Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi

Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi'nin Resmi Sayfasıdır.

Randevu Almak İçin https://bit.ly/30fKqJv




Tahlil Sonuçlarınız İçin https://bit.ly/3ls8z7Q

Gıda ve Kimyasal Zehirlenmelere Karşı Kritik UyarıTürkiye'de son dönemlerde art arda yaşanan zehirlenme olayları, toplum...
01/12/2025

Gıda ve Kimyasal Zehirlenmelere Karşı Kritik Uyarı

Türkiye'de son dönemlerde art arda yaşanan zehirlenme olayları, toplumda ciddi bir farkındalık oluşmasına neden oldu. Özellikle kalabalık düğün organizasyonlarında tavuk kaynaklı toplu gıda zehirlenmelerinin sıkça görüldüğüne dikkat çekilirken, İstanbul'da Böcek ailesinin tüm fertlerinin yaşamını yitirdiği kimyasal kaynaklı zehirlenme olayı endişeleri artırdı.
Uzmanlar hem gıda güvenliğine hem de kimyasal maddelerin erişimine yönelik uyarılarda bulunuyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Acil Tıp ve Tıbbi Toksikoloji Uzmanı Dr. Vildan Özer, Türkiye'de en sık karşılaşılan zehirlenme türünün gıda kaynaklı zehirlenmeler olduğunu söyledi.
Soğuk hava koşullarının başlamasıyla birlikte halk arasında "Tavuk ürünleri soğukta bozulmaz" düşüncesinin yaygınlaştığını, bunun da ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını vurgulayan Özer, tavuk ürünlerinin dışarıda bekletilmesi veya uzun süre marinasyon için dışarıda bırakılmasının tehlikeye davetiye çıkardığını kaydetti. Özer, "Son dönemlerde zehirlenme haberleri sıklıkla karşımıza çıkmaya başladı. Bu konuyla ilgili farkındalık da arttı. Aslında gıda kaynaklı zehirlenmeleri sürekli görüyoruz. Ancak İstanbul'daki Böcek ailesinin tüm fertlerinin yaşamını yitirmesi, toplumda daha büyük bir farkındalık oluşmasına neden oldu. Gıda kaynaklı zehirlenmeler ülkemizde en sık görülen zehirlenme türüdür. Soğuk havaların başlamasıyla özellikle et ve et ürünlerinin özellikle de tavuk ürünlerinin dışarıda uzun süre kalsa bile bozulmayacağına dair yanlış bir algı var. İnsanlar et ürünlerinin daha çok sıcak havalarda bozulacağını, soğuk havalarda ise sorun olmayacağını düşünüyor. Bu yanlış algı nedeniyle özellikle tavuk ürünlerinin marine edilerek dışarıda bekletilmesi sırasında ciddi zehirlenmelerle karşılaşıyoruz. Tavuk ürünleri alındığında hızlı tüketilmesi gerekir. Dışarıda profesyonel şekilde soğuk zincirle taşınsa da ev ortamında buzdolabına konulduğunda soğuk zincir bozulmuş olur. Bu nedenle dışarıdan alınan tavuk ürünleri buzdolabında en fazla 48 saat bekletilmelidir. Bekletilecekse dolabın en soğuk olan alt rafında tutulmalı ve 48 saat içinde tüketilmelidir. Zehirlenmeden şüphelenmemize neden olacak belirtiler; bu şekilde şüpheli bir yemek yeme öyküsü sonrası ilk 8 saatte başlayan bulantı, kusma ve ishaldir. Mantar veya şüpheli tavuk ve et ürünleri tüketildiyse ve bu şikayetler ortaya çıktıysa hastaneye başvurmak gerekir" dedi.
"Yanlış ürün yanlış amaçla kullanıldı"
