Turhan Farma

21/10/2015

DOĞUM SONRASI ÇİFTLERDEKİ DEĞİŞİKLİKLER.

Uzman Psikolog Sezen Erem

Bir ^ sahibi olmak mucizevidir. Özellikle ilk çocuğunuzu kucağınıza aldığınız ilk an daha önce yaşadığınız bütün deneyimlerden farklıdır, bambaşkadır. Ama bir de onu hastaneden alıp eve getirdiğiniz ilk günleri düşünün. O mucizevi sarhoşluk hali halen devam etmektedir ancak evde ne istediğini tam bilemediğiniz, sürekli bir beklenti içinde olan, sadece ağlayan ve uyuyan bir yabancı var ve en iyi bildiğiniz şey şu ki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Banyoya bile rahat rahat giremiyorsunuz. Evde parmak uçlarınızda yürüyorsunuz. Uykunun ne olduğunu unuttunuz. Müzik setinizle sanki dargın gibisiniz hiç halini hatırını sormuyorsunuz ya da yabancının hoşlandığı rivayet edilen tuhaf sesler dinliyorsunuz, hoşlanıyor mu emin değilsiniz. Kapı ziline ise düşmansınız, kapıyı çalarak ziyarete gelen herkese bağırmak istiyorsunuz ama bağıramazsınız ayıp! Eskiden oturma odanız olan küçük sevimli odanız artık onun odası ama yabancı sizin odanızda ikamet ediyor şimdilik. Salonda ki koltukların ne kadar rahatsız olduğunu nasıl da fark edememişsiniz şimdiye kadar hayret, oysa ki nasıl beğenerek seçmiştiniz onları, sahi o nerde? Birlikte koltuk seçtiğiniz, bu evi paylaştığınız, en sevdiğiniz eşiniz nerede? En son misafirler gelmişti, ben onları karşılarken o ağlayan bebeğin odasına koştu, sanki biraz yaşlanmış mıydı ne!
Hayatınızın en güzel günleri olarak kabul edebileceğiniz bu günler aynı zamanda belki de bütün güzellikler gibi hayatınızın zor günleridir de… Sizin canınız, kanınız olan ama siz olmayan “bir yabancı” bu hayata ve bu aileye uyum sağlamaya çalışıyordur siz de ona… Bu dönemde yeni anne baba olan çiftin ilişkisi de adeta bir sınavdan geçiyordur. Çiftler yeni rollerine uyum sağlamaya çalışırken karı kocalık rolleri de yeniden yapılandırılma aşamasındadır. Çünkü dedik ya artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Bu dönemde hayat hem kadın hem de erkek için zorlaşmıştır. Yenidoğanın bakımında annenin rolü elbette ki daha fazla olduğu için kadın için daha fazla zorlaşmıştır. Doğum yapmak psikolojik olarak olduğu gibi fizyolojik olarak da çok büyük değişiklikler yaratmıştır, hormonları daha önce hiç olmadığı şekilde çalışmaktadır. Bu ve daha bir dolu nedene bağlı olarak duygusal dalgalanmalar yaşamaktadır. Erkek ise hem baba olmanın sorumluluklarına hem eşinin artık “birtanesi” olmamaya hem de eşinin bu duygusal dalgalanmalarına uyum sağlamaktadır. Onun hormonlarında bir değişim olmaması onu daha stabil kılar ama bu aynı zamanda bebeğini nasıl seveceği konusunda doğanın ona yol göstermediği anlamına da gelir. Sonuç olarak her iki taraf da karşılıklı olarak zorlanıyorlardır ve destek bekliyorlardır.

21/10/2015

Uyku; yeni doğanların, bebeklerin ve küçük çocukların yaşamında önem­li bir rol oynuyor. Yetişkinlerde olduğu gibi bebeklerde de vücudu ve zihni rahat­latıp dinlendiriyor. Yapılan araştırmalar, uy­ku sırasında büyüme hormonu düzeyinin art­tığı, protein sentezinin hızlandığı ve sinir sisteminde yeni…

14/10/2015

http://dermadewa.com/tr/blog/detail/38

Yumurta, anne sütünden sonra vücutta biyoyararlığı en yüksek besindir .Demir. çinko fosfor. A vitami­ni. K ve B vitaminlerinden zengindir. An­cak. yumurta beyazının bileşimindeki ba­Zı maddelerin erken aylarda alerjen özel­lik gösterme riskini ortadan kaldırmak için, bebeğimize altıncı ayın sonunda…

