Uzman Klinik Psikolog Mertan Yılmaz Muğla

Uzman Klinik Psikolog Mertan Yılmaz Muğla Kurumsal, Bireysel ve Eğitim Danışmanlığı faaliyetlerimiz ile Çocuk, Ergen ve Yetişkin bireylere destek vermek için hizmetinizdeyiz.

Günümüz dünyasında bireyler, sürekli üretken olma ve kendilerini başkalarıyla kıyaslama baskısı altında yaşıyor. Bu duru...
03/10/2025

Günümüz dünyasında bireyler, sürekli üretken olma ve kendilerini başkalarıyla kıyaslama baskısı altında yaşıyor. Bu durum, hem fiziksel hem zihinsel sağlığı zorlayan kronik bir performans kaygısına yol açıyor. Psikoloji literatüründe mükemmeliyetçilik ve sürekli üretken olma zorunluluğu, tükenmişlik sendromu, anksiyete ve depresyon riskini artıran faktörler olarak tanımlanıyor. Özellikle çocuklukta başarı odaklı eğitim ve ebeveyn beklentileri bu eğilimi pekiştiriyor.

💬 Adler ve Winnicott’un yaklaşımları, bireyin sadece üretimle değil, oyun, dinlenme, yaratıcı deneyim ve kendi değerini keşfetmekle de var olduğunu vurgular. İnsan beyninin dopamin ve ödül devreleri, üretim ve başarı ile ilgili kısa süreli haz sağlar, ancak sürekli baskı altında çalışmak uzun vadede motivasyonu düşürür ve stres hormonlarını artırır. 🌱 Bu nedenle, kendinize ara vermek ve üretim dışında var olmayı deneyimlemek, hem yaratıcılığı hem de zihinsel sağlığı destekler.

⚖️ Unutmayın, en üretken olduğumuz an bazen durmayı ve nefes almayı kabul ettiğimiz andır. Kendinizi sürekli üretmek zorunda hissetmek, değerli olmadığınız anlamına gelmez; aksine, sağlıklı bir denge kurmak, hem zihinsel hem duygusal olarak güçlenmenizi sağlar. 🔄 İşte bu yüzden, üretim kadar dinlenmeye, kendinizi ifade etmeye ve ruhsal olarak beslenmeye de izin verin.

İlişkilerde sık sık kendi ihtiyaçlarımızı ve sınırlarımızı göz ardı ederek “sevilmek” için kendimizi feda etme eğilimind...
29/09/2025

İlişkilerde sık sık kendi ihtiyaçlarımızı ve sınırlarımızı göz ardı ederek “sevilmek” için kendimizi feda etme eğiliminde olabiliriz. Ancak psikoloji literatürü, gerçek sevginin karşılıklı saygı ve kabul üzerine kurulu olduğunu, özverinin tek başına sevgi olmadığını gösteriyor. Bowlby’nin bağlanma teorisine göre, güvenli bağlanma deneyimi yaşamayan bireyler, yetişkinlikte kendilerini kaybetme pahasına ilişkiyi sürdürmeye eğilimli olabilirler. Bu durum, hem duygusal hem de psikolojik sağlığı olumsuz etkiler; birey, sürekli bir tatminsizlik ve değersizlik hissi yaşar.

🧠 Carl Rogers’ın insancıl yaklaşımına göre, sağlıklı ilişkiler bireyin kendi benliğini kaybetmeden var olmasına izin verir. Yani, kendi değerlerinizi feda etmek, karşı tarafın sizi seveceği anlamına gelmez; aksine, kendi özsaygınızı ve ruh sağlığınızı tehlikeye atar. Psikodinamik yaklaşımlar, bireyin bu davranış kalıplarını fark etmesini ve geçmiş deneyimlerin duygusal izlerini çözmesini hedefler. 🌱 Kendinizi ifade etmekten, sınırlarınızı koymaktan ve ihtiyaçlarınızı dile getirmekten vazgeçmeyin; gerçek sevgi, kendinizi kaybetmeden var olmanıza izin veren bir deneyimdir.

