Psikiyatrist Uzm. Dr. Ali Bülent Çekem

Psikiyatrist Uzm. Dr. Ali Bülent Çekem Ruhsal sorunlarımızı çözmek kendimizi tanımak ve farketmekle başlar.

“Bilmiyorum” = “Yetersizim” mi diyorsun?Oysa bilmemek, öğrenmenin kapısıdır.🔄 Sabit zihin tehdit görür.🌱 Gelişim odaklı ...
14/10/2025

“Bilmiyorum” = “Yetersizim” mi diyorsun?
Oysa bilmemek, öğrenmenin kapısıdır.

🔄 Sabit zihin tehdit görür.
🌱 Gelişim odaklı zihin ise “Henüz yapamıyorum” der.

🧠 Beynin nöroplastisite gücüyle beceriler gelişir.
📚 Hatalar? Başarısızlık değil, ilerlemenin yapı taşlarıdır.

💬“Eksik değilim. Öğreniyorum.”

🌈 Her adım seni bir sonraki seviyeye taşır.

🗣️ İç sesin sana ne söylüyor?“Hep hata yapıyorsun…” “Yetersizsin…” Belki de bu ses, çocukken duyduğun eleştirilerin için...
10/10/2025

🗣️ İç sesin sana ne söylüyor?
“Hep hata yapıyorsun…” “Yetersizsin…”
Belki de bu ses, çocukken duyduğun eleştirilerin içindeki yankısı.

Sıkça eleştirilen, onaylanmayan bir çocuk; o dış sesi içselleştirir.

🔁 “Bu ses gerçekten bana mı ait?”
🌱 Şefkatli, destekleyen bir ses geliştirmek duygusal özgürlüğün anahtarıdır.

💬 “Ben artık çocuk değilim.”
İç sesin, geçmişin değil, şimdiki sen olsun. ❤️

🔍Çocukken duyduğun eleştiriler, büyüdüğünde “Yetersizsin” diye fısıldayan bir iç sese dönüşebilir.Bu ses, başardığında b...
06/10/2025

🔍Çocukken duyduğun eleştiriler, büyüdüğünde “Yetersizsin” diye fısıldayan bir iç sese dönüşebilir.
Bu ses, başardığında bile “şans” der, mutlu olmanı engeller.

🔍Gerçek şu: Yeterlilik performansla değil, varoluşla ilgilidir.
Sen zaten yeterlisin. Sadece bunu unutturan anıları fark etmen ve yerine şefkatli bir iç ses koyman gerekiyor.

🌱Bazen ne sevinç ne üzüntü… Hiçbir şeye kızamamak ya da heyecan duyamamak, duygusal düzleşme (dissosiyasyon) belirtisi o...
30/09/2025

🌱Bazen ne sevinç ne üzüntü… Hiçbir şeye kızamamak ya da heyecan duyamamak, duygusal düzleşme (dissosiyasyon) belirtisi olabilir.
Bu durum genellikle travma sonrası ortaya çıkar; zihin aşırı yükten korunmak için duyguları “dondurur.”

Freud’un savunma mekanizmaları kuramına göre bu, bilinçdışı bir korunma yöntemidir.
Bessel van der Kolk’un anlattığı gibi, beden hayatta kalmak için “savaş/kaç” yerine “don” tepkisi verebilir.

Kısa vadede koruyucu olsa da uzun vadede ruhsal kopukluk yaratır.

🌱En değerli adım, kendinle yeniden bağlantı kurmak: yazmak, terapi, mindfulness gibi yöntemlerle duyguları güvenli alana davet etmek.
Duygular kaybolmadı, sadece dinlenmeye çekildiler; onları geri çağırmak senin elinde.

🔸Yaygın anksiyete bozukluğunda, anksiyete gün boyu sürer ve gün içerisindeki hemen hemen her olayla ilgili endişe duyma ...
18/07/2025

🔸Yaygın anksiyete bozukluğunda, anksiyete gün boyu sürer ve gün içerisindeki hemen hemen her olayla ilgili endişe duyma ve kaygı belirtilerini yaşama halidir.

🔸Panik bozuklukta, anksiyete belirtileri aniden gelişir. Çok şiddetli yaşanır; kısa ve belirli bir süre içerisinde sonlanır. Bununla birlikte gün içerisinde veya günler içerisinde tekrarlayabilir. Zamanla kişide panik atak tekrarlama endişesi ve buna bağlı kişinin yardım alamayacağı yerlerden kaçınma, yalnız kalamama, kalabalık yerlere gitmeme gibi kaçınma davranışları oluşabilmektedir.

