Doç.Dr. Ülkü AKYOL ARDIÇ

Doç.Dr. Ülkü AKYOL ARDIÇ Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Ülkü AKYOL ARDIÇ'ın Resmi Facebook Sayfası

Bugün 24 Kasım…Ama birçoğumuzun unuttuğu bir gerçek var:Öğretmenlik bir meslek değil, bir insanı büyütme biçimidir.Her g...
24/11/2025

Bugün 24 Kasım…
Ama birçoğumuzun unuttuğu bir gerçek var:
Öğretmenlik bir meslek değil, bir insanı büyütme biçimidir.

Her gün sınıfa giren bir öğretmen, sadece bilgi anlatmaz; bir çocuğun dünyaya nasıl bakacağını, kendine nasıl değer vereceğini, “ben varım” diyebilme cesaretini öğretir.

Öğretmenler bazen çocukların ilk güven duyduğu yetişkindir… Bazen evde konuşulamayan şeylerin fısıldandığı kişidir… Bazen bir çocuğun hayatını değiştiren tek cümledir.

Ve işin gerçeği şu ki:
Hiçbir öğretmen sadece “müfredat” öğretmez. Bir çocuk “yapamam” derken göz kıran umudu, “bilmiyorum” derken çiçeklenen merakı, “anlamadım” derken büyüyen cesareti taşır omuzlarında.

Bu ülkede bir çocuğun geleceğe tutunmasını sağlayan her öğretmen, bizim söyleyemediğimiz bir cümleyi,
veremediğimiz bir güveni, göremediğimiz bir ışığı fark ettiği için öğretmendir.

Ve çoğu zaman kimse bilmez…
Bir öğretmen tek bir çocuğun yüzündeki gülümsemeyi bütün bir yorgunluğa değişir. Bir öğrencinin “anladım!” dediği an, onların bütün yılın emeğine değer.

Bugün kutlama yaparken hatırlayalım:
Bir toplumun değişme gücü, öğretmenlerinin yüreğinden geçer. Çünkü bir ülkenin geleceği, en çok onların sabrında, emeğinde ve sessizce büyüttüğü çocuklardadır.

Bu ülkenin tüm güzel yürekli öğretmenlerine:
Sadece çocukları değil, hepimizi büyüttüğünüz için… Görmediğimiz anda bile ışık olduğunuz için… Yollarını bulamayan çocuklara pusula olduğunuz için…

İyi ki varsınız.
Öğretmenler Gününüz kutlu olsun. 🤍🌿


09/11/2025

Atatürk’ü düşününce aklıma heykeller, marşlar, törenler değil…
O’nun sayesinde nefes alan düşünceler geliyor.
Bir kız çocuğunun “büyüyünce doktor olacağım” diyebilmesi,
Bir öğrencinin “düşüncelerimi söylemekten korkmuyorum” demesi,
Bir babanın “kızım okuyacak” diyebilmesi geliyor aklıma.

Atatürk bizim için sadece bir isim değil;
Bir ışığın, bir cesaretin, bir dirilişin adı.
O, bize “nasıl yaşamalıyız?” diye sormayı öğretti.
Vicdanla, akılla, üretmekle, sorgulamakla…

Bazen düşünüyorum; eğer bugün O karşımda olsaydı,
Ben ona teşekkür etmezdim.
Sadece derdim ki:
“Biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya devam ediyoruz.
Senin bıraktığın emanete yakışır şekilde…”

Ve biliyorum, o da sadece gülümserdi.
Çünkü O’nun en çok inandığı şey buydu:
Bir milletin kendi aklına, vicdanına ve çocuklarına güvenmesi.