💡 Ayrıca nöropsikolojik çalışmalar, kendini sürekli başkalarına göre uyarlayan bireylerin stres hormonları ve kaygı seviyelerinde kronik artış olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, kendi değerleriniz ve sınırlarınızın farkında olmak, yalnızca ruhsal değil, bedensel sağlığınız için de hayati önem taşır. 🔄 Kendi benliğinizi korumak, özgün sevgi deneyimleri yaşamanın ve sağlıklı ilişkiler kurmanın temelidir.

Travmatik uyumlanma, kişinin geçmişte yaşadığı zorlayıcı deneyimler sonucunda kendini sürekli başkalarının beklentilerin...
23/09/2025

Travmatik uyumlanma, kişinin geçmişte yaşadığı zorlayıcı deneyimler sonucunda kendini sürekli başkalarının beklentilerine göre şekillendirmesi durumudur. Bu durum, “kendim olamam” hissi, kendi ihtiyaçlarını görmezden gelme ve sürekli onay arama davranışları ile kendini gösterir. Bağlanma teorisi ve psikodinamik yaklaşımlar, bu uyumlanmanın çoğunlukla çocuklukta öğrenilmiş davranışlardan kaynaklandığını vurgular.

💬 Travmatik uyumlanma, kişinin sınır koymasını zorlaştırır ve ilişkilerde tatminsizlik yaratır. Terapi sürecinde amaç, kişinin kendi ihtiyaçlarını tanıması, sağlıklı sınırlar koyabilmesi ve kendi değerini fark etmesidir. “Hayır demek haklı olmanın değil, kendini korumanın bir yoludur” gibi bilinçlendirme yaklaşımları, bireylerin kendilerini yeniden güçlendirmelerine yardımcı olur. 🔄

🌱 Kendinizi başkalarına göre uyarlamak zorunda değilsiniz; özgün benliğiniz değerli ve korunmaya layıktır. Araştırmalar, travmatik uyumlanmanın fark edilip terapiyle çalışılmasının, bireyin özgüvenini artırdığını ve ilişkilerde tatmin duygusunu yükselttiğini gösteriyor. Kendinize izin verin; kendi kalıplarınızı oluşturmak ve gerçek benliğinizle yaşamak mümkündür. 💖

Ayrılık sonrası yaşanan acı çoğu zaman yalnızca kayıp hissi değildir; aslında bağlanma yarasının derin bir tetiklenmesid...
16/09/2025

Ayrılık sonrası yaşanan acı çoğu zaman yalnızca kayıp hissi değildir; aslında bağlanma yarasının derin bir tetiklenmesidir. İnsan beyni, kayıp ve reddedilme durumlarını çocuklukta yaşanan duygusal deneyimlerle ilişkilendirir. Bowlby ve Ainsworth’un çalışmalarına göre, güvenli bağlanma geliştiremeyen bireyler, yetişkinlikte partner kaybını çok daha derin bir şekilde yaşar. Bu, beynin limbik sistemi ve amigdala devreleriyle doğrudan bağlantılıdır ve yoğun kaygı, üzüntü ve hatta fiziksel stres tepkilerini beraberinde getirir. 🧠

💬 Ayrılık sonrası hissettiğimiz “her şeyin benim suçum olduğu” duygusu ya da kendini değersiz hissetme durumu, çoğunlukla bağlanma yarasının yansımasıdır. Terapide bu yaralar fark edildiğinde ve kişi onlara şefkatle yaklaştığında, acı yönetilebilir hale gelir. Mindfulness, duygusal farkındalık ve nefes odaklı teknikler, bu süreçte kişinin kendi duygularını gözlemlemesini ve kendini yeniden merkeze almasını sağlar. Ayrıca, araştırmalar gösteriyor ki bağlanma yarasıyla yüzleşmek, sadece duygusal değil, sosyal ve bilişsel becerilerin de iyileşmesini destekler; kişi daha güvenli bağlar kurabilir ve tekrar eden olumsuz ilişki kalıplarından uzaklaşabilir.