🔸Her iki hastalıkta anksiyete bozuklukları hastalıklarının birer alt grubudur. Ortak noktaları her ikisinde de kişinin hayatını etkileyen anksiyete belirtileri iken bunların yaşama sıklığı, yeri, süresi ve şiddetine göre farklılıklar göstermektedir.

🔸Her ikisinde de tedavi yaklaşımı terapi ile birlikte ilaç tedavisi olup, profesyonel bir yardım gerekir.

🌈 Anksiyete bozuklukları karmaşık ve zorlayıcı olabilir, ama unutmayın; doğru terapi ve gerektiğinde ilaç desteğiyle bu durumlarla baş etmek mümkündür. Profesyonel yardım almak, kendinize verdiğiniz en değerli hediyedir ve iyileşme yolunda güçlü bir adımdır.

🧏‍♀️ “Seni dinliyorum” demekle gerçekten dinlemek arasında büyük fark var. İlişkilerde en sık yaşanan sorunlardan biri, ...
15/07/2025

🧏‍♀️ “Seni dinliyorum” demekle gerçekten dinlemek arasında büyük fark var. İlişkilerde en sık yaşanan sorunlardan biri, iki insanın konuşuyor ama aslında anlaşamıyor olmasıdır.

🔍 İletişim sadece konuşmak değil; empati, sınır, zamanlama ve beden dilini okumayı da içerir. John Gottman, “İlişkinin sağlığı, çatışma anındaki iletişim şekliyle ölçülür” der.

🧠 Sağlıklı iletişimde temel olan üç şey var:

👂 Aktif dinleme: Gerçekten duymak, yargılamadan dinlemek. Dinlediğimizi gösteren beden işaretleri (baş sallamak, göz teması kurmak, anladığımızı ifade eden baş hareketleri ve tek kelimelik olumlamalar)

🗣️ Ben dili kullanmak: “Sen hep böylesin” değil, “Ben böyle hissediyorum” demek.

🚧 Sınır koymak: Nezaketle ama net olmak.

📖 Gestalt terapisi, bireyin "şu an ne hissettiğine" odaklanarak açık iletişimi teşvik eder. Jung ise ilişkileri "iki bilinçaltının dansı" olarak tanımlar. Yani bazen kelimelerin arkasında yılların izleri vardır.

💔 Sürekli kırılıyorsanız, söyledikleriniz görülmüyorsa ya da kendinizi sürekli açıklamak zorunda hissediyorsanız... Bu ilişkinin değil, iletişim modelinizin gözden geçmesi gerektiğini gösterir.

🌱 Sağlıklı iletişim öğrenilen bir beceridir, içgüdü değil. Ve çoğu zaman ilk adım: “Dinlemeye niyet etmek”tir.

✨ Sağlıklı iletişim sihirli bir yetenek değil; pratikle gelişen, zamanla güçlenen bir yolculuktur. İlişkinde gerçek anlamda dinlenildiğini hissetmek, ruhunun da beslenmesidir. Gerektiğinde profesyonel destek almak, bu yolculukta sana rehberlik edecek güçlü bir adım olabilir.

“Hiçbir şey yapmadım ama çok yoruldum” diyorsanız… Bu satırlar sizin için. Duygusal yorgunluk, bedeniniz değil ruhunuzun...
08/07/2025

“Hiçbir şey yapmadım ama çok yoruldum” diyorsanız… Bu satırlar sizin için. Duygusal yorgunluk, bedeniniz değil ruhunuzun “yoruldum” dediği bir durumdur. Genellikle uzun süreli stres, tükenmeyen sorumluluklar ve bastırılan duygularla birlikte kendini gösterir.

💡 Duygusal yorgunluk yaşayan biri için küçük kararlar bile dev bir yük gibi hissedilir. Sabah ne giyeceğini seçmek zor gelir. Sevdiklerinizle iletişim kurmak bile bazen külfet gibi gelebilir.

🧠 Psikolojide bu durum “tükenmişlik sendromu” ile ilişkilendirilir. Özellikle bakım verenlerde, öğretmenlerde, sağlık çalışanlarında ve empati kapasitesi yüksek kişilerde sıklıkla görülür.

📌 Belirtiler neler mi?