14/10/2015

Bebeklerde en sık görülen sorunlar­dan biri olan gaz, sindirim sistemi­ni ilgilendiriyor ve bebeğin yaşam tarzı, beslenmesi gibi kriterlerle doğrudan ilgili olabiliyor. Bebeklerin sıklıkla ağlayarak tepki verdikleri gaz sorunu, bebeklerin uyku düzeninden psikolojilerine kadar pek çok konuda etkili o…

13/10/2015

http://dermadewa.com/tr/blog/detail/36

Yazar: Natalya ArslantürkMart, 2011Pek çok anne sırf anne sütüyle beslenen çocukların gelişmesinin ve büyümesinin mamayla beslenen çocuklara göre değişik olduğunu farkına varmaktadır.Doktorların kullandığı çocuk gelişme ve büyüme kalıpları, mamayla beslenen çocukların gelişmesi takip edilerek oluştu…

13/10/2015

DOĞRU OYUNCAK ÇOCUĞU ZENGİNLEŞTİRİRDoğru ve nitelikli oyuncaklarla oyna­yan çocukların özellikle bilişsel dil, sosyal beceriler ve duygusal gelişim alanlarında önemli ilerlemeler yaşadığı görülmektedir. Çocukları için doğru oyun­cak seçimi yapan ailelerin onların sağlıklı gelişimlerine önemli bir ya…

12/10/2015

Yenidoğan Sarılığı: Belirtileri, tanısı ve tedavisi

YAZAN: DR. BERAT ENGİN, ÇOCUK HASTALIKLARI

YENİDOĞAN SARILIĞI

İnsan hayatının ilk 28 günlük sürecine dönemi denir. Zamanında doğan yenidoğan bebeklerin %60’ında; erken doğan bebeklerin ise %80’inde yenidoğan sarılığı görülür. Yenidoğan bebeklerde görülen sarılıkların çoğu fizyolojik sarılıktır; yani belli bir tehlike sınırını aşmaz ve bir iki haftada kendiliğinden geçer.

Yenidoğan sarılığı nasıl oluşur?

Sarılık bilirubin adı verilen, sarı rengi veren bir maddenin kandaki seviyesinin yükselmesi ve deride birikmesi sonucu oluşur. Yenidoğan bebeklerin kırmızı küre hücreleri (alyuvarlar) daha fazla olduğu için onların yıkımı (parçalanması) neticesinde bilirubin maddesi ortaya çıkar. Doğumdan önce bebeğin bilirubinini annenin karaciğeri temizler; doğumdan sonra ise bebeğin karaciğerinin bilirubini temizleyebilecek kapasiteye erişmesi birkaç gün alır; bu arada karaciğertarafindan yeterince atılamayan bilirubin artarak sarılığa neden olur.

Yenidoğan sarılığın erken tespiti ve takibi oldukça önemlidir çünkü, sarılık çoğunlukla kendiliğinden geçse de, bazı durumlarda bilirubin yüksek seviyelere ulaşıp beyin hasarına neden olabilir. Bu yüzden sarılığı olan yenidoğanların özellikle ilk bir hafta-on gün içindeki doktor takipleri son derece önemlidir. On günden sonra kan beyin bariyeri kapanarak bilirubinin kandan beyne geçmesinin engellendiği kabul edilir.

Fizyolojik sarılık

Fizyolojik sarılık genellikle hayatın ikinci günü başlar, üç ve dördüncü günlerde en yüksek seviyesine ulaşır, daha sonra giderek azalır.

Diğer sebepler

Yenidoğanda sarılık oluşturabilecek başka nedenler de vardır. Bunlardan en sık görülen ikisi kan grubu uyuşmazlığına (ABO veya Rh uyuşmazlığı) bağlı oluşan sarılıktır. Bu durumlarda alyuvarlar ck hızlı bir biçimde parçalanır ve fazla miktarda bilirubin açığa çıkar.

Diğerleri;

Bebeğin yeterince anne sütü ya da biberonla besleniyorsa formüla (mama) alamaması,Diabetli annelerin bebekleri,Bazı zor doğumlarda, bebeğin kafa derisi altında kan toplanması durumu,
İdrar yolu enfeksiyonu,Anne sütü sarılığı Doğuştan gelen bazı enzim hastalıkları.Bu durumları tespit etmek için ekstra testler yapılması gerekir.