Otel ve konut ilaçlamalarında kullanılan ürünlere de dikkat çeken Özer, Böcek ailesinin yaşamını yitirdiği olayda olduğu gibi kimyasal ajanların halk tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığını söyledi. Özer, "Kimyasal kaynaklı zehirlenmelerde Böcek ailesinin yaşadığı olayda olduğu gibi halkın bu tür bir ajandan zehirlendiğini anlaması mümkün değildir. Olay yeri incelemeleri ve Adli Tıp Laboratuvarlarının geniş kimyasal ajan tespit yöntemlerine rağmen, bu kişilerin ne sebeple zehirlendiği bir hafta, on gün içinde ortaya çıkabildi. Dolayısıyla halkın da hekimin de böyle bir ajandan kaynaklanan zehirlenmeyi tahmin etmesi oldukça güç olabilir. Bunu önlemenin tek yolu; panzehiri de olmayan bu ajanlara kolay ve ucuz şekilde erişimin engellenmesi ve denetimlerin artırılmasıdır. Otelde yapılan ilaçlamanın muhtemelen hamam böceği veya tahtakurusuna yönelik bir uygulama olduğu düşünülüyor. Ancak bu tür ajanlar, insanların aktif olarak bulunduğu yaşam alanlarında kullanıma uygun değildir ve bu koşullar için ruhsatlandırılmamıştır. Yanlış ürün yanlış amaçla kullanılmıştır. Böyle bir zehirlenme etmenini halkın ve doktorların tanıyıp anlayabilmesi her zaman mümkün olmamaktadır. Zira bu tür kimyasallara maruziyet sonrası en sık görülen bulgular genellikle bulantı, kusma ve ishaldir; çoğu insan bunu gıda zehirlenmesi sanabilir. Birçok viral hastalık da bu belirtilerle başladığı için hastaneye başvuran kişilerde, doktorun tanı koyması her zaman mümkün olmayabilir. Çünkü zehirlenme vakalarının çok azında laboratuvar tetkikleri ile tanı koymak mümkündür. Örneğin karbonmonoksit zehirlenmeleri veya bazı ilaç zehirlenmelerinde bunu kan tahlilleriyle gösterebiliriz. Ancak maalesef çoğu kimyasal zehirlenmede kan tahlilleri tanı koydurucu değildir. Bu nedenle, kan tahlilleriyle saptanamayan zehirlenme durumlarında tanıya yardımcı olabilecek en değerli unsur, hastanın verdiği kapsamlı ve ayrıntılı öyküdür" diye konuştu.
"Tahliller temiz çıkabilir ama sorun devam ediyor olabilir"
Tahlillerde herhangi bir bulgu çıkmamasının zehirlenme olmadığı anlamına gelmediği, zehirlenme dışında farklı sağlık sorunlarının da bulantı ve kusmaya yol açabileceği hatırlatan Özer, "Tahlillerde bir bulgu çıkmaması, bir sorun olmadığı anlamına gelmez. Bulantı kusma gibi şikayetler hemen hemen her hastalıkta ortaya çıkabilir. Örneğin baş ağrınız olduğunda bile bulantı kusma yaşayabiliyorsunuz. Yani bu belirtilerin olması hem ciddi bir durum olduğunu hem de olmadığını gösterebilir; kesin bir yargıya varmak her zaman mümkün değildir, hastanın muayene bulguları ve verdiği öykü ile birlikte olayı değerlendirmek gerekir. Özellikle toksikoloji alanında bölgenin en büyük ve önemli merkezlerinden biri olarak bize başvuran hastalarda adeta bir dedektif gibi hareket ediyoruz. Hastanın bu olaydan etkilenen başka kişilerle teması olup olmadığı, en son ne yediği, çevrede ne bulunduğu gibi her detayı tek tek soruyoruz" ifadelerini kullandı.
Ulusal Zehir Danışma Merkezi: '114'
Tüm vatandaşların zehirlenme şüphesi olduğunda 24 saat hizmet veren Ulusal Zehir Danışma Merkezi'ni arayabileceklerini kaydeden Özer, "Türkiye'de Ulusal Zehir Danışma Merkezi (UZEM) bulunmaktadır. Zehirlenme şüphesi durumunda ya da hastaneye ulaşımın zor olduğu durumlarda özellikle kırsal bölgelerde yaşayan kişiler için 114 hattı 7/24 aranabilir. Bu hat sadece zehirlenme durumlarında değil, bilgi almak için de kullanılabilir. Ancak bu numara yeterince bilinmediği için birçok kişi doğrudan hastaneye başvuruyor. Oysa vatandaşlar bulundukları yer fark etmeksizin 114'ü arayarak zehirlenme açısından değerlendirme ve yönlendirme alabilir, hastaneye gidip gitmemeleri gerektiği konusunda bilgi edinebilirler" uyarısında bulundu.

