Dr. Ferda Ayhan Yalçın

Dr. Ferda Ayhan Yalçın Fonksiyonel Tıp Doktoru ( )
Bütüncül Beslenme Ve Sağlık Koçu ( )

11/11/2025

Dünya çapında milyonkarca kadını ilgike diren önemli bir gelişme oldu: FDA 2002 yılında yapılan yanlış tasarımlı bir klinik çalışmanın verilerini yanlış yorumlayarak, perimenopoz- postmenopoz dönemlerinde kadınların hormon replasman tedavisi almasını korkulacak/yanlış bir tedavi olarak yorumlamıştı.
Şimdi geçen bunca yıldan, kalp hastalıklarından, kemik erimesinden, bilişsel fonksiyon bozukluklarından ölen milyonlarca kadından sonra, doğru yola dönüleceğine seviniyorum.

#

06/11/2025

Östrojen hormonunun kalp sağlığı üzerindeki etkisi, menopoz sonrası önemli değişiklikler ve risklerle ilişkilidir. Östrojen, damar duvarlarının esnekliğini koruyarak kan akışını düzenler, kan basıncını dengeler, iyi kolesterol (HDL) seviyelerini artırırken kötü kolesterolü (LDL) düşürür. Bu sayede kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu bir rol oynar. Ancak menopoz sonrası östrojen seviyeleri azalır ve damarlarda sertleşme (ateroskleroz), kan basıncında artış, kolesterol dengesinde bozulma, insülin direnci gibi değişiklikler kalp hastalıkları riskini artırır. Sonuç olarak menopoz sonrası kadınlarda kalp krizi, felç ve koroner arter hastalığı riski artar ve erkeklerle benzer düzeye kadar yükselebilir.
Menopoz sonrası görülebilecek başlıca değişiklikler şunlardır:
• Sıcak basmaları, gece terlemeleri,
• Ruh hali değişiklikleri, depresyon,
• Vajinal kuruluk ve cinsel yaşamda değişiklikler,
• Uyku sorunları,
• Kemik yoğunluğunda azalma ve osteoporoz riski,
• Metabolik değişiklikler, kilo artışı, kan şekeri ve kolesterol düzeylerinde bozulma,
• İdrar yolu enfeksiyonları ve mesane problemleri artışı.
Bioeşdeğer östrojen hormon replasmanı tedavisi (HRT), menopoz şikayetlerini hafifletmek ve kemik kayıplarını ve kalp damar hastalığı riskini azaltmak amacıyla kullanılır. Ancak bu tedavinin bazı kontrendikasyonları vardır. HRT aşağıdaki durumlarda önerilmez:
• Aktif veya geçmiş meme kanseri,
• Kan pıhtılaşma problemleri veya geçmişte derin ven trombozu, pulmoner emboli,
• Kontrolsüz yüksek tansiyon,
• Aktif karaciğer hastalığı,
• Nedeni bilinmeyen vajinal kanama,
• Aktif inme veya kalp krizi öyküsü,
• Aşırı riskli aterosklerotik damar hastalıkları.
Özetle, menopoz sonrası östrojen azalması kalp sağlığını olumsuz etkilerken, bioeşdeğer östrojen hormon replasmanı faydaları ve riskleri bireye özel olarak dikkatlice değerlendirilerek ve kontrendikasyonlar göz önünde bulundurularak uygulanmalıdır.

Sütün Gizli Kahramanı: Pentadekanoik Asit (C15:0)Yakın zamana kadar “yağ” denince aklımıza hep zararlı bir şey gelirdi. ...
05/11/2025

Sütün Gizli Kahramanı: Pentadekanoik Asit (C15:0)

Yakın zamana kadar “yağ” denince aklımıza hep zararlı bir şey gelirdi. Ama artık biliyoruz ki bazı yağlar hücrelerimizin yaşamasını sağlar. Onlardan biri de pentadekanoik asit (C15:0) — sütün içindeki “unutulmuş” iyi yağ.

