07/09/2025
Beraber yürüdüğümüz bu yolda, farklı alanlarda çalışsak da, son dönemde hem mesleki hem kişisel sohbetlerimizde gündeme gelen bir konuyu Ağustos sayısının Teknoloji bölümünde, birlikte ele almak istedik❤️ Yazının tamamına dergiden ulaşabilirsiniz.
Yapay Zekayla Dertleşmek: Fayda mı, Tuzak mı?
Son zamanlarda şu cümleleri sık sık duyuyoruz:
“Seans olmadığı zamanlarda sorunlarımı yapay zekaya anlattım…”
“Yapay zekaya sordum, bana şöyle dedi…”
“Biraz kafamı toparlamak için yapay zekayla konuştum…”
Yapay zeka, 7/24 ulaşabileceğiniz bir “dinleyici” gibi görünebilir. Yorulmaz, sabırsızlanmaz, sizi bekletmez. Kulağa cazip geliyor, değil mi? Ama işin görünmeyen bir tarafı var.
Yapay zekayla dertleşmek, kısa vadede iyi hissettirebilir. Ancak uzun vadede sorunların özüne inmeyi, dirençlerinizi keşfetmeyi ve gerçek değişimi zorlaştırabilir. Çünkü çoğu zaman, sizin duymak istediğiniz cevabı verir. Bu da farkında olmadan problemin etrafında dönüp durmanıza sebep olabilir.
Ayrıca verdiği bilgilerin kaynağını doğrulamak çoğu zaman mümkün değildir. Üstelik sizin geçmişinizi, ilişkilerinizi, hayat hikâyenizi derinlemesine bilmez. Öneriler genellikle genel geçer “iyi hissetme” cümleleriyle sınırlı kalır, bazen de yanlış olabilir.
İşin bir başka boyutu: İnsanların saatlerce yapay zekayla konuşması, gerçeklikle bağlarını zayıflatabilir. Çünkü ekran karşısında kurulan her “diyalog”, sahici bir paylaşım illüzyonu yaratır. Oysa karşınızda ne bir yüz vardır, ne göz teması, ne de ses tonu.
Elbette yapay zekanın da faydaları var: Bilgi sunabilir, yalnızlık hissini hafifletebilir, kafanızdaki düşünceleri toparlamanıza yardım edebilir. Ama unutmayalım: Bu terapi değildir.
Terapi; size ayna tutan, gerektiğinde sınır koyan, konfor alanınızı sorgulatan ve bilimsel yöntemlere dayanan bir süreçtir. İnsana özgü bir ilişkidir.
O yüzden: Yapay zekayı bir yardımcı araç olarak kullanabilirsiniz ama içiniz sıkıştığında, yolunuzu kaybolmuş hissettiğinizde en güvenli alan hâlâ profesyonel bir psikologla yürütülen terapidir.