İlk Kadın Beyin Cerrahımız Görev BaşındaTrabzon'da Opr. Dr. Yağmur Kurak, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakült...
27/11/2025

İlk Kadın Beyin Cerrahımız Görev Başında

Trabzon'da Opr. Dr. Yağmur Kurak, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniğinde görev yapan ilk kadın beyin cerrahı olarak hastaların hayatına dokunuyor.

Çocukluğunu sık sık hastalanması nedeniyle hastane koridorlarında geçiren Kurak, o günlerde doktor olmaya karar verdi.

Eğitim hayatı boyunca doktorluk hayalinden vazgeçmeyen Kurak, 2013'te KKTC'deki Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı. Bir süre Kıbrıs'ta eğitimine devam eden Kurak, daha sonra Konya'daki bir üniversiteye, ardından da Trabzon'daki KTÜ Tıp Fakültesi'ne yatay geçiş yaptı.

Tıp eğitimi boyunca beyin cerrahı olmayı hedefleyen Kurak, Tıpta Uzmanlık Sınavı'nı kazanarak, KTÜ Tıp Fakültesinde beyin cerrahisi uzmanlık eğitimine başladı.

Uzmanlık eğitimini bu yıl bitiren Kurak, KTÜ Tıp Fakültesinde 42 yıl önce kurulan Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniğinin ilk kadın beyin cerrahı uzmanı oldu.

"Doktor dışında başka bir şey olmak istediğimi hatırlamıyorum"
KTÜ Farabi Hastanesindeki ameliyathanede hayat kurtarmak için özveriyle çalışan Opr. Dr. Yağmur Kurak, AA muhabirine, ailesinde doktor olmak istediğini söyledi.

Çocukluğunun hastanelerde geçtiğini belirten Kurak, "Sürekli hastanelere gidip gelen bir çocuktum. Uzun süreli hastane yatışlarım da olurdu. Doktor dışında başka bir şey olmak istediğimi hatırlamıyorum. Hatırladığım ilk andan itibaren doktor olmak istiyordum." dedi.

Kurak, eğitim hayatını da ona göre şekillendirdiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hep tıp okumak istemiştim. Sonra kazandım, Tıp Fakültesine KKTC'de başladım. Biraz gezmeli eğitim öğretim sürecim oldu. Kıbrıs'tan Konya'ya yatay geçiş yapmıştım, oradan da buraya geldim. Trabzon'da son 3 senemi okudum ve KTÜ Tıp Fakültesinden mezun oldum."

"Mucizevi şeyleri görmek beni daha da motive etti"
Hareketli şeylerin içerisinde olmayı sevdiğini anlatan Kurak, "Bölüme de ortama da çok alıştım. Yapabileceğim bir şey olduğunu fark ettim. Hareketli olması, doğru yerde doğru şeyler yapıldığında hastaya çok majör faydalar sağlanabiliyor. Bunları görmek çok güzel." diye konuştu.

Kurak, beyin ve sinir cerrahisinin iki uçlu bölüm olduğuna işaret ederek, mucizevi şeyleri görmenin kendisini daha da motive ettiğini dile getirdi.

Seçtiği branş dolayısıyla çevresinden eleştirel yorumlar aldığını belirten Kurak, "İnsanlar 'yapamazsın' dedikçe benim iyice ilgim, sevgim arttı. Şu an herkes memnun. Ben zaten çok memnunum, isteyerek gelmiştim." dedi.

Bölümde kendinden önce kadın cerrah olmadığını ifade eden Kurak, kendisinden sonra kadın doktorların beyin cerrahisi uzmanı olmak için bölüme gelmeye başladığını kaydetti.

İyi bir beyin cerrahı olmak istediğini dile getiren Kurak, "Her fırsatta kendimi geliştirip daha iyi yerlere gelmeyi planlıyorum." diye konuştu.

"Yağmur Hanım ilk kadın uzmanımız oldu"
KTÜ Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Çakır da Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümünün asistanlığının zor olduğunu söyledi.

Nöbet ve ameliyatlar gibi nedenlerle bölüm şartlarının sıkıntılı olduğunu belirten Çakır, "Erkek işi gibi de algılanıyor. Yağmur Hanım ilk kadın uzmanımız oldu. Ondan önce hiç kadın uzmanımız yok." dedi.

Opr. Dr. Yağmur Kurak'ın çalışmalarından övgüyle bahseden Çakır, "Gayet iyi, mutluyuz. Biri yapıyorsa herkes yapabilir. Yeter ki bu işi yapmak istesinler." ifadelerini kullandı.

Kanser Tedavisinde Radyoterapi ve Doğru Beslenmenin Gücü, Üniversitemizde Ele AlındıÜniversitemiz Tıp Fakültesi Radyasyo...
26/11/2025

Kanser Tedavisinde Radyoterapi ve Doğru Beslenmenin Gücü, Üniversitemizde Ele Alındı

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı ile Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği iş birliğinde, Farabi Hastanesi Aydın İnal Amfisi’nde düzenlenen “Kanser Tedavisinde Radyoterapi ve Doğru Beslenmenin Gücü” temalı bilgilendirme toplantısı, yoğun bir katılım ile gerçekleştirildi.
Hasta ve hasta yakınlarına yönelik düzenlenen programa; Rektörümüz Prof. Dr. Hamdullah ÇUVALCI, Trabzon İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet TOPSAKAL, KTÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevdegül AYDIN MUNGAN, Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Celal TEKİNBAŞ, Üniversitemiz Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emine CANYILMAZ, 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilgün ÖZBEK OKUMUŞ, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sema RAKICI, Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Dr. Banu ATALAR ve akademisyenler ile çok sayıda hasta ve hasta yakını katıldı.
Rektörümüz Prof. Dr. Hamdullah ÇUVALCI, toplantıya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Kanserle mücadelede bilimsel bilgiyi toplumla buluşturmak hem tedavi sürecinin başarıya ulaşmasına hem de hastalarımızın moral ve motivasyonuna büyük katkı sağlamaktadır. KTÜ olarak sağlık alanındaki sorumluluğumuzu titizlikle yerine getiriyor, hastalarımız için her alanda nitelikli çalışmalar yürütmeye devam ediyoruz. Bu düşünceler ile önemli bir toplantıya imza atan Üniversitemiz Farabi Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı ile Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği’ni tebrik ediyorum.” dedi.
Toplantıda; kanserin oluşum nedenleri, radyoterapinin tedavi sürecindeki yeri ve önemi, kanser taramasının gerekliliği ve tedavi başarısını artırmada doğru beslenmenin rolü, alanında uzman akademisyenler tarafından kapsamlı bir şekilde ele alındı. Katılımcılara, güncel tedavi yaklaşımları ve bilimsel veriler ışığında bilgilendirme yapıldı.
Etkinlik kapsamında ayrıca fuaye alanında, kanser tedavisi sürecini bireysel deneyimlerle aktaran “Hasta Gözünden Radyoterapinin Resme Yansıması” Sergisi, ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.