Bugün O’nu anmak, sadece geçmişe dönüp bakmak değil.
Bugün O’nu anmak, hâlâ dimdik ayakta kalabilmek.
Bilimin, vicdanın ve umudun tarafında durabilmek.
Ve her sabah yeniden aynı inançla diyebilmek:
“Işık seninle sönmedi Atam, biz buradayız.” 🤍

"Sanki herkes anneliğin sadece “koşulsuz sevgi” kısmını konuşuyor…Oysa bir de kimsenin hakkında konuşmadığı “koşulsuz tü...
13/10/2025

"Sanki herkes anneliğin sadece “koşulsuz sevgi” kısmını konuşuyor…
Oysa bir de kimsenin hakkında konuşmadığı “koşulsuz tükenmişlik” diye bir gerçek var."

Bu cümle, odamdaki terapilerde defalarca duyduğum ama toplumun büyük ölçüde görmezden geldiği bir duyguyu anlatıyor. Anneler, “sevmek” fiilini öyle içselleştiriyor ki, kimse bu sevginin ağırlığını sormuyor.
Kimse sabaha kadar süren uykusuzluğu, her şeyi planlama zorunluluğunu, sürekli tetikte olma hâlini, bir saniyelik boşlukta bile çocuğunu düşünmeyi konuşmuyor.
Herkes sevgiye odaklanıyor… ama o sevginin taşıdığı devasa yükü unutuyor.

Seviyorsunuz. Elbette.
Ama aynı zamanda tükeniyorsunuz da.
Ve evet… bu ikisi aynı kalpte yan yana durabiliyor.
Koşulsuz sevgi sizi ayakta tutarken, koşulsuz tükenmişlik içten içe sessizce sizi tüketebiliyor.
Ve işte en çok da bu çelişki, anneleri sessiz bir suçluluğun içine sıkıştırıyor.
“Ben çok seviyorum ama neden bu kadar yorgunum?”
“Seviyorsam şikâyet etmemem gerekmez mi?”
“Yorulmam, bunalıyor olmam beni kötü bir anne yapar mı?”

Hayır.
Bu soruları soruyor olmanız sizi kötü bir anne yapmaz…
Tam tersine, sizi gerçek bir insan yapar.
Siz, mucizevi bir güçle sevmeye devam eden ama bir o kadar da yorulan bir annesiniz.
Tükenmiş hissetmeniz sevgisizliğiniz değil, varlığınızın delilidir.

Ve işin en önemli kısmı: Bu duyguyu kabul etmek, zayıflık değil.
Bu, iyileşmenin ilk adımıdır.
Çünkü görülmeyen her tükenmişlik, bir gün bir yerden sesini yükseltir.
Ama fark edilen, adı konan her tükenmişlik… şefkatle onarılabilir.

Bugün kendinize dürüst olun.
Hem seviyorsunuz hem yoruluyorsunuz.
Ve bu çok insani, çok gerçek. 🌿

Biliyorum, çocuklarımızın hayatını kolaylaştırmak bizim en temel içgüdümüz. Onların zorlanmasına, düşmesine, hata yapmas...
09/10/2025

Biliyorum, çocuklarımızın hayatını kolaylaştırmak bizim en temel içgüdümüz. Onların zorlanmasına, düşmesine, hata yapmasına tahammül etmek çok zor. Ama bazen onlara vereceğimiz en büyük destek, "durmak"tır.

​Çocuklarımızın psikolojik sağlamlığını inşa etmek için, bizim durdurmamız gereken bazı alışkanlıklar ve davranışlar var. İşte o "DUR" demekle açılacak "büyüme kapıları":

🔴 ​DUR: Onlar İçin Sorun Çözmeye Çalışmaya.

​Bir sorunla karşılaştıklarında ilk refleksimiz hemen çözüm sunmak oluyor. Oysa onların küçük beyinlerinin kendi çözüm kaslarını geliştirmesine izin vermeliyiz. "Şimdi ne yapmayı deneyeceksin?" diye sorun, cevabı siz vermeyin.

🔴 ​DUR: Tüm Olumsuz Duyguları Yok Etmeye.