🌱 Bağlanma yaraları evrenseldir ve doğru destekle iyileştirilebilir. Bu süreçte, kişinin kendisine sabır göstermesi ve duygularını bastırmak yerine anlamaya çalışması büyük önem taşır. Ayrılık acısı yalnızca geçici bir duygu değil, aynı zamanda kendi içsel bağlanma dinamiklerimizi yeniden gözden geçirmemiz için bir fırsattır. 💖

📚 DSM-5 (Amerikan Psikiyatri Birliği) rehberinde kişilik bozuklukları üç kümeye ayrılır: A (garip, eksantrik), B (dram, ...
22/08/2025

📚 DSM-5 (Amerikan Psikiyatri Birliği) rehberinde kişilik bozuklukları üç kümeye ayrılır: A (garip, eksantrik), B (dram, duygusallık), C (anksiyete ve korku).

😶 Mesela Borderline kişilik bozukluğunda duygusal dalgalanmalar ve ilişkilerde yoğun iniş çıkışlar görülür; narsistik bozuklukta ise kendine aşırı önem verme ve empati eksikliği belirgindir.

🧠 Psikanalitik kuram, kişilik bozukluklarını erken çocukluk deneyimlerinin ve savunma mekanizmalarının etkisiyle açıklar. Örneğin, Freud ve ego savunmaları bu alanda temel kaynaklardır.

🗣️ Önemli olan, kişilik bozukluklarının damgalanma değil, anlayış ve destek gerektirdiğini fark etmektir.

🌟 Terapide özellikle Diyalektik Davranış Terapisi (DBT) ve Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yardımcı yöntemler arasında yer alır.

💬 Kişilik bozukluklarını tanımak, sevdiklerimize empatiyle yaklaşmak için ilk adımdır.


🧘‍♂️ Günlük pratiklerde mindfulness, yani “şu ana odaklanma” becerisi, özellikle Zihin-Beden bağlantısını güçlendirmek i...
19/08/2025

🧘‍♂️ Günlük pratiklerde mindfulness, yani “şu ana odaklanma” becerisi, özellikle Zihin-Beden bağlantısını güçlendirmek için çok etkili. Jon Kabat-Zinn’in çalışmaları bu konuda rehber niteliğinde.

🌿 Nefes egzersizleri, derin ve kontrollü solunum, parasempatik sinir sistemini aktive ederek kalp atış hızını yavaşlatır ve kaygıyı azaltır.

📖 Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) pratikleri arasında yer alan “düşünce kaydı tutma”, yani olumsuz düşünceleri fark edip yazmak, onların üzerindeki kontrolümüzü artırır.

💡 Günlük rutinine fiziksel egzersizi eklemek, serotonin ve endorfin salgısını artırarak ruh halini düzenler. David Burns’un BDT yaklaşımı, aktif yaşamı bu yüzden önerir.

🌈 Sosyal bağlantılar da kaygı yönetiminde olmazsa olmazdır. İnsan beyni sosyal bir yapıya sahip ve destek gördüğümüzü hissetmek rahatlatır.

📅 Ayrıca, uyku düzeni ve sağlıklı beslenme de doğrudan kaygı seviyemizi etkiler; bu yüzden “küçük ama düzenli adımlar” her zaman kazanandır.

✨ “Kaygıyla savaşmak, bazen onunla barışık yaşamayı öğrenmekle başlar.”


🧠 John Bowlby’nin bağlanma teorisi, insanın doğuştan güvenlik ihtiyacına vurgu yapar. Mary Ainsworth’un “Strange Situati...
12/08/2025

🧠 John Bowlby’nin bağlanma teorisi, insanın doğuştan güvenlik ihtiyacına vurgu yapar. Mary Ainsworth’un “Strange Situation” deneyleriyle, güvenli, kaçınan, kaygılı ve düzensiz bağlanma stilleri tanımlanmıştır.