😶 Sürekli bir bezginlik ve anlamsızlık hissi

😔 Ağlamaya yakın bir ruh hali, ya da duygusuzluk

🧍‍♀️ Sosyal geri çekilme

🧯 Küçük olaylara aşırı tepki verme (öfke, panik, endişe)

🛌 Yorgun uyanmak, uyuyarak bile dinlenememek

🍃 Peki ne yapılabilir?

🔄 Yenilenmek için bazen hayatın hızını yavaşlatmak gerekir. Viktor Frankl'ın dediği gibi: “Her şey alınabilir insandan, bir şey hariç: Tavır alma özgürlüğü.” O yüzden en küçük seçim bile önemli.

✨ Günlük ritüellerle başlamak iyi gelir: Sabah kahvesini 3 dakika sessizlikle içmek, gün içinde 10 dakika yürüyüş yapmak, ekranlardan uzaklaşıp gözleri dinlendirmek bile fark yaratır.

🧘‍♂️ Farkındalık çalışmaları, nefes çalışmaları, duygu günlüğü tutmak, hatta sadece “hayır” demeyi öğrenmek... Hepsi duygusal kasları dinlendirir.

💬 Unutmayın, duygusal yorgunlukla baş etmek yalnızca irade meselesi değildir; bazen profesyonel destek almak, psikoterapi veya gerekirse psikiyatri müdahalesi size yol gösterebilir. Ruh sağlığınızı güçlendirmek için atacağınız her adım, yeniden kendinize kavuşmanın anahtarıdır.

💥 Deprem yaşadığınızda, yalnızca bir sarsıntıyı değil; kontrolün elinizden kayıp gittiği, güvenli sandığınız yerlerin bi...
01/07/2025

💥 Deprem yaşadığınızda, yalnızca bir sarsıntıyı değil; kontrolün elinizden kayıp gittiği, güvenli sandığınız yerlerin bir anda tehdit hâline geldiği bir deneyimi yaşarsınız. Bu tür ani ve sarsıcı travmalar, beyni koruma moduna sokar. O yüzden siz “geçti” deseniz bile bedeniniz ve zihniniz hala “tehlike geçmedi” sinyali verir.

🧠 Beynimizin alarm merkezi olan amigdala, travma anında yaşanan korkuyu, görüntüleri ve sesleri kaydeder. Ve sonra, o depremle ilgisiz bir titreşim, bir gürültü ya da bir haber başlığı bile, o kaydı tekrar oynatabilir. Kalp çarpar, avuç içleri terler, “yine olacak” hissi sarar... Bu, aslında beynin sizi koruma mekanizmasıdır.

🧯 Peki bu ne zaman sorun haline gelir? Eğer:

📅 Aradan haftalar geçmesine rağmen hala gece uykularınız bölünüyorsa,

😟 Sürekli bir tedirginlik, "her an olacak" hissi taşıyorsanız,

🎞️ O anı tekrar tekrar yaşıyor, flashback’ler görüyorsanız,

😶 Sevdiklerinizle bağ kurmakta zorlanıyor, sosyal hayattan uzaklaşıyorsanız,

💔 Bedensel ağrılarla (baş, mide, kas) baş edemiyor ve panik atak benzeri ataklar geçiriyorsanız...
..o zaman bu artık doğal bir stres tepkisi değil, bir travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtisi olabilir.

👥 Psikolojik destek almak, bu durumda bir lüks değil, ihtiyacınız olan bir iyileşme yoludur. EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) gibi yöntemler beynin “donmuş” travmayı işlemesine yardımcı olabilir.

🧘‍♀️ Ayrıca bilişsel davranışçı terapi (BDT) ile kişinin “deprem olacak, ben çaresizim” gibi otomatik düşünceleriyle çalışılarak kaygı azaltılabilir.

📖 Psikanalist D.W. Winnicott der ki: “Bir kişinin ruhsal olarak hayatta kalabilmesi için bir başkasının ‘orada’ olması gerekir.” Bu süreci yalnız geçirmeye çalışmayın. Destek istemek, zayıflık değil; ruhun, yeniden güçlenmek için verdiği bir sinyaldir.

Travmanın etkileri uzun sürdüğünde ve günlük yaşamınızı olumsuz etkilemeye devam ettiğinde, psikiyatri müdahalesiyle doğru tanı koymak ve gerekirse ilaç tedavisiyle destek sağlamak hayati önem taşır.

