Psikiyatrist Dr. Alper Arıkazan

26/03/2018

Depresyon size yalan söyler. Kendini olduğundan büyük gösterir

22/03/2018

Çocuk, ergen ve yetişkin ruh sağlığı alanlarında hizmet verilmektedir.

10/03/2018

23/01/2018

Çocuklarda Korku
Çocuk sandığımızın aksine daha karışık bir psikolojiye sahiptir değişkendir. En önemli özelliği ise bağımsız hissedememesi ve düşünemememesidir. Bu ne demektir? Özellikle altı yaşına kadar çocuk anne babası ve kendisine bakım veren kişilere karşı bir kemikleştirme yöntemi geliştirir. Bu kişi onun için en güvenilir, doğru ve yokluğunda ne yapacağını bilemez bir hal alır. Çocuk için bu kişi kendisinin bir Parçası gibi görür. Özellikle ilk 3 aya kadar anneyi ayrı bir varlık olarak değil kendisinin bir uzantısı olduğunu düşünür. Bu durum anne babanın hareketlerinin çocuk üzerinde ne kadar etkili olduğunu gösterir. Mesela anne örümcekten korkmuyor ama sinekten korkuyorsa çocukta bunun aynısı gelişir. Ya da anne baba aşırı titiz ve ince fikirliyse çocukta böyle olacaktır. Çocuktaki korkunun sebeplerinin temelinin bu olduğunu söyleyebiliriz. Anne babanın tutumlar ve söyledikleri sözler en önemli etkendir. Ancak aile bir korku filmi izlerken gülüyorsa çocukta da korku gelişmeyecektir. İkinci bir neden bilinmezlik her zaman korku yaratır. Korku her zaman bir objedir. Bu hayali ya da gerçek olabilir. Bilinmezlik ise obje içermez yokluk vardır. Örneğin karanlıktaki korku göremediğimizdendir. Yani gözümüzün önünde ne olduğunu göremeyiz veya daha ilerisini ve bu da kişide korku doğuracaktır. Bu zaman zaman doğal olabilir ama korkuyu içselleştirip yattığı yerde bile korkan çocukları incelemek yani ayrıntılı bir öyküsünü almak gerebilir. Üçüncü bir etken ise çocukların oynadığı oyunlardır. Yaş grubuna uygun olmayan oyunların oynanması yani somut dönemdeki bir çocuğun soyut karakterler içeren oyunları oynaması çocukta bir korku veya davranış bozukluğu geliştirebilmektedir. Yani hayaletli zombili vs oyunları oynaması kurgu ve gerçeği ayırt edememesi korkunun oluşmasına neden olacaktır. Her zaman söylendiği gibi çocuk beyni boştur ona huyuna karakterine kişiliğine uygun olarak çeşitli davranışları ebeveynleri öğretmektedir. Oğlum Can hiçbir şeyden korkmuyordu fakat bir gün içinden sen çıkaran küçük bir oyuncaktan korkarak kaçıyordu. Sonraki gözlemimde çamaşır ve bulaşık makinesi gibi aletlerden korktuğunu gördüm. Çünkü sesin nerden geldiğini bilmiyordu fakat gösterdikten sonra bu durum ortadan kalktı. Çocuklarda korku reaksiyonu bulunduğu ruh haline göre değişebilir. Daha sessiz içe dönük yapıdaki çocuklar daha korkak olabildiği gibi bazen anlaşılmayan korkular da geliştirebilirler. Bazen korkmadıkları halde korkuyormuş gibi yapabilir veya abartabilirler. 10 yaşında annesinin kendisi ile yatmasını isteyen çocuk büyük ihtimalle bu şekildedir. Korkuyu kullanmalarında ki amaç ise bundan ödüllenmeleri ve kendi istekleri doğrultusunda çevresindekileri hareket ettirmesidir. Kısacası çocuğunuzun yaş grubuna önemle dikkat edip o yaş grubuna göre davranılmalıdır. Eğer durum aşılamayacak düzeyde ise bir profesyonele başvurulmalıdır.
Uzm.Klinik Psk.Büşra Arslan.
Uzm Dr. Alper ARIKAZAN
Psikiyatrist.

13/01/2018

11/01/2018

kelimeler, beynimizde çağrışımlar uyandıran seslerdir. kelimelerle oynamak kolaydır ve büyük bir ustalık gerektirmez. çoğunlukla da kelimeleri düşüncelerimizi dile getirmek için kullanırız. esas olan ise kişinin emosyonel alt yapısına ulaşmak ve hitap edebilmektedir. insanın en önemli özelliklerinden birisi düşüncelerinin yanında duygularının olmasıdır. heyecanları, üzüntüleri, sevinçleri, öfkesi ve hatta aşır sakin haliyle insan oğlu diğer canlılardan ayrılır. sonuçta düşüncenin yanında duyguların da dikkate alınması gerekmektedir. kişi daima duyguları ile hareket eder. bu durum bazen az bazen de çok olabilir. insanın emosyonel ya da duygusal alt yapısı ele alınmadığı sürece terapi, farkındalık, fikir beyan etme, suçlama, övme gibi daha çok düşünceyi tetikleyen davranışları pek bir önemi kalmayacaktır. söz gelişi günlük çalışmalarrımızda en çok depresyonla karşılaşmaktayız. depresyon bir duygudurum bozukluğudur ve depresyon kalkmadığı sürece terapiden faydalanılmayacaktır. yani duygudurumu düzelmedikçe kişiye hitap edebilmenin imkanı yok gibidir veya çok uzun bir süreyi gerektirmektedir. hepimiz biliriz ki heyecanlandığımız zamanlarda elimiz ayağımıza dolaşır ve rutin olarak yaptığımız davranışları gerçekleştiremeyebiliriz örneğin sınav heyecanı ile daha önce defalarca yapılan bilindik sorular yapılamaz hale gelir ve korkutucu bir sonuç ortaya çıkar. sınav heyecanında çok az puan alan öğrencileri haklı buluyorum. çünkü aşırı heyecan giderilmediği sürece ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar başarılı olamayacaklardır. bu durumda kişileri daha heyecanlı hale getirecektir.