💔 Mesela kaygılı bağlanma stiline sahip biri, ilişkide sürekli “Seviliyor muyum?”, “Beni terk eder mi?” kaygısıyla yaşayabilir. Bu da ilişkide güvensizlik ve kıskançlık gibi sorunlara yol açar.

😶 Kaçınan bağlanma stilinde ise, kişi duygusal yakınlıktan kaçınır, mesafe koyar ve kendini korumaya çalışır. Bu da partnerle arasında duygusal kopukluk yaratabilir.

🌿 Güvenli bağlanma ise, hem yakınlık hem de bağımsızlık arasında sağlıklı bir denge kurabilmektir. Böyle ilişkilerde kişiler birbirlerine destek olur ama kendilerini kaybetmezler.

📚 Bağlanma stillerini anlamak, ilişkide karşılıklı beklentileri ve davranış kalıplarını fark etmek için müthiş bir anahtardır. Terapide de bu model, çiftlerin sorunlarını çözmede sıkça kullanılır.

✨ “İlişkilerimiz, çocuklukta attığımız duygusal temellerin yansımasıdır.”

💡 Kendini ve partnerini anlamak için bağlanma stilinizi keşfetmek, daha sağlıklı ve doyurucu ilişkiler kurmanın başlangıcıdır.

🔥 Öfke, herkesin hissettiği doğal bir duygudur ama kontrol edilmediğinde ilişkilerimizi ve sağlığımızı yıpratabilir. Öfk...
05/08/2025

🔥 Öfke, herkesin hissettiği doğal bir duygudur ama kontrol edilmediğinde ilişkilerimizi ve sağlığımızı yıpratabilir. Öfkeyi bastırmak değil, yönetmek önemli!

🧘‍♀️ Burada farkındalık (mindfulness) teknikleri devreye girer. Çünkü öfkenin yükseldiği anlarda, düşüncelerimiz genellikle “patlamaya hazır bir bomba” gibidir.

📚 Jon Kabat-Zinn’in mindfulness temelli stres azaltma programı, öfkenin anlık tepkilerimizi yönetmede ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor. Farkındalık, duygunun farkına varmak ve onu yargılamadan gözlemlemek demek.

⏳ Öfke yükseldiğinde derin nefes almak, bedenindeki kas gerginliğini fark etmek ve “Bu duygu gelip geçici” demek, en etkili ilk adımlardan biri.

💬 Duyguları kelimelere dökmek, onları dışa vurmak da rahatlama sağlar. “Şu an sinirliyim çünkü...” diye başlamak bile, öfkeyi yatıştırabilir.

🌱 Ayrıca öfke yönetimi, duygusal zekanın önemli bir parçasıdır. Daniel Goleman’a göre, duygusal zekası yüksek bireyler öfkelerini yapıcı şekilde ifade ederler.

🧠 Öfke aslında bize bir şeyler söylüyordur; sınırlarınızı, ihtiyaçlarınızı ifade etmenin yoludur ama doğru şekilde kanalize edilmelidir.

✨ “Öfkeyi kontrol etmek, ruhun zırhını yumuşatmaktır.”

“Aslında her şey yolunda ama bir boşluk var içimde…” İşte depresyonun en sinsi hali budur: Görünmez bir gölge gibi kişin...
18/07/2025

“Aslında her şey yolunda ama bir boşluk var içimde…” İşte depresyonun en sinsi hali budur: Görünmez bir gölge gibi kişinin ruhunu ağırlaştırır.

🌫 Her zaman ağlama krizleri ya da yataktan çıkamama hali değildir depresyon. Bazen yüz güler ama iç dünya çökmüştür.

🔍 Atipik depresyon denilen bu durum, özellikle sosyal ortamlarda “normal” görünme çabasıyla gizlenebilir. Yorgunluk, umutsuzluk, keyif alamama başlıca belirtilerindendir.

🧠 Beck’in Bilişsel Kuramı, bu durumda kişinin otomatik olarak “Ben değersizim”, “Dünya kötü bir yer” ve “Gelecek umutsuz” düşüncelerini tekrar ettiğini söyler.