C15:0, tıpkı omega-3 gibi esansiyel bir yağ olarak kabul edilir, yani vücudumuz onu kendi başına üretemez, besinlerle almak zorundayız.
Ne işe yarar?
• Hücre zarlarını güçlendirir, hücre kırılganlığını azaltır.
• İltihap döngüsünü dengeler, bağışıklık sistemini yatıştırır.
• Mitokondriyi koruyarak enerji üretimini destekler.
• Yaşlanmayı yavaşlatan genleri (ör. AMPK, PPARα) aktive eder.
Eksikliğinde ne olabilir?
Yorgunluk, kronik inflamasyon, kas zayıflığı, cilt kuruluğu, bilişsel bulanıklık veya genel “hücresel kırılganlık” hali ortaya çıkabilir.
Kaynakları:
• Tam yağlı süt, yoğurt, peynir, tereyağı
Ama süt ve süt ürünleri tüketemiyorsak
• Otla beslenen kırmızı et ve kuzu
• Soğuk deniz balıkları (somon, sardalya, uskumru)
• Mikroalg bazlı C15:0 takviyeleri (ör. yurtdışında Fatty15® varmış)

Bazı durumlarda ve özel diyetlerde ben de süt ve süt ürünlerini beslenmeden çıkarmayı öneriyorum, gerçekten var olan şikayetlerde belirgin azalmalar da sağlanıyor, ama yine de sütü veya süt ürünlerini hayatından çıkarıyorsak, C15:0 alımını mutlaka yeniden düşünmeliyiz.
Bu küçük yağ, hücre yaşlanmasını yavaşlatan büyük bir fark yaratabilir.
Ben eliminasyon döneminden sonra sütün denenmesini, her durumda bağırsak iyileşmesi gerçekleştikten sonra da düzenli ev yapımı yoğurt yenmesini öneriyorum.
Kendimizi bu sadece gıdalarla alabildiğimiz bu yağ asidinden mahrum bırakmamak için ya alternatif kaynakları ve sağlığımız el veriyorsa ev yapımı yoğurdu beslenmemizden eksik etmememiz önemli!

Fonksiyonel tıp pratiğinde, hastalarda sıklıkla yumurta ve/veya süte karşı IgG antikorları tespit edilir. Bunu gördüğümü...
04/11/2025

Fonksiyonel tıp pratiğinde, hastalarda sıklıkla yumurta ve/veya süte karşı IgG antikorları tespit edilir. Bunu gördüğümüzde, hepimizin alışkanlığı hastaya yumurta ve/veya süt tüketimini bırakmasını söylemektir.
Buraya kadar her şey normal.

Ama sonra ne olur?

🥚
Yumurta

Yumurta, kolin açısından en temel kaynaklardan biridir.
Hasta bu kolin kaynağını beslenmesinden çıkardığında, asetilkolin (ACh) üretimi için gerekli kolin düzeyinin altına düşebilir.
Asetilkolin, vagus siniri ile hedef dokuları arasındaki sinaptik iletimden sorumlu nörotransmiterdir.
Yani vagus siniri gayet güçlü sinyaller gönderse bile, yetersiz asetilkolin, tıpkı zayıf vagal uyarım varmış gibi azalmış vagal tonusa yol açar.
Dolayısıyla hastaya “yumurta yemeyi bırak” derken, kolin düzeyini yeniden desteklemeyi düşünmek gerekir.
Bu, özellikle vagal tonusu artırmanın faydalı olacağı durumlarda önemlidir:
• Anksiyete,
• SIBO (ince bağırsakta aşırı bakteri çoğalması),
• Kabızlık (aşağı yönlü peristaltizm için ilerletici motor kompleksin azalmış vagal uyarımı),
• Veya genel inflamasyon durumları.