Bebeğinizin sarılık olduğunu nasıl anlarsınız?

Sarılık önce yüzde başlar, kandaki bilirubin seviyesi arttıkça sırayla göğse, karna, kol ve bacaklara doğru ilerler. Göz akı da sararır.

Ciltteki sarı renk en iyi gün ışığında ya da florasan lamba altında görülür. Parmakla hafifçe burun ya da karın cildine bastırılıp kaldırıldığında sarı renk daha bariz bir şekilde tespit edilebilir.

Bebeğinizin sarılık olduğunu farkeder farketmez, beklemeden bilirubin seviyesinin tespiti için bir sağlık kuruluşuna başvurmanız çok önemlidir. Doktor yapacağı muayene ile kandaki bilirubin seviyesine bakıp bakmayacağına karar vererek takipler konusunda sizi yönlendirecektir.

Bilirubin yükseldikçe bebekte ne gibi belirtiler oluşur?

En başta bebeğin cildindeki sarılık giderek koyulaşıp belirginleşir. Bebek daha çok uyur, emmesi azalır (bu sarılığı daha da arttırır). Eğer bilirubin çok yükselip beyni etkilemişse (kernikterus), o zaman bebek tiz sesle ağlamaya başlar, başını geriye atar, havaleye kadar gidebilir. Bu durumdaki bir bebekte sonuçta çoğunlukla zeka ve motor gelişim geriliği, işitme, görme sorunları oluşur.

Hangi bebekler sarılık açısından daha dikkatli takip edilmelidir?

Erken doğmuş bebekler,Doğum esnasında kafa derisi altında kanama meydana gelmiş olanlar,Ilk 24 saatte sarılığı tespit edilenler,Emme sorunu olup buna bağlı olarak iyi beslenemeyen bebekler,Sarılığı iki haftadan uzun süren bebekler,Büyük kardeşlerinin bebeklik dönemlerinde ışık tedavisi gerektirecek kadar sarılık tespit edilmiş olanlar.

Sarılığın Tedavisi
Yenidoğan sarılıklarının çogu iki hafta içinde kendiliğinden düzelir. Fakat bu dönemin doktor tarafından takibi önemlidir. Eğer bilirubin seviyesi yüksek ise bebek, fototerapi denilen florasan ışığı altında ışık tedavisine tabi tutulur. Bunun için özel lambalar kullanılır. Bu ışık bilirubini idrarda eriyebilecek bir şekle sokarak vücuttan atılmasını sağlar. Fototerapi bebeğe herhangi bir şekilde zarar vermez. Bebeğin gözleri ışıktan zarar görmemesi için kapatılır. Bazen yan etki olarak ciltte kırmızı döküntüler, bronzlaşma veya sık ve sulu dışkılamaya neden olabilir. Aralıklarla bebeğin kanı alınarak bilirubin duzeyinin güvenli sınıra düşüp düşmediği kontrol edilir. Işık tedavisi sonlandırıldıktan bir iki gün sonra bilirubin seviyesi genellikle tekrar yükselir. Bu dönemde de doktor kontrolü tavsiye edilir.
Bebeğin, sarılık süresince ve tedavi esnasında iyi beslenmesi çok önemlidir çünkü bilirubin gayta (kaka) ile vücuttan atılır.
Kan grubu uyuşmazlığı olup da bilirubin düzeyi çok yükselmiş hastalarda kan değişimi yapılır. Işık tedavisi veya kan değişiminden hangisinin uygulanacağına bebeğin kilosu, günü ve bilirubin seviyesi göz önünde bulundurularak karar verilir.

Untumayalım ki;

Bebeğinizin karın, kol ve bacaklarında sarılık varsa, bunun yanısıra çok uyuyorsa emmesi de zayıflamışsa kaçıncı gününde olursa olsun hemen doktorunuza başvurmalısınız. Çünkü bunlar bilirubin düzeyinin yükselmiş olduğunun göstergeleridir.
Bebeğinizde sarılık varsa doktor takibi yanında onu sık ve iyi beslemeniz sarılığın çabuk atlatılması açısından önemlidir.
Yenidoğan sarılığı sık olarak görülmesine ve birçok bebekte de kendiliğinden geçmesine rağmen bu durum her bebek için geçerli değildir. Hangi yenidoğanda bilirubin duzeyinin tehlikeli seviyeye ulaşacağı her zaman tahmin edilemeyeceği için bebeğinizin ilk üç-beş gün içerisinde bir doktor tarafından görülmesi çok önemlidir. Böylece, tedavi edilmediğinde kalıcı problemlere neden olabilecek bir hastalığı kolaylıkla önlemiş olursunuz.