25/11/2025

Dr. Öğr. Üyesi Hidayet Şal, kadın hastalıklarında kanser taramasıyla ilgili açıklamalarda bulunarak merak edilen soruları yanıtladı.

Hayat yolumuzu aydınlatan, sabır ve şefkatle bizlere yol gösteren öğretmenlerimizin ve akademisyenlerimizin 24 Kasım Öğr...
24/11/2025

Hayat yolumuzu aydınlatan, sabır ve şefkatle bizlere yol gösteren öğretmenlerimizin ve akademisyenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun. 💐 🌟

KTÜ'de Uluslararası Sağlık Eğitimleri Yüksek Teknolojiyle GerçekleştiriliyorKaradeniz Teknik Üniversitesi, İyi Hekimlik ...
19/11/2025

KTÜ'de Uluslararası Sağlık Eğitimleri Yüksek Teknolojiyle Gerçekleştiriliyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi, İyi Hekimlik Uygulamaları ve Simülasyon Merkezi'nde doktor ve sağlık çalışanlarına yönelik uluslararası teorik ve uygulamalı eğitimler veriliyor. Merkezi teknolojisi ve simülasyon olanaklarıyla farklı ülkelerden gelen katılımcılara acil müdahale ve hasta muayenesi gibi önemli beceriler kazandırılıyor.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) bünyesindeki İyi Hekimlik Uygulamaları ve Simülasyon Merkezi'nde doktor, doktor adayları ve sağlık çalışanlarına yönelik teorik eğitimin yanı sıra uygulamalı eğitimler veriliyor.

Farklı ülkelerden eğitimler için kente gelen yabancı doktorlar, KTÜ bünyesindeki merkezde gerçeğe en yakın senaryolarla hasta muayenesi, tanı koyma ve acil müdahale gibi uygulamaları deneyimleme fırsatı buluyor.

Eğitimlerde, özel yazılım ve yüksek teknolojiyle donatılmış simülasyon mankenleri kullanılarak kalp krizi, travma, solunum yetmezliği ve doğum gibi farklı klinik durumlar canlandırılıyor.

KTÜ'nün ileri teknolojileriyle donatılmış merkezinde vaka müdahale pratiği yapan yabancı hekimler, bu sayede mesleki gelişimlerine sağlıyor.

"Eğitimlerimiz genellikle acil durumlardaki müdahaleleri kapsıyor"

Merkez Müdürü Doç. Dr. Ahmet Kağan Özkaya, AA muhabirine, yaklaşık 7 yıldır mezuniyet öncesi ve sonrası hekimlerin, hemşirelerin, ebelerin ve diğer sağlık personellerinin eğitim aldığını söyledi.

Doç. Dr. Özkaya, bu süreçte yaklaşık 17 bin öğrenciye eğitim verdiklerini belirterek, "Eğitimlerimiz genellikle acil durumlardaki müdahaleleri kapsıyor." dedi.

Merkezde uluslararası eğitimlerin de verildiğine işaret eden Özkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada dünyada geçerliliği olan çeşitli kurslar verildi, sertifikasyonları yapıldı. Bu ay içinde Rusya'dan, Belarus'tan, Kırım'dan, Tacikistan'dan gelen katılımcılarımızın olduğu 35 kursiyerimize eğitim veriyoruz. Simülasyon temelli bir eğitim ve gittikleri yerlerde kendi öğrencilerine burada öğrendiklerini, simülasyonla ilgili bilgilerini paylaşacaklar."

Eğitimlerde Avusturya ve Fransa'dan gelen eğitmenlerin de yer aldığını ifade eden Özkaya, "Çok aşamalı bir eğitim. Hem temel düzey hem orta düzey hem de ileri düzey simülasyon eğitici eğitimini gerçekleştiriyoruz. Tüm eğitmenlerimizden, katılımcılarımızdan aldığımız geribildirimlere göre de çok memnun olduklarını gözlemledik." diye konuştu.