📚 Albert Camus, “En derin kederler en sessiz olandır.” der. İşte depresyon da bazen en sessiz fısıltısıyla hayatı sarar.

🥱 Ani sinirlilik, sabırsızlık, odaklanma güçlüğü, karar verememe… Bunlar da gizli depresyon belirtileri olabilir.

🧘‍♀️ Özellikle “her şeyi erteliyorum” veya “yapacak enerjim yok” diyen kişilerde bu belirtiler göz ardı edilmemelidir.

🤝 “Güçlü olmalıyım” baskısı yüzünden kişi yardım istemeyi reddedebilir. Oysa destek istemek güçsüzlük değil, iyileşme cesaretidir.

🌟 Görünmeyen yaralar da en az fiziksel olanlar kadar gerçektir.

“O günden beri hiçbir şey eskisi gibi değil…” Bu cümle travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişilerin dilinden düşmez....
15/07/2025

“O günden beri hiçbir şey eskisi gibi değil…” Bu cümle travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişilerin dilinden düşmez. Çünkü travma, bir anda değil, sinsi bir gölge gibi hayatın içine yerleşir.

🧠 Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), yaşanan bir olayın (kaza, kayıp, şiddet, doğal afet vb.) sonrasında zihnin “tehdit algısını” düşürememesiyle oluşur. Yani beyin, tehlike geçmiş olsa bile alarm modundan çıkamaz.

🚨 Bu alarm hali; kabuslar, ani irkilmeler, kaçınma davranışları ve yoğun bedensel tepkilerle kendini gösterir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve EMDR gibi yöntemler bu aşamada devreye girer.

🔍 Freud’un psikanalitik bakışı ise travmayı “bilinçdışına itilmiş ama yüzeye çıkmaya çalışan” bastırılmış enerji olarak görür. O yüzden rüyalarda, imgelerde, flashback’lerde kendini hatırlatır.

📚 Judith Herman’ın “Travma ve İyileşme” kitabında dediği gibi: “İyileşmenin ilk adımı, hikâyenin anlatılmasına izin vermektir.” Sessizlik, travmayı büyütür; anlatmak ise hafifletir.

🤝 Bu noktada en önemli ilk adım: “Güvenli bir alan” yaratmak. Kişi kendini yargılanmadan, acele edilmeden, zorlanmadan ifade edebileceğini bilmelidir.

🧘‍♀️ Travma çalışmaları gösteriyor ki nefes terapileri, beden farkındalığı (yoga, somatik terapi) ve grounding teknikleri iyileşme sürecini hızlandırabiliyor.

🌱 Ama en önemlisi: Sabır. Travma, çabucak “geçsin” diye bastırılamaz. İyileşme dalga dalga gelir. Bugün zor, yarın biraz daha kolay olabilir.

💡 Destek almak bir zayıflık değil, en büyük cesarettir. Özellikle TSSB gibi derin izler bırakan durumlarda profesyonel yardım şarttır.

🌈 Travma geçmişten gelir ama iyileşme bugünde yaşanır.

📅 “Son dakikada yaparım zaten… Şimdi kafamı veremem…” Erteleme çoğu zaman tembellik değil, çok daha karmaşık bir psikolo...
08/07/2025

📅 “Son dakikada yaparım zaten… Şimdi kafamı veremem…” Erteleme çoğu zaman tembellik değil, çok daha karmaşık bir psikolojik savunma mekanizmasıdır.

🌀 Ertelemenin arkasında; mükemmeliyetçilik, başarısızlık korkusu, yeterince iyi olamama inancı gibi derin inançlar olabilir.

⚙️ Psikodinamik teori, ertelemeyi bir tür “iç çatışmanın dışavurumu” olarak yorumlar. Kişi yapmak istedikleri ile korktukları arasında sıkışır.

🎯 Bilişsel kurama göre ise kişi, görevi "zor", "sıkıcı" ya da "kendini yetersiz hissettiren" bir şey olarak kodladığında beynin kaçınma sistemi devreye girer.