Dr. Arzu Özşahin
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

12/10/2015

Yeni doğmuş bir bebeğe sahip olmak mutluluk verici olduğu kadar, sorumluluk da demektir.Beslenmesinden giyimine, alt temizliğinden uyumaya size bağımlı olan bu minik varlığın bakımı özen ister. ilk defa bebek sahibi olan anneler ilk günlerde bazı tecrübesizlikler yaşasa da günler içinde bebeklerini…

09/10/2015

BEBEK CİLDİ NEM İSTER
en sık görülen sorunları; cilt kuruluğu, cilt soyulması cilt soğukluğu, isilik, , toksit eritem, atopik dermetit, egzema, kseroderma, kafada konaktır.Bunların en iyi tedavisi koruyucu yani sorun gelişmeden önleyici tedavidir. Bunu da bebeğin ortam ısısını, giyim şeklini, cildine en uygun malzeme seçimini ve periyodik cilt bakımını bilinçli yaparak sağlayabiliriz. Mesela isilik ve toksik erite¬min en sık nedeni oda ısısının fazla olması veya bebeğin fazlaca giydirilmesidir. Pişiği önlemek için ise alt bezini sık değiştirmek, uygun bez kullanmak, pişik kremi sürmek, ıslak pamukla ge***al bölgeyi temizlemek gerekir. Pişik kremleri isilikte de faydalıdır. Konak için bebe yağı veya banyo sonrası zorlamadan bir fırçayla temizlemek yeterlidir .Eğer faydalı olmazsa düşük dozda kortizon içeren merhemler sürülebilir.Atopik dermatit, egzema ve cilt kuruluğu genelde alerjik bünyeli kişilerde görülür ve bebe yağı ,nemlendirici sürmek genelde yeterlidir. Ama bunlar yeterli gelmezse özel kremleri de kullanmak gerekebilir. Bebekler yeterin¬ce kilo almaz veya kaybederse cilt kuruluğu ve çatlaması olabilir.
• Bebeklerin cildi çok hassas olduğundan cilt bakımını hiçbir sorun yokken koruyucu olması için yapmalıyız ki alerji, pişik, isilik, cilt kuruluğu oluşmasın.
• Bebeğinizin cildi normalden kuru ise nemlendirici sürebilirsiniz.
• Doğum sonrasında göbeği düşene kadar dezenfektan (%70'lik alkol gibi) ve gazlı bezle göbek bakımı yapmalıyız.
• Günde bir kere bebe yağı (Özellikle ban¬yodan sonra) sürebiliriz, odamız normalden kuru ise nemlendirici sürebiliriz.
• Pisik oluşumunu önlemek için yumuşak, anatomik ve içerik olarak bebeği rahatsız etmeyecek; idrarı iyi emen, pamuklu, pişik kremi emdirilmiş uygun alt bezi kullanması gerekir. Ayrıca idrar – gaytanın bebeğimizi rahatsız etmemesi için 3-4 saatte bir altını değiştirmeliyiz ve pişik önleyici kremler sürebiliriz.

09/10/2015

Bebek kıyafetleri büyük küçük,anne yada değil herkesin ilgisini çeker.Bu şirinlikleri görüp de beğenmeyecek insan yok gibidir. Anne adayları ve an­neler için ise bebe~e yapılan alışveriş en ke­yifli aynı zamanda da yorucu anlardır. Çün­kü birbirinden güzel modeller, renkler ara­sından seçim yapmak h…

01/10/2015

Ölümlerin yüzde 40'ı kalpten

Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) verilerine göre kalp ve damar hastalıkları, dünya çapında bir numaralı ölüm nedeni. Uzmanlar, Türkiye'de ise ölümlerin yüzde 40'ının sebebi olan kardiyovasküler hastalıkların büyük bir kısmının kontrol altına alınabilen, hatta tedavi edilebilen risk faktörlerinden kaynaklandığına dikkat çekiyor.

