02/12/2025
YENİ BEDEN
Bedenimizin ne kadar yenilendiğine bakalım. Dışarıdan bakınca neredeyse hiçbir şey değişmiş gibi görünmüyor. Her şey aynı. Ama içimizde çok şey hissediliyor. Dayanıklılığın arttığını fark ediyorsunuz — kalıcı olmasa da. Hayatın devam ettiğine dair derin bir his var ve ölüm artık uzak, o kadar korkutucu olmayan bir sınav gibi görünüyor.
Önemli olan şu: ölüm korkusu çözülüyor. Oysa tam da bu korku bugüne kadar hayatımızı yönetiyordu.
Diğer alanlarda durum sanki kötüleşmiş gibi görünse de bu, bilincimizin seviyesine ve yaşımıza bağlı. Dönüşüm ağrıları devam ediyor, bedendeki tuhaf süreçler yoğunlaşıyor ve uyku ile sinir sistemi zorlanıyor. Ama dikkatle bakarsak, bunun nedenini görebiliriz:
Kötü uyku neredeyse her zaman güneş patlamaları ve elektromanyetik fırtınalarla bağlantılıdır. Bu, alışık olduğumuzdan çok daha büyük bir ölçekte zorunlu bir “ateşten geçiş” gibidir.
Yeni sistem — bedenimizin yeni matrisi — bizi içeriden dönüştürüyor. Bu dönüşüm 90’lı yıllarda eterik bedenin değişimiyle başladı. Yeni eterik beden yeni bir fiziksel beden inşa ediyor, fakat fiziksel olan madde, yoğunluk ve yavaş yenilenme demektir. Bu yüzden dışarıdaki değişiklikler hâlâ çok az görülüyor.
Bazı anlar vardır ki aniden ilahi doğanızı hissedersiniz ; eterin bedeninden akışını fark edersiniz. Bu özellikle uyanırken, fiziksel bedene tam olarak geri dönmediğin o ince eşikte belirgindir. Ya da meditasyondan sonra hissettiğiniz o hafiflik, süzülme hali — bu, yeni bedende olmanın işaretidir.
Yeni mekânın seyrelmiş maddesine tam dönüşüm ise hâlâ zaman alacak. Beden akışkan ve hafif olduğunda, düşüncenin gücüyle kendi parametrelerini değiştirebilir ve hiçbir hastalığı tutmaz; çünkü artık yoğun dünyanın yasalarıyla özdeşleşmiş değildir. Bu aşamada gençleşme de vardır — ışığın kristal matrisiyle senkronizasyon.
Kısacası: Henüz tam görünmeyeni aceleyle tanımlamaya çalışmanıza gerek yok. Her şey adım adım gerçekleşiyor.
En önemlisi, yüksek frekansta kalmak.
Tanrısal Enerji