​Üzüntü, öfke, hayal kırıklığı... Bunlar hayatın doğal parçaları. "Ağlama canım, bir şey olmaz" demek yerine, "Şu an çok sinirlendiğini görüyorum. Bu çok normal" diyerek duyguyu isimlendirmelerine ve kabul etmelerine alan açın. Sağlıklı ruh sağlığı, olumsuz duyguları yönetmekten geçer, onları bastırmaktan değil.

🔴 ​DUR: Onların Her Anını Doldurmaya.

​Boş zaman, can sıkıntısı, yalnız kalmak... Bunlar çocukların iç gözlem yapma, yaratıcılıklarını keşfetme ve kendilerini eğlendirme becerilerini kazandıkları en değerli anlardır. Her boşluğu bir aktiviteyle doldurmayın. Bırakın sıkılsınlar.

​Unutmayın, bizim bir adım geri çekildiğimiz her an, çocuklarımızın bir adım ileri attığı andır. Onların zorlanmasına tanıklık etmek zor, evet. Ama bu, kendi kanatlarını denemelerine izin vermenin tek yoludur.
​Siz, çocuğunuz için en son ne zaman "durup" bir adım geri çekildiniz?

👇 Bu konudaki deneyimlerinizi ve yorumlarınızı merak ediyorum. Paylaşın ki, hepimiz birbirimizden öğrenelim.

Biliyorum, her birimizin içinde bazen minicik bir ses fısıldar: "Yeterli miyim? Doğru yapıyor muyum? Acaba mükemmel mi o...
05/10/2025

Biliyorum, her birimizin içinde bazen minicik bir ses fısıldar: "Yeterli miyim? Doğru yapıyor muyum? Acaba mükemmel mi olmalıyım?" Toplumun, çevrenin, hatta bazen kendi iç sesimizin bize dayattığı o "mükemmel anne" imgesi var ya… İşte ben bugün o imgeyi alıp, nazikçe bir kenara bırakalım istiyorum.

​Çünkü mükemmel anne diye bir şey yok. Hiçbir zaman olmadı, hiçbir zaman da olmayacak. Ve biliyor musunuz, bu harika bir haber!

​Çünkü mükemmeliyetçilik, üzerimize ağır bir pelerin gibi çöken, her anımızı sorgulamamıza neden olan, yorgunluklarımızı görmezden gelmemize sebep olan bir yüktür. Oysa bizim yüklerimiz zaten yeterince fazla.

Zihinlerimizde bitmek bilmeyen to-do listeler, kalbimizde bazen taşan endişeler, kollarımızda taşıdığımız yavrularımızın sorumluluğu… Bunlar yetmezmiş gibi bir de "kusursuz" olma çabası…

​Bırakalım gitsin.

​Sadece her gün elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan, bazen düşen, bazen kalkan, hatalarından ders çıkaran, yorgunluklarında dinlenmeye ihtiyaç duyan gerçek bir kadın var. Ve o kadın, sensin. Evet, aynen öyle, sensin!

​Bir Çocuk ve Genç Psikiyatristi olarak sizlere söylemek istediğim en önemli şeylerden biri: Kendinize şefkatli olun. Çocuklarınıza öğreteceğiniz en değerli derslerden biri, annelerinin de bir insan olduğunu, hata yapabileceğini, yorulabileceğini ve buna rağmen sevgi dolu bir kalp taşıdığını görmeleridir. Bu, onları da gerçekçi olmaya ve kendi kusurlarıyla barışık olmaya teşvik eder.

​Masanın üzerindeki dağılmış oyuncaklara, bitmemiş işlere, bazen yükselen sesinize takılmayın. Önemli olan, sevginizin varlığı, çabanızın değeri ve her şeye rağmen pes etmeyişiniz.

​Bu cümle size de "Oh be!" dedirtti mi? İşte bu, kendimize vereceğimiz en güzel hediye.
Kendi gerçekliğimizle barışmak, kendi yorgunluklarımıza alan açmak ve kendimize "Ben yeterliyim" demek.

​Unutmayın, yalnız değilsiniz.