Özkaya, eğitim sayısını artırmayı planladıklarına dikkati çekerek, "Bundan sonraki süreçte eğitimlerimizi daha fazla yapmayı amaçlıyoruz. Uluslararası açıdan üniversitemizi tıbbi simülasyon alanında temsil etmeye devam etmek istiyoruz. Bu amaçla kendimiz de çeşitli yurt dışı eğitimlere ve kongrelere katılıyoruz. " dedi.

"Koordinasyon içinde çalışıyoruz"

Rusya'da pediatrist olarak görev yapan ve eğitime katılan Sergey Yakuşin ise Trabzon'da bulunmaktan mutlu olduklarını söyledi.

Aldıkları eğitimlerin önemini olduğuna dikkati çeken Yakuşin, "Burada olmanın en güzel avantajlarından bir tanesi, yüksek teknolojili simülasyon merkezinde bu eğitimleri almış olmak." ifadesini kullandı.

Yakuşin, Trabzon'da çok iyi bir ekiple çalıştıklarını vurgulayarak, "Onlarla koordinasyon içinde çalışıyoruz. Bundan dolayı çok mutluyum. Eğitimimiz bunun sayesinde çok güzel geçiyor. Buradaki çalışan arkadaşlarımıza, meslektaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Çok güzel bir etkileşim oluyor." dedi.

"Burada multidisipliner iletişim, beceri geliştirmeye çalışıyoruz"

Rusya'da yeni doğan bebeklerin tıbbi bakımıyla ilgilenen Neonatoloji Hastanesi'nde çalışan Olga Krogh Jensen de eğitimlerde simülasyonu çok yoğun şekilde kullandıklarını belirtti.

Jensen, "Burada multidisipliner iletişim, beceri geliştirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de başka ülkelerin kültürleriyle beraber yapıyoruz. Bu zorlu koşullarda da simülasyon merkezi eğitimini bir üst seviye çıkararak daha kaliteli bir hale getirmek en büyük amacımız. Bunun için bize en uygun yerlerden birisi burası." değerlendirmesinde bulundu.

Bebekleri Sarsma İle İlgili Uyarı: Erken Müdahale ÖnemliProf. Dr. Yakup Aslan, bir bebeğin aşırı sarsıldığından şüphelen...
17/11/2025

Bebekleri Sarsma İle İlgili Uyarı: Erken Müdahale Önemli

Prof. Dr. Yakup Aslan, bir bebeğin aşırı sarsıldığından şüpheleniliyor ise hiçbir şikayet olmamasına rağmen mutlaka doktora götürülmesi gerektiğini, bulguların erken dönemde görülemeyebileceğini belirtti.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Yenidoğan Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aslan, AA muhabirine, sarsılmış bebek sendromunun, bebeklerde ve yeni yürümeye başlayan 2 yaşın altındaki çocuklarda ani sarsılmaya bağlı oluşan beyin hasarı olduğunu söyledi.
Sendromun pek çok belirtisi olduğunu dile getiren Aslan, bunların bir kısmını sadece doktorların fark edebileceğini ifade etti.
Doktorların görebileceği bulgulara da değinen Aslan, "Mesela gözün retina tabakasında kanama olabiliyor, beyin kanaması gelişebiliyor. Bunlar erken dönemde bulgu vermeyebilir. İleri dönemlerde epilepsi, zeka ve motor gelişim geriliği gibi sorunlar görülebiliyor. Bunları ancak doktor görebilir." dedi.
Aslan, ailelerin bazı önemli bulgulara dikkat etmeleri gerektiğine değinerek, "Aşırı huysuzluk veya ağlama atakları, aşırı uyuklama, uyandırılamama, beslenememe veya emmeme, nöbet geçirme, kusma, vücutta morluklar ve koma hali. Hatta ölüme kadar giden semptomlar ya da bulgular görülebilir. Bu bulgu veya bozuklukları aile bireyleri fark edebilir." diye konuştu.
Sarsılmış bebek sendromunda erken müdahalenin çok önemli olduğuna dikkati çeken Aslan, şöyle devam etti:
"Bebeğin aşırı sarsıldığından şüpheleniyorsak hiçbir şikayet vermese de mutlaka doktora götürmek lazım. Çünkü bulgular bazen erken dönemde çıkmaz, bir süre sonra beyin kanamaya veya ödem gelişmeye başladığında anlaşılır ki o zaman geç kalmış oluyoruz. O yüzden bir bebeğin herhangi biri tarafından veya yanlışlıkla ailesi tarafından ani aşırı bir sarsılmaya maruz kaldığını düşünüyorsak 112 aracılığıyla hemen doktora başvurmamız gerekiyor."

