilir.

•••
🩺Prof. Dr. Zeki Tunç
🌐www.zekitunc.com
📞0 (212) 287 01 00
•••

17/10/2025

Keratokonus Ameliyatı

Prof. Dr. Zeki Tunç

Gözün ön bölgesinde bulunan saydam tabakada görülen bir problem olan keratokonus ameliyat ile tedavi edilebilmektedir.