13/10/2025
“Sadakatsizlik…
Çoğu zaman bir ihanet olarak görülür, ama aslında çoğu zaman bir arayıştır.
İnsan bazen partnerini değil… kendindeki eksik parçayı arar başkasında.
Görülmek ister… duyulmak, değerli hissedilmek…
Çünkü çoğu zaman sadakatsizliğin kökleri çocuklukta atılır.
Çocuk, duygusal olarak yeterince görülmediğinde, sevgiyi hep bir mücadeleyle kazanabileceğini öğrenir.
Ve yetişkin olduğunda da, sevildiğini hissetmek için başka gözlere bakar.
Sadakatsizlik, aslında ‘beni fark et’ diyen içsel bir çocuğun sessiz çığlığıdır.
Bazen kişi ilişkisinden değil, kendinden kaçıyordur.
İlişkideki boşluğu doldurmaya çalışırken, kendi içindeki boşlukla yüzleşmekten korkar.
Oysa sadakat sadece birine bağlı kalmak değildir…
Kendi duygularına, kendi ihtiyaçlarına da dürüst kalabilmektir.
Gerçek sadakat, duygusal sorumluluk alabilmektir.
Partnerinle bağ kurarken, aynı zamanda kendi iç dünyanla da bağ kurabilmektir.
Çünkü insan, önce kendine sadık olabildiğinde… bir başkasına da gerçekten sadık olabilir.
Sadakatsizlik bir sonuçtur.
Onu yargılamak yerine, altında yatan duygusal açlığı anlamaya çalışmak;
hem bireyi hem de ilişkiyi iyileştiren en önemli adımdır.”