"Sanki beyni bir duvara vurmuşsunuz gibi travmaya maruz kalıyor"
Bebeği dizde veya kucakta yumuşak bir şekilde sallama ile sarsılmış bebek sendromunun oluşmadığını ifade eden Prof. Dr. Aslan, "Erişkin bir insanı sallasanız veya sarssanız bu tablo meydana gelmez. Bebekler boyun kasları zayıf olduğu için başlarını tutamazlar. Salladığınızda başları kolayca ileri geri veya sağa sola düşer. Aynı zamanda bebeklerin beyinleri kafatasını tam doldurmamış olduğu için beyin ile kafatası arasında boşluk vardır. Salladığınızda kafatası içindeki boş alandan dolayı beyin ileri geri veya sağa sola çarparak sanki beyni bir duvara vurmuşsunuz gibi travmaya maruz kalıyor. Bu durum kanama, ödem ve ciddi hasara yol açıyor." ifadelerini kullandı.
Aslan, bebeği sarsmanın sakınılması gereken bir durum olduğunu vurgulayarak, "En korktuğumuz beyin kanaması, beyin ödemi ve göz kanamalarıdır. Bu hasarlar gelişirse öğrenme güçlüğünden zeka geriliği, epilepsiden beyin felcine kadar gidebilen beyin sakatlıkları ve körlük gelişebilir. İnsanlar onları bazen sonradan fark ediyor. Yani hafif darbelerde, travmalarda başlangıçta sinyal vermeyebiliyor ama ileride hasar olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla 'sarstım ama bir şey olmadı dememek lazım' şiddetli sarstığımızdan şüphe ediyorsak mutlaka doktora götürüp bir göstermek lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Beyinde belirgin ve ciddi kanama varsa bulguların kısa süre içinde gelişebileceğine değinen Prof. Dr. Yakup Aslan, "Kanama hafifse kan yavaş yavaş sızma tarzında biriktiği için saatler, bazen günler sonra da açığa çıkabilir. O yüzden bebeğin sarsıldığı düşünülüyorsa 'bir şey yok' deyip bırakmamak, doktora götürmek lazım. Bazen omurga ve kaburga kırıkları da gelişebiliyor." şeklinde konuştu.

KTÜ Hematoloji Kliniği, Bölgenin En Gelişmiş Merkezi Olarak Hizmet VeriyorKaradeniz Teknik Üniversitesi Hematoloji Klini...
14/11/2025

KTÜ Hematoloji Kliniği, Bölgenin En Gelişmiş Merkezi Olarak Hizmet Veriyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi Hematoloji Kliniği, tüm hematolojik hastalıklarda tanı ve tedavi süreçlerini, uluslararası standartlarda yürütüyor. Klinik, gelişmiş laboratuvar altyapısı, bireyselleştirilmiş tedavi anlayışı ve kök hücre nakli uygulamalarıyla bölgenin referans merkezi konumunda.
Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Özlen Balta ve Doç. Dr. Nergiz Usta, kliniğin hizmetleri ve hedefleri hakkında açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Balta, kliniğin yalnızca bölgesel değil, ulusal ölçekte de saygın bir hematoloji merkezi olarak kabul edildiğini vurguladı.

Kapsamlı Hizmet, Güçlü Akademik Kadro
KTÜ Hematoloji Kliniği; lösemi, lenfoma, multipl miyelom ve miyelodisplastik sendrom gibi malign hastalıkların yanı sıra anemiler, trombositopeniler, pıhtılaşma bozuklukları, talasemi ve immün hemolitik anemiler gibi benign hematolojik tabloların tanı, tedavi ve takibini çok yönlü bir yaklaşımla yürütüyor. Klinikte hematoloji alanında bilimsel üretkenliğiyle tanınan akademisyenler tarafından; eğitim, araştırma ve klinik hizmet süreçleri entegre biçimde planlanarak, hastalara kanıta dayalı ve bireyselleştirilmiş tedavi sunuluyor.
“Amacımız yalnızca hastalığı ortadan kaldırmak değil; hastalarımıza yaşam kalitesini, sağlığı ve umudu yeniden kazandırmaktır” diyen Prof. Dr. Balta, Lösemi, lenfoma, miyelom gibi malign tabloların yanı sıra demir eksikliği, vitamin B12 eksikliği, kalıtsal anemiler, pıhtılaşma bozuklukları ve trombofili gibi benign hematolojik hastalıklar da multidisipliner olarak ele alındığını ifade etti.

Gelişmiş Tanı Laboratuvarları
Hematoloji Kliniği’nin tanısal yaklaşımı kapsamlı laboratuvar altyapısıyla destekleniyor. Akım sitometrisi, moleküler genetik analizler, kemik iliği biyopsisi ve immünfenotipleme gibi ileri tekniklerin kullanıldığı laboratuvarlar sayesinde hastalıklar yalnızca morfolojik değil, moleküler düzeyde değerlendiriliyor.
Prof. Dr. Balta, “Artık hematolojik hastalıkları genetik düzeyde tanımlıyoruz. Bu, tedavi süreçlerini tamamen kişiye özel hale getiriyor. Her hastanın genetik profiline, yaşına, organ fonksiyonlarına ve eşlik eden hastalıklarına göre bireyselleştirilmiş tedavi planları oluşturuyoruz.” dedi.