📖 Nietzsche der ki: “İnsanın kendine karşı dürüst olabilmesi, gerçek cesarettir.” Ertelemeyi fark etmek ve onunla yüzleşmek de bir tür cesarettir.

🧩 Erteleyen kişi çoğu zaman “yeterince vakit geçince mucizevi bir motivasyon gelecek” zanneder. Oysa motivasyon çoğu zaman eylemin sonucunda gelir, başlangıcında değil.

🔧 Küçük adımlar, görevleri bölmek ve “şimdi” odaklı düşünmek bu döngüyü kırmada yardımcıdır.

🧘‍♀️ Mindfulness ve öz-şefkat pratiği de bu süreçte oldukça etkili. Çünkü kendinizi suçlamak yerine anlamaya çalışmak, değişimin anahtarıdır.

📌 Erteleme davranışı kronikleştiğinde altında depresyon, kaygı bozukluğu ya da dikkat eksikliği gibi klinik tablolar olabilir.

🌱 Bir işi yapmak için en iyi zaman “mükemmel zaman” değil, “şimdi”dir.

😰 “Konuşurken yüzüm kızarıyor, herkes bana bakıyor gibi hissediyorum…” Bu düşünceler tanıdık geldiyse, belki de sosyal a...
01/07/2025

😰 “Konuşurken yüzüm kızarıyor, herkes bana bakıyor gibi hissediyorum…” Bu düşünceler tanıdık geldiyse, belki de sosyal anksiyete sizi sessizce sınırlandırıyordur.

👥 Sosyal anksiyete, bireyin sosyal ortamlarda yargılanma, eleştirilme ya da küçük düşme korkusuyla yoğun kaygı yaşamasıdır.

🧠 Bilişsel davranışçı terapi (BDT), bu konuda en etkili yaklaşımlardan biridir. Çünkü sosyal anksiyetede zihinsel çarpıtmalar çok yoğundur: “Ya rezil olursam?”, “Herkes bana güler…” gibi.

🔍 Gerçekte ise insanlar çoğu zaman kendileriyle meşguldür. “Spot ışığı etkisi” dediğimiz psikolojik kavram, kişinin kendini abartılı biçimde izleniyor gibi hissetmesidir.

📚 Albert Ellis’in rasyonel duygucu davranışçı terapisi, bu tür çarpık düşüncelerin sorgulanmasını önerir. “Bu düşünce gerçek mi, yoksa sadece bir varsayım mı?” sorusu, zihni yumuşatır.

💬 Sosyal anksiyete yaşayan bireyler, genellikle içten, hassas ve farkındalığı yüksek kişilerdir. Bu da onları yalnızca “çekingen” değil, derin düşünen insanlar yapar.

🧘‍♂️ Nefes egzersizleri, spektrum maruziyet çalışmaları ve özellikle aşamalı rahatlama teknikleri bu kaygının yönetiminde çok faydalıdır.

🤝 Terapötik destek almak, korkuların kökünü bulmak ve yeniden yapılandırmak için çok değerlidir.

🌈 Sosyal anksiyete utanılacak bir “kusur” değil, üstesinden gelinebilir bir deneyimdir. Cesaret, kaygının üzerine yürümekle başlar.

🗣 Ve en önemlisi: Kaygınız sizi tanımlamaz. Sadece geçici bir ziyaretçidir, ev sahibi değil.

Address

Orhaniye Mah, Haluk Özsoy Caddesi, Bahçeyaka Apartmanı No:21 Kat:1 Daire :3
Muğla

Opening Hours

Monday 09:00 - 21:00
Tuesday 09:00 - 21:00
Wednesday 09:00 - 21:00
Thursday 09:00 - 21:00
Friday 09:00 - 21:00
Saturday 10:00 - 20:00

Telephone

+905349243142

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Uzman Klinik Psikolog Mertan Yılmaz Muğla posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Uzman Klinik Psikolog Mertan Yılmaz Muğla:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category