👇 Siz bu "gerçek kadın" kimliğinizde en çok nelerin sizi yorduğunu hissediyorsunuz? Paylaşın ki, yalnız olmadığımızı bir kez daha anlayalım. Bu sesi duyması gereken bir arkadaşınızı etiketlemeyi unutmayın.



Bazen tüm evren içimizde döner gibi hissederiz. Yatakları, yemekleri, planları, hayalleri, sorumlulukları... Her bir köş...
01/10/2025

Bazen tüm evren içimizde döner gibi hissederiz. Yatakları, yemekleri, planları, hayalleri, sorumlulukları... Her bir köşesinde bir yaşam mücadelesi verirken, kendi sesimizi duymayı unuturuz.

​Bu görseldeki her pencerede bir beklenti, her odada bir görev, her yokuşta bir yetişme çabası var. Ama unuttuğumuz bir şey var: O evin mimarı da, sakini de, huzur arayıcısı da biziz.

​Durup bir nefes almak, o evin bahçesinde kendimize küçük bir köşe ayırmak lüks değil, zorunluluktur. Kendine şefkat göstermek, dünyayı durdurmak değildir; dünyayı daha iyi bir yerden yönetmek için kendini yenilemektir.

​Siz de içinizdeki bu 'ev'in kapısını kendinize ne zaman açtınız? Ya da açmaya ne zaman ihtiyaç duyuyorsunuz?



Bazen en büyük yatırımBirlikte gülüşülen sofrada,Göz göze bakarken kurulan bağda,Sessizce yanında olduğun anda saklıdır....
24/09/2025

Bazen en büyük yatırım

Birlikte gülüşülen sofrada,
Göz göze bakarken kurulan bağda,
Sessizce yanında olduğun anda saklıdır.

Bugün biraz da o anlara yatırım yapalım. Çünkü yıllar sonra geriye sadece onlar kalacak. 🥰


30 Ağustos…Bir milletin sadece cephede değil, umutsuzlukla da savaştığı gün.Çarıklarla yürüyen ayakların, açlıkla sınana...
30/08/2025

30 Ağustos…
Bir milletin sadece cephede değil, umutsuzlukla da savaştığı gün.
Çarıklarla yürüyen ayakların, açlıkla sınanan bedenlerin, “bitti” denildiğinde yeniden ayağa kalkan kalplerin günü.

Zafer sadece toprak kazanmak değildi;
Küllerinden yeniden doğabilme gücünü göstermekti.

Bugün gökyüzüne baktığımızda dalgalanan bayrağımızda, o günün sessiz kahramanlarının nefesi var.
Bir milletin “biz varız” diye haykırışı var.

Unutmayalım: 30 Ağustos, sadece tarihin bir sayfası değil;
Bugün hâlâ nefes alabildiğimizin sebebidir.

Zafer Bayramımız kutlu olsun. 🇹🇷

Kıymetli yeğenim Devin’in dil bağı, hem alanında uzman hem de canımız olan sevgili abim Prof. Dr. Erdal Türk tarafından ...
25/07/2025

Kıymetli yeğenim Devin’in dil bağı, hem alanında uzman hem de canımız olan sevgili abim Prof. Dr. Erdal Türk tarafından başarıyla kesildi.
Bizim için sadece bir müdahale değil, aynı zamanda güvenin, bilginin ve sevginin birleştiği çok özel bir andı.
Sonra da eline bağlamasını aldı, kısa bir türküyle hem Devin’i hem bizi huzura taşıdı.
Doktor olmanın ötesinde bir şey bu…
Hem eliyle iyileştirip hem gönlümüzü besleyen kıymetli abime minnetle. 🤍

Bilgiyle desteklenen anlayış, yargılamadan kurulan bağ...Bir çocuğun gözünden, bir gencin suskunluğundan, bir annenin en...
22/07/2025

Bilgiyle desteklenen anlayış, yargılamadan kurulan bağ...
Bir çocuğun gözünden, bir gencin suskunluğundan, bir annenin endişesinden çok şey öğreniyoruz.
İyi ki bu yolda birlikteyiz. 🥰🌿