Ayaktan ve Yatarak Tedavi Birimleri
Kliniğin ayaktan tedavi ünitesinde; modern ve konforlu bir ortamda hastalar kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler, monoklonal antikorlar, immünoterapiler ve destek tedavilerini gün içinde alarak evlerine dönebiliyor. Daha yoğun takip gerektiren hastalar için modern donanımlı yatarak tedavi birimleri bulunuyor. Bu birimlerde 24 saat esasına göre çalışan deneyimli hekim ve hemşire ekipleri görev yapıyor.Tedavi süreçleri enfeksiyon kontrolü, beslenme danışmanlığı, psikososyal destek ve fiziksel rehabilitasyon hizmetleriyle desteklenerek bütüncül bir yaklaşım sunuluyor.

Kök Hücre Naklinde Uluslararası Standartlar
KTÜ Hematoloji Kliniği’nin en ileri hizmet alanlarından biri hematopoietik kök hücre naklidir. Kök hücre nakli hakkında değerlendirmede bulunan Doç. Dr. Nergiz Usta: “Kök hücre nakli birçok hastamız için ikinci bir yaşam şansıdır. Hem otolog hem de allojenik nakilleri uluslararası standartlarda, steril koşullarda ve deneyimli ekiplerle gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı.
Nakil işlemleri; akut ve kronik lösemi, lenfoma, multipl miyelom, aplastik anemi, kemik iliği yetmezlikleri, konjenital hematolojik sendromlar gibi hastalıklara uygulanmakta; KTÜ merkezi, ulusal nakil ağı ile entegre biçimde çalışıyor.

Bilimsel Araştırmalar ve Yenilikçi Yaklaşımlar
KTÜ Hematoloji Kliniği yalnızca bir tedavi merkezi değil, aynı zamanda aktif bir akademik araştırma birimi olarak da faaliyet göstermektedir. Klinikte: Hedefe yönelik yeni ilaç ve inhibitör çalışmaları, genetik mutasyonların tedavi yanıtıyla ilişkisinin araştırılması, yapay zekâ ve biyoinformatik tabanlı risk sınıflandırma modelleri gibi yenilikçi projeler yürütülüyor. Prof. Dr. Özlen Balta, “Hastalarımızı bugünün bilgi ve teknolojisiyle tedavi ederken, geleceğin tedavilerini de şekillendiriyoruz. Klinik çalışmalarımızda hematologlar, moleküler biyologlar, genetikçiler ve biyoinformatik uzmanları ortak bir araştırma kültürü içinde çalışıyor.” dedi.

Toplumsal Farkındalık Çalışmaları
Kliniğin misyonlarından biri de toplumda hematolojik hastalıklar konusunda farkındalık oluşturmaktır. Doç. Dr. Usta, erken tanının önemine dikkat çekerek şu uyarıda bulundu:
“Yorgunluk, solgunluk, sık enfeksiyon, morarma ve kilo kaybı gibi belirtiler ihmal edilmemelidir. Erken tanı, hem benign hem de malign hematolojik hastalıklarda tedavi başarısını belirleyen en kritik faktördür.”

12/11/2025

MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN

Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelmek üzere havalanan C130 tipi askeri kargo uçağımızın Gürcistan-Azerbaycan sınırında düştüğü haberini derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.

Kazada şehit olan kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet; ailelerine ve yakınlarına, sabırlar diliyoruz.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü

---

OUR DEEPEST CONDOLENCES

We have learned with deep sorrow that our C-130 military cargo aircraft, which took off from Azerbaijan en route to Türkiye, has crashed near the Georgia–Azerbaijan border.

We extend our heartfelt condolences to the families and loved ones of the heroic soldiers who lost their lives in the crash.

Karadeniz Technical University Rectorate

Trabzon Üniversitesi Öğrencileri Hastanemizde Lösemi Tedavisi Gören Çocuklara Moral Kaynağı OlduTrabzon Üniversitesi İla...
11/11/2025

Trabzon Üniversitesi Öğrencileri Hastanemizde Lösemi Tedavisi Gören Çocuklara Moral Kaynağı Oldu

Trabzon Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencileri, lösemi tedavisi gören çocuklara moral desteği sağlamak amacıyla düzenledikleri kermesten elde ettikleri gelirle çeşitli hediyeler aldı.
Fakülte bünyesindeki Topluma Hizmet Komisyonunda yer alan yaklaşık 40 öğrenci, İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Semra Çinemre koordinesinde Maskenin Ardındaki Umut Projesi'ni hayata geçirdi.
Proje kapsamında evlerinde hazırladıkları yiyecekleri okul bahçesinde kurdukları kermeste satışa çıkaran gönüllü öğrenciler, elde ettikleri gelirle lösemili çocuklara vermek için çeşitli hediyeler aldı.