Unutmayın ki, vagal motor uyarım, ince bağırsak ve dalaktaki makrofajlarda TNF-α üretimini, karaciğerdeki Kupffer hücrelerinde ise IL-6 üretimini baskılar. Dolayısıyla azalmış vagal aktivite, daha fazla inflamasyon anlamına gelir.

Kolin, asetilkolin üretimi dışında, karaciğer detoksifikasyonu, yağ metabolizması ve nöral iletim için gereklidir.
Bu durumda kişi yumurta yiyemiyorsa, daha iyi bir kaynak olarak karaciğer tüketebilir. Ya da somon, sardalya , soya fasülyesi, nohut, mercimek ve daha az olarak da ay çekirdeği, keten tohumu, badem, brokoli, Brüksel lahanası, karnabahar gibi kaynaklardan koline ulaşmaya çalışabilir ya da beslenme desteği şeklinde hazırlanmış formda kullanmalıdır.

03/11/2025

💔 Kalp krizi bir anda olmaz.

Yıllar boyunca biriken küçük ipuçları, sessizce tabloyu hazırlar.

Kolesterol değerlerimiz, damar içi iltihap düzeylerimiz, insülin direncimiz, stres yönetimimiz, uyku kalitemiz…
Hepsi bir araya geldiğinde kalp-damar sağlığımızın sessiz hikayesini yazar.

🩺 Korunmanın ilk adımı, riskimizi bilmekten geçer. Bunun için yalnızca klasik kolesterol değerlerine bakmak yeyerli olmaz.
Ben aklımdaki planı buradan aktarayım:
1. Framingham Skorlaması ile Başla

Bu skala; yaş, cinsiyet, kan basıncı, kolesterol değerleri, sigara kullanımı ve diyabet gibi faktörleri değerlendirerek, 10 yıllık kalp-damar hastalığı riskini hesaplar.
Ama bu sadece bir başlangıçtır. Çünkü iki kişi aynı Framingham skoruna sahip olsa bile, biyokimyasal zeminleri tamamen farklı olabilir, yani bireysel bir sonuç vermez.

2. Metilasyon Paneli ile Genetik Düzenleyicileri Gör

Metilasyon, DNA’mızın sessiz ayar mekanizmasıdır.
Bozulduğunda, damar sağlığını koruyan genlerin ifadesi de değişir.
Bu panel sayesinde homosistein, B12, folat, SAMe gibi değerlerin dengesi incelenir; vücudun iltihap, onarım ve detoks yolları hakkında bilgi verir.
3. Kişiselleştirilmiş Tedavi Planı

Artık hedef “tek değeri düzeltmek” değil — tüm biyolojik sistemi dengeye almak.
Bunun için:
• LDL’nin tipi ve partikül sayısı (ApoB, Lp(a))
• Oksidatif stres belirteçleri
• D vitamini, magnezyum, çinko, CoQ10 düzeyleri
• Metabolik parametreler (insülin, HbA1c, trigliserid/glukoz oranı) bir arada değerlendirilir.
Tüm bu süreçlerin gerektirdiği talam tarxı faktörleri, genetik yapıya uygun destekler, gerekli durumlarda medikal tedaviler kesinlikle planlanır.

Sonuçta kişinin genetik yapısına, yaşam tarzına ve biyokimyasal profiline özel koruyucu plan oluşur.

Bedeninin sessiz dengesini anlamak ve ona uygun yaşam haritasını çizmek en doğru yoldur.

28/10/2025

Ozon tedavisinin mevsimsel enfeksiyonlardan korunmak ve yakalandıysak kolay atlatmamız için fatdalı etkilerini hangi mekanizmalarla oluşturduğunu videoda özetledim.
Bu etkiyi yakalamak için önce 10-12 seans ardışık olarak haftada bir ya da iki uygulamalar yapılacak şekilde planlama yapılır. Ardından bu etkinlik düzeyi ayda bir tekrar dızkarı yapılarak korunur.
Hastalıklara yakalanmamak için yeterli ve dengeli beslenme, kaliteli uyku, egzersiz, stres yönetimi ve beraberinde yapılacak laboratuvar analizlerinde saptanan eksikliklik/fazlalıkların tedavisi ile birlikte tamamlayocı bir yöntem olarak danışanlarımıza öneriyoruz.
Siz de gecikmeden, salgınlar başlamadan vücudunuzun dengesi için gerekli önlemleri almalısınız.
Bilgi ve randevu için telefon numaramız:
0 553 7650067

