Sebahattin ERTUC Uzm. Klinik Psikolog & Psikoterapist

18/11/2025

14/10/2025

Çok Çok Uzun Bir Yolculuğun Neticesi
Erkek olarak konuşmuyorum, kadın olarak konuşmuyorum. Bir zihin olarak konuşmuyorum. Zihin kullanılıyor ama ben farkındalık, bilinç olarak konuşuyorum. Ve farkındalık ne erkektir ne de kadındır. Bu cinsiyet ayrımı bedeninde vardır ve bir de zihninde vardır çünkü zihnin, bedeninin içsel parçası; bedenin de zihninin dıştaki parçasıdır. Beden ve zihin birbirlerinden ayrı şeyler değiller; onlar tek bir varlıktır. Gerçekte, ‘beden ve zihin’ demek doğru değil; ‘ve’ bağlacı kullanılmamalı. Aralarında bir kısa çizgi dahi kulanılmamalı: Sen bir bedenzihinsin. Bu nedenle dişil veya eril kavramlar ancak zihinle, bedenle ilişkili olduklarında anlamlılar. Ama ikisinin de ötesinde olan bir şey var; aşkın olan bir şey. Gerçek özün ve varlığın bulunduğu yer orası. Bu varlık yalnızca farkındalıktan, tanıklıktan, dikkatli olmaktan oluşur. O saf bilinçtir. Bir erkek olarak konuşmuyorum burada; yoksa kadınlar hakkında konuşmak imkansız olurdu. Dişi bedeninde defalarca yaşadım, erkek bedeninde defalarca yaşadım ve hepsine tanık oldum. Tüm evleri gördüm, tüm kıyafetleri gördüm. Söylediklerimin bu yaşam deneyimiyle hiç alakası yok; çok, pek çok yaşamdan edindiğim sonuçlardır onlar. Bu yaşamım çok çok uzun bir yolculuğun neticesidir. Beni bir kadın veya erkek olarak dinlemeyin; yoksa beni dinlemiyor olacaksınız. Beni farkındalık olarak dinleyin osho

04/10/2025

Eğer hasta olmak istemiyorsan…* Duygularını anlat.* Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular; gastrit, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.* Zamanla, duyguların bastırılması kansere dönüşür.Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız!* Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir!* Karar Vermelisin..* Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.* İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.* Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.* Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.* Olduğundan Farklı Yaşama.* Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir.* Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur.Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.* Kabullen.* Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır.* Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.* Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.* Çözümler Bul.* Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler.* Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı. Arı ufacıktır fakat var olan en tatlı şeylerden birisini üretir.* Biz ne düşünüyorsak oyuz.* Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.* Güven.* Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven olmadan, bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.Hayatı Üzgün Yaşama.* Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk. Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir.* Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir. “İyi mizah bizi doktorun elinden korur”.* Mutluluk sağlık ve terapidir.

Dr. Dráuzio Varella

20/09/2025

2025 Aile Yılı etkinlikleri kapsamında, Klinik Psikolog ve Psikoterapist Sebahattin Ertuç’un konuşmacı olarak katıldığı “Ailenin Psikolojik Dayanıklılık Üzerindeki Etkisi” konulu seminer, Bursa Adile Naşit Tiyatro Salonu’nda düzenlendi. Etkinliğe; Yıldırım Kaymakamı Metin Esen, Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Ayşe Ertan, Bursa Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Faruk Uysal, Yıldırım İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Sevinç, Yıldırım İlçe Müftüsü Nurullah Koçhan, İl Müdür Yardımcıları, şube müdürleri, hizmet alan aileler ve “Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projesi” yararlanıcıları katılım sağladı.

“FIRTINADA EĞİLEN AĞAÇ” METAFORU

Klinik Psikolog ve Psikoterapist Sebahattin Ertuç, seminerde psikolojik dayanıklılık kavramını güçlü bir metaforla tanımladı:“Fırtınada eğilip kırılmayan bir ağaç vardı… O hiçbir zaman dimdik kalmaya çalışmadı; rüzgârla birlikte eğildi, sabırla bekledi. Onun gücü, kırılmamak için direnmesinde değil, esneyebilmesindeydi.” Bu metafor üzerinden psikolojik esnekliğin bireyin zorluklar karşısında ayakta kalmasındaki önemine vurgu yaptı.KAR TANESİ VE İNSAN ARASINDAKİ BAĞLANTI

Ertuç, insanın yapısını açıklarken, kar tanesi metaforunu kullanarak herkesin farklı koşullarda şekillendiğini, ama her bireyin eşsiz olduğunu anlattı. Kişiliğin; aile, çevre, kültür ve inançlarla şekillendiğini ifade eden Ertuç, şunları söyledi:

“Biz yuvarlanarak geçtiğimiz yerlerden içimize attığımız şeylerin toplamıyız. Coğrafya kader olabilir ama insan değişime her zaman açıktır.”

AŞK, SEVGİ VE EVLİLİK ÜZERİNE ÖNEMLİ VURGULAR

Seminerde aşk ve sevgi arasındaki farka da değinen Ertuç, aşkın ani yükselişler ve düşüşlerle karakterize olduğunu, sevginin ise zamanla büyüyen bir duygu olduğunu ifade etti. Aileyi ise şu sözlerle tanımladı:

“Birbirini tamamlayan ve birbirini değiştirmeye çalışmayan kişilerin sevgi bağıyla bağlanması.”

Ertuç, evlilikte eşlerin çocuk sahibi olduktan sonra asıl rolleri olan “karı-koca” kimliğini terk edip sadece “anne-baba” rolüne bürünmelerinin evlilik ilişkisini zedelediğini vurguladı.