Türk Kardiyoloji Derneği (TKD), Dünya Kalp Federasyonu (WHF) öncülüğünde kutlanan 29 Eylül Dünya Kalp Günü kapsamında kalp ve damar hastalıklarına dikkat çekmek amacıyla Ankara'da bir toplantı düzenledi. Toplantıda verilen bilgilere göre dünya genelinde her yıl 17,3 milyon kişi kalp ve damar hastalıkları sebebiyle yaşamını yitiriyor ve bu sayının 2030 yılında 23 milyona yükselmesi bekleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ise Türkiye'de kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin 2013'te yüzde 39,6'dan, 2014 yılında yüzde 40,4'e yükseldiğini ortaya koyuyor.

Toplantıda açıklanan ‘Türki-ye'de Kalp Yetersizliği Yol Harita-sı'na göre bir kalp yetmezliği hastasının yıllık maliyeti 5 bin TL. Ülkede 2 milyon kalp yetersizliği hastası olduğu belirtilirken bu rakamın 10 yıl içinde daha da artarak büyük bir sosyoekonomik yük getireceği tahmin ediliyor. TKD'nin hazırladığı, yol haritasında Sağlık Bakanlığı'na şu öneriler yapılıyor: “Kalp yetersizliğinden korunma desteklenmeli. Sağlık çalışanları arasında kalp yetersizliği farkındalığı artırılmalı. Kalp yetersizliği olan bütün hastaların eşit hizmet alımı sağlanmalı. Hastalara bakım hizmeti verenler desteklenmeli. Üçüncü basamak hastanelerde kalp yetersizliği kliniklerinin kurulması için gerekli alt ve üst yapı oluşturulmalı. Evde bakım hizmetleri desteklenmeli. Kardiyak rehabilitasyonu desteklenmeli. Sevk zinciri oluşturulmalı ve kalp yetersizliği araştırmaları desteklenmeli.”

KALP SAĞLIĞINIZ İÇİN BUNLARA DİKKAT!

TKD Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu bu yılki sloganlarının ‘Sağlıklı kalp seçenekleri; herkes için, her yerde!' olduğunu söyleyerek şu önerileri yaptı:

Tuzu azalt

Türkiye, sağlıklı tuz tüketim sınırının 3 katını her gün yalnızca ekmekten alıyor. Bu tüketim düzeyi başta kan basıncı olmak üzere sağlık üzerinde bir dizi olumsuz gelişmeye yol açıyor.

Oyun oyna spor yap

Haftada beş kez 30 dakika süreyle

yapılan orta zorlukta aktiviteler, kalp hastalığı ve inme riskini azaltıyor. Kaslarınızı ve eklemlerinizi her gün yeterince hareket ettirin. Çocuklarınızın televizyon, bilgisayar ya da telefon başında geçirdikleri süreyi sınırlayın; onları fiziksel oyunlara ve spora yönlendirin.

Belini incelt

Bu sonuç sağlıklı ve dengeli beslenme ile düzenli egzersizin bileşkesidir.

İşlenmiş içecekleri azalt

Alkollü ya da alkolsüz, şekerli şişelenmiş, işlenmiş içecekler fazla kalori, fazla şeker içerir; bunlar kalp ve damar sağlı-

ğına düşmandır.

Sigarayı bırak

Sigarayı bırakmak ve sigara dumanlı ortamlardan (pasif içicilikten) uzaklaşmak, kalp hastalığı ve inme riskini azaltıyor.

Dengeli beslen

Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, dünyada önde gelen 10 ölüm

nedeninden 4'ü ile doğrudan bağlantılı. Meyve ve sebzeler açısından zengin olan kalp sağlığı dostu bir beslenme şekli, kalp hastalığı

ve inmeden korunmaya

yardımcı oluyor.

Stresten kurtul

Stresin tütün ve içki tüketimi, aşırı yeme gibi doğrudan risk faktörleriyle bağlantısı kesindir, kalp damar hastalıklarını da artırdığını düşündüren çalışmalar vardır.

01/10/2015

• Bebeğinize biberonu vermeden önce mama­nın ya da sütün sıcaklığının uygun olup olmadığını kontrol etmelisiniz. Bunun için bileğinizin iç kıs­mına birkaç damla mama damlatabilir ya da bi­beronu yanağımıza bir süre dayayarak sıcaklığı kontrol edebilirsiniz. Aşırı sıcak veya soğuk ma­malar bebeğin em…