Ebeveynler, çocuklarının gelişiminde en önemli rolü oynayan kişilerdir. Çocuklar, ebeveynlerinden aldıkları sevgiyi, güv...
07/05/2025

Ebeveynler, çocuklarının gelişiminde en önemli rolü oynayan kişilerdir. Çocuklar, ebeveynlerinden aldıkları sevgiyi, güveni, desteği ve değerleri hayat boyu taşırlar. Ancak, ebeveynlerin bilinçsiz davranışları da çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu izler, bazen yıllarca sürebilir ve bireylerin ilişkilerinde ve yaşamlarında ciddi izler bırakabilir.

💡Ebeveynin tutumları, bir çocuğun özgüvenini, duygusal dengeyi ve hayata bakışını şekillendirir. Aşırı baskıcı, sevgi eksikliği veya tersine aşırı koruyucu tutumlar, çocuğun kendilik duygusunu etkileyebilir. Çocuk, bu deneyimleri birer "model" olarak alır ve bu model, ileri yaşlarda ilişkilerine yansır.

🧠Ebeveynlerden alınan duygusal yansımalar, çocuğun kendisine ve dünyaya olan bakış açısını şekillendirir. Örneğin, anne ve babasından yeterli sevgi görmeyen bir çocuk, ilerleyen yaşlarında sevgiye güvenmekte zorluk çekebilir. Ayrıca, ebeveynin model aldığı tutumlar, çocuğun stres ve kaygıyla baş etme şekillerini etkiler.

🛠️ Ebeveyn İzlerinin Tedavi Edilmesi
Psikoterapi: Geçmiş travmaların, ebeveynin izlerinin üzerine gitmek için terapi çok önemlidir. Bilişsel-davranışsal terapi bireyin geçmişteki olumsuz izleri işlemelerine yardımcı olabilir.
Farkındalık Yaratma: Ebeveynlerin, kendi çocukluklarında yaşadıkları deneyimleri fark etmeleri, onların çocuklarına nasıl bir etki bıraktığının farkına varmalarını sağlar.
Aile Terapisi: Aile içi iletişimin güçlendirilmesi, çocuk ve ebeveyn arasındaki bağların daha sağlıklı hale gelmesine yardımcı olabilir.

🎯Ebeveyn izleri, değiştirilebilen bir olgudur. Farkındalık ve doğru adımlar ile geçmişin etkilerinden kurtulmak mümkündür. Hem çocuklar hem de ebeveynler için sağlıklı bir aile ortamı, ilişkinin güçlenmesine ve duygusal iyileşmeye yol açar.

Sınav kaygısı, öğrenciler için oldukça yaygın bir deneyimdir ve başarısızlık korkusu ile birlikte gelir. Birçok öğrenci,...
30/04/2025

Sınav kaygısı, öğrenciler için oldukça yaygın bir deneyimdir ve başarısızlık korkusu ile birlikte gelir. Birçok öğrenci, sınav öncesi yoğun stres, endişe ve panik hissi yaşayabilir. Bu kaygı, düşüncelerin bulanıklaşmasına, odaklanma zorluklarına ve bedensel belirtilere yol açabilir.

💡 Sınav kaygısının kökeninde genellikle yüksek başarı beklentisi, geçmişte yaşanan başarısızlık deneyimleri, mükemmeliyetçilik veya yetersizlik hissi bulunur. Toplumda başarıya verilen önem, sınavlarda yüksek not alma baskısını artırır. Ayrıca, hazırlık sürecinin verimli olmaması, öğrencilerin kaygılarının artmasına sebep olabilir.

🧠Sınav kaygısının en büyük psikolojik etkilerinden biri, düşüncelerin duraksaması ve belirsizlik içinde kalmaktır. Kişi, sınavın sonucunu kontrol edemediği için kontrol kaybı yaşar. Bu, anksiyetenin tavan yapmasına neden olabilir. Ayrıca, sınavı geçememe korkusu, öğrencinin kendi yeterliliğine dair duygularını zedeler.

Bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi yöntemler, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeye yardımcı olarak kaygıyı azaltabilir. 🎯 Düzenli nefes egzersizleri, zaman yönetimi teknikleri ve pozitif iç konuşmalar ise hem psikolojik rahatlama sağlar hem de sınav başarısını artırarak kişinin özgüvenini güçlendirir.
💊 Gerekli durumlarda, doktor kontrolünde reçete edilen anksiyete ilaçları, beyin kimyasını dengeleyerek kaygıyı azaltabilir ve odaklanmayı artırarak sınav performansını iyileştirebilir. 🧠

Kaygı, modern yaşamın getirdiği stresle birlikte herkesin hayatında bir şekilde yer alabiliyor. Ancak, bazen kaygı, kişi...
22/04/2025

Kaygı, modern yaşamın getirdiği stresle birlikte herkesin hayatında bir şekilde yer alabiliyor. Ancak, bazen kaygı, kişinin günlük işlerini yapmasını zorlaştıracak kadar yoğun hale gelebilir. Kaygı, bir tehdit algılandığında vücudun verdiği doğal bir tepkidir, ancak bu tepki kontrolsüz hale geldiğinde kaygı bozukluğu halini alır.