Öğrenciler, hediyelerin yanı sıra içerisinde destek mesajlarının yer aldığı mektup ve kartları, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi'ne giderek lösemi tedavisi gören çocuklara ulaştırdı.
Hastanedeki odalarından gönüllü öğrencileri takip eden lösemili çocuklar ise kendileri için hazırlanan etkinlik karşısında şaşkınlıklarını gizleyemedi.

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemil Hakyemez, AA muhabirine, akademik kadro ve öğrencilerle birlikte insanı merkeze alan programlar organize ettiklerini söyledi.
Yaşlı ziyaretleri, engellilere yönelik projeler ile belirli gün ve haftalarda yaptıkları faaliyetleri aktaran Hakyemez, "İnsanın yalnızlaştığı dünyada insana dokunmak, insanı öne çıkarmak, değerlerimizi yaşatmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Fakültemiz yeni, genç bir fakülte olmasına rağmen binden fazla öğrencisi 100'e yakın akademik ve idari personeliyle birlikte idari ve eğitim faaliyetleri dışında topluma dokunan toplumun direkt sorunlarına çözüm arayan bir anlayış içerisinde hareket etmeye çalışıyoruz." ifadesini kullandı.

Hakyemez, yılda yaklaşık 10 sosyal projeye imza attıklarını, fakültedeki öğrencilerin büyük bir kısmının bu çalışmalarda doğrudan veya dolaylı olarak yer aldığını belirtti.
Proje yürütücüsü İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Çinemre de Topluma Hizmet Komisyonu oluşturduklarını ve bu komisyonda öğrencilerin katılımıyla çeşitli sosyal sorumluluk projeleri yürüttüklerini dile getirdi.

İlahiyat Fakültesi olarak 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında sosyal sorumluluk projesi düzenlediklerini dile getiren Çinemre, şöyle devam etti:
"Amacımız lösemi tedavisi gören çocuklara moral desteği sağlamak. Aynı zamanda üniversiteli gençlerde toplumsal duyarlılığı ve dayanışma bilincini pekiştirmek. Projemiz birkaç etkinlikten oluşmakta. İlk olarak bir bilgilendirme standı ve tatlı umutlar kermesi kurduk. Buradan elde ettiğimiz gelirle de tedavi gören çocuklara hediyeler aldık. Yine etkinliğimiz kapsamında umut mektupları yazıyoruz. Küçük kartlara samimi mesajlarla moral vermeye çalışıyoruz ve onların yanında olduğumuzu onlara hissettirmeye çalışıyoruz."

Çinemre, amaçlarının sevgi, dayanışma, ümit ve güç birliği duygularını ön plana çıkarmak olduğuna değinerek, "Bu projemizde 40 gönüllü yer almakta. Fakültemizin diğer öğrencileri ve öğretim elemanları da kermese ve bilgi stantlarına gelerek sürece katkı sundular. Emek veren tüm öğrencilerimize ve işbirliği kurduğumuz KTÜ Farabi Hastanesine teşekkür ederiz." diye konuştu.

KTÜ Farabi Hastanesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Abdülkadir Gündüz de öğrencilerin hastane ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Trabzon Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencileri kermes düzenlemiş, kermes parasıyla da hastanemizde lösemi dolayısıyla yatan hastalarımıza hediye getirdiler. Çok kutsal ve çok güzel bir davranış, kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Hastalarımızı mutlu ettiler. İnşallah her yıl bunu tekrar ederiz." dedi.

"Çocukları kendi kardeşimmiş gibi hissettim"
Lösemili kardeşinin hastalığı yenerek sağlığına kavuştuğunu aktaran İlahiyat Fakültesi öğrencisi Kübra Kartal da hastalık sürecinde moral ve motivasyonun önemli olduğunu vurguladı.
Projeye dahil olmasında kardeşinin büyük etkisi olduğunu aktaran Kartal, "Orada hasta olan çocukları kendi kardeşimmiş gibi hissettim. En ufak bir şeyde onlara iyiliğimin dokunacağını hissettiğim için bu projede olmak istedim. Bu süreçte özellikle dayanışma ve sevgi çok önemli. Kişiyi ayakta ve dinç tutmak onu hastalığa karşı daha olumlu bir hale getiriyor." dedi.
Üniversite öğrencilerinden Sibel Derya Yadigar ise projede olmaktan mutluluk duyduğunu ifade ederek, "Buradaki asıl amacımız onların yanında olduğumuzu hissettirmek ve yüzlerinde bir nebze de olsa tebessüm oluşturabilmek. Bizler inanıyoruz ki sevgi ve dayanışma her şeyden daha güçlüdür." diye konuştu.

Address

Trabzon
61060

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram