Dr. Ferda Ayhan Yalçın

Dr. Ferda Ayhan Yalçın Fonksiyonel Tıp Doktoru ( )
Bütüncül Beslenme Ve Sağlık Koçu ( )

Kore ulusal sağlık kayıtlarının incelendiği büyük bir çalışmada, bazı antikolinerjik ilaçların uzun süreli kullanımının ...
03/12/2025

Kore ulusal sağlık kayıtlarının incelendiği büyük bir çalışmada, bazı antikolinerjik ilaçların uzun süreli kullanımının Alzheimer hastalığı riskini artırabileceği gösterildi.
Antikolinerjik ilaçlar, beyindeki asetilkolin adlı öğrenme ve hafızadan sorumlu nörotransmitteri baskılayabilir. Bu baskı, özellikle uzun süre ve yüksek dozda kullanıldığında bilişsel sorunlara yol açabilir.
Hangi ilaçlar riskle ilişkili bulundu?
Çalışmada özellikle “güçlü antikolinerjik etkiye sahip ilaçlar” Alzheimer riskiyle bağlantılıydı. Bu ilaç grupları ana hatlarıyla aşağıdaki listede:
Depresyon ilaçları
Üriner sistem – mesane ilaçları (Mesane sıkışması, idrar kaçırma gibi durumlar için kullanılır, çalışmada riskin en güçlü görüldüğü grup)
Antihistaminikler (allerji ilaçları, bazen iştah açıcı yan etkilerinden faydalanılmak üzere çocuklarda da kullanılıyor) Bu grup genellikle uyku yapar ve beyne güçlü şekilde geçebilir.
Bazı antipsikotikler
Alzheimer riski ne kadar artıyor?
Çalışmanın bulguları:
• Güçlü antikolinerjik ilaçları 1 yıl boyunca yüksek dozda kullanan kişilerde,
Alzheimer gelişme riski %80’e kadar artmış bulundu.
• Zayıf antikolinerjik ilaçlar için risk artışı görülmedi.
Bu nedenle özellikle uzun süreli ve yüksek antikolinerjik yük kritik önem taşıyor.

Neden böyle oluyor?
Asetilkolin hafıza, öğrenme ve dikkat için vazgeçilmezdir.
Antikolinerjik ilaçlar ise:
• Bu kimyasalı bloke eder
• Beyin bölgelerinde iletişimi yavaşlatır
• Uzun vadede bilişsel fonksiyonları etkileyebilir
Özellikle yaş ilerledikçe beyin bu tür baskılara karşı daha hassas hâle gelir.
Peki ne yapmalı?
Bu içerik tıbbi tavsiye değildir.
▪️ Kullandığınız ilaçlar konusunda kendi doktorunuza danışmadan hiçbir değişiklik yapmayın.
▪️ Uyku, alerji, idrar kaçırma, depresyon gibi sorunlar için daha düşük antikolinerjik yüke sahip alternatifleri kullanılabilir ve tamamlayıcı yöntemlerle ilgili şikayetlere çözüm bulunmaya çalışılabilir. Bu konuyu yine doktorunuzla konuşun.

alzheimer

03/12/2025

Ozon tedavisini fonksiyonel tıp yaklaşımı içinde belirli durumlarda faydalı bir tamamlayıcı tedavi olarak görür..
Ozon, hücresel düzeyde metabolik fonksiyonu artırabilir

• Mitokondriyal enerji üretimini (ATP) artırması
• Hücre içi oksidatif stres yanıtını iyileştirmesi
• Vücudun kendi antioksidan sistemlerini aktive etmesi
(glutatyon, süperoksit dismutaz, katalaz)

Bu nedenle ozon, mitokondri bozukluğu olan kişilerde — ki kronik hastalıkların çoğunda bu mevcut — destekleyici rol oynayabilir.

Ozon, kronik inflamasyonu düşürmeye yardımcı olabilir

• Bağışıklık sistemini dengeler (immune modulation)
• Sitokin üretimini düzenleyebilir

Bu nedenle kronik yorgunluk, mold toksisitesi, otoimmünite gibi durumlarda tamamlayıcı bir seçenek olarak düşünür.

Ozon tedavisinin en güçlü kullanım alanlarından biri enfeksiyonlardır

• Ozon, bakteri, virüs, mantar ve parazitleri oksidatif mekanizmayla etkisiz hâle getirebilir.
• Antibiyotik direncinin arttığı dönemlerde ozon, immün sistemi güçlendiren bir araç olabilir.

Bu nedenle fonksiyonel tıp kliniklerinde major otohemoterapi (MAH) sık kullanılır.

Ozonun dolaşım ve oksijenlenmeyi artırıcı etkisi
• Mikrosirkülasyonu artırır
• Kanın oksijen taşıma kapasitesini iyileştirir
• Endotel fonksiyonunu destekleyebilir

Bu nedenle beyin sisi, periferik dolaşım sorunları, diyabetik komplikasyonlar gibi durumlarda olumlu sonuçlar görülebilir.


Ozonun en çok fayda gösterdiği durumlara dair örnekler:
• Kronik enfeksiyonlar
• Kronik yorgunluk sendromu
• Metabolik sendrom ve düşük ATP üretimi
• Beyin sisi, kognitif yavaşlama
• Uzun Covid
• Otoimmün hastalıklar
• Toksin yükü yüksek hastalar
• Dolaşım bozuklukları
• Sporcu sağlığı

Ayrıntılı bilgi için bize ulaşın,
☎️0 553 7650067

ABD’de 4.814 yetişkinin incelendiği bir çalışmanın sonuçları düzenli direnç egzersizi yapan kişilerin telomerleri belirg...
02/12/2025

ABD’de 4.814 yetişkinin incelendiği bir çalışmanın sonuçları düzenli direnç egzersizi yapan kişilerin telomerleri belirgin şekilde daha uzun olduğunu gösterdi.
Yani hücresel düzeyde biyolojik yaşlanmaları daha yavaş ilerliyor.

Araştırmada özellikle dikkatimi çeken bulgu şu:
Haftada yaklaşık 90 dakika direnç egzersizi yapanların hücresel yaşı ortalama 3.9 yıl daha genç çıkıyor. Hatta egzersiz süresi arttıkça yaşam süresi de uzuyor.

Telomer dediğimiz yapılar, kromozomların uçlarını koruyan DNA kapaklarıdır. Stres, inflamasyon, kan şekeri düzensizlikleri ve hareketsiz yaşamla hızla kısalırlar. Bu nedenle telomer uzunluğu, biyolojik yaşımızı gösteren önemli parametrelerden biridir.

Direnç egzersizinin burada öne çıkmasının nedeni, kas aktivitesiyle birlikte:
• mitokondri fonksiyonunun güçlenmesi,
• inflamasyonun azalması,
• glikoz metabolizmasının iyileşmesi
gibi süreçlerin telomer biyolojisini doğrudan olumlu etkilemesidir.

Demek ki kaslarımızı çalıştırdıkça, sadece daha güçlü bir beden değil, daha genç bir hücresel yapı inşa ediyoruz.
Direnç egzersizi, benim gözümde artık bir “egzersiz çeşidi” değil; gerçek anlamda bir yaşlanma yavaşlatıcı protokol; yaşlanmanın yavaşlatılması ise kronik hastalıkların önlenmesi demek.
Ofiste biyolojik yaşınızı ölçüp, yaptığımız yaşam tarzı değişiklikleri ile 6 ay gibi bir sürede ne kadar “gençleşme” sağladığımızı değerlendirebiliriz. Tabi eğer önerilerimi uygularsanız…

Nature Aging dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre, yaşlanma doğrusal ilerlemiyor; bunun yerine insan yetişkinliği bo...
02/12/2025

Nature Aging dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre, yaşlanma doğrusal ilerlemiyor; bunun yerine insan yetişkinliği boyunca yaklaşık 44 ve 60 yaşlarına denk gelen iki keskin zirve ile gerçekleşiyor. Bu veriler, insanların doğrusal yaşlanmadığını, bunun yerine yaklaşık 44 ve 60 yaşlarında en hızlı yaşlanma patlamalarını yaşadığını; 44–53 yaş arası ile 60 yaş sonrasında ise yaşlanma hızının göreli olarak yavaşladığını göstermektedir.
Aslında insan yaşamı boyunca dış koşullar sıklıkla öngörülebilir biçimlerde değişir. Örneğin, 40’lı yaşlardaki yetişkinler genellikle kariyerlerinde daha yüksek (ve daha stresli) sorumluluk seviyelerine ulaşırlar; aynı anda hem ergen çocuklarına hem de yaşlanan ebeveynlerine bakım verirler ve kendi borçları/ödemeleri ile çocuklarının yaklaşan üniversite masraflarının finansal baskısıyla karşı karşıya kalırlar.
Yaklaşık 60 yaş civarında ise birçok insan fiziksel kapasitelerinde azalma yaşamaya başlar; emekliliğe yaklaşırken ayrıldıkları iş hayatının, kimliklerinin bir parçası olması gerçeğiyle yüzleşir; ebeveynlerin, eşlerin veya arkadaşların kaybıyla karşılaşır ve genel olarak kendi ölümlülüğüyle yüzleşmeye başlar.
Bu çalışmada gözlenen moleküler değişiklikler, araştırmanın varsaydığı gibi programlanmış bir kronolojik yaşlanma sürecinden ziyade, bu tür dış stresörlerle (ve onlara eşlik edebilecek davranışsal değişikliklerle—örneğin daha az uyku veya daha az fiziksel aktivite) ilişkili olabilir. Bunu çalışmanın tasarımı nedeniyle tam ayırt edemiyoruz.
Sonuç: Elimizde bir veri var, bunu yok saymayalım. Bizi yaşlandıran, şekerli beslenme ve fazla kilolardan başlayarak, egzersiz yapmama, yetersiz uyku, toksinlere maruziyetimizi, önlenebilir kronik hastalık risk faktörlerini, hastalık tablosu ortaya çıkmadan düzeltmeye çalışmalıyız.
İsterseniz biyolojik yaşınızı da hesaplarız, buna göre bir yol haritası oluştururuz. Kronolojik yaşa takılmayın…

Sardalya yememiz gerek, ama herkes sevmiyor maalesef. Ben bu halini çok sevdim, sizinle de paylaşayım:Sardalyaların kılç...
01/12/2025

Sardalya yememiz gerek, ama herkes sevmiyor maalesef. Ben bu halini çok sevdim, sizinle de paylaşayım:
Sardalyaların kılçıklarını çıkarıp, yıkayıp, kuruttum. Azıcık zeytinyağını hepsine bulaştırdım.
Hazır paketli olarak aldığım çıtır çiğ karabuğday ve darı karışımını kahve öğütücüden geçirdim, içine besin mayası, kırmızı pul biber, kekik, tuz katıp harmanladım.
Sardalyaların dışlarını bu toz karışıma bandırıp, iç yüzlerini ikişerli birleştirdim, azıcık yağladığım orta ısıdaki zeytinyağı gezdirdiğim tavada arkalı önlü pişirdim. Süre 8-10 dakika kadardır, balıkların üstü çıtır renk alana kadar pişirdim aslında.
Çok lezzetli, yaparsanız size de afiyet olsun…

Maalesef günde 1 saat planlı egzersiz yapmanın bile tek başına yeterli olmadığını unutmamak gerekiyor. Geliştirdiğiniz v...
29/11/2025

Maalesef günde 1 saat planlı egzersiz yapmanın bile tek başına yeterli olmadığını unutmamak gerekiyor. Geliştirdiğiniz ve korumaya çalıştığınız kasların, yalnızca planlı egzersiz seanslarınız sırasında değil, gün boyunca düzenli olarak hareket etmesi gerekir.

Uzun süre aralıksız oturduğunuzda vücudunuz ‘uyku’ moduna geçer; tıpkı bilgisayarınızın tuşlara basmadığınızda ekranının kararması gibi. Bu da kaslarınızın metabolik işlerini yapmadığı anlamına gelir. Bu yüzden çok hareketsiz çalışanların kardiyovasküler hastalıktan ölme riski, iş günlerinin çoğunu hareketsiz geçirmeyenlere göre %34 daha yüksektir. Günde yaklaşık 13 saat oturup günde 4.000 adımın altında yürüyen kişiler, bir saatlik yoğun egzersiz yapsalar bile normalde egzersiz sonrası görülen lipid, glikoz ve insülin metabolizması iyileşmelerinin gerçekleşmediği bir ‘egzersiz direnci’ geliştirebilirler.

Oturmanın olumsuz etkilerini dengelemek için, her 30–60 dakikada bir ayağa kalkıp yaklaşık 3 dakika boyunca hareket etmeyi deneyin: Merdiven çıkın, jumping jack yapın, squat yapın veya sadece odanın içinde yürüyün!

28/11/2025

Kırmızı ışık terapisi kalp ve damar sağlığında da güçlü etkiler gösteriyor:

1) Endotelyal Fonksiyonun İyileşmesi
• Yakın kızılötesi ışık, damar iç yüzeyindeki endotelyumda NO (nitrik oksit) salınımını artırır.
• Bu, damarların genişlemesini (vazodilatasyon) sağlar.
Kan akımı artar, tansiyon düzenler, damar elastikiyeti artar.

2) Kan Akışının Artması
• Mitokondride ATP artışı → damar düz kaslarında daha iyi gevşeme
• Mikro-dolaşım belirgin şekilde iyileşir
• Özellikle periferik dolaşım bozukluklarında etkilidir
Dokular daha fazla oksijen + besin alır.

3) İnflamatuvar Plak Yükünün Azalması (Anti-aterosklerotik Etki)
• Oksidatif stresi azaltır
• Lipid peroksidasyonunu düşürür
• Makrofaj/foam cell aktivitesini modüle eder
Uzun vadede daha düşük plak oluşumu ve daha stabil damar yapısı.

4) Kan Basıncında Düzenlenme
• NO artışı + damar gevşemesi
• Sempatik aktivitenin azalması
Hipertansiyonda hafif düşüş etkisi gözlenebilir.

5) Kalp Kasında (Myokard) Enerji Üretiminin Artması
• IR ışık, kardiyomiyositlerde mitokondri çalışmasını artırır
• ATP artışı → kalp kası performansı ve iyileşme kapasitesinde artış
Kardiyak rejenerasyona küçük ama anlamlı katkı.

6) Egzersiz Sonrası Kalp Stresinin Azalması
• Laktat temizliği hızlanır
• Kalp hızı değişkenliği (HRV) iyileşebilir
Parasempatik tonus artar → stres azalır.

Kırmızı ışık tedavisi:
Metabolizmayı hızlandırır, kilo vermeye yardımcı olur, otoimmün süreci yatıştırır, cildi yeniler, hormonları dengeler, uykuyu düzeltir ve kalp-damar sistemine NO aracılı güçlü iyileştirici etkiler sağlar.

28/11/2025

Kırmızı ışık (630–660 nm) ve yakın kızılötesi ışık (810–850 nm), hücrelerin enerji merkezleri olan mitokondrilere doğrudan etki eder. ATP üretimini artırır, inflamasyonu azaltır ve iyileşme süreçlerini hızlandırır. Bu yüzden etkileri çok geniştir:

1) Metabolizma Ve Zayıflama Üzerine Etkisi
• Mitokondride ATP üretimini artırır → daha yüksek hücresel enerji
• Kahverengi yağ dokusunda termogenezi destekler
• İnsülin duyarlılığını artırabilir
• Kas dokusunda glikoz kullanımını artırır → metabolik esnekliği güçlendirir
• Yağ hücrelerinde trigliserid parçalanmasını hızlandırır (lipoliz)

2) Otoimmün Sistem ve Enflamasyon
• NF-kB gibi inflamatuvar yolları baskılar
• IL-6, TNF-α gibi sitokinleri azaltır
• T-hücre fonksiyonunu düzenler
• Hücresel stres ve oksidatif hasarı düşürür
• Doku iyileşmesini hızlandırır (özellikle tiroit, eklem, kas)

3) Cilt Üzerine Etkisi
• Fibroblastları aktive eder → kolajen + elastin üretimi artar
• İnce çizgi ve kırışıklıkları azaltır
• Cilt bariyerini güçlendirir
• Akne lezyonlarında inflamasyonu azaltır
• Yaraların ve çatlakların iyileşme hızını artırır
• Saç köklerinde enerji üretimini artırarak saç dökülmesini azaltabilir

4) Hormonlar Üzerine Etki
• Mitokondri fonksiyonunu düzelttiği için hormon üretimi optimize olur
• Tiroit hücrelerinde ATP üretimi artar → T3 üretimi desteklenebilir
• Testosteron salınımında artış görülebilir (özellikle yakın IR spektrumunda)
• Melatonin döngüsünü düzenler (gün içi–gece ritmi)
• Hücre içi stres azalınca kortizol dalgalanmaları yatışır

5) Uyku Üzerine Etki
• Akşam uygulanan kırmızı ışık, mavi ışığın aksine melatonin baskılamaz
• Melatonin üretimini destekleyen en rahatlatıcı spektrumdur
• Sirkadiyen ritmi düzenler
• Gece uykuya geçişi kolaylaştırır
• Uyku kalitesini artırır (özellikle derin uyku fazı)

Kırmızı ışık tedavisi…
Metabolizmayı hızlandırır, inflamasyonu azaltır, cildi yeniler, hormonları dengeler, uyku düzenini iyileştirir.

27/11/2025

Kas kitlemi giderek artan ağırlık çalışmaları ve diğer direnç egzersizleriyle arttırma çabası benim için çok değerli. Biliyorsunuz ben en çok kemik kitlemi arttırabilme amacındayım, ama kas aynı zamanda metabolik bir organ, benim şeker metabolizmamı yönetiyor. Aynı zamanda denge için çok önemli. Bilişsel fonksiyonlarım için çok önemli. Yarın bir gün gerekse, hastalıklardan, yaralanmalardan iyileşmemde çok değerli. Ve ben bir “yay burcu” kadınıyım, benim için bağımsız olmak çok önemli, ileriki yaşlarımda da kimseye bağımlı olmak istemiyorum.
Umarım başarırım✌🏻

Gece 20:00’den sonra yenen yemekler ve özellikle yatmadan önce yapılan atıştırmalar, vücudun sirkadiyen ritmine ters çal...
26/11/2025

Gece 20:00’den sonra yenen yemekler ve özellikle yatmadan önce yapılan atıştırmalar, vücudun sirkadiyen ritmine ters çalıştığı için insülin direncini hızla artırır.
Çünkü bu saatlerde:
🕒 Pankreas daha az insülin salgılar
🌑 Melatonin yükselir → insülin baskılanır
⚡ Hücrelerin insülin duyarlılığı %20–30 azalır
💤 Gece glukoz dalgalanmaları uyku kalitesini bozar
🍫 Gece atıştırması direkt yağ depolamaya gider

Bu mekanizmalar birleşince uzun vadede:

➡️ Karaciğer yağlanması
➡️ Göbek çevresi yağlanma, kilo verememe
➡️ Leptin direnci (sürekli açlık hissi)
➡️ Kortizol artışı
➡️ Tip 2 diyabet riski
➡️ Hormon bozuklukları (özellikle kadınlarda)
➡️ Kronik insülin direnci
➡️ Kronik iltihap nedeniyle bütün kronik hastalıkları bekle…

Yapmamız gereken şey:
Akşam yemeğini en geç 19:00 gibi bitirmek ve uykuya 3-4 saat kala hiçbir şey yememek.

Geç saatte yemeleri bırakalım mı şimdi?

24/11/2025

QT Scan Nedir? Yeni Nesil Meme Görüntüleme Teknolojisi
QT Scan – İngilizce adı: Quantitative Transmission Ultrasound Imaging
QT Taraması – Türkçe adı: Nicel Geçirimli Ultrason Görüntülemesi (veya: Nicel Geçirgenlik Temelli Meme Tarama Yöntemi)

Bu Teknoloji Nasıl Çalışıyor?

QT Scan klasik ultrasondan farklıdır. Çünkü QT, yalnızca “yansıyan” ses dalgalarını değil, dokudan geçerken hız ve zayıflama değerlerini ölçer.
Teknik olarak:
• Ultrason dalgası memeden geçirilir,
• Dalgaların hızı, yoğunluk değişimi ve zayıflama oranı ölçülür,
• Bu veriler işlenerek gerçek 3 boyutlu, sayısal bir meme haritası oluşturulur
• Tamamen ölçülebilir, operatör bağımlılığı düşük bir teknolojidir.

QT Scan’in En Büyük Avantajları
1. Radyasyon yok, mamografi gibi X-ışını kullanılmaz.
2. Meme sıkıştırması yok, hastalar için çok daha konforlu.
3. Yoğun meme dokusunda daha avantajlı, doku yoğunluğundan bağımsız şekilde sayısal harita çıkarır.
4. Üç Boyutlu + Nicel Verili Tarama: Sadece görüntü değil, doku özelliklerinin sayısal ölçümleri elde edilir.
5. Operatör bağımlılığı azdır, tam meme taraması otomatik yapılır. Klasik USG’deki “kim çektiğine göre değişen” kalite farkı çok daha az.
6. Tamamen non-invaziv, ağrı yok, baskı yok, radyasyon yok.

FDA Onay Durumu
• QT Ultrasound® sistemi, ABD FDA tarafından 2017’de onaylanan ilk ve tek nicel geçirimli ultrason meme görüntüleme sistemidir.
• FDA kullanım amacı:- Meme dokusunun detaylı görüntülenmesi- Yapısal ve nicel değerlendirme

Önemli Not: QT Scan tarama (screening) için mamografinin resmi yerine geçmemiştir; tamamlayıcı/yardımcı teknoloji olarak kabul edilir.

Address

Şevket Özçelik Sokak No. 19 D. 2 Alsancak
Izmir
35220

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Dr. Ferda Ayhan Yalçın posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Dr. Ferda Ayhan Yalçın:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category