🧠 Kaygı Neden Ortaya Çıkar?
Kaygı genellikle bilinçli veya bilinçsiz olarak tehdit algısı sonucu ortaya çıkar. Stresli bir yaşam tarzı, geçmiş travmalar, genetik yatkınlık ve çevresel faktörler kaygıyı tetikleyebilir. Kaygı, beyin kimyasındaki dengesizliklerden de kaynaklanabilir.

💭 Kaygının Fiziksel Etkileri
Kaygı, vücutta çeşitli fiziksel reaksiyonlara yol açabilir. Bunlar arasında hızlanan kalp atışı, terleme, kas gerginliği ve mide bulantısı yer alır. Zihinsel olarak ise, kaygı düşüncelerin takılmasına, odaklanma zorluğuna ve uyku problemlerine yol açabilir.

📊Araştırmalar, kaygının genetik ve çevresel faktörlerin birleşimi ile şekillendiğini gösteriyor. Ayrıca, kaygıyı yönetmenin beyin kimyasını olumlu yönde değiştirebileceği de tespit edilmiştir. Bu süreçte kortizol, serotonin ve dopamin gibi hormonların dengelenmesi büyük önem taşır. 🧠 Düzenli terapi, egzersiz ve stres yönetimi teknikleri, bu biyokimyasal süreçleri olumlu yönde etkileyerek kaygının hafiflemesine katkı sağlayabilir.

Obsessif Kompulsif Bozukluk (OKB), kişinin sürekli tekrar eden, rahatsız edici düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceler...
16/04/2025

Obsessif Kompulsif Bozukluk (OKB), kişinin sürekli tekrar eden, rahatsız edici düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşüncelere karşı gösterilen yinelemeli davranışlarla (kompulsiyonlar) kendini gösteren bir psikolojik bozukluktur. OKB, genellikle kişinin gündelik yaşamını zorlaştırır ve sosyal ilişkilerinde zorluklar yaratır. Ancak tedavi süreci, OKB'nin üstesinden gelmek için büyük bir fırsat sunar.

🧠OKB'nin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, genetik faktörler, beyin kimyası ve çevresel faktörlerin birleşimi, bu bozukluğun gelişmesinde rol oynar. Beyindeki serotonin sistemi, OKB'nin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynayabilir.

🔄 Obsesyon ve Kompulsiyonlar
Obsesyonlar: Zihinsel, istenmeyen ve sıkça tekrarlayan düşünceler. Örneğin, kirlenme korkusu veya başkalarına zarar verme korkusu.
Kompulsiyonlar: Obsesyonlara karşı yapılan, kişinin rahatsız edici düşüncelerinden kurtulmaya çalışarak yaptığı yinelemeli davranışlar. Örneğin, sürekli el yıkamak veya belirli bir sayıda hareketi tekrar etmek.

🔬Yapılan araştırmalar, OKB’nin beynin belirli bölgelerindeki anormal aktiviteyle ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu, tedavi sürecinde özellikle beyin kimyasının düzenlenmesi gerektiğini göstermektedir.

💊 OKB tedavisinde hem psikoterapi hem de ilaç tedavisi önemli rol oynar. Bilişsel davranışçı terapi, obsesyonları tetikleyen durumlarla yüzleşmeyi ve kompulsiyonları azaltmayı hedefler. 🧠 Antidepresanlar, özellikle SSRI grubu ilaçlar, beyin kimyasını dengeleyerek obsesyon ve kompulsiyonların şiddetini azaltmada yardımcı olabilir.

Address

Şair Eşref Blv 53/9 Alsancak
Izmir
35200

Opening Hours

Monday 09:00 - 19:00
Tuesday 09:00 - 19:00
Wednesday 09:00 - 19:00
Thursday 09:00 - 19:00
Friday 09:00 - 19:00
Saturday 09:00 - 19:00

Telephone

02324042627

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Psikiyatrist Uzm. Dr. Ali Bülent Çekem posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Psikiyatrist Uzm. Dr. Ali Bülent Çekem:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category