27/10/2025

Haftasonu arkadaşımın beli ağrıyordu, nsaii dediğimiz sindirim sistemini harabeden ağrı kesicileri almak yerine, egzersizle rahatlamayı hatırlatmak üzere bu videoları çekiverdim ofiste. Bu egzersizleri bel ağrılarının tedavisinde kullanıyoruz, ama ağrı yokken de yapmakta büyük fayda var, ağrının başlamasını beklemeden her gün bunları yapmaya çalışın.
Tabii ki sağlıklı bir kilo, aktif bir vücut kronik ağrıların ve yaralanmaların önlenmesinde çok çok önemli. Ayrıca ozon tedavisi ve kırmızı ışık tedavisinin de ağrı ve enflamasyon yönetiminde yerleri büyük👍🏻

23/10/2025

Beslenmeyi düzenleyerek hastalıklara yakalanmamak, bir tanı aldıysak bunu beslenmeyle olumlu yöne çevirmek mümkün. Ben özellikle korkulan habis hastalıklarda yapılacak agresif beslenme ve yaşam tarzı değişikliliklerinin sonucu etkileyebileceğine inanıyorum.
Kişinin ne zaman, ne miktarda, ne yediği, vücudunda hangi proteinlerin yapılacağı, nasıl iş göreceği ile ilgili bilgiler içeriyor. Yani hücresel düzeyde var olan bir hastalığın, bir klinik tabloya dönüşüp dönüşmeyeceği, vücudun buna karşı cevabı bizim beslenmemizle direkt ilişkili.
Peki ya hareket? Kaslarımızın işler halde olması, sağlıklı metabolik aktivitenin olması açısından süper önemli. Burada kaslar hem şeker ve yağ metabolizmasını düzenlerken, miyokinler aracılığıyla tüm sistemlere denge ve stabilite mesajları verir. İnflamasyonu azaltır, bağışıklık cevabını düzenler. BDNF denilen madde aracılığıla beyin ve ruh sağlığını destekler. Bu da kronik hastalık yönetiminde ruhsal sağlık ve dengenin, olumlu düşünme, nefes ve meditasyonun önemini göz önüne alırsak, kas kitlesini korumanın nasıl değerli olduğunu bir kez daha kanıtlar.

Çok sevdiğim bir hekimin eğitimlerini alıyorum, bugünkü derste kanser tedavisine bütüncül yaklaşımı anlattı. Ona göre ka...
21/10/2025

Çok sevdiğim bir hekimin eğitimlerini alıyorum, bugünkü derste kanser tedavisine bütüncül yaklaşımı anlattı. Ona göre kanser tedavisinin temelini oluştursn 3 temel direk var, beslenme, kas kitlesini korumak ve beyin ve ruh sağlığını korumak. Bunları tamamlamadan beslenme desteklerinden ve spesifik tedavilerden fayda bulmanın zor olduğunu söylüyor. Bu spesifik destekler de damardan tedaviler, hiperbarik oksijen tedavisi gibi konular, zaten ülkemizde uygulanması zor tedaviler, çoğu da bulunmuyor.
O yüzden ben tedavinin temel direklerini gerçekleştirmenizi istiyorum, sadece kanserde değil, tüm kronik hastalıklarda.

Hocamın beslenme yaklaşımını da öğrenmek ister misin?

Address

Şevket Özçelik Sokak No. 19 D. 2 Alsancak
Izmir
35220

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Dr. Ferda Ayhan Yalçın posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Dr. Ferda Ayhan Yalçın:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category