Bazen annelik, görünmez bir süper kahramanlığa dönüşüyor.Her şey yolunda mı, çocuk hasta mı, ev toparlandı mı, yemek haz...
16/07/2025

Bazen annelik, görünmez bir süper kahramanlığa dönüşüyor.
Her şey yolunda mı, çocuk hasta mı, ev toparlandı mı, yemek hazır mı?..
Ama kimse sormuyor: Sen bugün ne hissettin?
İyi misin? Yoruldun mu? Birine sarılmak istedin mi?

Çünkü çoğu zaman “annelik güçlüdür” diye büyütüldük.
Güçlü olmak zorunda kaldık.
Kendimizi unutacak kadar.

Ama annelik, robotluk değil.
Her zaman gülümseyen, her şeye yetişen bir figür değiliz.
Bazen sadece biri bizi fark etsin istiyoruz.
Bir tabak yemeği biz hazırlamayalım,
Bir gün sorumluluk omzumuzda olmasın…
Bir gün biri desin ki:
“Sen de varsın. Senin de hakkın var. Dinlenmeye, sevilmeye, görülmeye…”

Bu satırlar seni anlatıyorsa, yalnız değilsin.
Ve çevrendeki bir anneye bugün sadece şunu sor:
“Gerçekten, nasılsın?”
Çünkü o sorunun cevabında belki de aylardır susturulmuş bir kadın sesi var. 🙏🌿

Çocuğunuz için en güvenli yer korkmadan hata yapabildiği, yargılanmadan konuşabildiği kollarınızdır.Bir çocuğun en büyük...
28/01/2025

Çocuğunuz için en güvenli yer korkmadan hata yapabildiği, yargılanmadan konuşabildiği kollarınızdır.

Bir çocuğun en büyük ihtiyacı, koşulsuz kabul gördüğü bir alana sahip olmaktır. Yanlış yaptığında azarlanmadığı, duygularını anlattığında yargılanmadığı, hata yaptığında sevgiyle desteklendiği bir ortamda büyüyen çocuklar, özgüvenli ve sağlıklı bireyler olarak yetişirler.

Bazen ebeveynler olarak “doğruyu öğretme” telaşıyla farkında olmadan çocuklarımızın en büyük sığınağını, yani bizi, onlar için bir sorgu odasına çevirebiliriz. “Neden böyle yaptın?”, “Bunu nasıl unutursun?”, “Kaç kere söyledim?” gibi cümleler, zamanla çocuklarımızın bizimle paylaşım yapmasını zorlaştırır. Bir süre sonra yalnızca doğru yaptıklarını anlatan, duygularını saklayan, bizden onay bekleyen çocuklar haline gelirler.

Oysa çocukların ihtiyacı, mükemmel olmaları değil, güvende hissetmeleridir. Hata yapmalarına, duyulmalarına ve anlaşılmalarına izin verilen çocuklar, hayatın içinde daha sağlam adımlar atar. Bir çocuğun dünyasını değiştirmek istiyorsanız ona öğütler vermek yerine, korkmadan içini dökebileceği bir alan açın. Çünkü en iyi rehberlik, yargısız sevgiyle başlar.

Çocuğunuz için en güvenli yer, her durumda kendini anlatabileceği kollarınız olsun. Sevildiğini, değer gördüğünü ve her koşulda kabul edildiğini bilmesi, ona hayatta verilecek en büyük güçtür.


Address

Kâzım Dirik Mahallesi 372/20 Sok. No:9 Bornova
Izmir

Opening Hours

Monday 10:00 - 18:00
Tuesday 10:00 - 18:00
Wednesday 10:00 - 18:00
Thursday 10:00 - 18:00
Friday 10:00 - 18:00
Saturday 09:00 - 17:00

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Doç.Dr. Ülkü AKYOL ARDIÇ posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Doç.Dr. Ülkü AKYOL ARDIÇ:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category